Bugün size ilginç ve beni çok şaşırtan bir konudan bahsedeceğim. Tesadüfen gördüm... Yaklaşık bir ay önce, İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail'in politikalarını eleştiren Yahudileri ülkenin en büyük düşmanları ilan etmiş. Soykırımı bir strateji olarak benimsemiş Netanyahu'nun bu sözleri karşısında tepkiler de yükseldi elbette. Oyuncu Mandy Patinkin ve eşi, yazar-aktivist Kathryn Grody bunlardan.
Mandy Patinkin, "The Princess Bride" ve "Homeland" gibi yapımlarla tanınan, Emmy ve Tony ödüllü bir Amerikalı aktör ve şarkıcı. Kathryn Grody ise tiyatro oyunları ve senaryolarıyla bilinen bir yazar ve oyuncu. Çift, insan hakları konularında uzun süredir aktif bir duruş sergiliyor. İşte tesadüfen rastladığımız New York Times'tan David Marchese ile yaptıkları röportajda, İsrail'in Gazze'deki politikalarına sert eleştiriler getirerek, Netanyahu'yu doğrudan hedef alıyorlar.
Şimdi sıkı durun... Grody, röportajda, "Bazı insanların antisemitizmi, belli bir politikayı eleştiren herkese yönelik bir suçlama olarak kullanmasından nefret ediyorum," diyor ve ekliyor: "Gazze'deki her birey için duyulan merhamet son derece Yahudice bir değer ve o ülkenin liderinin politikalarını iğrenç bulmam, beni ne kendinden nefret eden bir Yahudi yapar, ne de antisemitist." Grody'ye göre, Netanyahu'nun politikaları, "Yahudi halkı için yapılabilecek en kötü şey"; çünkü bu, "antisemit duygular besleyen herkese bir nevi mum yakmak gibi." Tabi burada antisemitizmin bir endüstriye dönüşme sürecinin 1970'lerde Amerika'nın Ortadoğu politikasının değişim süreciyle başladığını hatırlatmış olayım. Öte yandan Grody gibi Yahudi kökenlilerin soykırım endüstrisinden beslenen ve "Kültürel Siyonizm"i savunduklarını da belirteyim. Ama yine de eleştiriler kıymetli.
Neyse devam edelim...
Aynı röportajda Patinkin ise daha duygusal konuşuyor. "The Princess Bride" filmindeki bir sahneyi hatırlatarak, kendi deyimiyle "intikam döngüsü"nün anlamsızlığını sorguluyor: "O kadar uzun süre intikam peşinde koştum ki... Şimdi bu bittiğine göre, hayatımın geri kalanında ne yapacağımı bilmiyorum." Bu alıntıdan yola çıkarak, Netanyahu'nun politikalarının Gazze'deki Filistinlilerle birlikte dünya genelindeki Yahudileri de tehlikeye attığını vurguluyor: "Yahudi halkının, her ne gerekçeyle olursa olsun, Gazze'deki çocuklara ve her yaştan sivillere yaşatılanları izlemesi, buna göz yumması akıl almaz ve vicdansızca." Patinkin, Yahudilere seslenerek, "Size ve atalarınıza yapılmış olanların aynısını başkalarına yapmayı nasıl haklı gösterebilirsiniz?" diye soruyor.
Ancak, Netanyahu ve bazı liderler, bu eleştirileri antisemitizmle eşitliyorlar. Söz gelimi, ABD Başkanı Trump, Columbia Üniversitesi'ni kapatmayı öneriyor; çünkü İsrail'den gelen öğrenciler, soykırımı eleştiren seslerden "tehdit" hissediyormuş. Aman Allah'ım. Soykırımın oluşturduğu anaforda sesler arşı alaya bulmuşken sağır kesilenlerin insan duyarlılığı! Almanya'da da benzer bir baskı var: Filistinlileri savunan her açıklama yasaklanıyor. Grody'nin dediği gibi, bu tür politikalar, "öfke ve acıyla büyüyen bir nesil" meydana çıkarıyor. Ve aklını kaybetmemiş her Yahudi yaklaşan bu tehlikeyi görüyor. Onun için yakında daha güçlü ve kitlesel tepkiler artacaktır. Ama bu bizim sorumluluğumuzu ortadan kaldırmıyor vesselam.