Türkiye'de arabuluculuk kurumunun gelmesiyle öncelikle iş davalarında başlayan değişim ticaret ve tüketici dosyaları ile devam etti.
Uyuşmazlığın taraflarca görüşülerek çözülmesi kıymetli, zira yargı kararları ne kadar adil olsa da geride hep bir memnuniyetsizlik bırakabiliyor.
Bu memnuniyetsizlik, taraflar arasındaki çatışmayı sürdürebiliyor, bazen kriminal olaylara dönüşmesine sebep olabiliyor. Bunun en bariz örneğini kira uyuşmazlıklarında görmüştük hatırlarsanız.
Bir başka sorunlu ve çözüme ihtiyaç duyan alan ise aile hukuku. Bu alanda da arabuluculuk uygulanmaya başlayacak...
Bugün bu konuya, eleştirilere ve sisteme dair düşüncelerimi paylaşmak istiyorum sizlerle...
DÜZENLEME NE GETİRECEK!
Bu sistem, boşanma ile birlikte ya da boşanmadan bağımsız olarak açılan velayet, nafaka, tazminat, mal rejimi tasfiyesi ve çocukla kişisel ilişkinin kurulması davalarından önce tarafların adliye arabuluculuk bürosuna başvurarak oradan büro tarafından belirlenecek arabulucu huzurunda sorunu çözmeye çalışmasını öngörüyor.
Dava öncesi konuşma zorunluluğu diyebiliriz buna!
ELEŞTİRİLER NE?
Eleştirilerin başında aile içi şiddet konusunda bir artışa veya bu olayların üstünün kapanmasına sebebiyet vereceği yönündeki iddialar geliyor.
Bazı kesimler ise şiddetin basit halinin veya psikolojik ya da ekonomik olanının arabulucularca tespit edilemeyebileceğini, bunun için de bu alanda arabuluculuğun uygulanmasının doğru olmadığını ileri sürüyor...
Bu alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin bir kısmı, sisteme prensipte karşı çıkmıyor. Ancak arabulucuların "şiddet farkındalığı" eğitimi alması ve sistemin "gönüllü denetim yapılarına açık olması" şeklinde öneriler getiriyorlar.
ŞİDDET VARSA, ARABULUCULUK YOK
Sistemin en büyük istisnası saydığımız davalara konu olan durumların aile içi şiddet içermemesi. Aile içi şiddet olgusu varsa arabuluculuğa elverişli olmayacak süreç! Bunun adli bir sürece dönüşüp dönüşmemesinden bağımsız bu durum. Yani ortada fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti olduğu anlaşılırsa "elverişsizlik" kararı verilecek veya kişiler doğrudan dava yoluna gidebilecek!
ŞİDDETİ ANLAMAK!
Bu manadaki eleştirilerin bir bağlamı yok. Zira adli bir duruma dönüşmemiş ve kadın tarafından belirtilmeyen bir şiddetin mevcut dosya yoğunluğu ile hâkim tarafından anlaşılması mümkün mü? Böyle üstü kapalı bir durumu arabulucuların anlaması daha kolay değil mi?
KIDEMLİ VE EĞİTİMLİ ARABULUCU
Konunun ehemmiyetine istinaden; fiili olarak 5 yıl arabuluculuk yapmış aile hukukunda yaklaşık 120 saatlik uzmanlık eğitimi almış uzman arabulucular bu süreçleri yönetecek. Müfredatında aile içi şiddete dair tespit ve farkına varma teknikleri de olacak.
HAKİM ONAYI ŞART
Arabulucu da görüşme yapıldı. Her konuda anlaşıldı. Bu yetiyor mu? Hayır! Arabulucu tarafından, serbest irade ile tutulan bu anlaşma belgesinin onaylanması için taraflardan birinin aile mahkemesine başvurması gerekmekte.
AVUKAT DESTEĞİ KESİNTİSİZ...
Boşanma sürecinde kadına adli yardım kapsamında barolarca tayin olunan avukatın, arabuluculuk görüşmelerine katılması mümkün. Kaldı ki Arabuluculuk Dairesi, görüşmelere taraf ve vekillerinin müştereken katılmasını sürekli tavsiye ediyor. Belki bu mana da altı çizilmiş yeni bir zorunluluk gelebilir.
AB TAVSİYESİ...
Eleştiri getirenlerin iki üç cümlesinden biri de "AB Standartları" olunca bu konuda 2022 yılında hazırlanan "Aile Mahkemelerinde Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmalarına İlişkin Öneriler (*)" raporunu okumalarını tavsiye ediyorum... Hatta şunu da ekleyeyim, AB'nin 20 ülkesinde aile hukuku alanında arabuluculuk var... Japonya'da aile arabuluculuğu davadan daha önemli bir rol oynamakta... İngiltere'de aile arabuluculuğu başvurusu yapmayanların boşanmaları mümkün değil!
BUNDAN SONRASI...
Boşanma davalarında temel prensip kimin daha haklı olduğunu tespite dönüktür. Yargılama mantığı, sıradan davalardan bu yüzden ayrılır. Bizde boşanma meselesi bir bütündür. Bütün olarak ele alınır ve bütün olarak karara bağlanır. Karara bağlanana kadar, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine düşen olayları görürüz.
EN BÜYÜK FAYDA!
Getirilen sistem, tarafların yüz yüze ve konuşarak meseleyi çözmelerine imkan tanıyacak. Çözüm olursa yıpranmadan ve hızlı biçimde sorun çözülecek. Çözüm olmasa da taraflar sorunu netleştirmiş ve aslında çözümün kapısın aralamış olacak.
ÜÇÜNCÜ GÖZ!
Hali hazırda bir arzuhalcinin tuttuğu tutanağın hakimce onaylanması halinde boşanmanın gerçekleşebildiği bir sistemden, sürece bir üçüncü göz ekleyen ve bunu da hakim denetimine açan sisteme geçtiğimizi görmek gerekiyor.
DAHA ÇOK ANLATILMALI...
Türkiye'de alternatif çözüm yollarına karşı "müzmin muhalif" bir grup var. Saikini bilemiyorum ama işlerin kolaylaşmasından rahatsız olan bir kitle bu. Sorunların daha çok sorun doğurması, mevcut iş yükünün bir getirisi maalesef... Buna karşı dünyanın gittiği bu adil, hızlı ve tatmin edici mekanizmayı daha çok anlatmalıyız bence...
(*) https://rm.coe.int/kapsaml-degerlendirme-raporu-web-/1680aa5f5c