23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Son dakika: Jandarma Genel Komutanlığı darbe davasında, savcı, esasa ilişkin mütalaasını açıkladı

Son dakika... Jandarma Genel Komutanlığı darbe davasında yargılanan 175 sanığın, 10'ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesi istendi

AA9 Temmuz 2019 Salı 07:00 - Güncelleme:
Son dakika: Jandarma Genel Komutanlığı darbe davasında, savcı, esasa ilişkin mütalaasını açıkladı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin 245 sanıklı davada, esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, 175 sanığın "anayasayı ihlal" ve 9 kez de kasten adam öldürme suçlarından 10'ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesini talep etti.
 
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
 
Dava dosyasına gelen belgelerin okunmasının ardından görüşü sorulan duruşma savcısı, esasa ilişkin mütalaasının hazır olduğunu beyan ederek mahkemeye sunacağını bildirdi.
 
Savcı, sanıklardan 175'i hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan bir, 9 kişiyi de "kasten öldürmek" suçundan 9 kez olmak üzere toplam 10 kez ağırlaştırılmış müebbet, "askeri komutanlıkların gasbı" suçundan da müebbet hapis cezasına çarptırılmalarını istedi.
 
Aralarında, Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanı Turgut Aslan'ı vurarak öldürmeye teşebbüs ettiği belirtilen eski kurmay albay Erkan Öktem ile iki sivil imamın da bulunduğu 175 sanığın isimleri şöyle:
 
"Abdulaziz Akkılık, Abdulhamit Özmen, Abdulkadir Baytak, Abdurrahman Özdemir, Adem Küçük, Ahmet Aldırmaz, Ahmet Özcan, Ahmet Parlak, Ahmet Evren Saka, Ahmet Selçuk Tezcan, Ahmet Tamer Oğuz, Akif Ekici, Akif Uykun, Ali Aydın Kurt, Alper Özkan, Ayhan Özcan, Bayram Kaplan, Birkan Karakurt, Burak Hancılar, Burak Tipi, Bülent Ak, Bünyamin Tekin, Celil Şahin, Cemal İyigün, Cem Burak Canberg, Coşkun Yetim, Cüneyt Berber, Dursun Korku, Emre Cambaztepe, Emre Kubatoğlu, Engin Vardar, Ercan Öngür, Erdal Karlıdağ, Erdal Okul, Erdoğan Çiçek, Erhan Mumcu, Erkan Demir, Erkan Öktem, Fahri Koçuk, Faruk Örnek, Fatih Karabağ, Fatih Karaca, Fatih Tatlıcı, Fatih Yavuz, Ferdi Kepez, Fuat Pala, Göksel Seri, Halil İbrahim Yıldırım, Hamza Toprak, Harun Aydın, Harun Işık, Harun Kurtaran, Hasan Abazaoğlu, Hasan Göktaş, Haydar Aksoy, İlhan Salici, İlker Çiçek, İrfan Satır, İsmail Nefes, İsmail Yapıcı, İsmail Hakkı Avuç, Kadir Balcı, Kadir Çelik, Kadir Söylemez, Levent Demir, Mehmet Kabaoğlu, Mehmet Sezgin, Mehmet Akif Şeker, Mehmet Emin Bayrak, Mehmet Nur Çinpolat, Metin Yağcı, Mehmet Ali Akyüz, Muharrem Demirkale, Murat Düzenli, Musa Kılıçarslan, Mustafa Kürklü, Mustafa Alper Ateş, Mustafa Kıratlı, Muzaffer Taha Güneş, Necip Erkul, Oktay Çağlayan, Orhan Akdemir, Osman Tuş, Özgür Ozbay, Özkan Öztürk, Özkan Yılmaz, Ramazan Karabulut, Ramazan Öztürk, Sadık Çetin, Sadık Elçik, Salim Baktaş, Salim Keskin, Selim Baran, Serdar Kılıç, Serkan Polat, Süleyman Bilir, Süleyman Karaca, Şakir Ali Kaya, Şuayip Turna, Şükrü Demirtürk, Tahsin Egin, Teyfik Karaduman, Tuncay Koçak, Ümit Tekerlek, Ümit Yolcu, Ünal Akbulut, Vasfi Dinçer, Veli Köse, Veli Yırtık, Yahya Yangun, Yasin Kayabaşı, Yavuz Karakaya, Yavuz Keçeci, Yener Ekinci, Yunus Özer, Yusuf Ataman, Yusuf Köz, Uğur Elciyar, Adem Eker, Ahmet Eser, Akif Cin, Bora Polat, Davut Emen, Deniz Kaygusuz, Emre Atmaca, Emre Çevik, Emre Tonyalı, Hakan Bilgili, Kenan Değirmenci, Mehmet Özkan, Mehmet Faik Keçeci, Mehmet Kürşat Yaman, Meriç Sarıçalı, Murat Dursun Gökkaya, Mustafa Tavukçu, Mustafa Şahin Almalı, Orhan Karaca, Sabri Tunçer, Serdar Savcı, Sungur Poroy, Taner Yurt, Tuncay Taştan, Uğur Erdoğan, Veysi Araz, Yakup Acar, Yusuf Ziya Şimşek, Abdulbaki Kesimci, Abdullah Çevik, Ali Karaahmetoğlu, Emrah Bulut, Hakan Güler, Hamit Alemdar, İbrahim Güler, İlker Palalı, İrfan Çakmaçıoğlu, Mehmet Deniz, Mehmet Ozansoy, Metin Sönmez, Mustafa Akdeniz, Mustafa Kemal Yaraş, Osman Tosun, Ömer Polat, Ramazan Karlıer, Rıdvan Nur, Selim İnanır, Serdar Kaşıkçoğlu, Seyfullah Demir, Sıtkı Çam, Sinan Çekim, Tuğrul Satın, Uğur Özaslan, Abdullah Elma, İrfan Öztürk ile sivil sanıklar Mevlüt Yavuz ve Mesut Özgen."
 
Bu sanıklara ayrıca, 6 kez "kasten adam öldürmeye teşebbüs", 38 mağdura yönelik de "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" ve "kamu araçlarının suçta kullanılması" suçlarından çeşitli sürelerde hapis cezası verilmesi talep edildi.
 
- Darbe mesajlarını çekenlere müebbet istemi
 
İddia makamının mütalaasında, darbecilerin sözde sıkıyönetim mesajlarını bağlı birliklere çekilmesini sağlayan sanıklar Fikret Özdemir ve Murat Saçıkara'ya "darbeye yardım" suçundan 20 yıla kadar, "askeri komutanlıkların gasbı" suçundan ise müebbet hapis cezası verilmesi istenildi.
 
- 15 sanığa FETÖ üyeliğinden hapis talebi
 
Savcı, davanın sanıklarından 15'inin darbeye ilişkin suçlamalardan beraatlerine hükmedilmesini, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan ise 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi.
 
İddia makamı, yargılama aşamasında hayatını kaybeden sanıklar Özgür Karslı ve Adem Cuman hakkındaki dava dosyalarının ise düşürülmesini talep etti.
 
- 41 beraat istemi
 
Mütalaada, olay tarihinde er olarak vatani görevini yapan 40 sanık ile iddianamede herhangi bir suç isnadı bulunmadığı belirtilen Mevlüt Bozer'in bütün suçlardan beraatlerine karar verilmesi talep edildi.
 
İddia makamı, firari sanıklar Adem Taşçıoğlu, Hacı Ahmet Kılıç, Muhterem Çöl, Mehmet Emin Deniz, Mehmet Yıldırım Ergider, Mehmet Aydın, Murat Kalaç, Yavuz Aydın, Turgut Yücel ve Murat Sönmez hakkındaki dava dosyalarının ise henüz yakalama emirlerinin infaz edilemediği gerekçesiyle tefrik edilmesini istedi.
 

 

Davanın görülmesine yarın devam edilecek.

Jandarmanın İstanbul'daki darbe faaliyetlerine ilişkin dava

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'ndaki 15 Temmuz darbe girişimi faaliyetlerine ilişkin 10’u tutuklu 29 sanığın yargılanmasına devam edildi.
 
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısındaki binada yapılan duruşmada tanık ifadeleri alındı.
 
Olay tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda İdari İşler Astsubayı olduğunu söyleyen tanık Birol Budak, 14 Temmuz 2016’da normal mesaisi bittikten sonra evine gittiğini, önceden tanıdığı Şevki adlı başçavuşun 21.30 sıralarında kendisini arayıp, “Birol bu köprüyü neden kapattınız?” diye sorduğunu beyan etti.
 
Başçavuşa, “Komutanım bizim köprü kesme gibi bir faaliyetimiz yok” diye cevap verdiğini anlatan tanık Budak, “O tarihten kısa süre önce İstanbul’da bir takım terör olayları olmuştu ama ben de şaşırdım. Acaba gerçekten böyle bir faaliyet mi var diye merak edip televizyonu açtım. Köprünün bir tarafının akıp, bir tarafının akmaması dikkatimi çekti. Yarbay Nurettin Çakmak beni aradı. Nerede olduğumu sordu. Kimse evinden ayrılmasın, dışarı çıkmasın falan dedi. Eşim Adapazarı’nda olduğu için annemlerin Şirinevler’deki evine gitmiştim. Kendisine de lojmanda olmadığımı belirttim. Kardeşimle Şirinevler meydana gittik. Ona, karakollara, parti başkanlıklarına gidin gibi mesaj gelmişti. Biz de kardeşimle Kocasinan Polis Merkezi’ne gittik. Neredeyse bir buçuk gün orada kaldık.” İfadelerini kullandı.
 
Budak’ın ardından, olay tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda er olarak görev yapan Mehmet Tatu’nun tanık ifadesi alındı. Tanık Tatu, olay günü 21.30-22.00 saatleri arasında koğuştayken, başçavuşlarının kendisiyle birlikte 15 kişiyi silahlığın önüne topladığını söyledi. Bu sırada, dışarıdan getirilmiş üzerinde makineli tüfek olan zırhlı bir shortland gördüğünü kaydeden tanık Tatu, “Bizim boğaza gideceğimiz söylendi. Beyaz renkli bir transit araç ayarlandı, 15’imiz bindik. Üzerimizde asayiş kıyafeti vardı. Ancak çıkış yapamadık. Elinde MP5 silahı ve birbirine bantlı çift şarjörü olan istihbarat albayıydı sanırım, giriş çıkış olmayacak diye emir verdi. Bizi araçtan geri indirdiler. Nöbet tutacağımız söylendi. Ben nizamiye kapısında nöbetteydim. Bu esnada içeri 2-3 sivil araç girdi. Bir asker gelip, Gürcan Sercan albayın emri olduğunu, bu araçların aranmayacağını söyledi. Bu araçlar içeri girdi. Sonrasında bir ara İl Jandarma Komutanı Gürcan Sercan ile Haydar Yalın albayı kendi aralarında konuşurken gördüm.” dedi.
 
Bir süre sonra Sercan’ın korumalarıyla birlikte komutanlıktan çıkış yaptığını belirten Tata, “Ben nizamiyede nöbet tutarken, yeni atanmış olan Berkay veya Berkant adlı bir üsteğmen geldi. O gün nöbeti falan da yoktu. İçeriye nano elbiseyle girdi. Bu kıyafeti doğuda görev yapan askerler giyer. Kıyafetinin sırt kısmında da efeler yazıyordu. Bize, ‘Dışarıda PKK’lar var. Niye burada bekliyorsunuz? Askerimize, komutanlarımıza, TSK’ya yardımcı olmamız lazım.’ dedi. Yan tarafımızda bir uzman çavuş vardı. Bu sözleri duyunca silahını hazırladı. Üsteğmen olumsuz tepkimizi anlayınca hemen alay binasına ilerledi. Biz görevimize devam ettik.” İfadelerini kullandı.
 
Tanık Özay Türkmen de olay tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda er olduğunu ve İl Jandarma Komutan yardımcısı Mesut Cihaner’in şoförlüğünü yaptığını söyledi. Türkmen, Cihaner tatilde olduğu için vekaleten yerine bakan Birol Abbas’ın şoförlüğünü yaptığını anlatarak, “Cihaner’in şoförüyken aracımızda demirbaş 3 silah ve bunların şarjörleri vardı. 14 Temmuz’dan birkaç gün önce Birol Abbas, ‘Araçta ne tür silahlar var?’ diye sordu. Kısa dipçikli 3 adet MP5 ve 6 adet şarjör olduğunu söyledim. ‘Bunların nişan alma özelliği iyi değil. Seyyar dipçiklilier ile değiştirin, şarjörleri de 2-3 katına çıkarın.Telefonlarınız hep açık olacak.’ diye emir verdi. Sorgulama şansımız yoktu, ‘Emredersiniz komutanım’ dedim.” diye konuştu.
 
Olay günü, akşam koğuşta dinlenirken, habercilerden birinin haber vermesi üzerine televizyonu açtığını, uzun süre olan biteni izlediklerini belirten Türkmen, “Tatbikat olduğunu düşündük. Elbiselerimiz giyip silahlarımızı hazırladık. Bekledik, hareketlenmeler arttı. Yine de anlam veremedik. Birol Abbas’ın kaldığı lojmanı aradık, kendisine ulaşamadık. Gördüklerimden hatırladığım kadarıyla bir süre sonra Gürcan Sercan geldi, acil bir şekilde de geri çıktı. Sonra 30-40 tane sivil şahıs KOM Şube’ye girdiler. Yarım saat sonra kamuflajlı olarak çıktılar. Aralarında 1 yüzbaşı ve üsteğmen de vardı. Hızlıca dağılıp ortadan kayboldular. Ona da bir anlam veremedim.” şeklinde konuştu.
 
Türkmen, bir süre sonra, Gürcan Sercan’ın köprüden geri gelemediği yönünde haber aldıklarını, şoför olduğu için bir yüzbaşıyla birlikte Sercan’ı getirmekle görevlendirildiğini kaydederek, “Sercan’ı İstinye Park’tan alıp Maslak’a getirdik. Istihbarat şubeye girdi, sonrada makamına geçti. Sabaha kadar orada kaldı diye biliyorum.” dedi.
 
Duruşmaya yarın tanık beyanlarının alınmasıyla devam edilecek.