Türkiye 1980 darbesini atlatalı 10 yıl olmuştu.. Darbe ile 40 yıl geriye götürülen ülke Özal’lı yılların ardından yeniden sıkıntılı günlere giriyordu. 1991- 1995 yılları arasını kapsayan dönem, aynı zamanda 11 yıllık koalisyon döneminin de başlangıcı sayılır. Mesut Yılmaz’ın erken seçime gitme kararıyla yapılan seçimlerde ANAP yüzde 24, DYP yüzde 27, SHP ise 20.8 oy almış ve hiçbir parti tek başına hükümet kurabilecek çoğunluğa ulaşamadı. ANAP ve DYP arasındaki düşmanlık dolayısıyla Süleyman Demirel, DYP-SHP Hükümetini Kasım 1991’de kurdu.
Kürt işadamlarına infaz
SHP genel başkanı Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı oldu. DYP-SHP koalisyonu; Kasım 1991’den Mayıs 93’e kadar Demirel hükümeti ile başladı. Haziran 93’de, Demirel’in Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Tansu Çiller ile Ekim 95’e kadar devam etti. 1993 yılı içinde Tansu Çiller, Kürt iş adamları listesini çıkardıklarını duyurdu ve bundan sonra çok sayıda faili meçhul cinayet işlendi. Bu dönemde JİTEM- çeteler- kontrgerilla- devlet-PKK- MİT ilişkileri, faili bilinemeyen infazlarla öne çıktı. Faili meçhul cinayetlerin yanı sıra, yoğun insan hakları ihlalleri yaşandı. Koalisyon hükümetinin programında öne çıkan en önemli unsur, ‘demokratikleşme’ydi. Hatta SHP, seçimlere Halkın Emek Partisi (HEP) ile beraber girmişti. İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı oluşturulmuş olmasına rağmen, demokratikleşme ve Kürt sorunu konusunda herhangi bir gelişme yaşanmadı. Koalisyon ekonomik açıdan da tam bir çıkmaz içindeydi. Enflasyon hızla artarken, 1991’de işsizlerin sayısı iki milyonu aştı. 1994’te ekonomik kriz patlak verdi. Döviz fiyatları, kısa sürede 4 kat arttı. 5 Nisan 1994’te hükümet, ‘Acı Reçete’ adı verilen bir paket açıkladı. 5 Nisan Kararları’nın bedelini işçi ve emekçiler ödedi.Faizle borçlanan vatandaş, aldığı borcu üç, dört misliyle ödemek zorunda kaldı. Kapanan ve küçülen işyerlerinden dolayı binlerce insan işsiz kaldı.
Bitmeyen kuyruklar, anarşi ve kaos
Türkiye, geçmişte bir yıl bile sürmeyen koalisyon hükümetleriyle yönetildiği dönemde hem ekonomik, hem de siyasi açıdan derin krizler yaşadı. Partilerin koalisyon ortaklığını sürdürebilme adına verdiği siyasi mücadele ve çekişmeler, ekonomiyi kötüye gidişe sürüklerken, vatandaşın cebinden bir gecede trilyonların çalınmasına yol açtı. Koalisyonlarda, dar ve sabit gelirliler bir gecede fakirleşti. İşte ‘Eski Türkiye’ gerçeği olan koalisyon hükümetleriyle yaşananlar...
Türkiye’de parlamento içerisinde oluşturulan koalisyon geleneği eskilere dayanıyor. 1946’da çok partili hayata geçildiği günden bu yana koalisyon hükümetleri neredeyse Türkiye’nin kaderiolmuştu. 30 Ekim 1923 tarihinden bu yana Türkiye’de 62 hükümet kuruldu. 5 Hükümet Askeri darbe sonrası iş başına geldi. 31 hükümette tek bir partinin milletvekilleri yer aldı. 21 hükümet de iki ya da daha çok partinin oluşturduğu koalisyonlar olarak kuruldu. 20 Kasım 1961’de İsmet İnönü Hükümeti’nde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Adalet Partisi (AP) Milletvekillerinden oluşan hükümet ilk koalisyon olarak tarihe geçti. 14 Mayıs 1950’de ezici çoğunlukla tek başına iktidar olan Demokrat Parti ile büyüyen Türkiye 10 yıl sonra darbecilerin kurdurduğu koalisyonla tanışacaktı.Ocak 1974- Kasım 1974 tarihleri arası kısa dönem hükümet yapan Necmettin Erbakan’la Bülent Ecevit koalisyonu aslında kısa sürede Kıbrıs Harekatı başta olmak üzere önemli icraatlara imza atmıştı. Ancak koalisyon kısa sürede çatladı ve yıkıldı. 1977’den itibaren ise yine koalisyonlar kuruldu.. Ardından da ülkeyi 12 Eylül 1980 darbe sürecine götürecek olan istikrarsızlık, kargaşa, yoksulluk, anarşi, benzin, gaz yağı kuyruklarıyla anılan günler başladı.
KRİZ ÇIKTI, IMF’Lİ YILLAR DÖNDÜ
Tansu Çiller, 5 Nisan kararlarıyla devalüasyon ve zam ağırlıklı sözde “istikrar paketi”nin ardından 10 yıl aradan sonra IMF’nin sert disiplinini kabul etmek zorunda kaldı. Bütçe açığının kapatılması için akaryakıttan yapılan kesinti yüzde 10’dan yüzde 25’e çıkartıldı. Kamuda personel alımları donduruldu, boş olanlar da doldurulmadı. Ekonomik krizi durduracağı söylenen paket tam uygulanamadı. Sekiz ay sonra hükümet erken seçime gitmek zorunda kaldı.
ANAYOL KRİZLERİ TETİKLEDİ
24 Aralık 1995’de yapılan seçimde Refah Partisi (RP) yüzde 21.4 oyla birinci parti oldu. Ancak Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi kendisine koalisyon ortağı bulamayınca, ANAP ve DYP 27 Şubat 1996’da “dönüşümlü başbakanlık” formülüyle ve Bülent Ecevit liderliğindeki DSP’nin dışardan desteğiyle koalisyon kurmak üzere anlaştı. Başbakanlık koltuğuna önce Yılmaz oturacak, Çiller Başbakan olana kadar hükümete girmeyecekti. 53. Cumhuriyet Hükümeti ANAYOL koalisyonuyla 6 Mart 1996’da göreve başlayacaktı.. ANAYOL’un güvenoylamasının yapıldığı oturumda DSP’liler‘çekinser’ kaldı. Refah Partisi de, ‘çekinser’ oylar nedeniyle güvenoyu rakamına ulaşılamadığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Hükümet 6 Mart’ta kuruldu.
ÖRTÜLÜ ÖDENEK SKANDALI
Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller, koalisyona başlar başlamaz bir yandan RP’nin TEDAŞ, TOFAŞ gibi yolsuzluk dosyalarına ilişkin soruşturma önergeleri peşpeşe Meclis’e geliyordu. Diğer yandan da Çiller ile Yılmaz arasında “örtülü” kavga yaşanıyordu. İlk örtülü skandalı, dolandırıcılıktan hükümlü Selçuk Parsadan’ın, 1995 seçimlerinden birkaç hafta önce, Çiller’den 5,5 milyar lira almasıydı. İkinci örtülü ödenek skandalı Çiller’in, Başbakanlık görevini Yılmaz’a devretmeden hemen önce yaşandı. Örtülü ödenekten 500 milyar lira çektiği ortaya çıktı. Çiller kesin dille reddetti, ancak o dönem Hürriyet Gazetesi’nde bu paranın çekildiğine ilişkin ödeme emri yayımlandı. Ancak ANAYOL hükümeti, kurulduktan yaklaşık üç ay sonra yolun sonuna yaklaşmıştı. Çiller, belgeyi, Yılmaz’ın sızdırdığını düşünüyor, Yılmaz “Çamurun üzerinde oturmam” diyordu.
İĞNEDEN İPLİĞE ZAM YAĞDI
ANAP-DYP hükümet ortakları arasındaki gerilim sürerken, bir yandan iğneden ipliğe zam yaparak, diğer yandan da KİT özelleştirmelerini hızlandırıyordu. Tüp gaz, akaryakıt, elektrik, posta ücretleri 3.5 aylık dönemde yüzde 30’dan fazla zamlandı. KİT özelleştirmeleri hızlandırıldı. Mesut Yılmaz, özelleştirme ağırlıklı paketi açıkladı. KDV oranı artırılıp, akaryakıt, tütün mamulleri, alkollü içkiler gibi ürünlerden Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınması yoluyla dolaylı vergi oranı yüzde 59.3’e çıkarıldı. Hükümet kurulalı henüz bir ay olmuşken, bu kez TEDAŞ gensorusu Meclis’e geldi.
TEDAŞ SKANDALI HÜKÜMETİ DAĞITTI
ANAP’lı 30 milletvekiliÇiller aleyhine verilen önergede kabul oyu vereceğini açıklayınca Çiller, “Bu durumda ben de RP ile koalisyon kurarım” tehdidinde bulundu. Ancak Çiller hakkındaki önerge, Genel Kurulda 140’a karşı 373 oyla kabul edildi. TEDAŞ’dan sonra TOFAŞ olayından dolayı da Çiller’le ilgili Meclis Soruşturması açılması önergesi 376 oyla kabul edildi. 22 Mayıs 1996’da DYP’li Devlet Bakanları Ayvaz Gökdemir ile Ünal Erkan istifa etti. 24 Mayıs’ta DYP Genel İdare Kurulu, Hükümetten çekilme kararı aldı. 27 Mayıs’ta da RP, ANAYOL Hükümeti’ni düşürmek amacıyla Başbakan Yılmaz hakkında gensoru önergesi verdi. Kısa süre sonra da hükümet düştü.
Suikastler, provokasyonlar
Faili meçhuller, suikastler, halk düşmanlığı, yolsuzluklar, ekonomik krizler, oligarşinin korkunç derecede zenginleşmesi bu dönemde yani 1993’te oldu. Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis, Turgut Özal, Mehmet Sincar, Bahtiyar Aydın, Cem Ersever’in ölümleri, Sivas Madımak olayı, Başbağlar katliamı bu dönemde yaşandı. Sivas’taki Madımak Otel’de kalan 35 kişi provokasyonda yanarak öldü.