29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Meclis'te terörle mücadele oturumu... Bakan Fidan: KYB tutumunu değiştirmezse daha net tavır alırız

Meclis Genel Kurulu'nda terörle mücadeleye ilişkin bilgilendirme oturumunda konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 'Terör belasını tarih çöplüğüne atacağız.' dedi. Kurtulmuş'tan sonra söz alan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 'Böyle hassas konuda birlik içinde olmak yerine acıların siyasi malzeme yapılması kabul edilemez' ifadelerini kullandı. Bakan Güler'in ardından konuşmaya devam eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 'Süleymaniye'ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen KYB, PKK'ya müzahir tutumunu değiştirmezse daha ileri tedbirler almakta tereddüt etmeyeceğiz. KYB örgüte Kuzey Irak'ta alan açtı.' dedi.

İSMAİL ÖZTEKİN16 Ocak 2024 Salı 15:13 - Güncelleme:
Meclis'te terörle mücadele oturumu... Bakan Fidan: KYB tutumunu değiştirmezse daha net tavır alırız

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında Meclis Genel Kurulu'nda terörle mücadeleye ilişkin bilgilendirme oturumu düzenlendi.

Bütçe görüşmelerinin tamamlanması ve ekonomiye ilişkin kanun teklifinin 27 Aralık 2023'te kabul edilmesinin ardından toplanmama kararı alan TBMM Genel Kurulu, çalışmalarına yeniden başladı.

Gündeminin ilk sırasına Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırıları ve terörle mücadeleye ilişkin hükümet bilgilendirmesini alan Genel Kurulu yöneten Kurtulmuş, açılışta yaptığı konuşmada, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde şehit düşen vatan evlatlarını saygı ve tazimle andıklarını belirterek, şehitlerin ailelerine ve millete başsağlığı dileklerini iletti.

Genel Kuruldaki bu birleşimin esas amacının TBMM olarak teröre, terör çetelerine ve terörün arkasındaki destekçilere karşı verilen haklı mücadeledeki kararlılığı göstermek olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hepimizin bildiği gibi özellikle son yıllarda terör örgütleri dünyanın her yerinde olduğu gibi bizim bölgemizde de emperyalist devletlerin vekalet savaşlarının bir aracı, bir maşası olarak kullanılmaktadır. Haddizatında vekalet savaşları adını verdikleri bu süslü terim esasında acımasız bir neo-emperyal saldırıdır. Bu saldırılara karşı millet olarak birliğimizi, bütünlüğümüzü; devlet olarak da bekamızı sağlayabilmek için teröre karşı amasız, fakatsız, tavizsiz bir mücadeleyi sürdürmek boynumuzun borcudur. Bu emperyalist devletlerin politikalarını boşa çıkaracak olan en önemli değerimiz ise milli iradenin tecelligahı olan TBMM'nin bu konuda net, açık bir kararlılık içerisinde durmasıdır."

- "TERÖRE KARŞI TOPYEKUN MÜCADELE EDİLMESİNİN ZARURİ OLDUĞUNA İNANIYORUZ"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, sadece son terörist kalmayıncaya kadar değil, bunun çok ötesinde terör bu topraklardan ve bu bölgeden sökülüp atılıncaya kadar, arkasındaki destekler yok edilinceye kadar teröre karşı kararlı mücadelenin ciddi bir şekil devam edeceğini vurguladı.

Terör örgütlerine kimlerin siyasi, lojistik, askeri ve istihbari destekler verdiğinin herkes tarafından gayet iyi bilindiğini dile getiren Kurtulmuş, "Bu desteklerin arkasındaki esas niyetin de üç temel noktada toplandığını gayet iyi biliyoruz. Bunlardan birisi; bölgeyi istikrarsızlaştırmak, bir diğeri ülkeleri bölüp parçalayarak yeni birtakım devletler ortaya çıkarmak ve daha da önemlisi, bu bölgede yaşayan halkları birbirlerine karşı düşmanlaştırmaktır." diye konuştu.

Teröre karşı mücadelede, her alanda güçlü şekilde destek olmak, bu mücadeleyi sürdürmek gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Başta komşu ülkelerimiz olmak üzere bütün ülkeleri Türkiye'nin teröre karşı bu haklı mücadelesinde destek olmaya çağırıyoruz ve bu destekle birlikte de teröre karşı topyekun mücadele edilmesinin zaruri olduğuna inanıyoruz. Teröristlerin bütün bu faaliyetlerinin arkasındaki esas amaçlarından bir diğeri ise birliğimizi, kardeşliğimizi bozmak ve bunun önünü engeller çıkarmaktır. Ülkemizde ve bölgemizde gücümüzü, birlik ve kardeşliğimizin yanı sıra özgürlükçü, demokratik siyasetimize de borçlu olduğumuzu biliyoruz. Bu nedenle terörün bir başka hedefi olan demokrasinin ortadan kaldırılmasına da asla müsaade etmeyeceğiz. Hak ve özgürlüklerimizi, toplumsal huzurumuzu kimsenin bozmasına fırsat vermeyeceğiz. Acımızı yaşamakla beraber terörün asla hedefine ulaşamayacağını, hayatımızın akışını bozmasına izin vermeyeceğimizi, katiyetle ifade etmek istiyorum. Türkiye, sorunlarını çözmeye muktedir bir devlettir; hiç şüphesiz bu terör belasını da bütün unsurlarıyla tasfiye edecek, yok edecek, tarihin çöplüğüne atacaktır."

- TERÖR DESTEKÇİLERİNE HATIRLATMA

Kurtulmuş, terörün destekçilerine de hatırlatma yapmak istediğini kaydederek, şunları söyledi:

"Teröre verilen destek, karanlığa sıkılmış bir kurşun gibidir. O desteği verenler, bir gün o kurşunun kendilerini de bulacağını, kendilerine de zarar vereceğini hatırlamalıdırlar, unutmamalıdırlar. Bugün terör örgütlerine verilen desteklerin, dönüp o desteği verenleri vuracağı gerçeğini bütün herkesin anlaması, akıllarından çıkarmamaları gerektiğini hatırlatıyorum. Ayrıca bir önemli hususun da terörü besleyen propaganda gücünü dikkate almaksızın, terörle mücadelenin sonuca ulaşmayacağını da ifade etmek isterim. Teröre imkan vermemek, aynı zamanda terörün propaganda gücünü elinden almakla mümkündür. Terörün, siyaseti ekseninden çıkarmasını engel olmalıyız. Teröristlere karşı verilen kararlı mücadelemizin ancak meşru siyaset zemininde sürdürülebileceğini ve tamamlanabileceğini bir kere daha TBMM'de ifade etmek isterim.

Terörün önündeki en büyük engel, demokratik meşruiyetimizin kaynağı olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir, bizatihi siyasetin kendisidir ve burada yer alan milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ruhudur. Demokrasi ve özgürlüklerimizi korumak, siyasetin kapsayıcılığıyla, siyasete sahip çıkmakla mümkündür. Dolayısıyla siyasetin imkanlarını, araçlarını, yöntemlerini çoğaltacağız, güçlendireceğiz ama siyasetin imkanlarının da asla suistimal edilmesine müsaade etmeyeceğiz."

Kurtulmuş, "Bugün Meclisimizi ve milletimizi bilgilendirmek için buraya teşrif eden sayın bakanlarımıza ve burada Mecliste müzakereler sonunda oluşacak ortak tutum ve davranışa katkıda bulunacak olan milletvekillerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak teşekkürlerimi ifade ediyorum. Gruplara da şimdiden verecekleri destekler dolayısıyla şükranlarımı ifade ediyorum." dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmasının ardından Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı Genel Kurula davet etti.

Genel Kurulda daha sonra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in bilgilendirmesine geçildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Genel Kuruldaki yerlerinden birleşimi takip etti. Bu arada, CHP Genel Başkanı Özel, Genel Kurulda MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin yanına giderek tokalaştı.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler Meclis'te yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"Sizleri MSB mensupları adına saygıyla selamlıyorum. Sözlerimin başında milletimizin güvenliği için şehadete ulaşan kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Terörle mücadelede örgütlere ağır darbeler indirdik. Hareket kabiliyetini bitme noktasına getirdik. En büyük pay şehitlerimize ve gazilerimize aittir. Silahlı kuvvetlerimiz tehditleri sınırlarımıza dayanmadan bertaraf etmek için cansiperane mücadele vermekte. Spekülasyonlar oluşturulmakta. Kahraman Mehmetçiğin mücadelesine zarar verme amaçlı olduğu görülmektedir. Stratejik ön görüden yoksun, bilinçsiz söylemlere de şahit oluyoruz. Yakın geçmişte yaşananları unutmuşa benziyorlar. Böyle hassas konuda birlik içinde olmak yerine acıların siyasi malzeme yapılması kabul edilemez. 2015 itibaren yurt içinde birçok bölgede PKK, YPG, DEAŞ saldırılarında artış yaşandı.

Çok sayıda kahramanımızı şehit verdik. Mayın ve el yapımı patlayıcılar ile çok sayıda güvenlik gücümüz şehit oldu. Süreci farklı değerlendirenler var. Suriye'de bedel ödediğimiz söyleniyor ancak oradaki tedbirleri almadan önce ödemiştir. Harekatlarımız hem bizim hem bölge halkının menfaatlerine uygun şekilde devam ediyor. Terörü kaynağında yok etme stratejisi uyguladık. Irak'ın kuzeyindeki operasyonlarımızın icrasına da başlanmıştır. 2019 yılında başlatılan pençe harekatları ve eylemlerin kısıtlanmasında önemli başarı sağlanmıştır. Üs bölgeleri sayesinde yaklaşık 300 kmlik 30 km derinlikte güvenli hat oluşturduk. Pençe Kilit operasyonu ile kilit kapatılmış, emniyetimiz tesis edilmiştir. Aralarında PKK'nın üst düzey yöneticilerinin de olduğu çok sayıda kadro etkisiz hale getirildi. Pençe harekatlarımız sonrası ağır tahribata uğrayan PKK harekat alanlarımızı öncelikli hale getirdi. Sivil yerleşim yerlerini de örtü olarak kullanmaktalar.

Irak'taki varlığımız sayesinde ülkemizin tamamında güvenlik ve huzur ortamı tesis edildi. Teröristler temizlendikçe yatırımlar büyük bir ivme kazanmıştır. Sık sık bölgeye gidiyorum. Sizlerin de huzur ortamını görmeniz için bu şehirlerimizi görmenizi tavsiye ediyorum. Gabar'da petrol çıkıyorsa, Hakkari yaylaları turist ağırlıyorsa bunlar terörü kaynağında yok etme stratejisi sayesindedir. Kahraman Mehmetçik zorlu arazi ve iklim koşullarında canını dişine takarak görev yapıyor. Şehit ve gazilerimizin olduğu da oluyor. Teröristler artık son çırpınışlarını yapıyor. Hain teröristler tarafından üs bölgelerimize yapılan saldırılar görüş mesafesi olmayan ortamlarda kalleşçe sergilendi. Üs bölgelerimize yaklaşan teröristlerin çoğu etkisiz hale getirildi. Kahraman evlatlarımız üs bölgelerinde her türlü donanıma sahip şekilde görevini yürütüyor. İhtiyaç duyduğu her türlü mühimmat ve ikmal kesintisiz karşılanmakta. Topla 80 doktorumuz üs bölgelerinde görev yapmakta. Güvenlik tedbirlerini sürekli olarak arttırıyoruz. Tesisler aşama aşama geliştirilmektedir."

Irak'ın kuzeyinden gelen haberlerle acımız büyük ancak intikam için kudretimiz daha büyük. Bugüne kadar şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Üs bölgelerimize yönelik saldırı girişimleri oldu. Bu saldırılara mukabil 1089 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Irak ve Suriye'de kapsamlı hava harekatları başlatılmıştır. 114 hedef imha edilmiştir. Irak'ın kuzeyindeki saldırılar, kesintisiz mücadelenin gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Teröristler mağaralarında güvende olduklarını zannederken Mehmetçik tarafından inlerine gömülmüştür. Iraklı yetkililer ile iş birliğinde kararlıyız ancak beklentimiz karşılanmadığında terör faaliyetlerine karşı her türlü tedbiri alacağız. MSB ve TSK olarak bundan sonra da cumhurbaşkanımız liderliğinde her türlü tehdidi bertaraf etmeye, gece gündüz çalışmaya, daha güçlü Türkiye için gayret göstermek için çaba göstereceğiz."

BAKAN FİDAN: KYB TUTUMUNU DEĞİŞTİRMEZSE DAHA NET TAVIR ALIRIZ

TBMM Genel Kurulu'nda, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde meydana gelen terör saldırısı ve bölgedeki gelişmelerle ilgili milletvekillerini bilgilendiren Fidan, harekat bölgesinde şehit olan Mehmetçiklere Allah'tan rahmet, yaralanan ve tedavileri devam eden askerlere acil şifalar diledi.

Başta şehit aileleri olmak üzere tüm millete başsağlığı dileklerini ileten Fidan, devletin terör belasını kati surette bitirme noktasındaki azmi ve kararlılığının her şeyin üzerinde olduğunu vurguladı.

"Meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde PKK/YPG ve destekçileriyle sınır ötesindeki mücadelemiz, son terör odağı etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek" diyen Fidan, bölgede barış ve güvenliğin güçlendirilmesinin, ülkenin milli güvenlik sisteminin parçası olan dış politikanın önceliklerinin başında yer aldığına dikkati çekti.

Bu stratejinin bir parçası olarak tüm örgütlerinin kökünün bölgede kalıcı bir biçimde kazınmasının elzem olduğunu belirten Fidan, "Bu, yalnızca milletimizin değil tüm bölge ülkelerinin barış ve huzur içinde, güvenli ve müreffeh bir şekilde yaşamalarının olmazsa olmaz şartıdır. Bu nedenle tüm komşularımızın ve müttefiklerimizin, bölgedeki terör örgütleriyle mücadelemize samimiyetle destek vermesi bir zaruret haline gelmiştir." diye konuştu.

"UZUN SOLUKLU BİR MÜCADELE BAŞLATILMIŞTIR"

Bakan Fidan, uluslararası mücadelede kullanılan en klasik araçlardan birinin vekil unsurlar ve terör örgütleri olduğunu ifade ederek, özellikle soğuk savaş döneminde nükleer caydırıcılıktan dolayı birbirleriyle savaşamayan kampların, vekil unsurlar aracılığıyla mücadeleye giriştiğini hatırlattı. Fidan, Türkiye'de halen mevcudiyetini devam ettiren silahlı terör örgütlerinden PKK ve DHKP/C başta olmak üzere aşırı sol terör örgütlerinin, aslında soğuk savaş döneminin diğer ürünleri olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Soğuk savaş sonrasında bölgemizdeki ülkelerin teker teker terör, iç savaş ve işgale doğru sürüklendiklerini gördük. Aynı senaryoların, Türkiye'de de uygulanmaya çalışıldığını müşahede ettik. Ancak hesaba katılmayan bir şey oldu. Son 21 yıldır halkımızın teveccühüyle hizmet eden Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğindeki hükümetlerimiz, terörle mücadelede ezber bozarak, Türkiye'ye giydirilmeye çalışılan esaret gömleğini yırtıp atmıştır. Türkiye, uzun yıllar bölücü terör örgütleriyle hükümetlerimiz döneminde mücadele etmiştir. Bu mücadeleyi sürdürürken, özgürlük güvenlik dengesinde adeta altın orantıyı yakalayan bir yola başvurmuştur. Milletimizin hak ettiği demokratik adımlar atılırken, teröre zemin oluşturan toplumsal şartlar ortadan kaldırılmış, eş zamanlı olarak askeri ve istihbari alandaki yöntemler gözden geçirilerek yeni bir anlayış ve strateji ile uzun soluklu bir mücadele başlatılmıştır.

Geldiğimiz noktada bölücü örgüt, Türkiye'de silahlı varlığını kaybetmiş, ülke içindeki faaliyeti minimum düzeye indirmiştir. Ülkemizin her bölgesi, emniyet ve güven duygusu içerisinde yaşanır hale gelmiştir. Örgüt artık Türkiye'den daha çok Suriye'nin ve Irak'ın milli güvenlik tehdidi haline gelmiştir."

"TEHDİDİ, KAYNAĞINDA BERTARAF EDİYORUZ"

Fidan, Türkiye'nin yıllardır karşı karşıya kaldığı terör tehdidinin, diğer pek çok ülkenin karşılaştığı tehdidin çok ötesinde olduğunun altını çizerek, Türkiye'yi hedef alan PKK, FETÖ, DEAŞ ve DHKP/C'nin, farklı ideolojilere sahip olmakla birlikte birbirleriyle etkileşim halinde olduğunu belirtti.

Bu örgütlerin, yeri geldiğinde hedefleri doğrultusunda işbirliği de yapabildiklerini; üçüncü ülkelerden temin ettikleri lojistik, eğitim ve silah destekleriyle varlıklarını devam ettirdiklerini dile getiren Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de zemin kaybeden PKK, faaliyetlerini ağırlıklı olarak sınır ötesine taşımak zorunda kalmıştır. Bu kapsamda sınır ötesinde de yürüttüğümüz terörle mücadele stratejimizde, önemli ve yeni adımlar attık. Bu strateji doğrultusunda, tehdidi kaynağında bertaraf ediyoruz. Suriye ve Irak ayrımını ortadan kaldırdık. Saldırı nereden gelirse gelsin örgütü her iki alanda da aynı anda hedef alıyoruz. Örgütü ayakta tutan ve gelir sağlayan kaynaklarını, bütün altyapısını teker teker yok ediyoruz. Sadece önümüze çıkan teröristi yok etmekle kalmıyor, bunun ötesine giderek nokta operasyonlar ile peşinde olduğumuz üst ve orta düzey yönetici kadrosunu elimine ediyoruz. Uluslararası alanda tanınma çabalarını, örgütün terör bağlantısını ortaya koyan belgelerle boşa çıkartıyoruz."

Fidan, Irak ve Suriye sahasındaki operasyonların, her zaman Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51'inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkı doğrultusunda, komşuların egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygılı, sivillerin zarar görmemesi için her türlü tedbir alınarak, kesin istihbarat ve keşif bilgilerine dayanan nokta atışlarla icra edildiğini bildirdi.

"ÖRGÜT, SURİYE VE IRAK'TA SİYASİ BÖLÜNMÜŞLÜKTEN İSTİFADEYLE ZEMİN KAZANDI"

Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığının, diğer kurumlarla işbirliği halinde terörle mücadele diplomasisini hassasiyetle ve kararlılıkla yürüttüğünü vurgulayarak, "Terörle mücadele diplomasimizi; PKK'nın Suriye, Irak ve İran'da silahlı varlığı bulunduğu ve Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkede siyasi ayağı olduğu gerçeğini dikkate alarak şekillendirmekteyiz. Bu bağlamda PKK'nın, Suriye ve Irak'taki mevcudiyetini yok etme gayretlerimizi, bölgesel ilişkilerimizin merkezine konumlandırmaktayız. Zira örgüt, Suriye ve Irak'ta güç boşluğu ve siyasi bölünmüşlükten istifadeyle zemin kazanmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Irak sahasında; Kandil, Metina gibi dağlık bölgelerin yanı sıra Sincar, Mahmur, Süleymaniye ve Kerkük'teki sivil yerleşim alanlarının da terör örgütünün varlık gösterdiği bölgeler haline geldiğini aktaran Fidan, "PKK ayrıca, DEAŞ'ın Irak'ta mevcudiyetini kaybetmesiyle oluşan güç boşluğunu istismar etmiş, kendi nüfuzunu da bu alanlara kaydırmıştır. DEAŞ ile mücadele kisvesi altında Kerkük'e davet edilen PKK'nın, bu şehirde bilahare mevcudiyetini geliştirmesi ve DEAŞ'tan kurtarılan Sincar'a yerleşmesi, bu anlamda öne çıkan gelişmelerden olmuştur. PKK'nın bir yandan DEAŞ'ın boşalttığı alanlara yerleşirken, diğer yandan DEAŞ ile sahada kısmi işbirliğini sürdürdüğü de ayrıca görülmektedir. Anılan terör örgütleri arasında, Kerkük mücaviri başta olmak üzere aidiyeti ihtilaflı bölgelerde herhangi bir çatışma yaşanmaması, bu durumun en açık kanıtıdır." ifadesini kullandı.

Bakan Fidan, Merkezi Irak Hükümeti ve Erbil arasındaki uyuşmazlık ile bölgede üstü kapalı devam eden Sünni ve Şii ayrışmasının, PKK tarafından istismar edilen Irak'taki başlıca konular olduğuna dikkati çekerek, öte yandan KYB'nin, Süleymaniye ve mücavirinde PKK'ya alan açmasının, örgütün bu bölgede giderek güçlenmesine neden olduğunu söyledi.

Fidan, "Aidiyeti ihtilaflı bölgelerde peşmergenin sahadaki varlığının azalması da bir takım Iraklı bazı milis kuvvetlerle PKK arasında taktiksel ilişkiler kurulması sonucunu vermiştir. KYB'nin, Suriye'deki PKK/YPG unsurlarına eğitim verdiği, Irak'ın kuzeyinde düşen SDG helikopterleri ve Arbat Havalimanı hadiseleriyle iyice açığa çıkmıştır. Bu durum, KYB ile PKK arasındaki ilişkinin boyutlarını da ortaya koymaktadır. Süleymaniye'ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen KYB, PKK'ya müzahir tutumunu değiştirmezse, daha ileri tedbirler almakta tereddüt etmeyeceğiz." sözlerini sarf etti.

"SAHADAKİ KARARLILIĞIMIZ, IRAK MAKAMLARINDA DA KARŞILIK BULMAKTADIR"

Dışişleri Bakanı Fidan, bölücü örgütün, Irak içinde siyasi nüfuzunu da artırma gayreti içerisinde olduğuna işaret ederek, PKK bağlantılı siyasi görünümlü bazı oluşumların, Irak ve IKB parlamentolarında farklı isimler altında seçimlere girme teşebbüslerinde bulunduğunu anlattı.

Irak'taki tüm etkili aktörlere kapsayıcı şekilde yaklaşarak temaslarını sürdürdüklerini kaydeden Fidan, bu bağlamda Ağustos 2023'teki Irak ziyaretinde her kesimden yetkili ve siyasi aktörlerle görüşme fırsatı bulduklarını dile getirdi. PKK varlığının, her şeyden önce Irak'ın toprak bütünlüğüne ve siyasi egemenliğine tehdit oluşturduğunu en açık dille ifade ettiklerini aktaran Fidan, şöyle devam etti:

"Bu konuda herhangi bir itiraz da duymadık. Esasen Sudani Hükümeti, terörle mücadelede daha yapıcı bir tavır sergilemektedir. PKK dahil silahlı terör örgütlerinin, Irak'ın egemenliği ve refahı için büyük bir tehdit olduğunu kabul etmektedir. Sahadaki kararlılığımız, terör örgütüne yönelik tüm altyapı ve üstyapının hedef alınacağına ilişkin yaklaşımımız, Irak makamlarında da karşılık bulmaktadır. Bu kapsamda, Irak Dışişleri ve Savunma bakanlarıyla 19 Aralık 2023 tarihinde Ankara'da, istihbarat ve güvenlik birimlerimizin de katılımıyla bir güvenlik toplantısı gerçekleştirildi. Irak, toplantı sonucunda ilk defa, yazılı bir metinde PKK'yı tehdit olarak kabul etmiştir."