KKTC'nin turizminin tanıtılması amacıyla oluşturulan yeni marka "Ada Kıbrıs"ın İstanbul'daki tanıtım programında konuşan Yılmaz, turizmde bir master planı yapılmasının çok kıymetli ve sevindirici olduğunu söyledi.
Yılmaz, KKTC'nin turizm alanında çok daha güçlü bir noktaya gelmesini arzu ettiklerini vurgulayarak, "Geçen yıl Türkiye olarak 61 milyar doları aşan turizm gelirimiz oldu. 62 milyondan fazla misafiri ülkemizde ağırladık. Bugün tanıtımı yapılan KKTC Turizm Master Planı ve Ada Kıbrıs Kampanyası da bu yöndeki ortak vizyonumuzun somut göstergesidir." ifadelerini kullandı.
KKTC'nin doğası, denizi, tarihi, kültürel zenginlikleri, mutfağı bulunduğunu anlatan Yılmaz, tüm bunları daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla hayata geçirilen "Ada Kıbrıs" iletişim kampanyasının, ülkeyi özgün ada kültürüyle yeniden konumlandırmayı hedeflediğini dile getirdi.
Yılmaz, Türkiye'de halen KKTC'yi ziyaret etmemiş milyonlarca insan bulunduğunu belirterek, Ada Kıbrıs kampanyasının ilgiyi canlandırarak daha fazla insanın Ada'daki güzelliklerle tanışmasına vesile olacağını anlattı.
Kampanyayla eş zamanlı yürütülen KKTC Turizm Master Planı'na da değinen Yılmaz, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında yürütülen bu kapsamlı işbirliği; planlama, fizibilite ve tanıtım projeleriyle daha sağlam bir yapıya kavuşmaktadır. 2024'ten bu yana turizm ve kültür alanında Türkiye Cumhuriyeti olarak tahsis ettiğimiz toplam 122 milyon liralık kaynak, bu sürecin mali temellerini güçlendirmiştir. Toplam mali işbirliği paketimiz ise 21 milyar dolarla rekor bir düzeye ulaşmıştır. Ulaştırmadan sağlığa, eğitimden altyapıya birçok alanda Türkiye Cumhuriyeti olarak, ana vatan olarak her zaman olduğu gibi bugün de KKTC'nin yanındayız. Hem huzurunun yanındayız hem de Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin refahının yanındayız. Bunu da lafla söylemiyoruz. Somut programlarımızla, projelerimizle hayata geçiriyoruz."
Proje Destekli Turizm Kısmi Hibe Programı ve diğer bölgesel kalkınmaya katkı sunacak çalışmaları aktaran Yılmaz, son olarak 1-4 Mayıs'ta Lefkoşa'da düzenlenen TEKNOFEST KKTC organizasyonuna değindi.
Yılmaz, Türkiye Yüzyılı'nın sadece Türkiye'nin değil KKTC'nin de yüzyılı olacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"3 Mayıs'ta Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle açılışı yapılan KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi, kamu yönetim kapasitesinin güçlendirilmesi yönünde atılmış tarihi bir adımdır. Basit bir yapı değil, KKTC'nin bağımsız, egemen, uluslararası eşit statüye sahip bir ülke olduğunun göstergesi. Aynı gün yayımlanan 2025 yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması ise bu bütüncül vizyonun kurumsal ve mali çerçevesini oluşturmaktadır. O programı da kararlılıkla hayata geçiriyoruz. Her yıl güncellenen bu anlaşma, yalnızca ekonomik ve yapısal işbirliklerini düzenleyen bir belge değil. Halklarımız arasındaki dayanışmayı, ortak gelecek inancını ve kardeşlik hukukunu pekiştiren stratejik bir çerçeve oluşturmuş oluyoruz."
KKTC'ye uygulanan izolasyona dikkati çeken Yılmaz, "KKTC'ye çok haksız, gayriinsani, gayrihukuki izolasyonlar uygulanıyor. KKTC'deki yeni gerçekliğin 50 yılı aştığını görüyoruz. Bütün bu süreç boyunca çok haksız, gayriinsani ambargolarla karşı karşıya kaldı. Bizde güzel bir söz var. 'Bir kapı kapatılırsa bir başka kapı açılır.' Biz KKTC'nin haklı davasını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Yılmaz, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın da katılımıyla THY yönetimi ile bir toplantı gerçekleştirdiklerini aktararak, insanların KKTC'ye daha pratik ve düşük maliyetlerle ulaşması için çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Ersin Tatar'ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonuna desteklerinin tam olduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye Cumhuriyeti olarak biz sonuna kadar bu vizyonun arkasındayız, yanındayız, destekliyoruz. Bir gerçeklik var Ada'da. Yıllarca tekrar tekrar denenmiş ve sonuç üretmemiş çözüm modelleriyle KKTC'nin ve Ada'nın huzura kavuşması mümkün değil. Gerçeklik ortada. İki toplum var. Bu iki toplumun iki devlet şeklinde organize olması en anlamlı, en gerçekçi çözüm. Ve bu çözümü biz sonuna kadar destekliyoruz. Kıbrıs Türk'ünün de bu çözümden yana olduğunu görüyoruz. Bu iki devletli yaklaşım, iki devletin işbirliğine, ortak projeler yapmasına da engel değil ayrıca. Ada'da yaşayan herkesin huzuru, refahı için iki devletli çözümle birlikte iki devlet arasında daha fazla işbirliği yapılması, çevre konularından hidrokarbon kaynaklarına, turizmden başka alanlara varıncaya kadar... Bunu yapmak mümkün. İşte Ada'ya su götürdük, elektrik götürmeyi düşünüyoruz. Keşke Türk'üyle, Rum'uyla herkes bundan faydalansa."
Yılmaz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin kendisinin de inanmadığı birtakım kavramları kullanarak dünya kamuoyunu meşgul edip oyalamaması gerektiğini belirterek, gerçekçi bir zeminde çözümün sağlanmasını temenni ettiklerini sözlerine ekledi.