27 Ekim 2025 Pazartesi / 6 CemaziyelEvvel 1447

Çocuklar için Felsefe Çalıştayı'nın dördüncüsü gerçekleştirildi

Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV) tarafından düzenlenen Çocuklar İçin Felsefe (ÇİF) Çalıştayı'nın 4'üncüsü gerçekleşti.

HABER MERKEZİ26 Ekim 2025 Pazar 14:38 - Güncelleme:
Çocuklar için Felsefe Çalıştayı'nın dördüncüsü gerçekleştirildi

Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV) tarafından bu yıl "Felsefe ve Aile" temasıyla düzenlenen IV. Çocuklar İçin Felsefe Çalıştayı İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi'nde gerçekleşti. Aile kavramının etik, değer, bilgelik ve dayanışma ışığında ele alındığı çalıştayda, akademisyenler ve uygulayıcılar bir araya gelerek bilgi ve deneyim paylaşımında bulundu.

YETEV OKULLARI GENEL MÜDÜRÜ HAYATİ OKTAY: ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE'Yİ İKİNCİ SINIFTAN YEDİNCİ SINIFA KADAR DERS OLARAK OKUTUYORUZ

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay, Sokratik yöntemin önemine değinerek, Sokrates'ten bu yana insanlığın hep "neden? sorusunun peşinde koştuğunu ve insanlığın anlamlı hale gelmesi için bilgelik yolunda bu sorunun cevabını aradığını söyledi. Öğrencilerin içerisindeki "neden?" sorusunun anlamlı hale gelmesini sağlayan 'Çocuklar İçin Felsefe' dersini 2021 yılından itibaren YETEV bünyesindeki Yenidoğu okulları, Palet Okulları ve İrfan Okullarında ikinci sınıftan yedinci sınıfa kadar okuttuklarını söyleyen Oktay, "Tabii sadece ders olarak okutmuyoruz. Program ve Yayın Geliştirme (PROGEL) Birimimiz bu sınıf düzeyindeki her kademenin kitaplarını, eğitim materyallerini ve müfredatını oluşturmuş durumda. Çocuklar İçin Felsefe kitaplarımızı, dersimizi, kendi öğretmenlerimizle öğrencilerimize aktararak geliştirmeye çalışıyoruz. Ancak bununla da yetinmiyoruz. Öğretmenlerimiz için; 'Çocuklar İçin Öğretmenlerle Felsefe' atölyeleri düzenliyoruz. Bu atölyeler farklı branştan öğretmenlerimize de açık. Dolayısıyla her branş öğretmeninin bu eğitim yaklaşımını, yöntemini kendi dersine de entegre etmesi ve bu soru temelli eğitim yaklaşımını benimsemesini ve bundan faydalanmasını bekliyoruz." diye konuştu.

"ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE KİTAPLARINI DİJİTALE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ"

Dijital dünyanın kuşatıcı yönüne de dikkat çeken Oktay, bu alanla ilgili yeni projelerinden de şöyle bahsetti: "Çocuklar İçin Felsefe" kitaplarımızı tamamen dijitale dönüştürme projesiyle ilgili bir çalışma başlattık. Bir uygulama platformu üzerinden hem İngilizce hem de Türkçe olarak inşallah gelecek sene bütün öğrencilerimize açacağız. Aynı zamanda yurt dışındaki okullara, Türkiye'deki diğer okullara, eğitim kurumlarının öğretmenlerine de bu platformu açmış olacağız. Umarım bu projeyi bitirdiğimizde bir sonraki zirvemizde sizlerle paylaşmış oluruz. Tabii bu alandaki çalışmalarımızda bununla da yetinmiyoruz. Dünya Felsefe Günü'nde Kasım ayı içerisinde bütün okullarımızda bir hafta boyunca öğrencilerimizin rol aldığı ve ön planda olduğu, felsefi düşünme biçimini ve eğitim yaklaşımını içselleştirdikleri bir haftayı da onlara yaşatıyoruz" dedi

Oktay, "Felsefe ve Aile" temasını seçme sebeplerine de değinerek şöyle konuştu: "Neden?" sorusunun anlam bulduğu, anne ve babaların çocukların "neden?" sorusuna yanıt verdiği ilk ortam aile. Onun için felsefenin başlangıç okulu ailedir diyebiliriz. Cumhurbaşkanımızın bu yılı aile yılı ilan etmesi nedeniyle de "Felsefe ve Aile" temasını seçtik."

İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. AHMET CEVAT ACAR: BATI UYGARLIĞININ İNSANLIĞI NEREYE GETİRDİĞİ HEPİMİZİN MALUMU

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, "Felsefe dediğimiz zaman Aristo, Eflatun ve Sokrates'i hatırlıyoruz. Bir Müslüman Türk olarak ben kendi medeniyet, bilim, felsefe ve de düşünce tarihimizden önder, sembol olarak kullanabileceğimiz, yararlanabileceğimiz kendi değerlerimiz de var" dedi.

İnsan olmamız hasebiyle hepimizin ortak bazı özelliklere sahip olduğumuzu söyleyen Acar, "Korkudur, sevinçtir, mutluluktur, başarıdır, başarısızlıktır, hüzündür, düşünmektir, acıkmaktır... Bunların hepsi evrensel yani tüm insanların sahip olduğu özellikler, ihtiyaçlar veya nitelikler. Ama bir de kültüre özgü nitelikler ve değerler var. Dolayısıyla şu anda tırnak içerisinde 'Batı uygarlığı' denilen ve dünyayı şu anda nereye getirdiğini hep beraberce gördüğümüz -burada kastım öncelikle Gazze, Filistin uzunca süre daha geniş bir nüfusu ve etikliği ilgilendirmekle birlikte biraz sansürlü bir şekilde dünyaya yansıyan Doğu Türkistan, Myanmar ve başka yerlerdeki zulümleri ve benzerini de gördüğümüzde- Batı uygarlığının insanlığı nereye getirdiği hepimizin malumu. Özellikle İslam medeniyetinin ve bizim değerlerimizin hem Müslümanlar hem de tüm insanlık için çok kıymetli olduğunu ve bu değerlerin yeni kuşaklara da aktarılmasının sandığımızdan büyük önem taşıdığını ifade etmek gerekiyor. Şu anda ülkemizin Türk ve İslam dünyasında öncülük ya da rehberlik yapma konusunda, benim kanaatime göre; alternatifi olmayan bir ülke olmak gibi bir konumu var. Bu bize hem büyük bir imkan sağlıyor hem de büyük bir sorumluluk yüklüyor. Kendi değerimizin farkına varmamız, elbette ki temelsiz bir ekabirdik ya da büyüklük duygusuna kapılmadan bir şeyler yapabileceğimizi de görmemiz gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

PROF. DR. YAYLAGÜL CERAN KARATAŞ: AİLE YALNIZCA BİR KURUM DEĞİLDİR VE BUNA İNDİRGENEMEZ

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaylagül Ceran Karataş, "Etik, Ekonomi-Politik ve Teknoloji Bağlamında Aile Nedir ve Ne Değildir?" başlıklı konferansında ailenin yalnızca bir kurum olmadığını ve ailenin kuruma indirgenemeyeceğini söyledi. Karataş: "Hem devlet kurumlarımızda hem sosyoloji, psikoloji, edebiyat ve iktisat fakültelerinde aileyle ilgili kısım tanımlanırken karşımıza ilk çıkan epistemolojik soykırım, "Aile, bir kurumdur" tanımıdır. Aile sadece bir kurum değildir ve buna indirgenemez. Bu yargının arkasında yatan epistemolojik zemin aileyi politik ve ekonomik olarak bir norma oturtma kaygısıyla ortaya çıkar ve sözleşmelerle belirlenmiş olduğunu işaret eder. Kendi kültürel ve tarihsel pratiklerimizle ilişkilendirdiğimizde aile; birlikte yaşama kültürünün inşa edildiği ilişkisel, dinamik bir varoluş modelidir. Bir kurum değildir, sözleşmeyle oluşmaz, anne ve babadan oluşmaz. Bunların hepsini içerir ancak buna indirgenemez" dedi. Aileyi kurumsallıkla, anne-baba-çocukla ilişkilendirerek tanımladığımızda, kendi kültürel pratiğimizi dışarıda bırakmış olduğumuzu söyleyen Karataş, "Aile, büyük yapıdan oluşur. Mahalleyi içerir, var oluş biçimlerini içerir. Amcaları, dedeleri içerir. O zaman biz neden aileyi sadece kurum olarak ve anne-babadan oluşur diye ifade ediyoruz? Bunun üzerine buradaki epistemolojik soykırımı görüp kendi tanımımızı ve kendi tartışma biçimimizi oluşturmamız gerekiyor" diye konuştu.

"BATI UYGARLIĞININ DÜNYAYA ATTIĞI EN BÜYÜK KAZIKLARDAN BİRİ PANDEMİDİR"

Kayseri Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Rıdvan Karabulut, "Çocuklarla Felsefe ve Ailenin Rolü: Düşünen Bireyler Yetiştirme Sürecinde Aile Destekli Yaklaşımlar" başlıklı ÇİFx konuşmasında çağımızda ailenin giderek hedef alınmasının nedeninin, onun rehber, destekleyici ve kuşatıcı bir okul olma rolünden kaynaklandığını vurguladı. Karabulut, ailenin insanın ilk ve son okulu olduğunu belirterek, "Aile ortadan kaldırılmak isteniyor çünkü o, bireye rehberlik eden, onu kuşatan ve değerleri aktaran temel kurum. Aile varsa çocuk var, aile varsa toplum var, aile varsa gelecek var," dedi.

Çocukların problem çözme becerilerinin aile tutumları nedeniyle zayıflayabildiğine dikkat çeken Karabulut, ailelerin çocukları zorluklardan koruma eğiliminin uzun vadede gelişimlerini engellediğini ifade ederek şöyle konuştu: "Çocuğun çantasını bile anne babası taşıyor. Bu çocuk çanta taşımayı şimdi öğrenmeyecekse, zorluklarla mücadeleyi ne zaman öğrenecek? Biz çocuklarımızın önündeki problemleri çözmeye çalışarak aslında onların problem çözme fırsatlarını ortadan kaldırıyoruz." Pandemi döneminin insan ilişkilerini zayıflattığını belirten Karabulut: "Batı uygarlığının dünyaya attığı en büyük kazıklardan biri pandemidir. Pandemi, insan ilişkilerini ortadan kaldırmıştır. Ancak aile içindeki küçük sohbetler, çocuklara sorduğumuz basit sorular bile bizi hayata bağlar. Aile olduğu sürece düşünme var, aile olduğu sürece toplum var, aile olduğu sürece gelecek var" ifadelerini kullandı.

DOÇ. DR. ESRA İLERİ TÜRK: ÇOCUKLARIN DEĞERLERLE İLGİLİ YAŞADIĞI SIKINTILAR VARSA BU EKSİKLİKLERİ AİLELER OLARAK BİZİM KENDİMİZDE BULMAMIZ LAZIM

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra İleri Türk, "Kökler ve Değerler: Aileyi Yeniden Düşünmek" adlı ÇİFx konuşmasında, toplumda sıkça dile getirilen psikolojik ve fizyolojik şiddetin önlenmesinde en temel unsurun ailede değerler eğitiminin güçlendirilmesi olduğunu söyledi. "Bugün psikolojik ve fizyolojik şiddeti önlemeye yönelik pek çok çalışma yapılıyor. Ancak bu çabaların kalıcı olabilmesi, çocuklara küçük yaşta değerlerin kazandırılmasıyla mümkün," diyen Doç. Dr. Esra İleri Türk, değerler eğitiminin ailede başlayıp felsefeyle derinleşmesi gerektiğine dikkat çekti.

Konuşmasında değerlerin dil gelişimiyle de paralel ilerlediğini ifade eden Türk, Doğan Cüceloğlu'nun "Dil gelişimiyle değerler gelişimi paraleldir" sözünü hatırlatarak, çocukların değerleri tıpkı dili öğrenir gibi, model alarak ve gözlemleyerek kazandığını ifade etti. "Biz çocukken dil öğrenmek için bir gayret sarf etmedik değil mi? Kimse bize gelip gramer kuralları, dil bilgisi kurallarını öğretmedi. Değerler de bu şekilde öğreniliyor. Biz hiç fark etmeden, biz farkına varmadan öğreniliyor. Aslında orada çocukların değerlerle ilgili yaşadığı bazı sıkıntılar varsa buradaki eksiklikleri aileler olarak bizim kendimizde bulmamız lazım" dedi.Konuşmasını "Değer, ancak değerli olandan gelir" sözüyle tamamlayan Türk, iyi insan yetiştirmeyi tüm eğitim sistemlerinin nihai hedefi olarak tanımladı.

PROF. DR. ENİS DOKO: AİLE BİTERSE TOPLUM ÇÖKER

Çalıştayın kapanış konuşmasını İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Enis Doko yaptı. "Bir Bilgelik Okulu Olarak Aile" adlı konuşmasında "Aile biterse toplum çöker" diyen Enis Doko, Amerika ve Çin arasındaki aileye bakış açısından ve bunun topluma yansımalarından şöyle bahsetti: "Kapitalistler diyor ki 'benim çalışanlarım sabırlı olsun, birbirlerine karşı şefkatli olsun, şirketin dertlerini dertlensin' peki bu nerede oluyor biliyor musunuz? Çin'de oluyor bu. Amerika'da olmuyor. Çünkü Amerikalı adam kendini şirketin çıkarlarından önde tutuyor, önce kendini önemsiyor. Ama Çin'deki yaklaşım böyle değil. Çünkü Çin'de güçlü bir aile yapısı var ve oradaki adam şirketini ikinci büyük aile olarak görüyor. Diğer çalışanları ailenin bir parçası olarak görüyor, onların da başarılı olmasını istiyor dolayısıyla çile çekebiliyor. "Aile biterse toplum çöker" demiştim, bu bize büyük bir laf gelebilir ama pratikteki karşılığını görebiliyoruz. Aile yapısı güçlü olan Çin, Amerika ile ekonomi alanında kafa kafaya yarışıyor. Tam da Konfüçyüs'ün dediği gibi, aile bize temel becerileri veriyor daha sonra bu becerileri topluma yayıyor adım adım. Ailede yoksa topluma da yayılamıyor. Dolayısıyla Çin'de siz ailenizi önemsemekle başlıyorsunuz, sonra iş yerinizi bir aile olarak görmeye başlıyorsunuz, ailede öğrendiğiniz sabır, şefkat ve empati becerinizi şirkete yayıyorsunuz. Sonra şehrinize yayıyorsunuz, daha sonra devletinize yayıyorsunuz."

AİLE VE FELSEFE ODAKLI 16 ATÖLYE GERÇEKLEŞTİ

Çalıştayda; Betül Altun "Ailede Sorumluluk ve Güven Duygusu Üzerine ÇİF Atölyesi", Çağla Nur Ünal Öztürkci "Dijital Dünyada Eleştirel Düşünme: Çocuklara Rehberlik Etmenin Yolları", Doç. Dr. Elif Esra Arıkan "Aksiyomlardan Değerlere", Emine Toprak Çağlar "Evin Neresi? Nereye Aitsin, Kime, Hangisi Olay, Hangi Zamana?", Esra Liv Erdoğan "Bağın Sessiz Dili": Ailede Rol, Değer ve Sorgulama Deneyimi Üzerine Bir Düşünce Atölyesi", Fuat Bilal Akgül "Gerçek ve Dostluk Nedir?", H. Kübra Aras Türkcan "Yaşayan Ağaç: Sanat ve Psikoloji ile Aileye Bakış", Dr. Kevser Yıldırım "Düşünmenin Diyalektiği: YZ Çağında Problem Çözme,

Eleştirel Düşünme ve Karar Verme Üzerine Bir Atölye", Hande Sadı "Fare ile Dağ'ın Hikâyesinden Aileye Yolculuk", Kübra Dağlar "Çocuklar İçin Felsefe (ÇİF) Yöntemi ile Yetişkinlerle Varoluş Üzerine Düşünme: "Çocuk, Köstebek, Tilki ve At", Merve Kaçmaz "Aile Gibi Olmak: Bekçi Amos'un Dostlarıyla Sımsıcak Bir Gün", Merve Nur Memiş "Yöntem Olarak ÇİF: Ailenin Keşfi", Nurcan Yıldırım "Eyvah, Çocuklar Soru Soruyor!", Semai Sağır "Düşünme Becerileri Yöntemi ile Coğrafyanın Aile Formlarına Etkisini Sorgulama" adlı atölyelerini gerçekleştirdiler.