17 Ağustos 2025 Pazar / 23 Safer 1447

Virginia Woolf kimdir neden doodle oldu Virginia Woolf ne zaman doğdu nasıl öldü

Virginia Woolf kimdir? Google, Virginia Woolf’un 136. yaş gününde onu anmayı ihmal etmedi. Edebiyat dünyasında çığır açan kadın yazar Virginia Woolf kimdir? Virginia Woolf kimdir sorusuna verilebilecek en basit cevap; yazar, eleştirmen ve yayımcıdır olacaktır. Hayatı çalkantılarla ve travmalarla geçen yazar Virginia Woolf, feminist edebiyatın öncü isimlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Profesyonel olarak ilk kez 1905’te Times Literary Supplement’e eleştiri yazıları yazan Woolf, 1906’da dördüncü büyük kaybını yaşamış. Ve kendisinden yalnızca 1 yaş büyük olan Thoby’yi birlikte çıktıkları Yunanistan gezisinde tifodan kaybetmek onu şok etmiş.

25 Ocak 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Virginia Woolf kimdir neden doodle oldu Virginia Woolf ne zaman doğdu nasıl öldü

Virginia Woolf kimdir? Google hazırladığı özel bir Doodle’la edebiyat dünyasına damga vuran ünlü yazar Virginia Woolf’u unutmadı ve 136. yaş gününü kutladı. Peki Virginia Woolf kimdir? Tam adı Adeline Virginia Woolf olan İngiliz yazar, modernizm akımının edebiyattaki öncü isimlerindendir. Feminist hikayeleriyle edebiyata damga vuran Woolf, İngiliz edebiyatının baş klasiklerine can vermekle kalmayıp edebiyatta kadının yerini sağlamlaştıran en önemli isimlerden olmuştur. İşte, acılarla dolu bir hayatı olan ancak bu hayattan edebiyat şaheserleri çıkaran Virginia Woolf’un merak edilen hayat hikayesi.
 

VİRGİNİA WOOLF KİMDİR?

25 Ocak 1882’de İngiltere, Middlesex – Kensington’da dünyaya gelmiş doğum adıyla Adeline Virginia Stephen. Victoria devrinin tanınmış yazarlarından Sir Leslie Stephen ile Julia Duckworth’un 5 çocuğundan dördüncüsü olarak doğan Virginia Vanessa, Julian, Thoby ve Adrian isimlerinde 4 kardeşe sahipmiş. Fakat hem annesinin hem de babasının ikinci evlilikleri olduğu için öz kardeşleri dışında George Duckworth, Stella Duckworth, Gerald Duckworth, Laura Makepeace ve Stephen isimlerinde 5 üvey kardeşi daha varmış.
 

Virginia+Woolf+kimdir?+Google%E2%80%99dan+%C3%B6zel+Virginia+Woolf+Doodle%E2%80%99%C4%B1

O dönemlerdeki pek çok kız çocuğu gibi okula gönderilmeyen Virgina Woolf, düzenli bir eğitim hayatı olmasa da babasının yardımıyla kendini geliştirmiş. Hatta yazar olmaya daha küçük bir çocukken karar vermiş. Çok sevdiği ablası Vanessa ise hep bir ressam olmak istediğini söylüyormuş. Özel öğretmenlerden Latince ve Yunanca dersleri alan Woolf, kendisini babasının kütüphanesine kapatıyor ve saatlerce dışarı çıkmıyormuş. Fakat Voolf 13 yaşına geldiğinde kendi tabiriyle “olabilecek en büyük felaket” olmuş ve çok sevdiği annesi Julia’nın acı kaybını yaşamış. Ve geçirdiği ağır grip neticesinde hayata veda eden annesinin ölümü onu derinden etkilemiş.
 

Julia’yı kaybeden ailenin yeni annesi ise Woolf’un anne bir kardeşi Stella olmuş. Evin sorumluluğunu üstlenen Stella’yı annesi gibi seven Woolf, 15 yaşındayken onu da kaybedince ikinci kez yıkılmış. Halüsinasyonlargörmeye ve sesler duymaya başlasa da hastalığının ciddiyeti anlaşılmamış. 1904 yılında da babasını kaybeden Virginia, değişiklik için kardeşleriyle birlikte Bloomsbury semtinde bir eve taşınmış. Ve gerçekten de bu değişiklik sinir krizi geçiren Virginia’ya iyi gelmiş. Ayrıca özgürlükçü Bloomsbury ortamlarına girerek, buralarda sanat dünyasından farklı kişilerle tanışma fırsatı bulmuş.
 

Profesyonel olarak ilk kez 1905’te Times Literary Supplement’e eleştiri yazıları yazan Woolf, 1906’da dördüncü büyük kaybını yaşamış. Ve kendisinden yalnızca 1 yaş büyük olan Thoby’yi birlikte çıktıkları Yunanistan gezisinde tifodan kaybetmek onu şok etmiş. Ayrıca Thoby öldükten yalnızca 2 gün sonra ablası Vanessa’nın evlenmesiyle, biraz daha yalnız kalmış. Bunun üzerine yanında kalan tek kardeşi Adrian’la birlikte yeniden Bloomsbury bölgesinde yaşamaya başlamış.

Aydınlarla takılmaya başlayan Woolf, ayrıca sosyete dünyasındaki hemcinslerinin katıldığı toplantılar düzenliyormuş. Etrafta sivri dili ve açık sözlülüğüyle tanınan Woolf, aynı dönemde Times Literary Supplement’in dışında Cornhil isimli bir dergi için de eleştiri yazıları yazıyormuş. 1909 yılında Lytton Strachey ile nişanlansa da kısa süre sonra anlaşamadıkları gerekçesiyle ondan ayrılmış. Bir yıl sonra depresyona giren Virginia, yayımlamayı düşündüğü ilk romanı The Voyage Out (Dışa Yolculuk) için gelecek tepkileri düşünüp kendini çıkmaza sokuyormuş. Aynı yıl doğum yapan kız kardeşi bebeğiyle fazlasıyla meşgulken, o eniştesiyle flört ettiği için suçluluk hissediyormuş.

1912’de ölen ağabeyi Thoby’nin arkadaşı da olan sol kanat siyaset kuramcısı Leonard Woolf ile tanışan Woolf, aynı yıl onunla evlenmiş. Gerçi Leonard’ın bir Yahudi olması antisemitist Virginia’yı endişelendiriyormuş ama yine de onunla evlenmeyi kabul etmiş. Cinsel açıdan pek tatmin edici bir evlilikleri olmasa da Leonard hayatı boyunca Virginia’yı gözetmiş ve onu hep desteklemiş. Karısı için bir basımevi kuran Leonard, Woolf’un kitaplarının yayımlanmasını da kolaylaştırmış.

1913’te yeniden rahatsızlanan Virginia, bir şişe uyku hapı yutarak intihara kalkışmış. Leonard’ın hastaneye yetiştirdiği Woolf’un midesi yıkanmış ve bakımı için tam 3 tane hastabakıcı görevlendirilmiş. Buna rağmen başa çıkılamayan Woolf, özel bir kliniğe kapatılmak zorunda kalınmış. 1915 yılına kadar süren nöbetin etkileri daha sonra azar azar kaybolmuş. Tam olarak deli denilemeyecek Woolf zaman zaman kendini kaybediyor, iyileştiği zamanlarda ise gayet aklı başında biri oluyormuş. Hatta yakınları onun delilik hallerini gördüklerinde, sevecen, muzip, zeki ve konuşkan Virginia’nın nasıl o hale gelebildiğine anlam veremiyormuş.

1913 ile 1915 yılları arasında en ağır ruhsal çöküntülerinden birini yaşayan Woolf’un bu durumu, bazı kaynaklara göre anne olamayacağınıöğrenmesinden kaynaklanmış. Zira Leonard pek çok doktorla görüştükten sonra Virginia’nın hamile kalmasının sakıncalı olduğuna karar vermiş. İşte belki de bu nedenle yaşadığı çöküntüden kurtulması uzun zaman almış. Eşinin oyalanması için Hogarth Press isimli basımevini kuran Leonard, gerçekten de Virginia’nın bir şeylerle meşgul olup kendini daha iyi hissetmesini sağlamış.

Hatta Hogart Press isimli baskı makinesiyle, 1920’lerde Freud’un ilk İngilizce çevirilerini yayımlamış. Ve Freud’la 1939’da tanışan yazar, onun hakkında “çok çekmiş yaşlı bir adam” yorumunu yapmış. The Voyage Out’tan sonra 1919’da Night and Day’i yayımlayan Woolf, 1922’de de Jacob’s Room’u yazmış. Aynı yıl Vita Sackville-West ile ilişki yaşamaya başlayan biseksüel Woolf’un birlikteliği 10 sene sürmüş ve Orlando isimli kitabını Vita Sackville-West’e adamış. 1925’te Mrs. Dalloway, 1927’de beğenilen romanı To The Lighthouse (Deniz Feneri), 1929’da A Room of One’s Own’u (Kendine Ait Bir Oda) yayımlamış Woolf. 1931’de ise The Waves (Dalgalar) okurla buluşmuş.

The Waves, düzyazı, şiir, roman ve tiyatro oyunu gibi türlerin bir nevi karışımı gibi olduğu için diğer romanlarından ciddi biçimde ayrılmış. Mrs. Dalloway ise yazarın adıyla birlikte anılacak bilinç akışı tekniğinin en başarılı örneği olarak gösterilmiş. 1937’de The Years’ı (Yıllar) kaleme alan Woolf, bu yıllarda savaştan fazlasıyla etkilenmiş. Zira aralarında eski nişanlısı Lytton Strachey’in de bulunduğu daha pek çok eski arkadaşı savaş sırasında hayatını kaybetmiş. Ayrıca Yahudilerden ırkçı denilebilecek kadar nefret etmiş olan Woolf, daha önceki tutumu için kendisini suçlamış.

Zira Hitler yönetimindeki Naziler, onun pek çok arkadaşını, çok sevdiği yeğeni Julian Bell’i ve daha pek çok kişiyi kaybetmesine neden olmuş. Faşizmi eleştirmek için 1935’te The Next War isimli bir makale yazan Virginia, 1936’da da komünizm yanlısı bir gazetede Why Art Follows Politics isimli yazısını yayımlatmış. İşte tam da bu nedenle Nazilerin kara listesine girerek, İngiltere’nin işgali durumunda hapse atılacak ilk kişiler arasına alınmış.

1941’de Between the Acts’i (Perde Arası) bitiren Woolf, romanını zorlanmadan yazmasına rağmen yine de durumdan hoşnut olmamış. Çünkü müsveddeyi okuyan Leonard’ın kitabı beğenmediğini düşünmüş. Bir yandan da aklını sürekli yeniden delireceği günün ne zaman geleceği sorunsalı kurcalıyormuş. O dayanılmaz seslerin ne zaman kulaklarını tırmalayacağını, hangi vakitte aklını yitireceğini düşünerek acı çekiyormuş.

Ne doğru düzgün okuyabilen ne de yazabilen Woolf, tamamen çıldırmaktan korktuğu için bir kez daha intihar etmeye karar vermiş. Fakat bu kez gerçekten de amacına ulaşacak, 59 yaşında hayata veda edecekmiş. Biri hayatı boyunca onu destekleyen eşi Leonard’a diğeri de kız kardeşi Vanessa Bell’e olmak üzere iki veda mektubu yazmış. Sonrasında da 28 Mart 1941’de bastonuyla evinin yakınlarındaki Ouse Nehri’ne kadar yürüyüp, eteklerine taş doldurarak sulara gömülmüş.

Kocasına bıraktığı veda mektubunda ise, Leonard’a yaptığı iyilikler için içtenlikle teşekkür etmiş. Fakat yeniden çıldırmak üzere olduğundan ve bu kez iyileşemeyeceğini bildiğinden dolayı yapabileceği en iyi şeyi yaparak ölmeyi seçiyormuş. Son olarak da birlikte onlar kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemediğini söylemiş. Ne var ki Virginia Woolf’un cesediuzun süre boyunca bulunamamış. Bu nedenle de onun ölüp ölmediği günlerce merak edilmiş. Sonunda 19 Nisan 1941’de Virginia Woolf’un ölü bedeni nehir kıyısında bulunmuş ve cesedi yakılarak evinin bahçesindeki karaağaç altına gömülmüş.

VİRGİNİA WOOLF'UN TEK SES KAYDI

Virginia Woolf'un tek ses kaydı olarak arşivlenen bu kayıt, BBC radyonun 29 Nisan 1937 tarihli yayınından alınmıştır.

KİTAPLARI

1. Dışa Yolculuk, 1915

2. Gece ve Gündüz, 1919

3. Jacob’un Odası, 1922

4. Mrs. Dalloway, 1925

5. Deniz Feneri, 1927

6. Orlando, 1928

7. Kendine Ait Bir Oda, 1929

8. Dalgalar, 1931

9. Yıllar, 1937

ÖNERİLEN VİDEO

Pilotun sakinliği faciayı önledi: O anlar kamerada!

Kapat
Video yükleniyor...