26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

25 Nisan darbe planı

Gülen’den talimatı alan paralel çete, 25 Nisan gecesi kopya dosya ile hakimden hukuksuz bir karar çıkartarak Silivride’ki 75 tutuklunun parmaklıkların ardından kurtulmasını ve yurtdışına kaçmasını planladı. Son anda engellenen hain girişim sonrası HSYK soruşturma başlattı

Helin Şahin27 Nisan 2015 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
25 Nisan darbe planı

Paralel Yapı soruşturmasındaki hukuksuz tahliye kararının talimatı Fethullah Gülen’den geldi, ardından harekete geçen avukatlar senaryoyu hayata geçirdi.

17-25 Aralık’tan sonra ortaya çıkan bu hamle Paralel’in, 2. Darbe teşebbüsü olarak tarihe geçti. Hukuksuz tahliyeleri mercek altına alan Star, planlanan 25 Nisan Darbe Planı’nın izlerini sürdü. 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminin ardından deşifre olan Paralel Devlet Yapılanması, önceki gün 2. yargı darbesi için harekete geçerek; kendilerine yakın iki hakimi devreye sokup hukuk skandalına imza attı. 

Gülen’den kriptolu mesaj

FETÖ Lideri Fethullah Gülen, 18 Nisan’da yayınlanan videosunda “Allah hükmünü geri verirse kimse geri çeviremez” diyerek şifreli şekilde tahliye için talimat verdi. Kriptolu mesajla harekete geçen avukatlar, yasaları kendilerince yorumlayarak reddi hakim için tartışmalı kararlarıyla bilinen eski özel yetkili hakim Metin Özçelik’e gitti. Buradan tahliyelerin önünü açan reddi hakim kararını alan avukatlar, yetkisiz Asliye Ceza’dan, hukuk skandallarıyla dolu tahliye kararı çıkartılmasını sağladılar. Elinde dosya bulunmadığından, inceleme şansı bile bulunmadığı halde tahliye kararı veren hakim Mustafa Başer, hukuğu çiğnediği kararını şöyle itiraf etti: “Savcılık ne de olsa ‘tutuklu kalsınlar’ diyeceği için dosyayı vermediği avukatların teslim ettiği CD üzerinden tahliye kararı verdim. Sorumluluk savcılığındır.”

Yetkisi olmadığı halde İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Başer, 75 şüpheli için tahliye kararı verdi. Daha sonra asıl yetkili mahkemelerden 10. Sulh Ceza’nın “Karar yasa dışıdır, yok hükmündedir” demesiyle iptal edilen tahliye kararı uygulanmadı.

Sürecin perde arkasını sırasıyla anlatmak gerekirse herşey 18 Nisan’da örgüt lideri ve Pensilvanya’da yaşayan şüpheli Gülen’in ‘herkul.org’ internet sitesinden yayınlana videolarıyla başladı. Fethullah Gülen tarafından verilen kriptolu mesajı alan paralel yapı hukukçuları harekete geçti ve kendilerine yakın hakim Metin Özçelik üzerinden tahliyenin önünü açtılar. Gülen’i savunan Hakkaniyet Hukuk Bürosu’nda günlerce bir araya gelen avukatlar tahliye süreci için 29. Asliye Ceza hakimi Özçelik’e gittiler. Hafta sonu, kimsenin olmadığı sırada tahliye kararını sessiz sedasız almayı planlandılar. Farklı soruşturma numaraları üzerinden kayıtlı 5 dosyadaki 75 şüpheli için toplu tahliye talebi yapılmasına karar verildi. Özçelik’ten reddi hakim kararı çıkartan avukatlar, 32. Asliye Ceza’dan da kendi verdikleri bir kopya dosya CD’si üzerinden hukuki geçerliliği olmayan tahliye kararını aldılar.

Fotokopiyle tahliye kararı

32. Asliye hakimi Başer 75 şüpheli için verdiği hukuk dışı tahliye kararında, skandal ifadelere imza attı. Başer, kararında “Ne de olsa tutuklu kalsın demişlerdir. O yüzden ben kararımı savcılığa sormadan da verebilirim” diyerek şu ifadelere yer verdi: “Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ilgili soruşturma dosyası istenmiş, savcılık dosyayı göndermediği gibi tahliye konusunda da görüş bildirmedi. Tutukluluğun devamı yönünde mütalaa bulunduğu değerlendirilerek işin şüpheli müdafiilerinin mahkememize sunduğu onaylı dosya fotokopisi ve CD üzerinden görüşülüp değerlendirilemesine karar verildi. Eksik evrakları sonra tamamlamayı düşünerek tahliye yönünden başvuruyu değerlendirdik. Sorumluluk bize dosyayı göndermeyen başsavcılıktadır.” 

Haydi Silivri’ye çağrısı

Hakim Başer, gece yarısını skandal kararı UYAP sistemine geçirmeden şüpheli avukatlara verdi. Kararı alan avukatlar sosyal medyadan “Haydi Silivri’ye” çağrısı yaparak cezaevine gitti. Bu aşamada dosyaya bakmakla yetkili İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi, söz konusu tahliye kararının hukuksuz olduğunu belirterek “Yok” hükmünde yeni bir karar verdi ve tahliye kararı iptal edildi. 10. Sulh Ceza, krararında “Tahliye kararı yasalara göre usul ve esas yönünden açıkça yasal mevzuata aykırıdır. Hukuken geçersiz, uygulabilirliği olmayan bu karar yok hükmündedir” denildi.

Tahliye müzakeresi iade

10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı ile “yok hükmünde” sayılması üzerine üzerine şüpheli avukatları dün nöbetçi İnfaz Savcılığı’na müracaatta bulundu. Avukatlar, 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararının uygulanması için nöbetçi Savcı Orhan Güldiker’e başvurdu. Başvuruyu inceleyen savcı Güldiker, 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen tahliye müzekkerelerinin, mahkemeye iadesine karar verdi. Kararda, hakimin davaya bakamaması ve reddi hakimin davaya bakamayacağı hallerinin CMK’nın 22-23 maddelerinde düzenlendiğini anımsatılarak, yapılan düzenlemeye göre hakimin davaya bakamayacağı hallerin açıklandığı aktarıldı.

Bu arada HSYK Başkanı ve Adalet Bakanı Kenan İpek, “Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca denetim amacıyla gönderilen iki başmüfettiş, denetim kapsamındaki inceleme ve soruşturma yetkilerine istinaden olaya el koymuştur” açıklaması yaptı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu: Karar hukuken geçersiz

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, tahliye kararının hukuken geçersiz olduğunu duyurdu. Salihoğlu’nun açıklaması şöyle: “İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi, hukuken geçersiz bir karar vermiştir. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi de soruşturma dosyalarını temin etmeden ve incelemeden halen Cumhuriyet Başsavcılığımıza göndermediği kararlarla tahliyeler yapılmasına karar verdi. Bu kararlar avukatlara tebliğ edildi. Ancak bu karara karşı Cumhuriyet Başsavcılığımızca verilen kararların yerinde olmadığı ve infaz edilmemesi ve şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar açıkça usul ve yasaya aykırıdır. Hukuken geçersiz, uygulanabilirliği olmayan yok hükmünde sayılan  bu kararda belirtilen tutuklu şüphelilerin  tahliyesine  ilişkin talepler red edilmiştir. Şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.”

Şifreli mesaj: Bir kere daha

“Darbeye teşebbüs” ve “Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek” iddiasıyla hakkında üç yakalama kararı bulunan örgüt lideri Fetullah Gülen’in şifreli mesajlarla dolu videolarında şu ifadeler yer aldı: “Allah hükmünü verirse kimse geri çeviremez. Fakat O dilemezse... Hele biz bir kere daha amin diyelim. Bazılarınız çeker, bazılarınız da onların çektiğini paylaşır. Birileri içerde medrese-i yusufiye yaşarlar berikiler de dışarıda oturur kalkar onlara dualar ederler.

“Çabuk salıver Allah’ım”

Onları en kısa zamanda çok çabuk salıver Allahım. Salıver onlarla beraber bir sürü aileyi, 10 milyon aileyi sevindir Allahım. Bu davaya gönül vermiş binlerce milyonlarca insan var. 1.5 yıldr sürekli baskılar altında preslendikleri halde hizmetlerinde bir duraksamaya girmeyen baba yiğitler var. Bizim bin tane ölse bile Allah’ın izniyle o kervanı durduramayacaklar.”

Paralel medya tahliye etti

Zaman Gazetesi dün, tahliye kararının red edilmesine rağmen “Hukuksuz tutuklamalara tahliye kararı” manşetiyle çıktı. Söz konusu manşetin ne anlama geldiğini değerlendiren AK Parti Burdur Milletvekili Adayı ve emekli başsavcı Reşat Petek, şunları ifade etti: “Zaman gazetecilik değil, tetikçilik yapıyor. Yalan haber yazmak bunun bir parçasıdır.

Petek: Kararlar geçersiz

Bu konu da en azından hukuki tartışmaların olduğu 10. Sulh’un tahliye yok demesine rağmen oluşturulmak istenen algının bir parçasıdır. Oluşturmak istedikleri algıyı oluşturuyorlar. Ortada yetki ve görev gaspı var. 40 yıldır hukukun içindeyim böyle bir karar görmedim. Kendilerini TBMM yerine koyup kanun çıkarmış gibi oldular. CMK 7. maddeye göre, görevsiz ve yetkisiz verilen kararlar geçersizdir.”

Paralel Avukatlar yasaları çiğniyor

Yetkisiz hakimlerin 75 tutukluyu tahliye edecek kararı vermesinin hukuken yok hükmünde olduğunun anlaşılmasının ardından Paralel Yapı avukatları yanlışta ısrar etti. Avukatlar, paralel örgüte bağlı polislerin serbest bırakılmasını istedi. Adliye önünde açıklama yapan Avukat Fikret Duran, “Hakim karar verdi daha öncede medyaya yansıdı. Biz de ondan sonra ofisteki arkadaşlarımızla burada bekliyoruz. Tahliyeler gerçekleşecek. Silivri cezaevine gideceğiz ve Hidayet Karaca’nın tutsaklığı son bulacak” açıklamasıda bulundu.

Adliye ve cezaevi önünde kuşatma

Önceki akşam adliyede çevresinde toplanan avukatlar bekledikleri haberi alır almaz sosyal medyadan çağrıda bulundular. “Silivri’ye gidiyoruz” çağrısından sonra Çağlayan adliyesi önünde kargaşa yaşandı. Avukatları kararın bir an önce uygulamaya konulması için dünden beri adliyede gösterilerine devam ederken, kalabalık bir grup da Silivri Cezaevi’nin önünde bekledi.

Yurt dışına kaçacaklardı

Tahliye kararının uygulanması halinde, tahliye olan tüm şüphelilerin derhal yutdışına kaçacakları öğrenildi. İddiaya göre “Cezaevinden bir çıkalım gerisi kolay. İzimize kimse rastlayamaz” diyen şüphelilerin, yurtdışına kaçışlarının sağlanması için gerekli tüm işlemlerin hazırlandığı öğrenildi.

Hukuku çiğneyen iki hakim tarihe geçti

Hukuksuz tahliye sürecinin önünü açan ve reddi hakim talebini kabul eden hakim Metin Özçelik, ilginç bir isim. Özçelik, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve ODTV soruşturmalarının devam ettiği dönemde Beşiktaş Adliyesinde özel yetkili hakimdi. Daha sonra Özel yetkili bir mahkemenin başkanı yapılan Özçelik, yasa dışı dinlemeler nedeniyle tutuklu bulunan polislerin o dönem talep ettiği birçok hukuksuz dinleme kararına imza atmış hakimlerden biridir.

“Hakimler acilen açığa alınmalı”

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Alaaddin Varol, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesinin “paralel yapı” soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan kişilerin tahliyesine yönelik kararının “yok” hükmünde olduğunu söyledi. HSYK, kararı alan hakim hakkında müfettiş görevlendirdiğinin hatırlatılması üzerine Varol, “HSYK, geç kalmıştır. Bu kararı veren hakimlerle ilgili acilen soruşturma açılmalı ve açığa alma işlemleri yapılmadır” ifadesini kullandı.  

HSYK jet kararla inceleme başlattı

Hakimler Metin özçelik ve Mustafa Başer’in hukuksuz kararlarını mercek altına alan HSYK, her iki hakim hakkında soruşturma başlattı. Hakimler hakkında “Görevi kötüye kullanmak”, “yasalara aykırı kararlar vermek” ve “Terör örgütünün amacına hizmet etmek” gerekçesiyle işlem başlatıldı.