12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Melih Altınok: Yolsuzluk ve yüce divan oyunu bozuldu!

Melih Altınok, 24 TV'de Meclis Komisyonu'nun dört eski bakanla ilgili verdiği kararı, paralel yapının son durumunu ve Anayasa Mahkemesini yorumladı.

stargazete.com-özel5 Ocak 2015 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:

Gazeteci Melih Altınok, Meclis Komisyonu'ndan dört eski bakanla ilgili çıkan kararı 24 TV ekranlarında değerlendirdi.

Altınok, özetle bir oyunun bozulduğunu, paralel yapının argümanlarının bu kararla yok olduğunu belirtti.

"Bu karar siyasidir" şeklindeki eleştirilere de değinen Melih Altınok, "tabi ki siyasi olacak, komisyondaki CHP'li, MHP'li, HDP'li vekiller birer siyasi figür değiller mi? Onların iradelerini vicdani göreceksiniz, iktidar partisinin vekillerini patlıcan sayacaksınız. Öyle bir şey olabilir mi?" ifadelerinin kullandı.

Komisyondan, bir takım çevreler tarafından bakanların illa suçlu ilan edilecekleri bir sonuç beklendiğini, ancak bu beklentiyi ancak engizisyon mahkemelerinin karşılayabileceğini vurgulayan Altınok, "Görüyorum ki, AK Parti milletvekilleri üzerinde hem içeriden hem dışarıdan, bir de medya tarafından bir baskı vardı. Bu baskılar tutmamış" dedi.

Melih Altınok sözlerini şöyle sürdürdü;

OYUN BOZULDU

Oyun bozuldu demek gerekiyor. Bu komisyonun iradesi herkes tarafından kabul ediliyordu. Yüce Divan'a göndermeye muktedir bir komisyon burası. Dolayısıyla bu komisyonun bu yetkisi kabul ediliyorsa, bu alınan kararı da herkesin kabul etmesi gerekiyor. Bunu net bir şekilde ortaya koyalım.

TABİ Kİ SİYASİ BİR KARAR! ÇÜNKÜ KOMİSYONDAKİ VEKİLLER SİYASİ FİGÜR

Ret kararının siyasi olduğu eleştirileri yapılıyor. Tabi ki siyasi olacak. Komisyonda yer alan CHP'li, MHP'li, HDP'li milletvekilleri siyasi birer figür değiller mi? Onların iradelerini, kemiksiz vicdani adalet arayışının tezahürü göreceksiniz, iktidar partisinin vekillerini ise, tabiri caizse patlıcan sayacaksınız. Öyle bir şey olabilir mi? Hepsi siyasi bu vekillerin. Dolayısıyla aldıkları karar siyasi bir karardır ve kabul edilmesi gerekir herkes tarafından.

ONLARIN BU BEKLENTİLERİNİ ANCAK ENGİZİSYON MAHKEMELERİ KARŞILAR

Ama, komisyonun kararına verilen tepkilerden aslında nasıl bir sonucun arzu edildiğini görüyoruz. Yani bu öyle bir mahkemeydi ki, mahkemelerden mahkeme beğeniliyor -çünkü yerel mahkemeler tarafından takipsizlik verildi- illa suçlu ilan edilecekleri bir yargılama süreci bekleniyor.  Buna mahkeme denmez, buna yargılama denmez. Bunu biz engizisyon mahkemelerinden biliyorduk. Aksi bir karar tanınmayacaktı.

Dolayısıyla bugünkü kararın, milletin iradesinin bir yansıması olarak görülmesi gerekiyor. Yani "bizim istediğimiz karar çıkarsa milletin iradesi tecelli etmiştir, yok çıkmazsa siyasi bir karardır" demek, demokrasi pratikleri içinde yeri olmayan bir şey.

Bir de şunu görüyorum, AK Parti milletvekilleri üzerinde hem içeriden hem dışarıdan, bir de medya tarafından bir baskı vardı. Bu baskılar tutmamış.

ÖNEMLİ BİR CEPHEYİ KAYBETTİLER

Ne deseniz, hangi karar çıksa bu tartışmayı sürdüreceklerdi ama şöyle bir oyun bozulmuş oldu: Bunu, dört eski bakan üzerinden tartışıyormuş gibi göstereceklerdi, bütün hükümetin ve bir siyasi geleneğin bir pratiğiymiş gibi sunacaklardı halka. Dolayısıyla burada önemli bir cephe kaybettiler. Amaçları şuydu: AK Parti içinden de birilerinin kafasını bulandırırız. Bir kuru jest uğruna, belki bu ülkenin geleceğini ateşe atmak anlamına gelecek bir karar aldırırız diyorlardı.

AK Parti içindeki oyunlarının tutmadığını, ya da liberal, demokrat kalemlerin bu oyuna gelmeyeceğinin kanıtı oldu. Dolayısıyla bir kampanya bozuldu. Meclis'teki bir komplonun engellenmesinin yanısıra, kampanyanın argümanları da ellerinden alındı.

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN HALKIN GÖZÜNDE İTİBARI KALMADI

Anayasa Mahkemesi'nin sön dönemdeki ilginç çıkışlarını da değerlendiren Melih Altınok, mahkemenin halkın gözünde bir itibarının kalmadığını, zaten bir vesayet odağı olarak şekillendirilmiş olan kurumun bir darbe ürünü olduğunu vurguladı.

Altınok, AYM'nin bugün kararlarının "yok hükmünde sayılması" gibi bir konunun tartışlmasının çok önemli olduğunun altını çizdi ve "buna dair bir özeleştiri vermeleri gerekmez miydi?" ifadelerini kullandı.

Melih Altınok konuyla ilgili şöyle konuştu:

Anayasa Mahkemesi'nin, halkın gözünde bir itibarının kaldığını düşünmüyorum. Bir vesayet odağı olarak şekillendirilmişti zaten. Anayasaya da öyle yerleştirildi. Bir darbe ürünüdür bu kurum. Halkın egemenliğini aracılar vasıtasıyla kullanmak üzere kurulmuş bir kurum.

Biz biliyoruz ki, Türkiye'nin seçilmiş cumhurbaşkanına kutlama mesajı göndermeyen tek kurum burası. Ama darbeci Kenan Evren'in ayağına gidiyorlardı onu kutlamak için. Son dönemdeki tüm icraatları ve kararlarıyla kendilerini tartışmalı hale getirdiler.

Düşünün bir mahkeme, yüce mahkeme diyoruz, aldığı kararların "yok hükmünde sayılması" tartışılıyor en ciddi hukukçularla. Buna dair bir özeleştiri vermeleri gerekmez miydi? Ama bununla ilgili hiçbir şey görmedik. Sayın Başkan'ın siyasi açıklamalarını gördük. Gömlek tartışmalarına girdi. En kritik dönemlerde politik tavırlar aldı. Bazı davaları öne çekti. Önlerinde binlerce başvuru durmasına rağmen.

Dolayısıyla alacakları kararın halkın nezdinde itibarı zaten yoktu. Türkiye önümüzdeki dönemde bu yapıyı da (AYM) tartışacak.  

PARALEL YAPI BUNDAN SONRA NASIL HAREKET EDECEK?

Önemli bir argümanı, önemli bir kampanya ayağını kaybettiler. İçeride bir itibarları kalmadı. Ama dışarıda çok etkinler. Müthiş kulis faaliyetleri yürütüyorlar. Bence bu noktada önümüzdeki dönemde bir şeyler öncelik olarak hükümetin önünde olmalı.

Çünkü içeride meşruiyeti kalmayan yapı, Türkiye'nin uluslararası meşruiyetine, ticari ilişkilerine, itibarına saldırmaya çalışıyor. Örneğin bu haber bile yurtdışına kimbilir nasıl lanse ediliyor. Yabancı medya organlarıyla, oradaki lobi faaliyetleriyle...

Bu konuda dezenformasyonu kesmek için, tabiri caizse biraz temiz su akıtmak gerekiyor o coğrafyaya, oradaki ilişkilere, oradaki kurumlara. Ben bu anlamda bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Yoksa diğer ayağa, güvenlik ve yargı bürokrasisine karşı bir duyarlılık oluştu. Diğer sivil kurumlarda da müthiş deşifre oldular. Hiç meşruiyetleri kalmadı. Bakıyorum, fiili ittifak kurdukları merkez medya aktörleri bile bu adamları artık sahiplenmiyorlar. Sadece siyasal iktidara husumetleri için kısmen aracı olarak kullanıyorlar ama kesinlikle onlarla yanyana durmadıklarını belirtme ihtiyacı duyuyorlar.

Dolayısıyla onlar için çok zor bir yıl olacak. Ama Türkiye'nin dışarıdaki itibarını, haksız şekilde bozulan itibarını düzeltmek için yoğun çaba harcaması gerektiğini düşünüyorum.