Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD Başkanı Mehmet Sarı), "Yetkili ağızlardan ortaya atılan iddialar çok vahim. Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde Basın Savcılarının mutlaka harekete geçmesi gerekir. Medyada gündem olan suça ve isnat edilenlere ilişkin soruşturmaları takip etmektedir. İddiaların odağında kim varsa hem ilişki ağlarına hem de mal varlıklarına bakılmalı. Partilerin reklam sözleşmesi yapması olağandır.
Ama görünen o ki bir habercilik sözleşmesi yapılmış." dedi.Sarı, "Medya tarihimizde görülmemiş bir durum yaşıyoruz. Bir siyasi partiyle sözleşme adı altında ücretlerin alınması habercilik değildir. Kanunun tanıdığı sınırların dışına çıkan iddialar en yetkili ağızlardan beyan ediliyor. Yani ortada soyut bir iddia değil bizzat yetkili kişilerin isnatları var. Hukuken bu iddiaların soruşturulması gerekiyor." diye konuştu.
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan kamuoyu araştırmacısı Hilmi Daşdemir ise, "CHP yandaşlarını fonlanmakta oldukça bonkör davranıyormuş. Sorsan, hepsi 'objektif' hepsi 'tarafsız' ve 'gazeteci' olarak kendi kanallarında, TV'lerde köşelerinde ahkam keserler." değerlendirmesini yaptı.
Gazeteci İsmail Halis de, "Bir partinin, bir televizyon kanalına para akıttığını, aralarında çıkar çatışması çıktığı için öğrenebiliyor seçmenleri. Kemal Bey diyor ki, Oda TV'ye para geliyor, gazeteciler maaş dağıtılıyor. Onlarca 'CHP gazetecisi' tarihin 'tüm yandaş yayınlarını' toplasak, erişemeyeceğimiz yandaşlığı, sadece 1 ayda sahneliyor. Medya medya olalı böyle bir payandalık ve teşnelik seviye görmedi." paylaşımında bulundu.
Medya Derneği Başkanı Ekrem Kızıltaş ise şu görüşleri paylaştı:
"CHP mensupları arasında şiddetlenen, hangi medya kuruluşlarının ve mensuplarının genel merkez ya da belediyelerden ne kadar para aldıkları tartışması temelde bir zihniyet meselesi ile ilgili. CHP zihniyetindekiler, demokrasiden kendi dediklerinin olmasını anladıkları gibi, basın özgürlüğü derken de, kendileri gibi düşünen basın yayın organlarının özgürlüklerini anlarlar. Şimdi CHP içinde bir hakimiyet mücadelesi var ve bu partide de kendileri gibi düşünenlerin ve tabii kendilerini fonlamayı sürdüreceklerin başa geçmesi kavgasına girmiş durumdalar.
Gözüken, CHP'nin doğrudan beslediği bir yapı ve buna bağlı bir ekip yanında CHP'li belediyelerin beslediği bir ekibin de olduğu. Konu CHP Genel Başkanlığı meselesi olunca kavga başladı. Herkes kurultay öncesi kendi ekibini sağlama alma derdinde. Bu durumda da herkes kimin ne şekilde desteklendiğini ve niçin taraftarlık yaptığını ortaya koymaya çalışıyor. Objektif yayın yapan medya kuruluşlarını 'yandaş' diye yaftalamaya çalışanların, aslında kendilerinin fonladıklarını ortaya çıkardı. Menfaat ayrışması yaşandığında herkes birbirinin hatasını söylemeye başladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin de sessiz kalması aynı şekilde tarafgirlikle ilgili."
Kılıçdaroğlu'nun açıkça isim vererek, "Oda TV'nin geliri nereden, onu sorun?" dediği internet sitesi ODA TV'nin İmtiyaz Sahibi Soner Yalçın'dan cevap gecikmedi. Yalçın, "Üzgünüm Kemal Bey aklını kaybetmiş gibi. CHP'yi yıkıma sürüklüyor. 37 yıldır gazetecilik yapan bana bu çamuru attığı için onu hiç affetmeyeceğim." dedi.
Gazeteciler Barış Pehlivan ve Soner Yalçın arasında da para iddiaları nedeniyle tartışma çıktı. Pehlivan, "Oda TV'nin kimlerden ne para aldığını ilk olarak Soner Bey açıklasın." derken, Yalçın ise, "Oda TV, 15 yıldır yayındadır. Kimseden bir kuruş para ya da fon almamıştır. Aldığını ispat etmek iddiayı yapanların kendi aldıklarını örtme çabasıdır." ifadelerini kullandı.
Gazeteci Uğur Dündar da para iddiaları sonrası, "Halk TV'ye tam 7 yıl süreyle program yaptım. Bu 7 yıl boyunca gerek Halk TV'den, gerekse CHP'li belediyelerden tek kuruş para almadım. Aksine çoğu kez cebimden önemli harcamalar yaptım. Aldı deyip de kanıtlayamayan müfteridir, alçaktır, şerefsizdir." paylaşımında bulundu.
Öte yandan, SABAH'ın sorularına yanıt vermekten kaçınan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı (TGC) Turgay Olcayto TGC olarak bir açıklama yapacaklarını söylemekle yetindi.