Başlıktaki dize Kafkasya Marşı'nın ilk dizesi. Devamı da şöyle geliyor.
"Kafkasya dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda, sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana".
"E bu -CHP'nin milli marşı- İzmir Marşı değil miydi" dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız.
Kafkas İslam Ordusu için 1918'de yazılan marşın Tek Parti döneminde el çabukluğu marifet CHP'nin zimmetine nasıl geçtiği muamma ama laikçi seçkinlerin uzun yıllar boyunca bu marşı dindar muhafazakâr toplum kesimlerini dövmek için sopa gibi kullandığı da bir vakıa.
Maksadım marşın künyesini çıkarmak yahut marş yolsuzluğu diye bir konu açmak değil.
Güney Kafkasya'da Türkiye eliyle esmeye başlayan barış rüzgârının bende uyandırdığı hissiyatı en iyi bu marş karşıladığı için anmak istedim.
ANLAŞMA TÜRKİYE'NİN ZAFERİ
Malumunuz. 8 Ağustos'ta Washington'da Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşma tartışmasız biçimde Türkiye'nin zaferidir. Türkiye'nin Güney Kafkasya'ya dair uzun erimli stratejik planının neticelenmesidir.
Elbette önce Azerbaycan ve Ermenistan kazanmıştır; ABD Başkanı Trump da kendisi ve ülkesi için kazançlar sağlamıştır ama bu oyunu kuran, rolleri dağıtan, oyuncuları rollerine hazırlayan, Rusya ve İran'ın "şerrinden" sakınmak için -taktik gereği- sütre gerisinde durmayı seçen Ankara'dır.
TÜRKİYE İLE TÜRKİSTAN
Gerçekçi olalım. SSCB'den bağımsızlıklarını ilan ettikleri günden beridir kanlı bıçaklı olan Azerbaycan ile Ermenistan'ın yan yana gelebilmesinin tek nedeni var. 29 yıldır Ermeni işgali altındaki Karabağ'ın Türkiye'nin stratejik desteği sayesinde 44 günde geri alınması.
Zorun gücü yani... İşgalin sonlandırılması Ermenistan'ı da Karabağ yükünden kurtardı ve Ankara'nın 20 yıldır ilmek ilmek emek verdiği süreç böylece neticelendi. Türkiye'nin bölgeye çaldığı "barış, istikrar ve refah" mayası nihayet tuttu.
Böylece Türkiye ile Türkistan arasındaki bağ fiilen kuruldu. Aynı kuşağın birleştirdiği bir Türk devletleri hattı var artık. Dünyanın yeniden şekillendiği, fikri siyasi yeni kutupların oluştuğu bir dönemde, tam burada "orta dünyada" fiili-fikri bir bütünlük, bir ideal belirmekte...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiye'yi kutup başı yapmak için mücadele ediyoruz" dediğini hatırlayın lütfen. Resim zihninizde netleşecektir. Hakan Fidan'ın ulaşım ve lojistik kolaylığı, ekonomik kazanımlar, kültürel ve sosyal kaynaşma gibi artılar bu stratejik idealden sonra gelir.
TRUMP, TRIPP, KORKULUK...
Öte yandan "sahayı hazırlayan, masayı kuran Türkiye ise masa neden Ankara'da değil de Washington'da kuruldu" sorusu haklı bir sorudur.
Lakin Trump da TRIPP de çok önemli olmayan detaylar burada. Korkuluk gibi tıpkı... Oradadır ama sizin için oradadır. Uğraşmak istemediklerinizle muhatap olur, onları sizin yerinize oyalar.
Unutmayalım ki Zengezur Koridoruna başından itibaren karşı çıkan, bu nedenle farklı yerlerde farklı şekillerde karşımıza çıkan komşularımız var. Neden kötü olalım, yorulalım? Hasım olarak Türkiye'yi karşılarına alacaklarına ABD ile paylaşsınlar kozlarını. Biz işimize bakalım.
TÜRKİYE BÖLGEYİ SAHİPLENİYOR
Öte yandan bu resme Gürcistan'ı da eklemek gerek. Gürcistan Cumhurbaşkanı Kavelaşvili önceki gün Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın misafiriydi. Güçlü, olumlu, verimli görüşmeler yapıldı.
Orta Kuşak ortak bir akılla ve sakince kuruluyor Kafkasya'da. AK Parti iktidarının değişmez dış politik düsturu gereği "bölgeyi sahipleniyor" Türkiye. Sorunlarını önemsiyor, krizleri çözüyor, ortak akılla kazan kazan formülleri üretiyor ve başkentleri beraber iyi olmaya ikna ediyor.
Bölgeye barış, istikrar ve refah gelince Kafkasya'nın dağlarında elbette çiçekler açar.