PKK'nın fesih kararı Türkiye'nin son yıllardaki kararlı adımlarının ve güvenlik-diplomasi ilişkisini dengeli yürütmesinin bir ürünü... Terörle mücadele konseptinin değiştiği ilk tezkere zamanındaki tartışmaları hatırlayalım. "Ne işimiz var" minvalindeki ifadeler "amaç farklı" biçimindeki suçlamalara rağmen terörün sınır dışına itilmesi süreci başlamıştı. Ve bugün başarıldı... Şimdi hepimizin aklında şu soru var: "Bu süreçte mevzuatta ne gibi değişimler olacak?" Bugün buna yanıt aramak ve FETÖ'nün bulduğu "hukuki hileye" değinmek istiyorum.
***UYUM MEVZUATI VAR
Öncelikle şunu belirtelim hükümet bu konuda tam yetkili. Anayasal olarak bir tereddüt olmadığı gibi 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun şu yetkileri veriyor hükümete: (1) Siyasi, hukuki, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında atılabilecek adımları belirlemek. (2) Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla çalışmalar yapılmasına karar vermek, görevlendirmeler yapmak. (3) Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için tedbirler almak. (4) Alınan tedbirlere, atılan adımlara ilişkin uygulama sonuçlarını izlemek.
KAYYIM MESELESİ
Kayyım meselesi de işin başka bir boyutu. Bir anda, dünden bugüne bu uygulamanın kalkması veya değişmesi mümkün değil. İlk evrede şartlar olgunlaştıktan sonra Belediye Kanununun 45. maddesinin 2. fıkrasındaki "...bu belediyelerde belediye meclisi, başkanın çağrısı olmadıkça toplanamaz." hükmü bağlamında bir adım atılması mümkün olabilir. Yani belediye başkanının kayyım olduğu ama meclisinin bir çağrıyla toplandığı, görev ifa edebileceği bir yapı. Başkanların durumu ise idari değil ceza hukuku alanındaki "belirleme sonrası" değerlendirilebilir ancak...
TERÖR DOSYALARI DÜŞER Mİ?
Bir başka tartışma alanı da yargılaması devam eden dosyaların durumu. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Zira suçun işlendiği dönemde terör örgütü olan bir yapı ve işlediği suçlar var. Ceza mahkemeleri suçluluğu tespit etmek durumunda. Mahkemelerin "örgüt kendini feshettiği için faile ceza verilmeyecektir" türünde bir karar vermesi mümkün değil! Ancak burada uygulanacak bir madde var.
ETKİN PİŞMANLIK...
Türk Ceza Kanunu m.211'i bu süreçte çok duyacağız. Buna göre çeşitli cezasızlık halleri mümkün. Özellikle "Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır." şeklindeki düzenleme önem arz ediyor.
MEVCUT HAL YETERLİ ŞİMDİLİK
İlk kez bir örgüt kendini feshediyor. Buna dair bir hukuki rejimin olmaması doğal. Bu aşamada bir düzenlemeye de gerek yok aslında. Sadece mevcut hükümlerin duruma tatbik edilmesi kâfi. Bir düzenleme olacaksa tüm risklerin analiz edilmesinden sonra tartışılması gerekiyor meselenin. Henüz erken ve eldeki mevzuat yeterli...
15 TEMMUZ'UN ÖNEMİ
15 Temmuz da çok önemli dönemeçtir Türkiye için. Ancak son günlerdeki gelişmelere de bakan bir yönü var. PKK'nın kendini feshine giden süreçte en önemli evrelerden biri FETÖ'nün bitirilmesiydi. Zira güvenlik birimleri içindeki öbek Türkiye'nin kararlı adımlarına sekte oluyordu. FETÖ zayıfladı belki ama bitmedi. Bu aralar firari üyeler tazminatlardan para kazanmaya devam ediyor.
FETÖ'NÜN TAZMİNAT AVCILARI
FETÖ'den yargılanıp ceza almış ama firar etmiş kimselerin "tazminat alabildiği" bir sistem var. Kendisi Türk Hukukundan kaçarken hukuku bir biçimde kullanarak tazminat kazanıyor. Bunu gayet bilinçli biçimde yapıyorlar. Bilerek insanların sinirlenip tepki göstereceği içerikleri yayıp sonra da tazminat davaları açabiliyorlar. Bu konuda çözümün vekalet kısıtlaması ile sağlanması da mümkün. Hatta kişinin teslim olması veya yakalanmasına kadar açılan tazminat davalarının durmasını sağlamak da gerekiyor. Tabi bu halde zamanaşımı işlemeye de devam etmeli. Bu durum sadece FETÖ için değil tüm kaçaklar için geçerli olmalı. Hem hukuktan kaçıp hem hukuk üzerinden itibarını nakite dönüştürmek... Oh ne güzel iş!