20 Eylül 2025 Cumartesi / 28 RebiülEvvel 1447

Kalıcı barış inşasında Türkiye Modeli: Terörle boğuşan ülkelere örnek olacak

'Terörsüz Türkiye' vizyonu ve bu süreçte uygulanan 'Türkiye Modeli'ni analiz eden Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, 'Türkiye Modeli'ni ilham verici bir örnek olarak niteleyerek, 'Bu yönüyle model sadece Türkiye için değil, benzer sorunlarla karşılaşan ülkeler için de ilham verici deneyim niteliği taşımaktadır. 'Büyük Türkiye Uzlaşısı' olarak adlandırılabilecek bu süreç, yalnızca terör sorununu çözme stratejisi değil, aynı zamanda ortak gelecek tahayyülünü kurumsallaştıran bir toplumsal sözleşme niteliğindedir.' ifadelerini kullandı.

AA20 Eylül 2025 Cumartesi 14:29 - Güncelleme:
Kalıcı barış inşasında Türkiye Modeli: Terörle boğuşan ülkelere örnek olacak

Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, "Terörsüz Türkiye" vizyonunu ve bu süreçte uygulanan Türkiye Modeli'ni AA Analiz için kaleme aldı.

***

Türkiye, yaklaşık yarım asırdır stratejik enerji ve kaynaklarının önemli bölümünü terörle mücadeleye ayırmak zorunda kaldı. 1980'lerden itibaren artan PKK terörünün toplumsal, siyasal ve ekonomik hayatta açtığı yaralar yalnızca güvenlik boyutuyla değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik etkileriyle de derin sorun alanı yarattı. Bugün gelinen noktada ise "Terörsüz Türkiye" vizyonu çerçevesinde yürütülen süreç, uluslararası literatürde "pozitif barış" inşası olarak adlandırılan yaklaşıma kendine özgü nitelikte yeni bir modeli ortaya koymaktadır. Bu model yalnızca terörün bitirilmesini değil, aynı zamanda kalıcı toplumsal barışın, uzlaşı kültürünün ve demokratikleşmenin derinleştirilmesini hedeflemektedir.

Bu bağlamda "Büyük Türkiye Uzlaşısı" olarak kavramsallaştırabileceğimiz söz konusu süreç, barış çalışmalarına "Türkiye Modeli" adıyla özgün bir katkı sunma potansiyeli taşımaktadır. Modelin kendine has özellikleri Türkiye'nin tarihsel deneyimlerinden, kendine has sorun ve çözüm dinamiklerinden ve küresel barış girişimlerinden edinilen derslerden beslenmektedir.

- NEGATİF VE POZİTİF BARIŞ AYRIMI

Barış literatüründe Johan Galtung'un öncülüğünü yaptığı "negatif barış" ve "pozitif barış" ayrımı, barış inşa süreçlerini anlamak için elverişli bir çerçeve sunmaktadır. Kısaca negatif barış, yalnızca şiddetin sona erdirilmesini ifade etmektedir. Türkiye açışından PKK'nın silah bırakma ve örgütsel varlığını tasfiye etme kararı, bu bağlamda negatif barışın gerçekleştiğini göstermektedir.

Ancak bu durum kalıcı barış için yeterli değildir. Bu safhada negatif barışın "pozitif barış" ile desteklenmesi gerekmektedir. Zira pozitif barışla adaletin tesisi, toplumsal güvenin yeniden inşası, eşitlik ve farklı kimliklerin barış içinde bir arada yaşayabilmesi sağlanır. Türkiye Modeli, tam da bu noktada özgünleşmektedir. Bu süreçten negatif ve pozitif barış süreçleri birlikte yürütülmekte, yalnızca çatışmanın bitirilmesi değil, demokratik kapsayıcılığın artırılması, toplumsal travmaların onarılması ve ortak bir gelecek vizyonunun kurumsallaşması hedeflenmektedir.

- ÖNCEKİ TECRÜBELERDEN ÇIKARILAN DERSLER

Türkiye'de daha önce de çeşitli açılım ve çözüm süreçleri denenmiştir. 2009'daki Demokratik Açılım veya 2013-2015 arasındaki Çözüm Süreci, toplumsal düzeyde önemli etkiler yaratsa da sürdürülebilir barış iklimine dönüşmeyi başaramamıştır. "Türkiye Modeli", bu deneyimlerden olumlu ve olumsuz yönleriyle dersler çıkararak daha sağlam zeminde inşa edilmektedir.

Bu yönüyle Türkiye, barış süreçlerinin en temel sorunlarından biri olan "hafızasızlık" tuzağını aşmaya çalışmaktadır. Örneğin, Güney Afrika'da 1990'lar sonrası yürütülen barış süreci, "Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu" üzerinden geçmiş travmalarla yüzleşmeyi merkeze koymuştur. Kolombiya'da FARC ile yürütülen süreçte ise uluslararası gözlemciler aracılığıyla şeffaflık tesis edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca mağdur odaklı kurgulanan süreç, çeşitli sorgulamaları da beraberinde getirmiştir. Türkiye Modeli ise bu örneklerden farklı olarak geçmiş deneyimlerin kurumsal belleğe dönüştürülmesi sayesinde daha dirençli çerçeve inşa etmektedir.

- MİLLİ KAPASİTEYE DAYALI BİR BARIŞ MİMARİSİ

Türkiye Modeli'nin en dikkat çekici ve özgün yanı, sürecin tamamen yerli ve milli kapasiteye dayanmasıdır. Dünya genelindeki birçok barış süreci üçüncü tarafların gözetiminde yürütülmüştür. Örneğin, Kuzey İrlanda'da İngiltere ve İrlanda hükümetleriyle birlikte ABD'nin aktif arabuluculuğu sürecin başarısında rol oynamıştır. Kolombiya sürecinde Norveç ve Küba garantör devletler olarak konumlanmışlardır.

Oysa Türkiye, sürecin tasarımını ve yürütmesini yalnızca kendi kurumlarıyla üstlenmiştir. Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) süreçteki koordinatör rolü, TBMM'nin demokratik temsiliyet gücü ve siyasi liderliği doğrudan sahiplenmesi, bu özgünlüğün temel unsurlarıdır. Bu tercih, yalnızca dış müdahalelere kapıyı kapatmamakta, aynı zamanda devlet kapasitesine güvenin pekiştirilmesi anlamına da gelmektedir.

- SİYASİ VE KURUMSAL SAHİPLENME

Tüm dünyada tecrübe edilmiştir ki barış inşa süreçlerinde siyasi iradenin gücü en belirleyici faktörlerden biridir. Türkiye Modeli, yalnızca yürütme organının değil, yasama ve istihbarat kurumlarının da sürece aktif biçimde katıldığı bir yapıyı öngörmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğrudan desteği, TBMM'nin kurumsal katkıları ve muhalefet partilerinin önemli bölümünün komisyon çatısı altında sorumluluk üstlenmesi, sürecin geniş meşruiyet tabanı üzerinde ilerlemesini sağlamaktadır. Özellikle de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Terörsüz Türkiye" sürecine desteği de önemli teşvik unsuru olmuştur.

Siyasal kutuplaşma ve devletin süreci kurumsal bütünlük içinde sahiplenmemesi gibi nedenlerle zayıflamış önceki girişimlerin aksine Türkiye Modeli, daha kapsayıcı zemine oturmaktadır. Demokratik meşruiyetin TBMM üzerinden sürekli yeniden üretilmesi, modelin uzun vadeli sürdürülebilirliğini artırmaktadır.

- AŞAMALI VE ESNEK TASARIM

Türkiye Modeli, barışın kırılgan doğasını dikkate alarak aşamalı ve esnek bir yapıyla tasarlanmıştır. Her aşama kendi hedefleri ve başarı kriterleriyle tanımlanmış, beklenmedik gelişmelere uyum sağlayabilecek şekilde kurgulanmıştır.

Bu tasarım, "pedal teorisi" olarak adlandırılabilecek bir mantığa dayanmaktadır: Sürekli ileriye adım atmak ama aceleci olmamak. Bu sayede yürütülen süreç duraklamaya karşı dirençli ancak aynı zamanda sabırlı bir stratejiye dayalıdır. Dünya örneklerinde özellikle Kolombiya'da aşırı hızlı üretilen çözümlerin sahada uygulanamaması kırılganlığı artırmıştır. Türkiye ise esnek aşamalarla bu tür riskleri minimize etmektedir.

- TOPLUMSAL KABUL VE ORTAK GELECEK VİZYONU

Modelin bir diğer özgün yanı, toplumsal aktörlerin sürece kademeli biçimde dahil edilmesidir. Yine ulusal ve uluslararası tecrübeler göstermektedir ki hızlı adımlar kısa vadede heyecan yaratsa da uzun vadede toplumsal meşruiyet zafiyetine yol açabilmektedir. Türkiye Modeli, toplumsal desteği ve güveni zaman içinde güçlendirerek süreci daha sağlam zemine oturtmaktadır.

Daha da önemlisi, modelin özünde farklı kimlikleri tekil tavizler etrafında değil, ortak bir Türkiye ideali etrafında birleştirme hedefi vardır. Türkiye Modeli bu yönüyle klasik "pazarlık" mantığını aşmaktadır. Örneğin, Güney Afrika'da apartheid sonrası süreç, farklı gruplara tavizler verilmesi üzerine kurulmuştur. Türkiye Modeli ise "birlikte büyüten ve kapsayan" bir vizyonu öne çıkararak, barışın ve demokratikleşmenin iç içe geçtiğini göstermektedir. Sürecin amacı kimliksel farklılıkların kurumsal çerçeveye kavuşması değil, bu farklılıkları aşan daha kucaklayıcı ve bütünleştirici anlayışın siyasi, hukuki ve toplumsal bağlamda desteklenmesidir.

- "TERÖRSÜZ BÖLGE" VİZYONU

Türkiye'nin terör sorunu hiçbir zaman yalnızca iç meselelere bağlı olmamıştır. PKK'nın Irak ve Suriye uzantıları, örgütü bölgesel aktör haline getirmeyi amaçlamıştır. Bu nedenle Türkiye Modeli yalnızca barış ve ulusal güvenliği değil, aynı zamanda bölgesel bir istikrar stratejisini de kapsamaktadır.

Suriye ve Irak merkezli koordinasyon, komşu ülkelerle yürütülen diplomatik temaslar, Türkiye'nin "Terörsüz Bölge" hedefine ulaşma niyetini göstermektedir. Bu yaklaşım yalnızca Türkiye'nin güvenliğini sağlamakla sınırlı değildir. Aynı zamanda Orta Doğu'da istikrara katkı sunacak bir barış mimarisi geliştirme potansiyeli taşımaktadır. Bu özellik, modeli uluslararası literatürde benzersiz kılmaktadır.

- RİSKLER VE DAYANIKLILIK STRATEJİLERİ

Türkiye Modeli, risklere karşı geliştirdiği çok katmanlı savunma mekanizmalarına da sahiptir. Sabotaj, toplumsal travmaların yönetilememesi, bölgesel gelişmeler ve uluslararası provokasyonlar gibi olasılıklara karşı önleyici mekanizmalar devreye sokulmuştur. Oyunbozanlara ve süreci akamete uğratabilecek adımlara karşı farkındalık ve direnç geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Örneğin, toplumun provokasyonlara karşı bilinçlendirilmesi ve aşamalı ancak şeffaf iletişim stratejileri sürecin kırılganlığını azaltmaktadır. Ayrıca toplumsal travmaların onarılmasına yönelik anlamlı ve sembolik adımlar, barış sürecinin insani boyutunu güçlendirmektedir. Bu yaklaşım yalnızca güvenlikçi değil, aynı zamanda bütüncül barış vizyonunun da göstergesidir.

- SONUÇ: İLHAM VERİCİ BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE MODELİ

Türkiye Modeli, barış literatürüne hem negatif hem de pozitif barışı bütünleştiren özgün katkı sunmaktadır. Milli kapasiteye dayalı oluşu, siyasi irade ve kurumsal sahiplenmeyi aynı anda devreye sokması, aşamalı ve esnek tasarımı, toplumsal kabulü kademeli biçimde inşa etmesi ve bölgesel boyutuyla küresel ölçekte değer taşıması, modelin başlıca ayırt edici yönleridir. Bu yönüyle model sadece Türkiye için değil, benzer sorunlarla karşılaşan ülkeler için de ilham verici deneyim niteliği taşımaktadır.

"Büyük Türkiye Uzlaşısı" olarak adlandırılabilecek bu süreç, yalnızca terör sorununu çözme stratejisi değil, aynı zamanda ortak gelecek tahayyülünü kurumsallaştıran bir toplumsal sözleşme niteliğindedir. Zira bugün Orta Doğu'da yaşanan jeopolitik dönüşüm, Türkiye için yeni tehditler ve gereklilikler doğurmaktadır. Dolayısıyla önümüzde Türkler ve Kürtlerin tarihsel kardeşlik hukuku üzerinde yükselen birlikteliklerini terör ve şiddet kıskacından kurtarmak ve sağlamlaştırmak için yeni fırsat bulunmaktadır.

Türkiye, dünyanın belirsizliklerle dolu olduğu bu dönemde geliştirdiği özgün barış yaklaşımıyla bölgesel ve küresel anlamda yeniden istikrar ve barış odağı olma potansiyeline sahiptir. Bu da Türkiye Modeli'ni hem akademik literatür hem de pratik siyaset açısından dikkate değer kılmaktadır.

Adım adım Terörsüz Türkiye'ye... Kardeşlik Komisyonu 11. kez toplandı

Türkiye yardım istenirse müdahale edecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Terörsüz Türkiye" mektubu Sakarya'daki şehit ailesine ulaştı

  • Türkiye Modeli
  • Terörsüz Türkiye
  • Talha Köse

ÖNERİLEN VİDEO

Soykırımcı İsrail, Mahna Kulesi'ni bombaladı

Kapat
Video yükleniyor...