25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Dünyaya birlik daveti

Başkan Erdoğan’ın talimatıyla teröre karşı dayanışma için Yeni Zelanda’ya giden Başkan Yardımcısı Oktay, dünyaya kritik çağrıda bulundu: Tüm ülkeleri İslam düşmanlığına ve ırkçılığa karşı ayağa kalkmaya davet ediyoruz!..

17 Mart 2019 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Dünyaya birlik daveti

Başkan Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Başkan Erdoğan ve Türk milletinin taziyelerini iletmek ve Yeni Zelanda halkıyla dayanışmamızı göstermek üzere bu ülkeye gitti. Oktay, Atatürk Havalimanı yaptığı açıklamada Bayşkan Erdoğan’ın terör saldırısı üzerine Yeni Zelanda Genel Valisi Petsi Redi’yi aradığını, ayrıca yaralanan Türkler’den ikisiyle telefonla görüştüğünü, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da muhatabını aradığını anlattı. Masumları hedef alan terör saldırısının nefretle lanitlendiğini belirten Oktay, “Bu vahşeti 2 yıldır planlandığı anlaşılan teröristlerin Cumhurbaşkanımızı, Türk milletini, ülkemizi ve tarihimizi hedef almaları olayın bir diğer üzücü boyutunu teşkil etmektedir” dedi. Oktay, tüm dünya mazlumlarının sesi olan Erdoğan’ın ömrünü millete hizmete adayarak çalışan bir lider olduğunu vurgulayarak  “Milletimiz liderine her zaman olduğu gibi yine sahip çıkacak, bu tür kirli operasyonlara asla müsaade etmeyecektir” diye konuştu. 

DÜŞMANLIĞIN SINIRI YOK 

İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı, ırkçılıktan beslenen terörün, insanlığın en önemli imtihanların başında geldiğini kaydeden Oktay, şunları söyledi: “İslam düşmanlığı kaynaklı sorunlara karşı etkin önlemler almak günümüz küresel şartlarında zorunluluktan öte hayati bir hal almıştır. Müslümanlar dünya genelinde ön yargı, ayrımcılık, nefret suçları ve nefret söylemlerinin mağduru olmaya devam etmektedir. Yaşanan bu terör eylemi, İslam düşmanlığının sınırları olmadığını bizlere ne yazık ki bir kez daha göstermiştir. Buradan bütün dünyayı, İslam düşmanlığına, yabancı karşıtlığına, radikalizme ve ırkçılığa karşı ayağa kalkmaya davet ediyoruz. Özellikle uluslararası toplumun bu taşın altına elini koymasını, sorumluluk almasını, üzerine düşenleri yapmasını bekliyoruz.”      

DAYANIŞMANIN SOMUT NiŞANESi

Saldırının, Yeni Zelanda özelinde dünyanın ihtiyaç duyduğu birlikte yaşama kültürünün gerekliliğine dikkatleri bir kez daha çektiğini belirterek, Türkiye’nin, çok kültürlü toplumsal yapısıyla bu mücadelede Yeni Zelanda’ya elinden gelen tüm desteği vermeye hazır olduğunu bildirdi. Oktay, İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığını sürdüren Türkiye’nin, Yeni Zelanda halkının yanında olduğunu göstermek, taziyeleri ilk ağızdan aktarmak üzere Başkan Erdoğan’ın talimatları çerçevesinde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Yeni Zelanda’ya yola çıkacaklarını ifade ederek, “Yeni Zelanda’ya gidişimiz, terör kurbanlarının yakınları, yaralılar, Yeni Zelanda Müslüman toplumu, Yeni Zelanda halkı ve hükümetiyle dayanışmamızın bir yansıması ve dünyada yükselen İslam ve yabancı düşmanlığına karşı duruşumuzun da somut nişanesi olacaktır” dedi. 

TERÖRİSTİN ÖRGÜTÜ TAPINAK ŞÖVALYELERİ

Başkanlık Sözcüsü İbrahim Kalın saldırganın manifestosunda, bu eylemini bağlı olduğu Tapınak Şövalyeleri’nin onayladığını belirttiğini hatırlatarak bu açıklamanın bile ‘ terör örgütü’nün soruşturulmasını gerektirdiğini söyledi. Kalın şunları kaydetti: “Tapınak Şövalyeleri Hıristiyan tarikatıdır. Kilise ile ters düştüğünde aforoz edilmiş bir örgüt. Daha sonra yeraltına girdiğini görüyoruz. Bu teröristin tarihi atfı yapması bile başka bir networkun hala devam ettiğini gösteriyor. İlk yapılması gereken kriminal örgüt yapısını açığa çıkarılacak adımların atılması gerekmektedir. 

Bu bir iklim meselesi. Son zamanlarda Avrupa ve Amerika’da bu iklimi besleyecek ortam oluştu. Sağcı, göçmen karşıtı, ırkçı... Ana akım siyaseti temsil etmesi gereken merkez partileri siyaseti doğru eksene oturtmak yerine tavizler vererek bu hareketleri söylemleri adeta meşrulaştırıyor. 

PROFESYONEL DESTEK

(Teröristin eylemlerini canlı yayınlaması) Bu yöntem aslında DEAŞ’ın son birkaç yılda hunharca şiddet görüntülerini profesyonelce dünya kamuoyuyla paylaşması aynı yöntem. Bu profesyonel desteği nereden aldılar? Böyle bir terör eylemi yaşandığında bir istihbarat ve güvenlik zaafı var mı? Bu kişi silahları nasıl aldı, hazırlığı nasıl yaptı. Radara yakalanmadan nasıl geçti. O sorulara doğru ve samimi cevaplar verilmediği için bu olay Yeni Zelanda’da yaşandı, Allah korusun yarın başka bir yerde yaşanacaktır. 

YENİ HAÇLI ANLAYIŞI 

Bu kişi kendini Tapınak Şövalyeleri ile özdeşleştiriyorsa, ‘ben Viyana kuşatmasının, İstanbul’un fethinin intikamını alacağım’ diyorsa, İstanbul’a da atıflar var. Bunun arkasında çok derin bir zihniyet yapısını görüyoruz. Bir yeni Haçlı anlayışına evriliyor. Haçlı seferlerinin yarım bıraktığını tamamlamaya çalışan kişiler olarak görüyorlar kendilerini. Batı’dan gelen açıklamalara baktığımda bunların fazlasıyla diplomatik, işin esasına taalluk etmediğini görüyorum. Batı’nın harekete geçmesi için kaç Müslümanın ölmesi, kaç masum insanın hayatını kaybetmesi lazım? Bir meydan okuma olarak söyleyelim, Paris’te Charlie Hebdo için yürüyenler Yeni Zelanda’da öldürülen 49 kişi için yürüyecekler mi? Bence gerçek test budur. Yürürlerse o zaman onların samimiyetine inanabiliriz. Cumhurbaşkanımızın ismen zikredilmesi çok manidar. Cumhurbaşkanımız nerede gariban insan varsa onlara sahip çıkıyor, sesini yükseltiyor. Eşitlik, adalet talep ediyor. İsmen zikretmesi bir tesadüf değil. Bu dilin arkasında yatan zihniyet yapısını bizim doğru okumamız gerekiyor. Erdoğan’a diktatör, cani, katil, işgalci diyen böyle başlıklar, manşetler atan çevrelerin söylemlerinden bağımsız ele alınabilir mi?

DİKTATÖR DİYENE BAK

İsrail Başbakanı, Cumhurbaşkanımıza ‘diktatör’ dedi. Bugüne kadar Cumhurbaşkanımıza kimler diktatör dedi, alt alta koyun, kimlerle örtüştüğünü çok net görüyorsunuz. Birileri ‘Erdoğan diktatördür’ dediğinde ben buna gülüyorum. Aşama aşama düşündüğünüz zaman 15 Temmuz darbe girişimi yapan FETÖ’cülerin Cumhurbaşkanımıza diktatör demesi, Avrupa’da bu söylemi dolaşıma çıkması ve bunun karşılığının İsrail’de çıkması herhalde bir tesadüf değil. Cumhurbaşkanımızın hedefe konulması çok şaşırılacak bir şey değil. İslam dünyasından birisi çıkıp Batılı bir lideri hedef gösterse, bütün batı liderleri destek verir. Biz bu tavrı batıdan görmedik. Neden çıkıp da Cumhurbaşkanımızla ilgili ‘Arkasındayız’ demezler. Çifte standart var burada.

AYNA TUTUYOR

Erdoğan’a kredi vermek istemiyorlar. Tayyip Erdoğan’a buradan haklı olduğunu bildikleri halde kredi vermek istemiyorlar. Erdoğan tırnak içinde bir oyun bozan gibi görülüyor. Cumhurbaşkanımız dünyanın bu adaletsiz durumuna ayna tutuyor. Aslında kendilerini düzeltmek yerine aynayı Erdoğan’a tutuyorlar.

 

BİREYSEL DEĞİL ÖRGÜTLÜ 

Batı dünyası tarafından ısrarla psikolojik sorunları olan bireysel bir şiddet diye sunulmaya çalışan terörist Brenton Harrison Tarrant’ın korkunç katliamı Tapınak Şövalyeleri’nin onayıyla gerçekleştirdiğini açıkladığı ortaya çıktı. Terörist Tarrant, yayınladığı 74 sayfalık manifestoda cami saldırısını 2017’de Avrupa’ya yaptığı ziyaretten sonra planladığını açıklarken terörist katliamı  “Tapınak Şövalyelerinin onayı” ile gerçekleştirdiğini de ifade etti. Müslüman düşmanı Tarrant’ın bu sözleri, dikkatleri 8 yıl önce gerçekleştirilen benzer bir saldırıya çevirdi. 2011 yılında Norveç’te 76 kişiyi katleden katil Breivik de aynı örgütten söz etmişti. Breivik, yargılaması sırasında 2002 yılında Londra’da  “Knights Templar-Tapınak Şövalyeleri” örgütünü kurduğunu söyledi. Breivik, bir başka önemli detay daha vererek, üye olduğu terör ağının henüz ortaya çıkarılmamış “iki hücresinin daha olduğunu” açıklamıştı.

Norveç savcılığı, soruşturma sırasında ‘Knights Templar’ adıyla Breivik’in kurduğunu söylediği örgüt hakkında terör bağlantısına rastlanılmadığını belirterek Tapınak Şövalyeleri’nin İngiltere veya diğer ülkeler ile bağlantısı olduğuna dair bir bilgiye ulaşamadıklarını da kaydetti. Savcılık olayın üzerine detaylı gitseydi önceki gün yaşanan kanlı terör eylemi gerçekleşir miydi sorusu akıllarda kaldı. Çünkü, Yeni Zelanda’daki saldırıyı gerçekleştiren saldırgan sosyal medya paylaşımlarında Breivik ile görüşmeler yaptığını, saldırıyı Avrupa seyahati sonrasında planladığını söyledi.

HALK KURBANLAR İÇİN YAS TUTUYOR

Organize terör saldırıyla 49 Müslüman’ın şehit olduğu Christchurch’te halk kurbanlar için camilerin yakınlarında anma etkinlikleri düzenledi. Gün boyu ellerinde çiçekler ve pankartlarla bölgeye gelen binlerce kişi “Irkçılığa ve teröre karşı kazanacağız” mesajı verdi. Hava kararmasına rağmen devam eden etkinliklerde barış ve dayanışma mesajları veren pankartlar açıldı. 

Çok sayıda kişinin duygu dolu anlar yaşadığı etkinliklerde terör saldırısında hayatını kaybedenler için dua edildi. Halk aynı zamanda,  Canterbury Mülteci Merkezi’nin önünde yardım etmek ve destek olmak için beklemeye devam ediyor. Avustralya’da yaşayan birçok Müslüman da Christchurch’teki terör saldırılarında hayatını kaybeden ve yaralananların ailelerine destek olmak için kente geldi. Saldırının gerçekleştiği camilere çıkan yollar güvenlik şeridiyle  araç ve yaya trafiğine kapatıldı. Sokak başlarında çelik yelekli ve silahlı polisler nöbet tutmaya devam ediyor.   

AYASOYFYA'DA GIYABİ CENAZE NAMAZI

İstanbul Ayasofya önünde bir araya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşu (STK) mensupları ve vatandaşlar, Yeni Zelanda’da iki camiye düzenlenen terör saldırısını protesto etti ve saldırıda hayatını kaybedenler için gıyabi cenaze namazı kıldı. “İstikbal İslamındır” pankartı açan grup, çeşitli sloganlar atarak sık sık tekbir getirdi.Türkiye’de farklı şehirlerde bir çok camide de gıyabi cenaze namazları kılındı. Başta Müslüman ülkeler olmak üzere bir çok ülkede de saldırıyı kınayan eylemler yapıldı.