13 Haziran 2025 Cuma / 17 ZilHicce 1446

Kene için özel önlem! Bakan Memişoğlu duyurdu: KKKA aşısı üreteceğiz

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan kene vakalarına ilişkin açıklamada bulunan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, kene ile ilgili anormal bir durum olmadığını belirterek, 'Kırım Kongo Kanamalı Ateşi aşısı üreteceğiz' dedi.

TRT HABER12 Haziran 2025 Perşembe 22:29 - Güncelleme:
Kene için özel önlem! Bakan Memişoğlu duyurdu: KKKA aşısı üreteceğiz

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, TRT Haber Kanal Koordinatörü Mücahid Eker'in sorularını cevapladı.

Bakan Memişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Şimdi biliyorsunuz, özellikle 1999 depreminden sonra devlet olarak, AFAD'ın kurulması ve depremlere karşı hazırlıklı olma konusundaki politikalarıyla da gerçekten Türkiye bu tür afetlerde çabuk reaksiyon verebilen ve organize olabilen bir ülke. Maalesef deprem bizim gerçeğimiz. Özellikle büyük afet olarak yaşadığımız hem 6 Şubat'ta hem daha öncesinde, deprem felaketleriyle karşı karşıya kaldık. Tabii deprem anında veya deprem sonrasındaki reaksiyonlar ve o konudaki yönetsel yeteneklerin esasında deprem öncesinde çok daha hazırlıklı hale getirilerek can kayıplarının veya fiziki yapıların kaybının önlenmesi çok daha kolay.

Biz Sağlık Bakanlığı ve sağlık sistemimiz olarak hem 6 Şubat depreminde hem daha öncesinde hem COVID'de de bu tür afetlerle mücadelede ve hazırlık anlamındaki yeterliliğimizi esasında dünyaya ispat ettik. Hatta şöyle söyleyeyim, 6 Şubat depreminde gerçekten çok büyük bir acı ve çok büyük bir alanda yüzyılın esasında felaketiyle karşı karşıya kaldık ve sağlık sistemimiz ilk 24 saat dahil, ilk 0'ıncı saniyesinden itibaren, bu 11 ildeki bütün insanlarımızın yardımına koşabilen, aynı zamanda koordinasyonunu iyi sağlayan ve oradaki bütün yaralıların ve gerekli olan tedavileri yerinde veya işte Mersin, Adana, İstanbul gibi, Ankara gibi drenaj sisteminde kullanarak çok büyük bir başarı elde etti. Bu hem Dünya Sağlık Örgütü, hem dünyadan gelen, bize destek veren bütün ülkeler tarafından hayranlıkla ve takdirle karşılandı. Bu konuda ben o zaman görev yapan her vatandaşımıza, ama özellikle sağlıkçılara çok teşekkür ediyorum.

Bizler sağlıkla ilgili depreme hazırlığı en çok ön planda tutan kurum oluyoruz ve olmalıyız da. Ve bugün de aynı şekilde bizim deprem öncesi hazırlıklarımız her depremde veya her afette aldığımız tecrübelerle, geri bildirimlerle daha da geliştiriyoruz. Özellikle İstanbul'da, mesela son depremde dahil bizim şöyle bir alanımız var. Sağlıkla ilgili ilk 8, 72 ve ondan sonraki saatlerle ilgili planlamalarımız var. Böyle olunca da biz esasında depremin planlamasını ve depremde nasıl hareket edeceğimizi deprem öncesinde personelimize ve sağlık çalışanlarına öğretiyoruz. Bu neyi sağlıyor bize? Esasında reaksiyonun o deprem anında kendi kendine olabileceğini, kendi kendine yönetsel olarak ne yapacağını bilen bir sağlık sistemini oluşturduk. Yani siz 0'ıncı saniyede deprem olduğunda veya İstanbul örneğini vereyim bizim sağlıkçılar o anda ne yapacaklarını, nasıl bir reaksiyon göstereceklerini, nasıl hareket edeceklerini öğreniyorlar. İstanbul için de özellikle söylüyorum, 12 tane hastanemiz var izolatörlü, şehir hastaneleri büyük oranda. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi şehir hastaneleri bizim hayalimizdi, gerçeğe dönüştürdük ve en önemlisi de bu depremlerde inanılmaz fonksiyonlar gördüler. Çünkü izolatörlü, yıkım imkanları veya yıkılmayla ilgili bir riskleri yok. 24 saat çalıştıkları için de depremde bizim ana üslerimiz olacaklar ki Mersin öyle oldu, Adana öyle oldu ve sağlık sistemi bu ana omurga üzerinde kendi kendine ilk 24 saat yetebilecek kadar hazır halde. Ama şu var, öncesinde de toplumun hazır olması gerekiyor. Yani biz deprem maalesef depremle karşı karşıya olma riski yüksek bir toplumuz. Onun için depremde nasıl hareket edeceğimizi, sadece fiziki yapıları düzeltmek değil, esasında hareket tarzımızı da iyi düzeltmemiz lazım. Davranış yöntemlerimizi ona göre hareket etmemiz lazım.

Her bir yere girdiğimizde ya deprem olursa ben ne yaparım? sorusunu sormalıyız. Veya işte deprem oldu ben önce kendi canımı sonra çocuklarımı, annemi, babamı ailemi düşünüyorum. O zaman onlarla nerede buluşacağım, nasıl buluşacağım? Onları bile esasında planlamamız lazım deprem öncesinde. Ve bu çok önemli. Toplumsal davranışlarımızı ve toplumsal mentalitemizi otomatik depremde ne yapacağımızı önceden planlayarak ve öğrenerek acılarımızı azaltmamız lazım. Ve bu hazırlığı her zaman yapmamız lazım.

Biz sağlık sistemi olarak topluma şunu net ifade ediyorum ki her türlü afete geçmişte nasıl başarıyla müdahale ettiysek, onları canlarını ve sağlıklarıyla ilgili her türlü organizasyonu yapabildiysek, bundan sonra da her türlü afete hazırız ama Allah bize bir daha öyle acılar göstermesin diye de dua etmemiz lazım.

Biz dünyanın en iyi sağlık hizmeti sunan ülkelerinden bir tanesiyiz. Özellikle son 20 senede hem altyapıyı hem teknolojisini, hem bilişim altyapısıyla beraber koordinasyonun yönetsel kabiliyeti artmış bir sağlık sistemimiz var. Bu dünyaya örnek, hizmet anlamında. Sayın Cumhurbaşkanım gerçekten bu konuda bir canı kurtarmanın ne demek olduğunu bize öğreterek, bu talimatlarla bizi yönlendirerek bu sistemi gerçekten dünyaya örnek haline getirdik sağlık hizmeti anlamında ve özellikle hekim grubu, sağlık çalışanları grubu Türkiye'nin gerçekten çok çalışkan ve özverili, empati duymasını bilen, diğergamlığı yaşayan insanlar gerçekten çok özverili insanlarla çalışıyoruz. Yani sağlık personeli anlamında Türkiye çok şanslı.

Bunun yanında esasında bir de sağlıklı toplum oluşturmamız gerekiyor. Yani biz sağlık hizmetini iyi veriyoruz ama bugün baktığınız zaman siz şimdi diyorsunuz 3 milyon kişiyi gönüllülük esasına göre kilo boy ölçümü yaptık. Şimdiye kadar mayıs ayında, temmuza kadar bunu 10 milyona çıkartmayı düşünüyoruz ki bu gönüllülük esası sonra bir daha vurguluyayım. Ama sağlıklı toplum oluşturmamız için sadece bizim sağlığın çabası yetmez. Sağlıkçının da çabası yetmez. Toplumun buna katılımı ve farkındalığı oluşması gerekir. O nedenle biz eskiden bunlar sağlık ocaklarında, aile sağlığı merkezlerinde, hastanelerimizde tabii ki sağlık hizmeti veriyoruz. Ama eskiden toplumun gelmesini ve kendisini tartmasını veya benim ihtiyacım var demesini bekliyorduk. Biz bu paradigmayı değiştirdik şimdi. Biz topluma gidelim dedik. Çünkü toplumu aynı zamanda sağlık anlamında da hem bilinçlendirmemiz hem de farkındalığı oluşturmamız gerekiyor. Onun için sahaya çıktık ve dedik ki topluma senin gerçekten kilo sorunun var. Obezite sorunumuz var. Türkiye'nin baktığınız zaman toplumsal olarak riskleri var. Bunlardan bir tanesi kilo, obezite.

Bakın dediniz %35'i fazla kilolu çıkmış şimdiye kadar. Şu ana kadar 3 milyon insanı tarttık ve boyunu ölçtük. %35'i fazla kilolu... Biz şu anda dünyanın en üst seviyesindeyiz kilo anlamında. %27'si obez bir de. Yani toplam %52, %55 bandında insanlarımız istediğimiz kiloda değil. O nedenle biz bu kiloyu insanların sağlığı için istiyoruz. Yani biz kimseye kilon yüksek diye a sen kilolusun demek için bunları yapmıyoruz. Kilo bir sağlık sorunu diyoruz. Bu sağlık sorunu ileride veya yaşamının herhangi bir döneminde kendisine farklı hastalıklar ortaya çıkaracak. Bakın kalp hastalıkları, eklem hastalıkları, tansiyon, inmeler, bunların hepsi kiloyla bağlantılı hastalıklar. Başka bir şey de ifade edeyim. Uyku kalitesi, kilonuz eğer fazlaysa uyku kaliteniz çok düşük ve normalde sabah kalktığınız zaman zaten yorgun kakıyorsunuz.

Bir örnek vereyim. Bir margarin 250 gram. Siz bir margarinle 250 gramda 10 tane alsanız 2,5 kilo eder. 10 tane margarin sabah kalkın, sırtınıza takın, dolaşın bakalım akşama kadar nasıl hissedeceksiniz? Yani 5 kilo, 10 kilo insanların vermesi gerekiyor. Bunun yanında başka bir şey yapıyoruz.

Bu sağlıkla ilgili koruma sadece obeziteyle ilgili değil. Sigara da aynı sorunumuz var. Bugün toplumun üçte biri maalesef sigara içiyor. Sigara bugün akciğer kanseriyle dünyanın en önde gelen ülkelerinden bir tanesiyiz. Kilo, sigara, bağımlılık, bunlar hareketsizlik bizim toplumumuzun riskleri olarak görüyoruz. Ve bunları biz temel sağlığın, koruyucu sağlığın en önemli düzeltmesi gereken parametreleri olarak görüyoruz. Ve bununla ilgili ne yapıyoruz? Topluma bunun farkındalığını oluşturmaya ve onları sağlık ve kendi sağlık bedeninin sağlığını korumasını öğretmeye çalışıyoruz. Ve kültürünü de oluşturmaya çalışıyoruz. Ne yaptık? Onu da söyleyeyim. Bu insanları ölçtük, ölçmekle bırakmadık ki. Bu insanlara dedik ki Sağlıklı Hayat Merkezlerimizde diyetisyenlerimiz size her türlü hizmeti ücretsiz veriyor dedik. Türkiye'de 288 tane var. Bu sene Allah nasip ederse 100 tane daha ilave edeceğiz onlara ki yaklaşık 60 küsur tane daha 5 ayda ilave ettik. Ama Sağlıklı Hayat Merkezlerine gitsinler.

KENE İLE İLGİLİ ANORMAL BİR DURUM YOK

Bakan Memişoğlu kene ile ilgili anormal bir durum olmadığını açıklayarak, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi aşısı üreteceğiz" dedi.