21 Haziran 2025 Cumartesi / 25 ZilHicce 1446

Karadeniz'in güvenliğinde ''küresel'' vurgusu! Hulusi Akar: Türkiye öncü bir roldür

TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Karadeniz Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Karadeniz'in sadece bölgesel değil küresel güvenlik açısından da stratejik öneme sahip olduğunu belirtti. Akar, çok boyutlu ve kapsayıcı bir güvenlik vizyonunun şart olduğunu vurguladı. Öte yandan Akar, Türkiye'nin bu süreçte coğrafi, tarihi ve diplomatik gücüyle kilit bir aktör olduğunu ve bölgenin istikrara kavuşmasında öncü rol üstlendiğini belirtti.

AA20 Haziran 2025 Cuma 21:06 - Güncelleme:
Karadeniz'in güvenliğinde ''küresel'' vurgusu! Hulusi Akar: Türkiye öncü bir roldür

İstanbul Üniversitesi ile Büyük Sanat Vakfının işbirliğiyle "Savaş ve Barış'ın Gölgesinde Karadeniz Güvenliği: Şimdi ve Sonra" konulu "Karadeniz Güvenlik Konferansı" Rektörlük Binası'nda yapıldı.

Akar, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'de ve dünyada gelişen küresel sorunların ani, öngörülemez ve çok boyutlu şekilde ortaya çıktığını, bu durumu mevcut küresel güvenlik mimarisinin son derece kırılgan olduğunu söyledi.

Küresel sistemde ciddi erozyonların yaşandığını ifade eden Akar, "İklim değişikliği, zenginliğin ve kaynakların eşit paylaşımı, artan göç hareketleri, sınır ihtilafları, ülkeler arasında haklı veya haksız taleplerden doğan gerginlikler, enerji ve gıda yollarının kontrolü gibi sorunlar, giderek daha karmaşık, çok taraflı ve çok boyutlu hale gelmektedir. Bu sorunların çözümünde güç kullanımı elbette bir seçenektir. Ancak unutulmamalıdır ki askeri, ekonomik ve diplomatik güçlerin asıl amacı savaşmak değil, caydırıcılık oluşturmaktır. Gücün sorumlu ve stratejik kullanımının nihai hedefi, çıkış stratejisini net olarak belirlenmiş bir vizyonla mümkündür." diye konuştu.

Akar, adaletin tesis edilmediği, kamuoyu desteğinin olmadığı bir düzenin ne ulusal düzeyde ne de küresel seviyede kurulamayacağına işaret etti.

Böyle bir düzende barış ve kalıcı refah olmayacağını dile getiren Akar, "Burada özellikle vurgulamak isterim ki, medeniyetler ve kültürler arasında karşılıklı tanıma, anlama ve saygı, sadece birlikte yaşamanın değil, kalıcı küresel barışın da vazgeçilmez temelidir." diye konuştu.

TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Akar, küresel sorunların çözümünün, ülkelerin iyi ve düzenli şekilde yönetiminin sadece yönetici ve siyasetçilerin sorumluluğunda olmadığını, aynı zamanda akademisyenlerin, medya mensuplarının, ülkenin tüm fikir ve sanat insanlarının da sorumluluğunun bulunduğunu anlattı.

"Antik çağlardan beri medeniyetler denizi olan Karadeniz aynı zamanda Avrupa, Kafkasya ve Orta Doğu arasında bir geçiş alanıdır." diyen Akar, bölge ve dünya güvenliğinin sağlanmasında da bu vizyonun somut bir parçası olması gerektiğini kaydetti.

Akar, "Karadeniz'in güvenliği, bölgesel aktörler arasındaki dağınık stratejiler ve sürekli değişen ittifaklar nedeniyle bir tür fragmental kaos içinde görünüyor. Oysa, Karadeniz ülkeleri olarak bu özel ve önemli denizde istikrarın muhafaza edilmesini önceleyen bir diyalog ve işbirliği anlayışıyla yolumuza devam etmeliyiz. Boğazlar ve Karadeniz'in statüsünü belirleyen Montrö Sözleşmesi'nin bölgesel denge ve barışın teminatı olduğu unutulmamalıdır." ifadelerine yer verdi.

Karadeniz'de sürdürülebilir güvenliğin sadece askeri yollarla olmayacağına dikkati çeken Akar, şöyle devam etti:

"Karadeniz'de güvenliğin sağlanması, sadece bölge ülkeleri için değil, Avrupa, Orta Doğu ve küresel istikrar açısından da kritik önemdedir. Benzer şekilde Tuna Nehri, Dinyester, Kızılırmak'ta çok uluslu ekosistem bağlantılarını sembolize etmektedir. Karadeniz'in güvenliği sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın ve dünyanın güvenliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu bölgede barış ve istikrarın sağlanması adil, kapsayıcı ve çok boyutlu bir güvenlik vizyonuyla mümkündür. Türkiye, bu süreçte coğrafi, tarihi ve diplomatik gücüyle kilit bir aktördür ve bölgenin istikrara kavuşmasında öncü rolünü sürdürmüştür."

Akar, Türkiye'nin diplomatik çabaları sayesinde Birleşmiş Milletlerle koordineli başlatılan "Tahıl Koridoru" girişimiyle 34 milyon ton tahıl ve gıda ürününün Ukrayna limanlarından güvenli şekilde çıkarıldığını, Afrika, Asya ve Avrupa'daki ihtiyaç sahibi ülkelere ulaştırıldığını söyledi.

Türkiye'nin bu süreçte arabulucu rolünü yerine getirirken Montrö Sözleşmesi çerçevesindeki yetkilerini sorumlu biçimde kullandığını, Karadeniz'in bir çatışma alanına dönüşmesini engellediğini vurgulayan Akar, "Montrö Sözleşmesi sayesinde savaşın başından itibaren Boğazlar ve Karadeniz giriş-çıkışları kontrol altına alınmış, Karadeniz'in stratejik bir rekabet alanına dönüşmesi engellenmiştir. Aynı zamanda diplomatik yollarla silahsız insani koridor oluşturulabileceği gösterilmiş, savaş halindeki taraflarla diyalog zemini korunmuştur." dedi.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar ise Karadeniz'in değişen güvenlik dinamiklerini askeri, siyasi ve ekonomik boyutlarıyla ele almanın karşılaşılan riskleri ve fırsatları değerlendirmede önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Karadeniz güvenliğinde merkezi rol oynadığını belirten Zülfikar, "Türkiye, Karadeniz'e kıyıdaş bir ülke, NATO üyesi, Karadeniz'in giriş ve çıkışını kontrol eden Boğazlar'ın sahibi olarak çok özel bir konumdadır. Nitekim 1936'dan beri tam egemenlik yetkisi aldığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni titizlikle uygulayarak Karadeniz'de istikrar ve barışın korunmasına katkı sağlamıştır. Savaşın başladığı 2022'nin Şubat ayından beri hem Rusya'nın hem Ukrayna'nın hem de kıyıdaş olmayan tüm ülkelerin savaş gemilerine boğazları kapatma kararı almış ve titizlikle uygulamakta, ayrıca takdir almaktadır." diye konuştu.

Programa, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Başkanvekili, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Büyükelçi Prof. Dr. Çağrı Erhan, AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler ile bazı akademisyenler de katıldı.