İşte Bardakçı'nın Habertürk'teki o yazısı...
Tarihteki 16 Türk devletinin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda askerî üniformalarıyla temsil edilmeye başlanması beni gayet memnun etti. Zira, bunun mutlaka yapılması gerektiğini yirmi küsur senedir yazıyordum.
16 Türk Devleti’nin bundan böyle protokol karşılamalarında temsil edilecek olmasından gayet memnunum. Zira böyle olması gerektiğini en az yirmi senedir yazıp söylüyorum. Aynı uygulama Avrupa’nın ileri demokrasilerinde de vardır, tören birlikleri asırlar öncesinin üniformalarını giyerler!
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda önceki gün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas için alışılmışın dışında bir karşılama töreni yapıldı ve sarayın içerdeki merdivenlerinde, tarihteki 16 Türk Devleti’nin askerî üniformalarını giymiş 16 asker yeraldı.
Bu görüntü benim otuz yıldan fazla bir zamandan buyana hayâlimdi ve son yirmi-yirmi beş senedir defalarca yazmıştım. Karşılama törenlerindeki askerler geleneksel giysiler içerisinde olmalı; yani yeniçeri, levend ve hattâ daha eski Türk devletlerini sembolize eden tarihî elbiseler giymeli idiler. Türkiye Cumhuriyeti böyle yapmakla hem geçmişini unutmuş olan bazı vatandaşlarına, hem de memlekete gelen yabancı liderlere binlerce senelik tarihini rahatça hissettirebilirdi ve bu tantanalı giysiler amatörce dizayn edilmiş ibrişim ilikli firuze renkli üniformalardan ve beyaz kasklardan daha cazip idi!
TARİHÇİLERDEN GÖRÜŞ İSTENDİ
Karşılama törenlerinin bundan böyle hep bu şekilde yapılmasına karar verilmesinden ve Avrupa’nın en gelişmiş memleketlerinde görüp açıkçası kıskandığım bu mutantan manzaranın artık bizde de vârolacağından dolayı şimdi son derece memnunum! Şimdi üç günden buyana büyük tantanaya sebep olan, hakkında bilen-bilmeyen herkesin birşeyler söylediği, hattâ bazılarının da mizah adına işi saygısızlığa kadar götürdükleri bu “16 Türk Devleti’nin askerî giysileri” konusunun biraz da arka plânından bahsedeyim:
Karşılama törenlerinde görev alacak olan Muhafız Alayı askerlerine eski Türk devletlerinin üniformalarının giydirilmesi konusu birkaç ay önce gündeme gelmiş ve Cumhurbaşkanlığı konuya yakın olanlardan görüş istemişti.
Önceki hafta hem TV’deki program arkadaşım, hem de yakın dostum Prof. Erhan Afyoncu ile beraber Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı yakından görmemiz için Beştepe’ye davet edildik.
Gittik ve öğleden akşama kadar saatlerce sarayın hemen her tarafını gezdirildik. Daha önce Çankaya’da, ondan önce de İstanbul’daki saraylarda bulunan müzelik objeleri ve Cumhurbaşkanı’nın özel kütüphanesini de yakından görüp inceledim.
SARAYI GEZDİM, BEĞENDİM
Cumhurbaşkanlığı Sarayı hakkında ne düşündüğümü merak etmiş olabilirsiniz: Çankaya’da Atatürk’ün yaptırdığı köşk büyük bir restorasyona ihtiyaç gösteriyordu, 1990’larda inşa edilen bina da artık yetmiyordu ve yeni bir mekân lâzımdı.
Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı da görebildiğim kadarı ile öyle Selçuklu mimarisinin örneği falan değil, geleneksel Türk mimarisinin, hattâ cumhuriyet döneminin ünlü mimarı ve mimarî hocası Prof. Sedat Hakkı Eldem’in öncülerinden olduğu “Türk evi”nin çok güzel bir modeli idi...
Sarayı ziyaretimizde Muhafız Alayı’nın önceki günkü törende ilk defa giydiği 16 Türk Devleti’ne ait üniformaları da konuştuk. Erhan şimdilik sadece Osmanlı giysileri ile, yani yeniçeri elbiseleriyle sınırlı kalınmasını, zira eski devletlerin askerî giysileri hakkında elimizde tam bir bilgi olmadığını söyledi ama ben karşı çıktım. Cumhurbaşkanlığı Forsu’ndaki 16 adet yıldızın sadece Osmanlı İmparatorluğu’nu değil, geri kalan 15 devleti de temsil ettiğini ve Osmanlılar dışındaki devletlerin üniformalarının da eldeki bilgilere dayanılarak dikilmesi gerektiğini ve ileride başka bilgiler elde edildiği takdirde değişikliğe gidilebileceğini söyledim. Bu kadarla da kalmadım, devletin Avrupa’daki bir başka uygulamayı daha hayata geçirmesi gerektiğini, İstanbul’da Topkapı dışındaki sarayların da prestij gereği olarak kullanması gerektiğini ifade ettim.
GİRİŞTE ATLILAR KARŞILAYACAK
Askerî giysiler konusunda Cumhurbaşkanlığı ile bu işin öncülerinden olan Muhafız Alayı aynı görüşü paylaşmış olacaklar ki, resmî karşılama törenlerinde bundan böyle 16 Türk Devleti de üniformalarla temsil edilecek. Hattâ, önceki gün havanın yağmurlu olmasından dolayı yapılamayan bir başka uygulamaya daha yer verilecek ve bu üniformalar içerisindeki askerler, yabancı konukları sarayın girişinde atlar üzerinde karşılayacaklar. ,
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yeni başlayan uygulamanın Avrupa’da asırlardan buyana devam eden benzerlerini de yine bu sayfada okuyabilir, fotoğraflarını da görebilirsiniz.
Avrupa’da tarihî üniforma giymeyen tören birliği yoktur
AVRUPA’ya gitmiş iseniz mutlaka görmüşsünüzdür: Sadece krallıklar, yani Ingiltere, Isveç, Norveç yahut Danimarka gibi memleketler değil, en ileri demokrasinin vârolduğu cumhuriyetler bile protokol törenlerinde asırlar öncesinin üniformalarını giymiş askerlere yer verirler.
Üstelik, bu ülkelerin cumhurbaşkanlarının ofisleri de, krallık zamanına ait saraylardır ve Paris’teki Cumhurbaşkanlığı Sarayı Elysee’nin, başbakanlık binası Hotel Matignon’un, Senato’nun, Meclis’in ve Adalet Sarayı’nın önünde Napolyon devrinin üniformaları içerisindeki miğferli ve kılıçlı muhafızlar nöbet tutarlar. Italyan Cumhurbaşkanlığı Sarayı olan Roma’daki Quirinale’nin atlı muhafızları, geçmişi 14. asıra uzanan ve Savoy Prensliği’ne mahsus “Corazzieri” yani “Haçlı” üniforması giyerler. Bulgarlar’ın protokol birlikleri Osmanlı’ya karşı mücadele eden “çeteci”lerin üniformaları içerisindedir. Kremlin’deki Rus tören birliği de Çarlık döneminin, 18. yüzyılın üniformalarını giyer. Yunanistan’daki Başkanlık Sarayı’nın, Meclis’in ve Meçhul Asker Anıtı’nın önünde etekli ve ponponlu ayakkabılı “efzun”lar baleyi andıran hareketlerle nöbet beklerler. Moğolistan’da yabancı konukları Cengiz Han zamanının giysileri içerisindeki atlılar, Hindistan’da da Babür Şah’ın askerleri karşılar!
Buradaki fotoğrafları gördükten sonra “Avrupa’nın tarihî giysileri genellikle tek tip oluyor, bizde neden 16 çeşit?” diye sorabilirsiniz...
Neden mi? Hiçbirinin geçmişinde 16 devlet olmadığı, millî devletlerini ancak 19. asırda kurabildikleri için!