Mısır'da dün düzenlenen Gazze zirvesinde Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'nin imza koyduğu "niyet beyanı" ile Gazze ve devamında Filistin için inşallah yeni ve hayırlı bir sürece girilmiş oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Filistin'i kimsenin savunmadığı dönemlerden başlayan namuslu ve onurlu tutumuyla yıllar sonra kalabalık salonlarda Gazze ve Filistin için garantör olmanın kıymetli yükünü de Türkiye adına sırtlanmış oldu.
Türkiye'ye de Türkiye'nin Cumhurbaşkanına da yakışan budur. Türkiye'nin olduğu yerde adalet, asalet, itimat ve merhamet olur.
ŞAHİT DEVLETLER İSRAİL'E GÖZDAĞI
Zirveye aralarında Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Endonezya, Azerbaycan, BAE, Suudi Arabistan, İran, Pakistan ve İspanya'nın da olduğu 20'den fazla devlet başkanı katılarak bu tarihi ana şahitlik etti.
İmzaların yüksek katılımlı bir törenle atılması bir yönüyle Gazze'de yaşanan mezalimin dünyada uyandırdığı tepkiyi ve Filistin'e desteği gösteriyor, bir yönüyle de bu ülkeleri soykırım ve işgal suçlusu İsrail karşısına konumlandırıyor. Sayısal çokluk anlaşmayı her fırsatta bozmaya niyetlenen İsrail üzerindeki baskıyı artıracaktır.
MASAYI KURAN, ÇÖZÜMÜ GÖSTEREN ERDOĞAN
Gazze'de iki yıldır ulaşılmayan ateşkes ve uzlaşma noktasına Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde gelindiğini, Erdoğan'ın hem Trump'ı hem Hamas'ı ikna ettiğini taraflar da diğer aktörler de biliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hatırlayın lütfen, 7 Ekim'in hemen ardından son derece serinkanlı bir açıklama yapmış ve taraflara ve elbette tüm dünyaya bir yol haritası göstermişti. Sorunun temelinde Hamas'ın Gazze'nin ya da Filistin'in olmadığını, İsrail'in soykırımcı ve yayılmacı politikası nedeniyle tüm bölgeyi enfekte ettiğini, 1967 anlaşmasına uygun şekilde İsrail'in sınırlarının belirlenmesiyle kalıcı çözüme ulaşılacağını, bunun için garantör devletlere ihtiyaç olduğunu, Türkiye'nin Filistin'e garantör olmaya hazır olduğunu ilan etmişti. Cumhurbaşkanı da, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da iki yıldır tüm devletlere, her muhataba bunu anlatıyor.
Nihayet kör-sağır dünya -bunca ölüm ve yıkımdan sonra- bu noktaya geldi. Ne kadarı hayata geçer bilmiyoruz ama bunu böylece kabul etmek ve garantörlük dengesini kurmak başlangıç için iyi bir noktadır. Devamı gelir.
GARANTÖR DEVLET TÜRKİYE
ABD Başkanı Trump'ın neredeyse her demecinde sözü Erdoğan'a getirip kendisinden övgüyle bahsetmesinden, coşkuyla teşekkür etmesinden de anlıyoruz ki sadece Hamas için değil ABD için de bu ateşkesin esas garantörü Türkiye. Sözüne itimat edilen, organizasyon becerisine ve tecrübesine hayran olunan, siyasi ve askeri gücüne gıpta edilen aktör Türkiye...
Türkiye ilk etapta garantör devletler ve belki eklenecek diğer devletlerden teşkil edilecek sivil ağırlıklı Görev Gücü'yle beraber hareket edecek. Kuşkusuz çok ağır bir tablo var Gazze'de. Ama 6 Şubat sonrası yıkılan 11 ilimizde durum daha ağırdı. Biri doğal bir felaketti, diğeri ise insan eliyle, İsrailli katillerin yıkımıyla oldu.
AFAD İLE KIZILAY'IN YETENEĞİ DE TECRÜBESİ DE BÜYÜK
İnsani yardımların dağıtımı, tamamı enkaza dönen Gazze'de insanların daha sağlıklı bir barınmaya kavuşabilmesi için oluşturulacak konteyner kentlere yerleştirilmesi en acil işler. Bu esnada enkazların kaldırılarak Körfez sermayesi ve AB katkısıyla yeni inşaatlara başlanması; aylardır enkaz altında kefensiz yatan çoluk çocuk binlerce Gazzeli şehidin naaşının bulunup defnedilmesi; hastane, okul başta olmak üzere kamu binalarının inşası gibi konularda Türkiye etkin rol alacaktır.
Bu aşamada AFAD ve Kızılay gibi devlet kurumlarımızın organizasyon ve operasyon gücü ile tecrübesi gerçekten çok iyi. Bu tecrübeyle Türkiye diğer "görev gücü" ülkelere öncülük edecektir. Sistemi Türkiye kurar, her alanda yetişmiş insan gücüne sahip Gazzelilerin de katkısıyla işler hızla kotarılır.
2012 sonrası Suriye iç savaşıyla ülkemize akın eden milyonlarca Suriyeli misafirin barındırılması, sınır ötesi operasyonlarla sınır ötesinde güvenli alanların oluşturulması ve 6 Şubat depremiyle aynı anda yıkılan 11 ilin yeniden ayağa kaldırılması konularında Türkiye dünyada benzeri görülmemiş bir başarı tecrübe etti. Bunu Gazze sahasında değerlendirecektir.
GAZZE İÇİN ARALANAN KAPIDAN FİLİSTİN'E VARIRIZ
Katar yapıcı siyaseti ve sermayesiyle, Mısır komşu ülke olarak sağlayacağı lojistikle çözümü kolaylaştıracaktır. Garantör devlet olarak ABD'den beklenen tek şey işgalci ve soykırımcı İsrail'in tasmasını sıkı tutması ve yapabilirse ıslah etmesi gibi görünüyor şimdilik.
İlerleyen zamanda ABD'nin iki devletli çözüme destek vermesi, İsrail'in işlediği suçlardan dolayı cezalandırılması ve tazminat ödemesine de katkı sunması beklenecektir.
Kuduz köpek teorisine uygun hareken eden İsrail'in ağzına ABD tarafından demir bir ağızlık takılması, Netanyahu ve kabinesinin dün İsrail meclisinde olduğu gibi -Trump tarafından pışpışlanarak sakinleştirilmesi İsrail'in sınırlandırılması için başlangıç sayılmalı. ABD'nin gerekçeleri farklı olsa da biz işimize bakarız.
İki devletli çözüm için Gazze'de bir kapı aralandı. Garantörlük modeli geliştiriliyor. İnşallah bu yol bizi 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, özgür ve egemen Filistin devletine götürecektir. Niyet hayr, akıbet hayr.