Türkçe bilmediği için mübaşir Zeynel Ulutaş'ın Kürtçe tercümanlığını yaptığı Kasım Levent, suçsuz olduğunu bildirdi. Melek'in eşi, kayınvalidesi ve kayınpederinden şikayetçi olduğunu vurgulayan Levent, şunları söyledi:
"KIZIMI ŞEYHE GÖTÜRDÜM, MUSKA YAZDIRDIM"
"Kızımı öldürdüler, mağdur olan benim. Şiddet uyguladılar, almak istedim vermediler. Kızımı Çağlayan Köyü muhtarı Başar Levent ve polisle birlikte gidip evlerinden aldım. Hastalığından dolayı bir şeyhe götürdüm, muska yazdırdım. Kızımın bu durumda olduğunu bilmiyordum. Çünkü bizi evlerine almıyorlardı. Oğlum Reis, İstanbul'dan gelince öğrendim. Tuvalete kapatmışlar, üzerini bezle örtmüşler. Elini bağlamışlar. İnsanlık dışı şiddet uygulamışlar. Vücudunun her tarafı delik deşikti, ağzında maske vardı. İlk doğumunu eve almadıkları için kar üzerinde gerçekleştirmiş."
"MELEK 8 YILDA BANA 2 YIL KADINLIK YAPTI"
Söylenenleri iftira olarak nitelendiren ve Melek'le 8 yıl birlikte yaşadıklarını anlatan çoban Ferdi Karaaslan, "Melek, ilk çocuğunu Devlet Hastanesinde doğurdu, kar üzerinde değil. Çocuk bir hafta kuvözde kaldı, ama yaşamadı. Evlendim evleneli ailesi bize gelmedi. İkinci ve üçüncü çocuklarımdan sonra eşim rahatsızlandı. Doktora götürdüm, belinden rahatsızdı ve yürüyemez durumdaydı. İlaç verdi. Her ihtiyacını annem karşılıyordu. Melek bana sadece 2 yıl kadınlık yapabildi. Ölen çocuktan dolayı psikolojisi bozulmuştu. Söylenildiği gibi eşim tuvalette değil, benimle aynı yatakta yatıyordu. Yaraların o kadar büyüdüğünü bilmiyordum. İnşaatlarda çalışıyor ve onu tedavi ettirebilmek için para biriktiriyordum. Kayınpederime 'Gel kızını hastaneye götürelim' dedim. Ama o 'senin eşin beni ilgilendirmez' dedi. Benim hiçbir suçum yok" diye konuştu.
"POLİSLER ONU TUVALETTE GÖRDÜ"
Kayınvalide Naciye Karaaslan da Türkçe bilmediği için Kürtçe ifadesini verdi ve mübaşir Zeynel Ulutaş tercüme etti. İddiaları kabul etmeyen Naciye Karaaslan, "Gelinim son çocuğunu doğurduktan sonra duvarlara tutunarak yürüyordu. Sonra adım atamaz oldu. Ben ona ve çocuklarına, aileme bakıyordum. Tuvalete götürürken, felçli olduğu için üzerime düşüyordu, akli dengesi yerine değildi. derdini anlatamıyordu. Bir bardak çayı bile elinde tutamıyordu. Ellerimle yemeğini yediriyordum. 'İştahım yok' diyerek istemiyordu. Gelinimi tuvalete götürdüm, banyo yaptırıp Erzurum'a hastaneye yollayacaktım. İşte o sırada polisler geldi ve onu tuvalette gördüler" dedi.
Kayınpeder Kutbettin Karaaslan ise çobanlık yaptığını ve yaşamının büyük bir bölümünü yaylada geçirdiğini bildirdi. Hasta olduğu için ayrı bir eve çıkmalarına izin vermediğini anlatan Karaaslan, "İddialar asılsız, onu tuvalette değil yatakta yatırdık. O gelin değil kızım" diye konuştu.
MUHTAR: "MELEK GÖZÜMÜN İÇİNE BAKIP, 'BENİ BURADAN KURTAR' DEDİ"
Ölen Melek Karaaslan'ın ağabeyi Reis Levent, Hamur ilçesinde gördüğü manzara karşısında çok üzüldüğünü belirterek, "Melek, tuvalet gibi bir yerde tahtanın üzerinde yatıyordu. Üzerinde bez vardı. Enişteme Melek'in neden bu şekilde tutulduğunu sordum. Kendisi bana 15-20 gün sonra doktora götüreceğini söyledi. Evime döndüğümde çocuklarımla birlikte ağladık. Babamı aradım. Bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledim. Birilerini devreye sokarak gidip kardeşimi oradan çıkardık. Benim Ağrı'daki evime getirdik. Temizliğini yaptıktan sonra hastaneye götürdük" dedi.
Melek Karaaslan'ın annesi Hanım Levent'i de dinleyen mahkeme heyeti, Çağlayan Köyü muhtarı Bişer Levent'i tanık olarak dinledi. Muhtar Levent, şunları anlattı: "Kaymakamlığa giderek şikayette bulundum. Eve baskın yaptırdık. Melek, zavallı bir haldeydi. Gözümün içine bakıp 'beni buradan kurtar' dedi. Babasının evine getirdik ve hastaneye götürerek tedavi ettirdik. Olay sonra büyüdü. Melek Türkiye'nin kızı oldu. Melek'in babası kızının durumuna çaresiz kalıyordu."
Mahkeme heyeti daha sonra Melek'in kurtarılması için baskına katılan polis ve tedavisini yapan doktorların da aralarında bulunduğu 10 tanığın ifadesine başvurdu. Cumhuriyet Savcısı, Kasım Levent'in akli dengesinin yerinde olup olmadığının araştırılmasını istedi. Melek'in duruşması için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından gelen avukat ise Karaaslan ailesinin tutuklanmasını tabep etti. Karaaslan ailesinin avukatlarından Hasan Savaş ise "Kamuoyunun gazını almak için müvekilerim kurban edilemez. Bu nedenle tutuklanmaya yönelik hukuki talebin reddine karar verilmesini talep ediyoruz. Ayrıca sanıklar üzerindeki adli kontrolün kaldırılmasını istiyoruz" dedi.
Mahkeme Başkanı Hamdi Vural, Melek'in babası Kasım Levent ile kocası Ferdi Karaaslan hakkında 20-25 yıl, kayınvalide ile kayınpeder hakkında ise 15-20 yıl arasında hapis cezası istemi ile yargılandıklarına dikkat çekti. Yaklaşık 9 saat süren duruşma sonunda mahkeme, tüm sanıklar hakkındaki adli kontrol uygulamasının devamına, Kasım Levent'in köy koruculuğunu nasıl yaptığının araştırılmasına karar verdi. Duruşma 24 Ocak 2013'e ertelendi.