İletişim Başkanı Duran sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın kaleme aldığı "Adalet ve Refah için Türkiye'nin Diplomatik Vizyonu" başlıklı makalesi, ABD'nin en önemli yayın kuruluşlarından Newsweek'te İngilizce olarak yayımlandı.
Sayın Cumhurbaşkanımız makalesinde, günümüzün artan belirsizlik ve kriz ortamında adalet, barış ve dayanışma ilkeleri etrafında şekillenen Türkiye vizyonunu bir kez daha ortaya koydu. BM 80. Genel Kurulu öncesinde "dünya beşten büyüktür" anlayışının yalnızca bir sistem eleştirisi değil, insanlığın müşterek istikbali için bir ufuk olduğunu belirtti.
BM Güvenlik Konseyi'nin beş ülkenin iradesine ve menfaatlerine mahkûm yapısı, günümüz krizlerinin çözümsüzlüğünün başlıca sebeplerinden biridir. Bu nedenle Cumhurbaşkanımız, BM Güvenlik Konseyi'nin acil reforma tabi tutulması gerektiğini; etkin, adil ve çok taraflı bir yapının küresel barış için zaruri olduğunu vurguladı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği bu ifadeler ve tespitler, sadece bugünün tartışmalarına değil, geleceğin uluslararası diplomasisine de yön verecek mahiyettedir. Özellikle Birleşmiş Milletler başta olmak üzere küresel platformlarda, adalet ve hakkaniyet eksenli bu yaklaşımın gün geçtikçe daha fazla yankı bulacağı aşikârdır.
Yine, Karadeniz Tahıl Girişimi örneğini hatırlatarak Türkiye'nin krizler karşısında sadece kendi güvenliğini değil, küresel istikrarı da gözeten bir aktör olduğunu ifade etti. Kafkasya'dan Afrika'ya, Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kadar geniş bir coğrafyada adil barış için sorumluluk üstlendiğimizi belirtti.
Açıkça görüldüğü üzere Türkiye, dış politikasının merkezine "diyalog ve ara buluculuk diplomasisini" yerleştirerek, yalnızca diplomasi alanında değil insani yardımlarda da öncü ve yön gösterici bir rol üstlenmeye devam etmektedir.
Suriye konusundaki yaklaşımları ise, yalnızca Türkiye'nin değil, bölgenin ve insanlığın ortak geleceğini gözeten bir vizyonun ifadesidir: Türkiye, Suriye halkının iradesini dışlayan, ayrılıkçı emellere ve terör örgütlerine alan açan her türlü girişime karşı çıkmaktadır. Suriye'de son on dört yıldır yapılan hataları tamir etmenin tek yolu istikrarlı bir devlet ve toplum düzenin kurulmasına, iş birlikçi güvenlik anlayışı temelinde destek vermektir.
Cumhurbaşkanımızın en net çağrılarından biri de buydu:
Israrla ve cesaretle dile getirdiğimiz hakikat bir kez daha ortadadır: Adil bir barış, Filistin halkının 1967 sınırları temelinde, bağımsız, toprak bütünlüğüne sahip ve başkenti Doğu Kudüs olan bir devlete kavuşmasıyla mümkündür. Bu, Orta Doğu'da kalıcı barış ve istikrar için bir zorunluluktur. Dünya devletlerine çağrımız nettir: "Filistin Devleti'ni tanıyın." Nitekim Filistin'in tanınması işgale, ablukaya ve zulme karşı verilebilecek en güçlü cevaptır.