7 Ekim 2025 Salı / 15 RebiülAhir 1447

İslam düşmanlarına karşı birlik olmak gerekli

İslamofobide küresel bir merkezi akıl ve kurumun bulunmamasını dile getiren İslam İşbirliği Gençlik Forumu Başkanı Ayhan, mücadelede sistematik ilerlemenin yanı sıra İslamofobik eylemlere karşı tek başına mücadele etmenin son derece zor olduğunu dile getirdi.

AA7 Ağustos 2021 Cumartesi 12:37 - Güncelleme:
İslam düşmanlarına karşı birlik olmak gerekli

İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) Başkanı Taha Ayhan, İslam karşıtlığıyla mücadelede küresel bir merkezi akıl ve kurumun bulunmadığını belirterek bu konuda oluşturulacak "think tank" kuruluşlarının, televizyon ve radyo kanallarının veya basın birimlerinin hak arama konusunda ciddi küresel bir rol üstleneceğini belirtti.

Ayhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İslamofobi'nin basit bir sosyolojik olay olmadığını; konunun tek bir sebeple açıklanamayacağını, zamanın, mekanın ve zamansal dinamiklerin uyuşmasıyla ortaya çıkan bir hastalık, bir anomali olduğunu söyledi.

Dünya genelinde İslam dini dahil tüm dinlere karşı bir söylemin hızla yükseldiğini, özellikle İslam karşıtlığı konusunda menfi bir gayretin ortaya konulduğunu vurgulayan Ayhan, "İslam tüm insanlara inmesine, insanlığın ortak bir dini, ortak bir mirası olarak kabul görmesine rağmen sanki belli bir medeniyetin evladı, diğer medeniyetlerin yabancısıymış gibi saldırıya uğruyor." diye konuştu.

Ayhan, Avrupa'da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hollanda Özgürlük Partisi Başkanı Geert Wilders gibi siyasetçilerin Müslüman karşıtlığı üzerinden kendilerini konumlandırıp hem iç siyasette hem de uluslararası siyasette kendilerine alan açmaya çalıştıklarını dile getirdi.

Toplumsal dinamiklerin de etkisiyle Fransa ve Almanya başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde İslam'ın yeniden şekillendirilmesine yönelik çabaların da sürdüğünü aktaran Ayhan şu değerlendirmelerde bulundu:

"Hem Almanya'da hem de Fransa'da ciddi bir Müslüman nüfus var. Azınlık veya etnisite demek istemiyorum çünkü çoğu orada doğup büyümüş o ülkenin vatandaşı insanlar. Dolayısıyla bu Müslümanlara yönelik ayırımcılık, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne gerek Avrupa Birliği'nin, Avrupa Konseyi'nin, Avrupa Komisyonu'nun atıf yaptığı kurucu değerlere aykırıdır. Bu haklara rağmen Alman ve Fransız siyasetçiler kendilerine alan açmak ve vatandaşlarını kendilerinin ön gördüğü bir inanç sistemine uyması için birtakım yasal yollara başvuruyor, yasalar çıkarıyorlar. Bunlar kesinlikle kınanması ve önlenmesi gereken çabalar. Kendi demokratik yasaları, kriterleri zaten aldıkları kararlara aykırı."

"YENİ ZELANDA SALDIRISI TEHLİKENİN BOYUTLARINI GÖZ ÖNÜNE SERDİ"

Ayhan, 15 Mart 2019 tarihinde herkes için bir güven limanı sayılabilecek Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrindeki El Nur Camisi ve Linwood İslam Merkezine düzenlenen saldırıları hatırlatarak "Yeni Zelanda saldırısı, İslamofobi ve Müslümanlara karşı artan nefret ve şiddet dalgasının ne kadar çekilmez boyutlara ulaştığın hatta Müslümanların hayatını tehlikeye sokar hale geldiğinin en somut örneklerinden biri." dedi.

Türkiye'nin, Yeni Zelanda saldırısından hemen sonra aynı yıl içinde İslam İşbirliği Teşkilatını (İİT) toplantıya çağırdığını anımsatan Ayhan, şunları aktardı:

"İİT olağanüstü toplantısında çıkan kararlardan biri İslamofobi ile mücadele konusunda hukukçulardan oluşan bir grubun oluşturulması ve İslamofobik uygulamalara maruz kalmış insanlara gereken küresel desteğin sağlanması yönündeydi. Bu adımlar, çabalar devam ediyor. Biz ICYF olarak bu oluşumun içinde yer alıyoruz. Bu konun takipçisi ve destekçisi olacağız."

Ayhan, Yeni Zelanda saldırısından sona Türkiye ve Pakistan'ın girişimleriyle Birleşmiş Milletlerde (BM) bir toplantı gerçekleştirildiğini ifade ederek "Toplantıda konuyla ilgili adımların atılmasına yönelik kararlar alındı ve sonunda 15 Mart tarihi bütün dünyada 'İslamofobi ile mücadele günü' ilan edildi." hatırlatmasında bulundu.

"İSLAMOFOBİ KÜRESEL VE ÇOK BOYUTLU BİR MESELE"

Ayhan, Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde İslamofobik eylemlere karşı tek başına mücadele etmenin son derece zor olduğunu dile getirerek sistematik bir mücadelenin artık zorunlu bir hale geldiğini ifade etti.

İslamofobi ile mücadelede henüz merkezi bir akıl ve kurumun olmadığına dikkati çeken Ayhan, "Özellikle pratik uygulamalardan hareketle bilgi ve belgelerin raporlanması, belgelenmesi için think tank kuruluşlarının mutlaka oluşturulması gerekiyor. İslamofobi ile mücadele kapsamında oluşturulacak think tank kuruluşları, televizyon ve radyo kanalları veya basın birimleri hak arama konusunda ciddi bir küresel rol üstlenecek." diye konuştu.