CHP'li belediyenin antidemokratik hukuk tanımazlığı

Adıyaman Kent Konseyi yasal süresi içerisinde genel kurul çağrısını yaparak, genel kurulunu tamamladı ve mevcut başkan H. Sinan Temel ve ekibi büyük bir oy alarak yeniden seçildi. Ancak CHP'li Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, STK'ların iradesini yok sayarak, kendi güdümünde bir Kent Konseyi için kolları sıvadı.

Mevcut yönetimle yola devam etmek istemeyen ve tamamen sivil bir yapı olmasına rağmen kendi kontrolüne almak isteyen ve süreci tamamen kendisi yürütmek isteyen Tutdere, bunu yapamayınca paralel bir oluşum içerisine girerek, kendisine yakın isimleri sahaya sürdü. Sonra da mevcut yönetim genel kurul çağrısına çıkmışken kendisi de ikinci bir çağrıya çıktı, ancak bu tarih yasal sürenin dışındaydı ve bu çağrıyı yapmaya belediyenin hakkı ve yetkisi yoktu.

Alınan bilgilere göre, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, Belediye Kent Konseyi Yönetmenliğinde yer alan ve Kent Konseyi oluşumunu tarif eden 'Kent Konseyinin oluşumu' başlıklı maddesine dayanarak çağrıya çıktı. Ancak bu madde, henüz kurulmamış olan yerlerde ilk kez Kent Konseyinin nasıl oluşacağını tarif ediyor. Oluşmuş bir kent konseyini genel kurula çağıracak olan sadece Kent Konseyi Yürütme Kuruludur.

Tutdere, bu maddeyi kendisine dayanak yaparak, hem yönetmenliğe aykırı davranıyor hem de süreci uzatarak, mevcut Kent Konseyini çalışamaz hale getirmek istiyor. İki başlı bir kent konseyi oluşumu da kentte sıkıntı doğuracağı belirtiliyor.

Alınan bilgilere göre Tutdere, Kent Konseyini ele geçirerek, hükümete karşı kentteki en büyük STK'yı arkasına almak istiyor.

Mevcut Kent Konseyinin, yasal süresi içerisinde genel kurul çalışması sırasında Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere'yle uzlaşma ve ortak liste çabaları, Tutdere ekibinin uzlaşmaz tavırları neticesinde sonuçsuz kaldı.

Şimdi Adıyaman'da kamuoyu şu soruyu soruyor: Adıyaman'da iki başlı veya iki ayrı Kent Konseyi mi olacak? Toplumu bölecek, ayrıştıracak hatta nifaka sebep olabilecek bu gelişmelerin niye bu boyuta gelindiğinin sebeplerini sorguluyor.

Birilerinin hırsı ve her şeyi kontrolünde tutma isteği mi, yoksa kentin hak ve hukukunu koruma ilkesinden hareketle muhalefet edebilecek, sorgulayabilecek, gerektiğinde hesap sorabilecek bir ekibin varlığına tahammülsüzlük mü?

Diğer yandan bu işin mahkemeye gidecek tartışması var. Mahkeme sürecinin bile toplumu ayrıştırma endişesini taşıyan vatandaşlar, kent konseyi tarihinde ilk defa yaşanan böyle bir sorunun neden çıkarıldığının ve bunun kimlerin işine yaracağının merakında.