Evli ve 2 çocuk babası Türküz, çekim sırasında karşılaştığı insanların kendisiyle, "Çoban mısın, filmci misin?" diyerek dalga geçtiklerini belirterek, "İş bulamayınca çobanlık yapmaya başladım. Ailemin sattığı saman parasıyla kamera aldım. Filmin konusu mevsimlik göç eden ailelerin okuyan çocuklarının çektiği sıkıntılar" dedi.
Serka'nın, faaliyet yürüttüğü Ağrı, Ardahan, Iğdır ve Kars illerindeki göç probleminin ve bunun kalkınmaya olan etkilerinin filmlere yansıtılması amacıyla düzenlediği 'Göç'ME' konulu kısa film yarışması 19 Ekim'de sonuçlandı. Bölgeden 20 kişinin katıldığı yarışmada jüri tarafından yapılan değerlendirme sonucunda Mehmet Emin Türküz'ün 'Çobanın Kamerası' adlı filmi birinci, Safa Eraslan'ın 'Bumerang' adlı filmi ikinci ve Serkan Özyumşak'ın 'Pabuç' adlı filmi üçüncü seçildi. Film yarışmasında birinciye 5, ikinciye 3.5, üçüncüye ise 3 bin lira para ödülü verildi.
'KENDİMDEN YOLA ÇIKTIM'
Yarışmada birinci seçilen 'Çobanın Kamerası' filminin yönetmeni 32 yaşındaki Mehmet Emin Türküz, 2008 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Radyo Televizyon Programcılığı bölümünden mezun olduğunu belirterek, işsizlikten dolayı Ardahan'da çobanlık yaptığını söyledi. Film festivallerini ve belgesel yarışmalarını internetten takip etmeye çalıştığını ifade eden Türküz, "Gittiğim yerde bir taraftan çobanlık yaparken bir taraftan da belgeseli çekmeye başladım. Dolayısıyla bu belgeselin içeriği benim yaşam tarzıma da çok uygundu. Iğdır'dan Ardahan'a mevsimlik göç eden ailelerin okuyan çocuklarını kendileriyle götürmeleri ve yaşamlarında meydana gelen tahribatlar, sıkıntılar ilgimi çekti. Bunu irdelemek istedim. Benim de yaşamımda böyle bir sıkıntı vardı. Kendimden yola çıkarak böyle bir hikayeyi neden çekmeyeyim, diye düşündüm. Katıldığım ilk yarışma ve hayata geçirdiğim ilk projem olduğu için benim açımdan çok önemliydi. Geceleri uykularım kaçmaya başladı. Bu belgeselin maddi getirisinden çok manevi anlamı önemliydi" diye konuştu.
'AİLEM SAMAN SATIP KAMERA ALDI'
Sinema ve belgesel filmlerle ilgilenen insanların kendilerini ifade etmeleri açısından SERKA'nın çok önemli bir fırsat verdiğini vurgulayan Türküz, şöyle devam etti:
"Ardahan'ın doğası çok zengindi, çok güzeldi. Kültürel anlamda çok zengin bir bölgedir. Hem oranın hikayesini hem kendi hikayemi çekmeye başladım. Benim gibi bu işlere gönül veren, aşık olan insanların kendilerini ifade etmeleri açısından çok önemli bir etkinlik oldu. Başlangıçta kameram yoktu. Kamera almak için bir yıl Ardahan'da çobanlık yaptım. Ailemin de büyük desteği oldu. Samanlarını satıp parasını bana verdiler. Saman ve çobanlıktan aldığım parayla kamera aldım."
'BU BİR AŞK'
Tasarladığı birkaç projeyi bir türlü hayata geçiremediğini ve arkadaşlarıyla birlikte Ardahan'a çobanlık yapmaya gittiklerini anlatan Türküz, "Fakat sürüdeki hayvan sayısının fazlalığı çok sıkıntı yarattı. Hırsızlık olaylarına karşı geceleri nöbet tutuyorduk, gündüzleri de işimizi yapmak zorundaydık. Bu nedenle her gün en fazla iki üç saat uyku uyuyabiliyorduk. Herkes dalga geçiyordu. 'Almış eline bir kamera, bir o tarafa gidiyor bir bu tarafa, çoban mısın, filmci misin?' diyorlardı. Bütün sıkıntılarına rağmen, bu bir aşktır, ben de aşkımı tercih ettim. Sinemanın önünde eğildim ve buna da devam edeceğim. Bu ödül benim için çok önemli bir başlangıçtır. Destek bulabildiğim ölçüde projelerimi hayata geçireceğim" dedi.
SERKA Genel Sekreteri Hüseyin Tutar da bu yıl ilk kez düzenlenen kısa film yarışmasının 2013 yılından itibaren farklı temalarla geleneksel hale getirileceğini söyledi.