Şükürler olsun Gazze'de soykırım durdu, bütün dünya rahat nefes aldı. Ama herkes, "İsrail yine saldırırsa" endişesi taşıyor.
Çünkü 7 Ekim'den önce de defalarca aynı şeyi yaptı.
Peki, İsrail neden durmuyor?
Hikmet ehli zatlar, "Düşmanınızı iyi tanımadan yenemezsiniz" buyuruyor.
Sizce İsrail'i iyi tanıyor muyuz?
Maalesef hayır!
İsrail'in, Filistin'deki işgal devletinden, saldırılarının da Gazze ve civarına attığı bombalardan ibaret olduğunu sanıyoruz.
Oysa çok yanılıyoruz!
Zira Yahudiler de, "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır" diyor ama onların kastettiği "vatan" İsrail değil "bütün cihan"dır.
"BİZ SEÇİLMİŞİZ, HERKES HİZMETÇİMİZ" DİYORLAR!
Çünkü Yahudiler, kendilerinin "seçilmiş millet" olduğuna, diğer insanların ise onlara hizmet için yaratıldığına inanıyor!
İşte bu yüzden "Yahudi Devleti"nin bir sınırı yoktur. Onlar için bütün dünya "Yahudi vatanı"dır.
İsrail mi? Sadece "Operasyon Merkezi"dir!
Yahudiliği cihana hâkim kılma saldırılarını iki ayrı koldan sürdürüyorlar.
Biri "Finansal operasyonlar"dır. Mesela, İsrail'i kurmak için Osmanlı'yı yıkan "Rothschildler", Yahudidir. Bugün de finans/kriz silahı, Yahudilerin elindedir.
Asıl etkili silah ise "Küresel Algı Operasyonları"dır.
Kastımız, "propaganda" değildir. "Algı" yalan ve iftiranın sistematik/ambalajlı halidir.
Siyonistler, uzun vadeli hedeflerine yönelik olarak ürettikleri yalanları, medya ve her türlü iletişim araçlarını kullanarak bütün dünyaya yaymaktadır.
"Yalan" dedikse gündelik yalanlar zannetmeyin!
Tapınak Şövalyeleri'nden Cemal Paşa'nın himayesindeki Sarah Aaronsohn'un "Nili Casus Örgütü"ne, Çanakkale'deki "Siyon Katır Bölüğü"nden Mason Localarına kadar uzanan nice fitne ocakları, bu "Yalan İmparatorluğu"nun kökleridir!
Yahudilerde "istihbarat örgütü", devletten önce gelir. MOSSAD, 14 Mayıs 1948'de ilan edilen İsrail'den daha önce, 18 Eylül 1947'de Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda kurulmuştur!
KÜRESEL YALAN ÜRETİM MERKEZİ: HASBARA
Hasbara, ABD ve Avrupa'yı yönetenlerin iradesini ipotek altına alan bir "Algı Operasyonu Örgütü"dür.
Merkezi Başbakanlık bünyesinde olan "National Hasbara Forum" adlı gizli koordinasyon ağı, bütün dünyadaki "vesayet" faaliyetlerini koordine etmektedir.
ABD yönetimini örümcek ağı gibi saran "AIPAC, ADL, StandWithUs" gibi Yahudi lobileri, "Hasbara" faaliyetlerinin bir kısmıdır.
Oysa sadece AIPAC (Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi) 1951 yılından bu yana ABD'nin İsrail'e her alanda kayıtsız şartsız destek vermesini sağlamaktadır.
Başkanlara ve kongre üyelerine sınırsız destek vermekte ve her adımlarını kontrol etmektedir.
Bu gerçeği Kongre Üyesi Thomas Massie, "ABD Kongresi'ndeki herkesin bebek bakıcısı gibi AIPAC Sorumlusu var. Bütün kararlar, bu AIPAC Sorumlularının koordinesiyle alınır" şeklinde ifade etmiştir. (The Tucker Carlson Show- 25 Temmuz 2024)
ÖNCE BEYİNLERİ İŞGAL EDİYORLAR!
Sınır tanımayan iletişim yöntemleriyle beyinleri ipotek altına alıyor ve insanları, çaktırmadan "Yahudi Lejyoneri" yapıyorlar.
En acımasız kavim oldukları halde, kendilerini "Mağdur millet" olarak tanıtmak için gerektiğinde "kurban" vermekten de çekinmiyorlar! Mesela tepe tepe kullandıkları "Hitler Soykırımı", İsrail'i kurabilmek için bazı Yahudilerin feda edilmesiyle gerçekleştirilmiş bir "Siyonist Operasyon"dur.
Zira ırkçı Hitler'in Nazi Partisi (Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi-NSDAP), 5 Mart 1933 seçimlerinde Dünya Siyonist Örgütü'nün (WZO) desteğiyle iktidara gelmiştir.
Çünkü Almanya'daki zengin ve statü sahibi Yahudileri, Filistin'e göç ederek bir macera ve belirsizlik denizine dalmaya ikna edemiyorlardı.
Gerçekten, Yahudileri göçe zorlayan "Nürnberg Yasaları" ve "Faşist Hitler" algısı sayesinde, Filistin'e Yahudi göçü hızlanmıştı. WZO, taşımaya yetişememişti!
Öte yandan ABD kaynaklarına göre 2001 yılındaki "11 Eylül Saldırıları" da, bölgeyi "Büyük İsrail"e hazırlayan "Haçlı Saldırıları"nı başlatmak için FBI ve MOSSAD'ın bilgi ve desteğiyle gerçekleşmiş.
7 Ekim 2023'deki HAMAS saldırısı sırasında çok sayıda İsraillinin helikopter ateşiyle ölmesi, 20 yıldır bütün pilotlara "Rehineleri, rehin alanla birlikte öldürün" şeklindeki "Hannibal Protokolü" imzalatıldığını ortaya çıkarmıştı.
MAĞDURİYET ÜRETİP ZULÜM İÇİN KULLANIYORLAR
Holokost benzeri sun'i mağduriyetlerle ürettikleri "masum" maskesinin arkasına gizlenen Siyonistler, bir asır boyunca Filistin'deki zulümlerini, işgal ettikleri beyinlere "Hamas zulmü" olarak aktarmışlardır.
Hakeza, "işgal gerekçesi" yaptıkları "Arz-ı Mevud" yalanı da bu algı operasyonlarından biridir! Bunu öyle yaydılar ki, çoğu Müslümanlar bile inanmaktadır.
Haçlı Siyonist algı operasyonlarını yürütenlerin en büyük şansı, Müslümanların, gerçekleri öğrenme zahmetine katlanmamasıdır. Bu da aynı merkezlerin onlarca yıldır yürüttüğü başka bir operasyonun sonucudur. Müslümanları malayaniye endeksleyerek, servis ettikleri her yalana inanabilecek hale getirmişlerdir.
EN BÜYÜK SİLAHINI KAYBETTİĞİ İÇİN PES ETTİ!
Netanyahu, 2023'te 7 Ekim'den sadece 15 gün önce BM kürsüsünden dünyaya ilan ettiği "Yeni Ortadoğu Haritası"nı çizemediği gibi belirlediği hedeflerin hiç birine ulaşamamıştır. Üstelik de Türkiye'nin 17 Ekim 2023'te ilan ettiği "Garantörlük Çözümü" ve buna dayalı olarak Türk askerinin Gazze'ye girmesi İsrail için "hezimet" demektir!
Dolayısıyla bu aşamadaki bir "ateşkes" asla arzu ettikleri bir şey değildir. Ancak buna rağmen kabul etmek zorunda kalmışlardır. Zaten Trump da İsrail'e, Netanyahu'ya yönelik tepkileri hafifletmek için gitmiştir!
Peki İsrail, Batı'nın desteğine rağmen neden pes etti?
Çünkü küresel Siyonizm tahakkümü, 2 yıldır devam eden zulüm ve katliamlarını gizleme konusunda, geçmiş dönemlerdeki başarıyı gösterememiştir!
Teknolojik üstünlük ve "istihbarat" marifetiyle servis edilen kumpas ve montajlar, dünya genelinde yaşadıkları "muhteşem yüzleşme"yi engelleyememiştir.
İsrail hamisi Trump bile, Gazze'deki vahşi abluka yüzünden karşı karşıya kaldıkları "insanî abluka"ya dikkat çekerek "İsrail, savaşı kazanıyor olabilir ama hiç şüphe yok ki 'Halkla İlişkiler Dünyası'nı kaybediyor. Bu inanılmaz" demiştir. (The Daily Caller, 3 Eylül 2025)
Çünkü, "mağdur maskesi" düşmüş, "vahşi gerçek" ortaya çıkmıştır!
Nitekim Trump, Netanyahu'yu ateşkese nasıl ikna ettiğini, "Kahire'deki müzakereler sırasında beni aradı, 'Bütün dünyayla savaşamazsın' dedim. Kendisi de bunu çok iyi biliyor" diye anlatmıştır.
Soykırımcı Başbakan Netantahu da zaten bu gerçeği iliklerine kadar hissettiği için geri adım atmak zorunda kalmıştır!
VAZGEÇMEDİLER, UNUTTURMA PEŞİNDELER
Ancak asla pişman değiller! Bu yüzden küresel tepkiyi doğuran hatalarını "düzeltmek" yerine, "gizleme"yi ve "unutturma"yı tercih ediyorlar!
Yani en iyi bildikleri şeyi yapıyorlar! Duçar oldukları imaj erozyonunu, parayla maskelemek istiyorlar!
Çünkü "Büyük İsrail" hedefi için yeniden başlayacaklar!
Bu yüzden bizler "Gazze'de bir daha kan dökülmesin" hayalleri kurarken, onlar küresel vicdanları "dijital silah"larla yaylım ateşine tutuyor!
ChatGPT ve Google, etkili bir sansür uygulayarak İsrail'in yaptığı soykırım ve zulümleri gizleyecek. Buna ilaveten, "Clock Tower X LLC" adlı Amerikan firmasının üreteceği, İsrail'in masumiyetini(!) ama HAMAS'ın zalimliğini(!) gösteren dijital içerikler bu mecralarda yoğun biçimde servis edilecek! Bu yalanların "gerçek" olarak algılanmasını da, ünlü sosyal medya fenomenleri ve yüzbinlerce sahte hesap sağlayacak.
Bunlar birer "çıkarım" değildir! Netanyahu, New York'ta sosyal medya dünyasıyla ayrıntılı bir görüşme yaptı. Başbakanlık ve IDF Dijital Operasyon Ekiplerinin de tam kadro hazır bulunduğu toplantıda "Sosyal medya, savaşın yeni cephesidir. Sizler de bizim için en önemli silahsınız" demiştir.
Bu, bir "saldırı startı" değildir. Sosyal medya saldırılarını cinnet noktasına çıkarma operasyonudur. Çünkü, zaten yüzlerce içerik üreticisi ve yüz binlerce sahte hesap, "İsrail saldırı altında, İsrail kendini savunuyor" gibi nice algı operasyonlarını aralıksız sürdürmektedir. Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki "Digital Diplomacy Department" bu operasyonlar için kurulmuştur.
Anlayacağınız, Gazze'deki soykırımı bir süre sonra Google ve ChatGPT başta olmak üzere mecraların hiç biri hatırlamayacak. Yeni nesil ise böyle bir şey olduğunu hiç duymayacak! 'Orta Doğu'da saldırı, vahşet, katliam' dendiğinde, herkesin karşısına '7 Ekim ve HAMAS' çıkacak!"
Her şey gözümüzün önünde cereyan ettiği için "Bize unutturamazlar" diye düşünebilirsiniz ama zaten bu şer projesinin hedefi de biz değiliz!
Özellikle üniversite öğrencilerine, İsrail lehine sosyal medya içeriği üretmeleri şartıyla milyonlarca dolar "Hasbara Bursları" verilmesi; Siyonist önderlerin, "Ne yaparsak yapalım, Gazze'de olanları ilk 2-3 nesle unutturamayız. İçerik üretiminde 'Z Kuşağı'nı hedef almalıyız" demesi, bu sinsi plânı anlamak için yeterlidir!
YİNE UNUTULURSA DAHA ACIMASIZ SALDIRIRLAR!
İngilizler, sinsiliği Yahudilerden öğrenmiştir. 1948'den bu yana, tepkiler artınca bir adım geri çekilip ortalık durulunca on adım ileri giden Yahudiler, yine aynı şeytanî taktiği uyguluyor; "ateşkes sessizliği"ni de, "küresel rehavet" için kullanıyor!
Zaten Trump'ın, Netanyahu'yu Şarm El Şeyh'teki fotoğrafa dahil etme teşebbüsü de, bu "normalleşme/gevşeme" sürecini hızlandırma çabasıydı!
Peki, biz ne yapacağız?
Cevap çok basit!
Düşmanın, yukarıdaki entrikalarını dikkate almayanlar ve "Su uyur, düşman uyumaz!" gerçeği ortadayken, "uyuma" gafletinde bulunanlar tabii ki hezimete mahkumdur!
Yani, savaşı bütün bölgeye yayarak "Büyük İsrail" için son adımı atmaya kesin kararlı olan İsrail'i geri çekilmeye mecbur eden güç, insanlık vicdanının oluşturduğu "Küresel Abluka"dır.
Aynı saldırganlığın hortlamaması için bu "abluka" devam etmelidir.
Aksi taktirde, şimdilik geri çekilmek zorunda kalan "Siyonizm canavarı" tekrar "mağduriyet maskesi" takacak ve daha acımasız saldıracaktır.
Unutmamalıyız! Unutturmamalıyız!
Çünkü İsrail, daima unutturup saldırmaktadır.
Çünkü...
"Unutulan soykırım tekrarlanır!"