25 Kasım 2025 Salı / 5 CemaziyelAhir 1447

Komisyonun İmralı ziyareti! AK Parti Sözcüsü Çelik: Pazarlık ve taviz söz konusu değil

AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Terörsüz Türkiye süreci hakkında, 'Terörsüz Türkiye konusunda cumhur ittifakı olarak ne yaptığımız biliyoruz. Terörsüz Türkiye'nin odak noktası PKK'nın bütün unsur ve uzantıları ile fesih ve silah bırakmasıdır. Irak için geçerli, Suriye için geçerli, İran'daki kolları için geçerli, illegal yapılanmalar için geçerli, Avrupa'daki yapılanmalar için geçerlidir' dedi. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun İmralı ziyareti hakkında ise Çelik, 'Büyük milletimiz, Aziz milletimiz müsterih olsun. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir taviz ve pazarlık hiçbir şekilde söz konusu değildir' ifadesini kullandı.

AA25 Kasım 2025 Salı 16:35 - Güncelleme:
Komisyonun İmralı ziyareti! AK Parti Sözcüsü Çelik: Pazarlık ve taviz söz konusu değil

Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı'na ilişkin, parti genel merkezinde açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik, MKYK'de, Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüş'ün yeni üyelik hedefleri, yeni çalışma hedefleri ve şimdiye kadar yapılan çalışmaların değerlendirilmesiyle ilgili kapsamlı bir sunum yapacağını söyledi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un da bir sunum yapacağını dile getiren Çelik, "Bütün dünyada evsizlik, konutsuzluk gibi çok büyük problemler artık güvenlik meselesi haline gelmişken, Türkiye bunu insani standartları yükseltecek bir biçimde son derece güçlü bir şekilde ortaya koyuyor." diye konuştu.

Bunun sadece fiziki olarak vatandaşı konutla buluşturmak olarak görülmemesi gerektiğini belirten Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dünyanın negatif yöne doğru gittiği bir alanda Türkiye'nin pozitif ayrışması sayesinde bu gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı'mızın ilk günden beri ortaya koyduğu irade, hatta partimizin programından başlayarak partimizin kurulduğu günden beri ortaya koyulan irade, bugün gerçekten bütün dünyanın merak ettiği bir durum ortaya çıkarmıştır. Dünyada konuta erişim konusunda yaşanan sıkıntıların, aynı zamanda şehirlerin içinde büyük güvenlik problemleri, büyük eşitsizlikler yarattığı da göz önüne alındığında, Türkiye'nin yaptığı konut kampanyası hem deprem bölgesinin ayağa kaldırılması açısından hem de Türkiye'nin diğer yerlerinde dünyadan pozitif ayrışma bakımından çok önemli işlere imza atıyor."

"KADINLAR İNSANDIR, BİZ DE İNSANOĞLUYUZ"

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'ne işaret eden Çelik, siyasetlerinin ana mottosunu Neşet Ertaş'ın "Kadınlar insandır, biz de insanoğluyuz." sözünün oluşturduğunu aktardı.

İktidara geldikleri ilk günden itibaren özellikle kız çocuklarının eğitiminden, kadınlara yönelik şiddete karşı mücadeleye kadar birçok alanda çok yönlü bir mücadele verdiklerini belirten Çelik, "Tabii bu mücadelenin çok boyutlu olması gerekiyor. Sadece kanunların yapılması yetmiyor. Siyasetin dilinden medya diline, sivil toplumun oluşturacağı hassasiyetlerden aile içi eğitime, erkek çocuklara biçilen rollere kadar birçok şeyin hep beraber ele alınması gerekiyor. Bütün bunların sağlıklı, değerlerimize uygun bir şekilde yerli yerine oturtulması gerekiyor." açıklamasını yaptı.

Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kesin talimatları olduğunu söyleyen Çelik, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın şiddetle mücadele konusunda 7 gün 24 saat esasına göre faaliyet yürüttüğünü söyledi.

Ömer Çelik, İçişleri Bakanlığının şiddet konusunda kadınları koruyan etkili uygulamaları olduğunu belirterek, bu uygulamalar üzerinden başvurulması durumunda güvenlik güçlerinin mümkün olan en kısa sürede müdahalede bulunduğunu anlattı.

KADEM'İN "TURUNCU NOKTA" KAMPANYASI

BM'nin şiddetle mücadelede kullandığı rengin turuncu olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bugün bu konudaki en güçlü sivil toplum örgütlerinden KADEM bir kampanya başlattı, 'Turuncu Nokta' kampanyası. Bunun özellikle bugünlerde hepimiz tarafından benim taktığım gibi bu rozeti takarak bu mücadeleye destek verilmesi gerekiyor." diye konuştu.

KADEM'den aldığını belirttiği rozetleri erkek basın mensuplarına dağıtan Çelik, "Bu rozeti bir hafta boyunca takmayan erkek arkadaşımız varsa onun sorularını cevaplamayacağım bundan sonra." ifadesini kullandı.

Bu kampanyaya hep beraber destek verilmesi için çağrıda bulunan Çelik, şöyle konuştu:

"Maalesef dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de çok acı verici olaylarla karşılaşıyoruz. Buna da tabii 86 milyonun başında sürekli polis olmayacağına göre, sürekli güvenlik gücü, jandarma olmayacağına göre bu topyekun seferberlik gerektiren, topyekun duyarlılık, topyekun hassasiyet gerektiren esasında hem kendi değerlerimizden güç almamız hem de bugün modern dünyanın geldiği noktada kendi değerlerimizle bu yaklaşımları gayet kolaylıkla buluşturabileceğimiz bir noktadayız."

"Kadının uğradığı şiddet sadece bir bireyin uğradığı şiddet olmuyor. O bütün bir toplumun uğradığı şiddet oluyor." diyen Ömer Çelik, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanı'mızın ilk günden itibaren net iradesi, bu konuda partimizin ortaya koyduğu politikalar, bu konudaki metinler, yaklaşımlar çerçevesinde en güçlü bir şekilde bununla mücadele edeceğiz. Tabii bütün bunları yaparken KADEM gibi bu konuda uzmanlaşmış sivil toplum örgütleriyle de güçlü bir şekilde işbirliği yapacağız. Burada adını sayamadığım birçok sivil toplum örgütü de bu konuda hassasiyet üretiyor. Biz hepsine kapımızın açık olduğunu, ilgili birimlerimizin kapısının açık olduğunu, ortak çalışmalar teklifi geldiğinde bunları her zaman memnuniyetle karşıladığımızı ve bu konuda hassasiyet ortaya koyduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Onun için siyasetin dilinden medya diline kadar, ailede kullanılan dile kadar her konudaki hassasiyetlerimizi sürekli güncelleyerek ve toplumla paylaşarak bu kötülükle mücadeleyi sürdüreceğiz."

24 Kasım Öğretmenler Günü'nü de kutlayan Çelik, "Hükümetlerimiz döneminde Milli Eğitimin bütçesini, savunma bütçesinin önüne geçirecek, Milli Eğitim alanında en güçlü atılımları yapacak pek çok siyasete, pek çok politikaya, pek çok yaklaşıma imza attık." diye konuştu.

Yapay zekanın hangi meslekleri yok edeceğine dair tartışmaların olduğunu hatırlatan Çelik, konuya ilişkin kitaplar okuduğunu ve ilgili podcastleri dinlediğini, tartışmaları takip ettiğini söyledi. Çelik, şöyle devam etti:

"Bence okuduğum kitaplarda çok temel bir yanlış yapılıyor. O da şu, yapay zekanın ortaya çıkmasıyla birlikte okulun önümüzdeki 10-30 yıl sonra pek çok ülkede ortadan kalkacağını söylerken, öğretmenlik mesleğinin de ortadan kalkacağını söylüyorlar. Bu öğretmenlik mesleğinin ne olduğunu anlamamak demektir. Öğretmenlik mesleği sadece bilgiyi aktaran, bilgiyi öğreten bir meslek değil. Tabii en başta bilginin ne olduğunu bilgiye nasıl yaklaşılacağını da değerlendirmek lazım. Yoksa bugün sosyal medyadan ya da internet yoluyla birçok bilgi elde edilse de bunlara nasıl bakılacağı, hangi açıdan ve hangi metotla bakılması gerektiği konusunda bir bilinç yoksa, eskiden az bilgi yüzünden yapılan yanlışlar bugün metodolojisi olmayan çok bilgi üzerinden yapılıyor. Esasında rehberlik yani öğretmenlik dediğimiz hadise, bize bilgiye hangi açıdan bakmamız gerektiğini, bütün bu bilgi bombardımanı içerisinde sahih olanın, temiz olanın doğru olanın gerçekten çeşitli süreçlerden süzülerek gelmiş olanın hangi bilginin doğru olarak yerine konumlandırılması gerektiği konusunda bir rehberliktir."

"AFRİKA, BASKIYLA VE ZULÜMLE EŞİTSİZLİĞE MAHKUM EDİLMENİN EN BÜYÜK SEMBOLÜ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'ne katıldığını, bu zirvenin bir takım özellikleri olduğunu belirten Çelik, "Bir kere ilk defa Afrika kıtasında gerçekleşiyor. Tabii bunun üzerinde durmak gerekir, dünyanın büyük ekonomilerinin ilk defa Afrika kıtasında G20 formatında bir toplantı yapmasının altını çizmek gerekiyor." diye konuştu.

Afrika'yı sömürenlerin, Afrika'ya kötülük yapanların, halen Afrika'yla kurdukları ilişkilerde barbarlık, katliam, sömürgecilik ve zulümle anılanların refahı paylaşmayla ilgili stratejiler konusunda cimri davranmalarının altının çizilmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, "Afrika, küresel adalet açısından ve bu zirvede de ifade edilen, 'Afrika'yla eşit ve adil ortaklık' mottosu açısından çok daha fazlasını hak eden bir kıta. Bugün gelinen noktada, Afrika'yla eşit ve adil ortaklık söyleniyor. Afrika, baskıyla ve zulümle eşitsizliğe mahkum edilmenin, adaletsizliğe mahkum edilmemenin yeryüzündeki en büyük sembolü. Onurlu, haysiyetli, insan onuruna yakışır bir yaşamı dünyanın her tarafındaki insanlar hak ediyor ama bundan en çok mahrum bırakılmışların, birtakım devletler eliyle Afrika olduğunu görüyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Bazı ülkelerin Afrika'ya bakarken yer altı ve yer üstü kaynaklarını gördüğünü, Türkiye'nin ise insanları ve gerçek hikayelerini gördüğünü söyleyen Ömer Çelik, "O sebeple de dış politikadaki Afrika yaklaşımımızın çıkar odaklı değil insani, güvenlik açısından, her gittiğimiz yerde eşit ortaklık kurma ve oraların geleneklerine, göreneklerine, beklentilerine içten bir saygı gösterme şeklinde olduğunu bir kere daha ifade etmek gerekir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Zirvesi'ndeki konuşmaları ve ortaya koyduğu iradeyle gurur duyduklarını söyleyen Çelik, Türkiye'nin hem küresel dayanışma hem küresel eşitlik hem de dünyanın sürdürülebilirliği açısından en dengeli, en doğru politikaları ortaya koyan ülke olduğunu kaydetti.

Zirvedeki liderlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünyada yükselttiği dengeli sesin ve çatışma bölgeleriyle ilgili ortaya koyduğu arabuluculuk liderliğinin ne kadar kıymetli olduğunun altını çizdiklerine şahit olduklarını anlatan Ömer Çelik, şunları kaydetti:

"Bu son derece önemlidir. Herkesin bir bakıma küresel siyasetin bir marjinal tarafında yer alıp karşı tarafla konuşmadığı, karşı tarafla dengesiz ilişki kurduğu bir dönemde bütün taraflar Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradenin ne kadar dengeli bir ses olduğunu ifade ediyorlar. Çatışma bölgelerinde ara buluculuk konusundaki liderliğinin tartışılmaz olduğunu ifade ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız hem bu Zirve vesilesiyle hem de MKYK'mızın açılışında yaptığı konuşmada, Gazze konusuna özel bir önem verdi. Hem konuşmalarında hem ikili görüşmelerinde İsrail'in ateşkes başlığı altında bile ateşkesi ağır bir şekilde ihlal eden davranışlarına dikkat çekti ve bu konudaki küresel inisiyatifin daha da sıkılaştırılması gerektiği konusunun altını çizdi.

Gelinen noktada Gazze'de bir ateşkes var ama bu ateşkes her gün İsrail tarafından ihlal ediliyor. Beyrut'a saldırıyor, Gazze'ye saldırıyor. Öldürmeye ve soykırım siyasetine devam ediyor. Yine bu mutabakatın başlangıcında 600-700 yardım tırının girmesi öngörülüyordu. İsrail, bunu henüz 200 düzeyinde veya daha altında tutuyor. Bu konudaki soykırım siyaseti, insanları temel ihtiyaçlarından mahrum etmek şeklinde bir yaklaşımla maalesef devam ediyor. Ateşkes son derece kırılgan bir noktaya gelmiştir. Bu doğrudan Netanyahu'nun açıklamaları ve verdiği emirler yüzünden gerçekleşmektedir. Bütün dünyayı bu konuda, tehlikeye bir kere daha dikkat çekiyoruz."

Terörsüz Türkiye'nin her zaman gündemlerinde olduğunu söyleyen Çelik, AK Parti iktidarları öncesinde de terör örgütünün silah bırakması için çeşitli yasa ve düzenlemelerin çıkarıldığına dikkati çekti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin egemen bir devlet olarak egemenlik araçlarını hem sert güç unsurlarıyla hem de yumuşak güç unsurlarıyla güçlü bir şekilde kullandığını vurgulayan Çelik, "Bugün geldiğimiz noktada yine hukuk devletinin imkan ve kabiliyetleri içerisinde bu yaklaşımlar ortaya koyulmaktadır. Terörsüz Türkiye'nin odak noktası PKK'nın bütün unsur ve uzantılarıyla feshi ve silahları bırakmasıdır. Bu Irak, Suriye, İran'daki kolları için geçerli, illegal yapılanmalar ve Avrupa'daki yapılanmalar için de geçerli. Aynı şekilde bu terörsüz bölge konusuna da ilham kaynağı olacaktır." diye konuştu.

Terörsüz Türkiye'nin bir devlet politikası olduğunu belirten Çelik, "Burada Terörsüz Türkiye'ye ulaşmak için samimiyetle bir önerisi, eleştirisi olan varsa tabii ki dinliyoruz. Ama onun dışında herhangi bir fikri, yöntem önerisi olmayıp da topyekun reddiyeci bir tavırla suçlama, etiketleme, hakaret etme ve gayri meşru bir takım siyasi etiketlemeler yoluyla süreci zehirlemeye çalışanların yaptıklarına müsaade etmeyeceğiz tabii ki." ifadelerini kullandı.

"BU MESELEYE VERİLEN DESTEĞİN ÜLKEMİZİN BİRLİĞİNE VERİLMİŞ BİR DESTEK OLDUĞU UNUTMAMALIDIR"

Terörsüz Türkiye ile ilgili takip edilen yolun meşruiyet alanı içerisinde olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti kendi egemenlik alanı içerisindeki mekanizmaları ve araçları kullanarak bir devlet politikası olarak bu süreci yürütmektedir. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir taviz ve pazarlık hiçbir şekilde söz konusu değildir. İyi niyetle, doğru siyasetle bu meseleye destek vermek isteyen, Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak isteyen herkesin katkısı son derece kıymetlidir. Bu meseleye verilen desteğin ülkemizin birliğine, bütünlüğüne, dirliğine verilmiş bir destek olduğu unutmamalıdır. Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak anlayışı bu sürecin üst ifadesidir."

Terör örgütü PKK/YPG'nin elebaşlarından "Mazlum Abdi" açıklamalarının sorulması üzerine Çelik, "Söylediklerimiz açıktır, biz retorikle ilgilenmiyoruz. Şu kişinin ya da bu kişinin açıklaması üzerine bir yorum yapmıyorum. Birisi ben Türkiye Cumhuriyeti'nin hasmı değilim, tehdit teşkil etmiyorum diyorsa bizim bunu fiilen görmemiz lazım. Eğer biz yarın bir gün Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırmak için tahkimat içerisinde olanları tespit ediyorsak 'biz Türkiye için bir tehdit teşkil etmiyoruz' retoriğinin bizim için bir anlamı yok. Bizim gördüğümüz şudur, SDG terör örgütü PKK terör örgütünün Suriye koludur." değerlendirmesini yaptı.

"CUMHUR İTTİFAKI TAM BİR MUTABAKATLA SDG'NİN DE SİLAH BIRAKMASI GEREKTİĞİNİ İFADE ETMİŞTİR"

Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenliğinin pazarlık konusu yapılamayacağını söyleyen Çelik, şunları kaydetti:

"Asıl odak terör örgütünün feshi ve silahları bırakmasıdır. Bu konudaki iyi niyetli sözleri tabii ki not ediyoruz ama iyi niyetli sözlerin yerine gelmesini bekliyoruz. Retorik düzeyinde kalmamasını bekliyoruz. Dolayısıyla birisi 'ben Türkiye için tehdit teşkil etmiyorum' dediğinde bu sözü fiilen ve fiziken görmemiz, tespit etmemiz, teşhis etmemiz ve teyit etmemiz lazım. Bütün bunların gerçekleşmesi lazım. Suriye'deki merkezi hükümetle yaptıkları 10 Mart Mutabakatı hayata geçtiğinde bu unsurlar kendilerini Türkiye için tehdit olmaktan çıkaracaklar. Cumhur İttifakı tam bir mutabakat içerisinde SDG'nin de silah bırakmasını ve 10 Mart Mutabakatına uyması gerektiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla mesele kişiler değil, mesele hem bölgenin güvenliğidir hem Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğidir."

Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin arabuluculuk rolüne ilişkin yeni bir gelişme olup olmayacağına yönelik soru üzerine Çelik, Türkiye'nin savaş ile ilgili görüşlerinin net olduğunu söyledi.

Çelik, "Cumhurbaşkanımız, belki de hem Putin ile hem de Zelenskiy ile son derece net şekilde, güvenilir bir zeminde konuşabilen tek lider. Dünkü Başkan Putin ile olan görüşmede de bu konu gündeme geldi, önümüzdeki dönemde de gündeme gelecek." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çevrim içi düzenlenecek Gönüllüler Koalisyonu Liderler Toplantısına katılacağını bildiren Çelik, görüşmenin saat 18.00 gibi gerçekleşebileceğini ifade etti.

Haziranda infaz düzenlemeleriyle alakalı çalışma yapıldığını anımsatan Çelik, "Belki onların güncellemesiyle ilgili değerlendirme var. Son taslağı üzerinde çalışılıyor. Cuma günü falan Meclis Başkanlığına teslim edilecek, ondan sonra da komisyona gelecek." şeklinde konuştu.

"YAPACAKLARI EN YANLIŞ İŞ, SİLAHLANMA YARIŞINA GİRMEKTİR"

Çelik, Güney Kıbrıs Rum Kesiminin silahlandırılmasına yönelik soru üzerine, şunları söyledi:

"Rum tarafının şimdiye kadar söylediği müzakere, Ada'da barışla ilgili yaklaşılması gereken konular üzerindeki silahlanma sürecindeki iddialarını yok ediyor. Sadece bu konu değil, orada bir silahlanma şeyi içerisine girdiğini görüyoruz. Fakat Adada ev bile yapamayacak kadar, Adanın her tarafını silahlandırsan ne olur? Geçmişte Kıbrıs Türklerine karşı o zulümler yapıldığında Ayşe tatile çıktı ve gereği yapıldı Türkiye Cumhuriyeti tarafından ve en zor koşullarda yapıldı.

Şimdi biz Ege'de, Akdeniz'de çatışma istemiyoruz, herhangi bir şekilde sorunların masa dışında bir yerde ele alınmasını istemiyoruz. Ama Yunanistan'ın, Türkiye'nin savunma sanayisine dönük yaklaşımını, en son askerlerimizin şehit olduğu uçak kazasında o kargo uçağının resmini paylaşarak Yunan Hava Kuvvetlerinin zihniyetini bir kere daha gördüm. Bunlar hastalıklı şeyler, normal bir yaklaşım değil, askeri değerlere de uymuyor, insani değerlere de uymuyor, siyasi değerlere de uymuyor. Askerlik sanatı, askerlik değerleri diye bir şey var. Böyle bir şey olur mu? Dolayısıyla Rum tarafı açısından ise mesele giderek kendilerini Avrupa Birliği üyeliğinin verdiği şımarıklıkla giderek daha marjinal noktalara doğru sürüklüyorlar. O yüzden yapacakları en yanlış iş, bu silahlanma yarışına girmektir. Bundan daha yanlış iş, bu silahlanma yarışına İsrail'in desteğiyle girmektir."

Bütçe görüşmelerinde yaşanan gerginliklere ilişkin soru üzerine Çelik, bu tip şeylerde kişilerin konuyu öne çıkarmak yerine kendini öne çıkardığını söyledi.

Adalet Bakanlığının bütçe görüşmelerinde yaşanan tartışmaya da değinen Çelik, "Günün sonunda bakın muhalefetten gelen, CHP'den gelen birtakım itirazlar var fakat eleştirel olarak akılda kalıcı bir tane cümle yok. Bir tane siyaset üretimi anlamına gelecek cümle yok. Sadece bu bahsettiğiniz polemikler, birtakım gürültüler, mizansenler gündeme geliyor. Halbuki kayda geçecek, biz de isteriz ki not alalım da bunu bir bakın bunu bir değerlendirelim, bunun üzerinde çalışalım ama şimdiye kadar maalesef öyle bir şey gelmiyor. Bugün de özellikle CHP Milletvekilinin daha doğru bir dille, daha zarif bir şekilde orada konuşma yaparak bu meseleyi daha doğru bir yöntemle ele almasını arzu ederdik." diye konuştu.

ÖNERİLEN VİDEO

Faciaya kıl payı: Heyelan anı kamerada

Kapat
Video yükleniyor...