İsrail dün yine hastane vurdu, sivilleri, gazetecileri, sağlık çalışanlarını öldürdü. Üstelik bu katliamı daha önce de hep yaptığı gibi hedef seçerek, kimleri katlettiğini bilerek yaptı.
Bu arsızlığın umursamazlığın arkasında Filistin'in sahipsizliği var kuşkusuz.
On binlerce sivili bilerek öldürmekten, bebeklerin küçücük bedenini parçalamaktan yahut açlıkla soldurmaktan utanıp çekinmeyen İsrail'in durmak için bir nedeni yok çünkü. Durduran yok çünkü.
Tam da bu yüzden olsa gerek 7 Ekim'den bu yana Siyonistler işlerini sinsice yapmaya bile ihtiyaç duymuyor.
Bir asırdır Filistin topraklarını işgal etmek, Filistinlileri Filistin'den sürmek konusunda hiç çekincesi olmayan İsrail eskiden bunları perdelemek ve uluslararası kamuoyunu yanıltmak zahmetine girerdi. Medya ve film sektörü elinde olduğu için de zorlanmazdı. Manipülasyon, dezenformasyon, ajitasyon her tür yalan dolan İsrail menfaatlerine göre üretilip dünyaya yayılırdı.
7 Ekim'de perde yırtıldı. Gerçek kurguya galebe çaldı. Bir avuç Gazzeli gazetecinin dünyaya geçtiği hakikat insanlığı öyle sarstı ki İsrail'i çıldırtıyor bu. Tahammül edemiyor. Onları susturmak ve işlediği suçları görünmez kılmak istiyor. O yüzden hedef gazeteciler. O yüzden Gazze'de öldürülen gazeteci sayısı 247 oldu maalesef.
ANKARA GAZZE İÇİN ÇALIŞIYOR
Türkiye, Filistin davası ve Gazze savunması için büyük gayret sarf ediyor. Filistin davası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tüm siyasi hayatını kapsıyor kuşkusuz ama Erdoğan bilhassa 7 Ekimden bu yana her imkanı, her zemini, her muhataplığı bunun için kullanıyor.
Eşi Emine Erdoğan'ın Melania Trump'a yazdığı ve Ukrayna'daki savaş için gösterdiği hassasiyeti Gazze'deki insani kriz için de göstermesi çağrısında bulunduğu mektup bile tek başına büyük bir katkıdır bu sürece.
Kuşkusuz Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın görünür görünmez çabalarıyla diplomatik alanda son aylarda önemli gelişmeler de oluyor.
Bunların başında daha düne kadar İsrail'e her türlü desteği veren, en başta soykırım ve işgal suçu için gerekçeler üreterek İsrail şiddetini perdeleyen Batılı devletlerin Filistin'i tanıyacaklarını açıklaması geliyor. İsrail'in insan havsalasını zorlayan saldırganlığıyla uyanan küresel vicdanın da bunda payı büyüktür.
1967 SINIRLARINI TANIMAK MÜMKÜN MÜ?
Hâlihazırda BM'ye üye 193 ülkeden 147'si Filistin'i devlet olarak tanıyor. Bunların 10'u -İrlanda, Norveç, İspanya, Slovenya, Ermenistan, Meksika, Barbados, Jameika, Trinidad ve Tobago ile Bahama Adaları- Filistin'i 7 Ekim 2023'ten sonra resmî olarak tanımıştı.
Fransa, İngiltere, Kanada, Avustralya, Portekiz, Malta ve Yeni Zelanda ise bir ay sonra New York'ta toplanacak olan BM Genel Kurulu'nu beklemekte. 1967 sınırlarındaki Filistin'i tanımak için...
Sahaya baksalar "tanıyamazlar" oysa!
Değil 1967 sınırları, Temmuz 2025 sınırları bile yerinde değil artık. Batı Şeria'da yeni yerleşim (işgal) alanları açarak, zaten yüzde 75'ini kontrol ettiği Gazze'yi topyekûn yutmaya hazırlanarak BM'yi bir kez daha boşa düşürüyor işgalci İsrail.
Yoksa elbette her tanıma Filistin'i diplomatik olarak biraz daha güçlendiriyor ve işgalci üzerinde değilse bile hamisi ABD üzerinde uluslararası baskıyı artırıyor.
İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI NE YAPTI?
7 Ekim sonrası Hakan Fidan mesaisinin büyük kısmını Gazze/Filistin'e harcadı. İslam İşbirliği Teşkilatına kuruluş amacını hatırlatmak ve Müslüman dünyanın siyasi ve diplomatik gücünü Gazze için harekete geçirmeye çalışmak en fazla acı veren başlık olmalı onun için.
Buna rağmen somut bir çıktısı oldu bu çabanın. Üye ülkelerin dışişleri bakanlarından oluşturulan bir heyetle Batı başkentlerini ziyaret ederek hükümetleri İsrail'i durdurmaya, İsrail'e karşı yaptırım almaya ve Filistin'i desteklemeye yöneltmek iyi işti. Bu heyetin BM'de artan tanıma kararlarında etkisi olduğu açıktır.
Lakin aradan neredeyse iki yıl geçti. Yarısından fazlası kadın ve çocuk olmak üzere şehit sayısı en az 62 bine ulaştı. Ama sanki bir arpa boyu yol ancak alındı.
Daha dün Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı'na başkanlık eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan şunları söylemek zorunda kaldı:
"Filistin halkının ihtiyaç duyduğu şey, bizim kolektif olarak devreye girmemiz. Filistin'in BM'ye tam üye olması için inisiyatif başlatmalıyız. İsrail'in BM Genel Kurulu'ndaki faaliyetlerinin askıya alınmasını sağlamalıyız".
ASKERİ YAPTIRIM GEREK
Diplomatik yollar, tanımalar, kınamalar durdurmuyor İsrail'i. İsrail kaba güçten anlar. İİT askeri bir yaptırım üretmedikçe Gazze'nin sahipsizliği sürecektir.