13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

''Gece uykusu altın, gündüz uykusu teneke''

Uzman Psikolog Alanur Özalp, 'Gündüz uykusu hiç bir zaman gece uykusunun yerini alamaz. Gece uykusunu altın, pırlanta olarak değerlendirirken, gündüz uykusunu da bakır veya teneke olarak değerlendiriyoruz. 2- 11 yaş aralığındaki tüm çocuklar için geçerli olan saat 9.30. 6,7 ve 8. sınıflar için, bir saat yukarı çekerek 10.30 sınır diyoruz. Liseye başladığında ise uyku saatini en geç 11.00 olarak öngörüyoruz' dedi.

DHA19 Eylül 2013 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
 ''Gece uykusu altın, gündüz uykusu teneke''
2013-2014 yılı eğitim ve öğretim döneminin başlamasıyla birlikte bazı ebeveynlerde ve çocuklarda okula adaptasyon sorunları yaşandığına dikkat çeken
Uzman Psikolog Alanur Özalp, adaptasyon sürecinde çocuğun uyku saatinin önemli olduğunu belirterek, "2- 11 yaş aralığındaki tüm çocuklar için geçerli olan saat 9.30. 6,7 ve 8. sınıflar için, bir saat yukarı çekerek 10.30 sınır diyoruz. Liseye başladığında ise uyku saatini en geç 11.00 olarak öngörüyoruz" dedi.
Uyku saati kadar uyku ortamının da sağlıklı bir uyku için önemli olduğunu söyleyen Özalp, "Tam karanlıkta çocuk korkmaz. Ama flu ortamda çocuk korku geliştirebilir. Eşyaların, nesnelerin gölgesi iki katına çıkar. Çocuk bu görüntülerden etkilenip korkabilir. Oysa tam karanlık ortamda, bu söz konusu olamaz. O nedenle karanlık ve sessiz bir ortam sağlıklı bir uyku için gereklidir" diye konuştu.


"UYKU SAATİ ALIŞKANLIK HALİNE GELMELİ"


Tatil dönüşü ebeveynlerin ve çocukların okula adapte olmaları konusunda bazı sorunlar yaşadığını belirten Özalp,"Tatilden dönüldü. Ebeveyninler ve çocuklar için okula adapte olmak zaman alabilir. Bir takım disiplin ve kurallara uyulması gerekir. Bunlardan birisi de örneğin çocukların belli bir saatte uyuması gerekiyor. Anne babaların tatilde serbest bıraktığı uyuma saatlerini düzene koymaları gerekir. Okul başlar başlamaz ebeveyninler 'aman ne olacak. Ne acelesi var' gibi düşüncelere kapılıyorlar. Bu gibi düşünceler son derece yanlış uyku saatleri bir an önce düzene konulmalı. biz psikologlar, 2 ila 11 yaş arasındaki çocuklar için 9.30'un uygun bir yatma saati olduğunu öngörüyoruz. Bu uyku alışkanlığını da okul başlamadan en az 2 hafta önceden yerine oturtmak gerekiyor. Bu uyku alışkanlığını kazandırma,son gün olmamalı" dedi.


"TV'DEKİ AKILLI İŞARETLERİ AİLELER CİDDİYE ALMALI"


Televizyondaki uyku saatine ilişkin uyarıların aileler tarafından pek dikkate alınmadığını dile getiren Özalp,"TV'de de akıllı işaretler var. Bu akıllı işaretler de 9.30'da hem sözlü hem de görüntülü olarak hadi çocuklar yatağa uyarıları var. 2 yaşında çocuğu olanlar da 6, 7 yaşında çocuğu olan bazı anne, babalar da şöyle düşünüyorlar, 'bu akıllı işareti biz gördük. Bu akıllı işareti fark ettik. Her gün çıkıyor bu TV'de. Bunun hiç bizim çocuk için geçerli olduğunu düşünmedik. Hiç aklımızın ucundan bile geçmedi' diyorlar. Onun için de bu akıllı işaretlerin sadece 9.30 saati yaklaştığında gösterilmemesi gerekir. Değişik saatlerde de gösterilmesi gerekir. Anladığım kadarıyla aileler bu akıllı işareti görseler bile ciddiye almıyorlar. Sonuç olarak uyku saatinin olabildiğince değişken olmaması gerekiyor" ifadelerine yer verdi.





"HİPERAKTİF ÇOCUKLAR İÇİN UYKU SAATİ DAHA ÖNEMLİ"


Hiperaktif çocuklar için uyku saatinin daha büyük önem teşkil ettiğini belirten Özalp, sözlerini şöyle sürdürdü:"Biraz vicdan azabı çekip üzülüyor aileler. Örneğin çocuk, 'Siz niye uyumuyorsunuz. Ağabim, ablam niye uyumuyor' şeklinde konuşuyor. Halbuki ailelerin çocuklarına çok rahatlıkla üzülmeden, vicdan azabı çekmeden şu cevabı verebilmeleri gerekiyor: 'Sen de bizim yaşımıza geldiğinde, bizim oturduğumuz saatlere kadar oturabileceksin. Ama aileler 'çocuk böyle söylüyor. Biz ne yapacağız. İşte çok üzülüyoruz. Sanki biz ona bir eziyet yapıyormuşuz gibi' düşünüyorlar. Ama gerçekte böyle değil. Özelikle tüm çocuklar için bu geçerli. Hiperaktif çocuklar için ise daha önemli uyku saati. Uyku alışkanlığı kazanan çocuklar daha zihinde uyanıyorlar. Okulda daha dikkatli öğrenmeye açık ve daha başarılı oluyorlar. Biz bunu bir arabanın benzin almasına benzetebiliriz. Araba diyelim ki İstanbul'dan Ankara'ya gidecek. Bir depoluk benzinle gittiğini düşünürsek, yarım depoluk benzin alırsa, yolun bir ortasında kalacak. Böyle bir durumla karşılaşmamak için de işte çocuğun da yolda kalmaması için uykusunu tam alması gerekiyor. Böylece çocuk derste uyumaz, matematik dersi gibi algı açıklığı isteyen dersleri daha rahat öğrenebilir."


"GECE UYKUSU ALTIN, PIRLANTA"


Gündüz uykusunun hiç bir şekilde gece uykusunun yerini tutmayacağını ifade eden Özalp, "Öğrenci başarısının artması için, okullarda tam gün uygulamasının tüm okullarda geçerli olması daha yerinde olur. Sabah saatlerindeki dikkat akşam saatlerine doğru azalıyor. Bu durumda okul başarısını etkiliyor. Öğlen saatlerinde okula giden ailelerin bir kısmı yanlış düşünüyor. Mesela; 'gece yarısına kadar otursun, sabah geç uyanıyor zaten' diye düşünüyor. Ama bu doğru değil. Sadece okul başarısı için değil genel başarı için uyku saati önemli. Uykusunu tam alamayan çocuk daha hırçın, daha sinirli oluyor. Söz dinlemez oluyor. Öfke patlamaları gösteriyor. çocuk ve arkadaş ilişkileri için iyi değil. Öğlen saatlerinde okula giden çocukların aileleri çocuklarını okula gitmeden en az bir iki saat önceden uyandırmalı. Çünkü gündüz uykusu hiç bir zaman gece uykusunun yerini alamaz. Gece uykusunu altın, pırlanta olarak değerlendirirken, gündüz uykusunu da bakır veya teneke olarak değerlendiriyoruz" şeklinde konuştu.


"ÇOCUKLAR SESSİZ VE KARANLIK ORTAMDA UYUMALI"


Sağlıklı bir uykunun yetişkinler ve çocuklar için son derece önemli olduğunu söyleyen Özalp,sessiz ve karanlık bir ortamda uyumak gerektiğinin altını çizerek şöyle konuştu: "2- 11 yaş aralığındaki tüm çocuklar için geçerli olan saat 9.30. 6,7 ve 8. sınıflar için, bir saat yukarı çekerek 10.30 sınır diyoruz. Liseye başladığında ise uyku saatini en geç 11.00 olarak öngörüyoruz. Bu saat aynı zamanda yetişkin uyku saatidir.Uyku saatinin yanı sıra önemli olan bir diğer husus uyku ortamıdır. Sessiz ve karanlık bir ortamda sağlıklı bir uyku için temel şartlardandır. Çocukların, fiziksel, ruhsal, zeka gelişimi açısından bu çok önemli bir kriter. Tam karanlıkta çocuk korkmaz. Ama flu ortamda çocuk korku geliştirebilir. Eşyaların, nesnelerin gölgesi iki katına çıkar. Çocuk bu görüntülerden etkilenip korkabilir. Oysa tam karanlık ortamda, bu söz konusu olamaz. O nedenle karanlık ve sessiz bir ortam sağlıklı bir uyku için gereklidir.Tüm bunlar ebeveyninler tarafından çocuğa aşılanırsa çocuğun okulda ve hayatta başarısı artar."


"OKUL BAŞLAYINCA ÇOCUKLARIN OYUNCAKLARI KALDIRILMAMALI"


Ebeveynlerin okuldan dönen çocuklarına yaklaşımını da değerlendiren Özalp, "Okul başlayınca aileler çocukların bütün oyuncaklarını kaldırıyor. Zevk aldığı her şeyi ortadan kaldırıyor. Bilgisayar oyunları gibi. Ailelerin böyle yaklaşımı doğru değil. Öyle olunca çocuk okuldan nefret ediyor. Çocuk, 'okul başladı. Oyun oynayamıyorum.' diye düşünüyor. Belki oyuncaklar azaltılabilir. Ama tamamen ortadan kaldırmak bir nevi çocuğa işkence etmek. Bir nevi cezalandırmak anlamına geliyor. Özellikle de bilgisayarı kilitlemek, ortadan kaldırmak veya interneti kapattırmak da doğru değil. Bunlar, çocuğun eğitimi ve geleceği için doğru yaklaşımlar değil. Okuldan dönen çocuk oyuncakları ile oynamak istiyorsa buna bir süre izin verilmeli. Aileler, çocuklarıyla ödevler konusunda da iş birliği yapmalı.Yanlış yapılan ödevlere kızmadan çocuğa, anlayışla doğrusu anlatılmalı" şeklinde konuştu.





ÇOCUKLARDAKİ OKUL KORKUSU


Okul korkusu yaşayan çocuklar için ebeveynlerin alacağı psikolog desteğinin hayati önem arz ettiğini belirten Özalp, "Ebeveynler, çocuklarında okul korkusu ortaya çıktığı anda psikolog desteği almalı. Bu korku ortaya çıktığı zaman 'aman çocuk bir hafta okula gitmesin ne olacak ki' gibi düşünceler yanlış. çocuk okula gitmek istemediği zaman, bunun altında ne gibi nedenlerin yattığının ortaya çıkarılması çözüm için büyük önem teşkil ediyor. Çocuğun okula gitmeme sebebi kendisinden kaynaklanmayabilir. Çevresinde gördüğü, duyduğu, yaşadığı nedenlerden kaynaklanabilir. Okul korkusu hiperaktif çocuklarda daha sık görülebiliyor. işte öğretmen azarlarsa gibi düşünceler. Çocuk, okula gitmeme sebebini bir şekilde yaptığı resimlerle veya farklı şekillerde açıklıyor. Sorunun büyümemesi ve çözümü için bunun iyi tespit edilmesi gerekiyor" diye konuştu.