Anayasa Mahkemesi, Türk Medeni Kanunu'nun "evlenen kadının kocasının soyadını alacağı ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabileceği, kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanamayacağı"nı öngören 187. maddesinin birinci cümlesini iptal etmiş ve TBMM tarafından "kadın erkek eşitliğine uygun yeni bir düzenleme" yapılması için 9 ay süre vermişti.
Yüksek Mahkemenin 28 Nisan 2023'te Resmi Gazetede yayımlanan kararının yürürlük tarihi için verilen 9 aylık süre 28 Ocak 2024'te doluyor. TBMM'nin bu sürede gerekli yasal düzenlemeyi yapması gerekiyordu. Ancak konuyla ilgili düzenlemelerin, yeni yargı paketi içinde ele alınacağı öğrenildi.
- "SOYADINDA EŞLER ARASI EŞİTLİK İÇİN MÜCADELEYİ 25 YILDIR SÜRDÜRÜYORUM"
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü ve MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Nazan Moroğlu, AA muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtladı.
Anayasa Mahkemesi kararının, kadın erkek eşitliği yolunda önemli bir kazanım olduğunu vurgulayan Moroğlu, "Kadının soyadı, benim yüksek lisans tezim. 1999'da yayınlanmıştı. Kadın hukukunda ilk akademik araştırmaydı. O gün bugün soyadında eşler arası eşitlik için mücadeleyi 25 yıldır sürdürüyorum." dedi.
İptal kararının 28 Ocak 2024'te yürürlüğe gireceğini, TBMM'nin Anayasa Mahkemesi iptal gerekçeleri doğrultusunda bir düzenleme yapması gerektiğini belirten Moroğlu, yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar 29 Ocak ve sonrasında evlenenler açısından yasal bir boşluk bulunduğuna işaret etti.
Nazan Moroğlu, Anayasa'nın 41. maddesine göre eşlerin eşit haklara sahip olduğunu ifade ederek, "Bir kimsenin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsur olan soyadı, vazgeçilemez, devredilemez ve feragat edilemez mutlak bir kişilik hakkıdır. Soyadının bu özelliğinin yasada sadece erkeklere tanınması, kadınlara karşı ayrımcılığa ve eşler arası eşitsizliğe yol açmaktadır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararına göre, kadın evlilikte kendi soyadıyla devam etmek isterse artık dava açma zorunluluğu kalkmıştır." diye konuştu.
Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesinin birinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi nedeniyle Kanun'un 187. maddesiyle bağlantılı bütün maddelerde değişikliğe ihtiyaç bulunduğunu söyleyen Moroğlu, şöyle devam etti:
"Çocuğun soyadı ve boşanma sonrası soyadı maddelerinde de değişiklik yapılacak. Bu eşitlik paketi bir bütün olarak ele alınmalı. Nüfus kütüğü dahil hepsi birlikte değişmeli. 'Evlenen kadın kocasının, doğan çocuk babasının soyadını alır' demek erkek egemen zihniyetin devamı için kanunla destek vermektir. Oysa kadın erkek eşitliği demokrasinin temel kriteridir. Yeni düzenlemede eşler kendi önceki soyadlarıyla devam etmek veya ikisinden birinin soyadını aile adı olarak seçmek hakkına da sahip olmalı."
- ANAYASA MAHKEMESİ "EŞLER ARASINDA CİNSİYET TEMELİNDE FARKLI MUAMELE" DEMİŞTİ
İptal edilen Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesinin birinci cümlesi, "evlenen kadının kocasının soyadını alacağını ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabileceği, kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanamayacağını" öngörüyordu.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında, "Erkek, evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanabildiği halde kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra ancak kocasının soyadının önünde kullanabileceği öngörüldüğünden karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığı açıktır." değerlendirmesi yapılmıştı.
Nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunduğu ancak nüfus kayıtlarının düzeni sağlama amacının, kuralla öngörülen farklı muamelenin makul nedeni olarak kabul edilemeyeceği anlatılan kararda, şunlar kaydedilmişti:
"Ayrıca kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almasının ailenin ortak bir soyadına sahip olmasını mümkün kılan tek seçenek olmadığı açıktır. Bu bağlamda eşlere içlerinden birinin soyadını veya bunun dışında bir adı ortak soyadı olarak belirleme imkanının tanınması ya da ortak soyadının eşlerin evlenmeden önceki soyadlarının birleşimden oluşacağının öngörülmesi de mümkündür. Evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılması bağlamında kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır."