Hazır gıda endüstrisi, modern yaşamın hızına ayak uydurmak isteyen milyonlarca insan için büyük kolaylık sağlıyor. Ancak bu kolaylık, gerekli önlemler alınmadığında görünmez bir tehlikeye dönüşebiliyor: gıda kaynaklı hastalıklar. Bugün size bir akademisyen olarak değil, sağlığını ve toplumunu önemseyen bir evlat, bir baba, bir eş, bir insan olarak sesleniyorum. Gıda güvenliği, bir tercih değildir; her bireyin doğuştan sahip olduğu yaşam hakkının korunmasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl milyonlarca insan gıda zehirlenmesi nedeniyle hastaneye başvuruyor; binlercesi hayatını kaybediyor. Bu verilerin içinde, basit bir ihmalle, küçük bir hijyen eksikliğiyle, "nasıl olsa bir şey olmaz" anlayışıyla yola çıkan işletmelerin payı büyük. Oysa gıda güvenliği, üretim bandındaki tek bir çalışanın el hijyeninden, depolama zincirindeki sıcaklık kontrolüne kadar kusursuz bir bütünlük ister. Bu zincirin herhangi bir halkası kırıldığında, risk doğrudan soframıza taşınır.
Hazır gıda işletmelerinin uymak zorunda olduğu kurallar yalnızca teknik bir zorunluluk değil, topluma karşı bir ahlaki sorumluluktur. HACCP ilkelerinin titizlikle uygulanması, üretim alanlarının düzenli dezenfeksiyonu, tedarik zincirinin dikkatle izlenmesi, ambalajlarda eksiksiz bilgi yer alması... Bunların her biri, tüketicinin sağlığını korumak için konmuş bariyerlerdir. Ancak bariyerler, yalnızca tüm taraflar görevini eksiksiz yaparsa işe yarar.
GÖRÜNMEYEN ZİNCİRİN KIRILDIĞI AN
Burada görev yalnızca işletmelere düşmüyor. Devlet kurumlarının ve yerel yönetimlerin düzenli denetimleri, etkin ceza mekanizmaları ve şeffaf denetim sonuçları da gıda güvenliğinin temel bileşenidir.
Unutmayalım: Denetim bir "tehdit" değildir; tüketicinin güvenini pekiştiren bir toplumsal sigortadır. Bir işletme denetlenmekten korkmamalı; tam tersine, yaptığı işi doğru yaptığını göstermek için denetimi bir fırsat olarak görmelidir.
TÜKETİCİLERE GELİNCE...
Hepimizin rolü var. Aldığımız ürünün son kullanma tarihine bakmak, ambalajın sağlam olup olmadığını kontrol etmek, üretici firma hakkında şikayet ve değerlendirmeleri incelemek bile büyük fark yaratır. Gıda güvenliği, yalnızca laboratuvarların veya denetçilerin konusu değildir. Evlerimize giren her ürünün sorumluluğunu bir ölçüde biz de taşırız.
Ancak tüm bireysel çabalarımıza rağmen gıda güvenliği, asıl olarak sistemli ve kararlı bir yönetim gerektirir. Bir zincir restoranın hijyen konusundaki duyarsızlığı, sadece kendi müşterilerini değil, markanın uzandığı tüm bölgeleri etkileyebilir. Bir üreticinin etiket bilgisini eksik vermesi, alerjisi olan bir kişinin hayatını tehlikeye atabilir. Bu nedenle gıda güvenliği, küçük hataların büyük sonuçlara yol açtığı bir alandır.
GÖLGEDE KALAN GÜVEN
Bugün köşemizden tüm hazır gıda işletmelerine seslenelim:
Denetimden endişe etmeyelim, kayıt tutmaktan üşenmeyelim, hijyenden taviz vermeyelim. Ürettiğiniz her ürün, bir ailenin sofrasına, bir çocuğun beslenmesine, bir hastanın iyileşme sürecine gidiyor olabilir. Her ürün, bir yaşamı doğrudan etkileyen bir karardır.
Gıda güvenliği bir sektör meselesi değil; toplum sağlığının omurgasıdır. Hepimizin sağlığı, herkesin sorumluluğundadır.
Güvenli gıda lüks değildir; insani bir zorunluluktur.