Geçen cumartesi yayımlanan yazımda şunu söylemiştim:
"Kriz artık yönetilen bir arıza değil, bizzat düzenin kendisi."
Zelenskiy'nin Ankara'ya gelişi, o tespitin devamı niteliğinde yeni bir kırılmayı işaret ediyor.
Zelenskiy çare arıyor. Çünkü savaş sahada tükenmiş durumda; Ukrayna'nın nefesi kesildi. Ülkede iç içe geçmiş kriz, yolsuzluk ve darbe korkuları büyürken Avrupa'nın savaşı bitirmek gibi bir niyeti yok. Aksine, savaşın sürmesi kıtanın ekonomik ve siyasal bekası için zorunlu hale gelmiş durumda. Zelenskiy'nin bulmaya çalıştığı çözüm, Avrupa'nın istemediği tek şey yani müzakere; çünkü bu, Rusya'nın yeniden masaya dönüşünü ve Avrupa'nın savaş-finansmanı modelinin sarsılmasını beraberinde getirebilir.
Hatırlarsanız, cumartesi günkü yazıda Rusya'nın 300 milyar dolarlık rezervine el koyma sürecini ele almıştım. "Dondurma" adı verilen operasyonun birkaç yıl içinde nasıl doğrudan el koymaya dönüştüğünü... Bu süreç aslında Avrupa'nın bütün stratejisinin omurgası.
Avrupa savaşı ekonomik bir oksijen tüpü olarak görüyor.
Sanayi çökmüş, enerji maliyetleri patlamış, tedarik zincirleri dağılmış. Bu nedenle savaş, kıtanın tek işleyen yatırım kalemi: Savunma sanayi.
Bu, klasik bir ekonomik refleks değil; doğrudan "Askerî Keynesyen" bir yaklaşım. Yani büyümeyi, üretimi ve bütçe akışını savaşın sürekliliğiyle ayakta tutmaya çalışan bir model.
300 milyar dolarlık Rus fonu neden Avrupa'da tutuluyor?
Çünkü bu para, kıtanın çöken ekonomik mimarisini ayakta tutmak için kullanılacak. "Ukrayna'ya yardım" etiketiyle yürütülen bütün kampanyanın gerçek amacı, Avrupa'nın yıpranmış makinesine yeni bir yağ bulmak. Ukrayna cephesinin uzaması, bu mekanizmanın sürdürülebilirliği için şart.
Üstelik işin propaganda ayağı da kusursuz işliyor. Yazdık ama yine de hatırlatayım... Almanya'da ortaya atılan "Rus İHA'ları görüldü" haberlerinin sonradan kurgulandığının anlaşılması tesadüf değil.
Tehdit büyütülüyor, korku besleniyor, olağanüstü koşullar kalıcılaştırılıyor.
Manzara şöyle aslında...
Avrupa Rusya'dan enerji damarını kesti.
Şimdi Çin'den gelen teknolojik arterleri kesiyor.
Hollanda'nın Çinli Nexperia'ya el koyması, wafer ve çip akışını durdurdu.
Otomotiv devlerinin ciddi krize girebileceği söyleniyor.
Yani... Avrupa kendi nefes borusunu ikinci kez kesiyor.
İşin ilginç tarafı şu yalnız... ABD, Rus fonlarına el koymaya yanaşmıyor çünkü finansal düzenin çöküşünü göze alamıyor. Çelişki gibi gelecek ama Avrupa ise "nasıl olsa kaybedecek şeyi daha az" diyerek intihar hızlandırıcısına basıyor.
Zelenskiy'nin Ankara ziyareti bu tablo içinde bir anlam taşıyor: Ukrayna çıkış yolu arıyor; Avrupa ise kapının açılmasını istemiyor. Çünkü savaş biterse kıta hem ekonomik hem siyasal çıpasını kaybedecek. Zelenskiy ateşkes ararken, Avrupa cephenin bir süre daha açık kalmasını istiyor.
Ne demiştik? "Fonlara dokunulmaz" denen düzen çökmüştür;
Yeni bir korsan düzenle karşı karşıyayız sizin anlayacağız.
Sermayeyi koruyan hukuk değil, siyasî uyumluluk belirleyici. Bugün Rusya'nın parasıydı, yarın başka bir ülkenin olabilir. Bu durum, Avrupa'nın kendi koyduğu kuralları ilk krizde nasıl çöpe attığını gösteriyor. Egemen fon kavramı fiilen ortadan kalktı; güvenliğin yerine siyasî itaat esası yürürlükte. Şimdilik Avrupa el koyduğu bu parayla savaşı sürdürecek, sanayisini ayakta tutacak, korku siyasetiyle meşruiyetini tahkim edecek.
Ama uyguladığı bu politikalar kıtayı güçlendirmeyecek; yalnızca çöküşün ritmini değiştirecek.