15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Milli tank 'Altay' tanıtıldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, Altay Projesi ile son derece yüksek teknolojileri bünyesinde barındıran ana muharebe tanklarını tasarlayıp üretebilen sınırlı sayıdaki ülkeler arasına girdiğini belirterek, 'Son 100 yıl içinde, gerek Birinci Dünya Savaşı'nda, yaşadığımız o Kurtuluş Savaşımızdaki sıkıntıları hatırlarsak, bugün Altay Tankı'nın ne anlam ifade ettiği çok daha iyi anlaşılacaktır' dedi.

AA15 Kasım 2012 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Milli tank 'Altay' tanıtıldı
Koç Topluluğu şirketi Otokar'ın ana yükleniciliğinde tasarlanan ve geliştirilen Türkiye'nin ilk milli ana muharebe tankı 'Altay'ın ilk prototipleri, Otokar'ın Sakarya'daki fabrikasında düzenlenen törenle tanıtıldı.

Başbakan Erdoğan, tören öncesinde Otokar tarafından üretilen muharebe araçlarını inceledi. 'Kaya' adlı muharebe aracına binen Erdoğan, burada yetkililerden aracın özelliklerine ilişkin bilgi aldı. Erdoğan'a Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel de eşlik etti.

Erdoğan konuşmasına 'Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyor, ülkemiz için, milletimiz için, savunma sanayimiz için büyük anlam ifade eden böyle bir törende bulunmaktan, adeta tarihe şahitlik ediyor olmaktan büyük iftihar duyduğumu belirtmek istiyorum' diyerek başladı.



Bu anı ve gururu yaşatan Milli Savunma Bakanlığı'na, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'na, OTOKAR'a, projede yer alan kurum ve kuruluşlara teşekkür eden Erdoğan, özellikle, bu projede yer alarak, Türkiye'nin yüzünü ağartan, milletin mefahirine iftihar katan mühendislere, teknisyenlere, araştırmacılara, işçilere, tüm çalışanlara da şükranlarını sunduğunu ifade etti.

Erdoğan, bundan yaklaşık 4 yıl önce; 29 Temmuz 2008'de, Altay Projesi'nin imza töreninin gerçekleştirildiğini ve savunma sanayi için tarihi bir adım attıklarını anlatarak, şöyle konuştu:

'İşte bugün, attığımız o imzanın, verdiğimiz o kararın, adeta ete kemiğe bürünerek, somutlaşarak, müşahhas bir hal alarak sahneye çıkışına hep birlikte şahitlik ediyor, hep birlikte bunun gururunu yaşıyoruz. Türkiye, Altay Projesi ile son derece yüksek teknolojileri bünyesinde barındıran ana muharebe tanklarını tasarlayıp üretebilen sınırlı sayıdaki ülkeler arasına giriyor. Ülkemizin prestijini artıracak olan bu proje, dünya savunma liginde üst basamaklara yükselme yönündeki hedefimize önemli katkılar sağlayacak. Biz, 2008 yılında ilk imzayı atarken, proje için 78 aylık bir takvim belirlemiştik. Projede, şu anda 46'ncı aya ulaştık. Az önce, projenin geldiği son aşamayla ilgili arkadaşlarımdan detayları aldım. Projenin Kritik Tasarım aşamasının, proje uygulama takvimine uygun olarak tamamlanacağını öğrenmiş olmaktan da ayrıca memnuniyet duydum. Ancak yine görüştüğümüz arkadaşlarımız, gerek yönetim kurulu başkanları gerekse mesai arkadaşlarım, bunu daha öne çekme gayreti içinde olacağız, belki de bir-iki yıl öne çekilebileceğinin müjdesini verdiler. Bu bizler için çok çok önemli. Gerçekten böyle bir öne çekmeye başarabilmemiz halinde bu ülkemizin gücüne özellikle güç katacaktır.'




-'İrademiz tamdır'-

Başbakan Erdoğan, Altay Tankı'nın, ilk prototipleri üzerinde, 2013 yılı boyunca testler yapılacağını ifade ederek, bu test faaliyetlerinin akabinde, nihai prototiplerin üretim ve doğrulama test süreçlerinin başlatılacağını bildirdi.

Böylesine detaylı ve zorlu test süreçlerinin başarı ile tamamlanması sonrasında, seri üretim faaliyetlerinin de zaman kaybetmeksizin başlatılacağını belirten Erdoğan, 'Bu konuda irademiz tamdır ve gereken kararları zamanında alacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın' dedi.

Erdoğan, Altay Projesi geliştirme faaliyetleri için yurt içindeki her türlü mevcut imkan ve kabiliyetlerin azami ölçüde kullanıldığını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Mevcut kabiliyet ve imkanların yanı sıra Altay Tankı'nın üretimi aşamasında, Türkiye çok önemli yatırımları da kazanma fırsatını elde etti. Altay Tankı'nın prototip üretimi aşamasında, savunma sanayimize uzun yıllar hizmet edecek çok önemli yatırımlar da gerçekleştirildi. OTOKAR tesislerinde, elektromanyetik güvenliğin test edileceği yüksek teknolojiye sahip yansımasız oda kuruldu. Tankın hareket kabiliyeti testlerinin icra edileceği tank test pisti ülkemize kazandırıldı. Çevre şartları testleri için iklimlendirme odası yapıldı. Şereflikoçhisar Tank Atış Poligonunda balistik koruma merkezi kuruldu. Makine Kimya Endüstrisi Kırıkkale tesislerinde ısıl işlem fırınları kullanılmaya başlandı. ASELSAN ve yine OTOKAR tesislerinde 6 eksenli simülatör kuruldu. Bu altyapı yatırımları, askeri-sivil başka birçok projeye hizmet edebilecek kapasiteye ve donanıma sahip.'

Başbakan Erdoğan, sadece bir tankın üretimini gerçekleştirmekle kalmadıklarını, savunma sanayinin geleceği, eğitim ve ekonomi adına da çok büyük yatırımları, çok önemli araçları Türkiye'ye kazandırdıklarını kaydederek, 'Son 100 yıl içinde, gerek Birinci Dünya Savaşı'nda, yaşadığımız o Kurtuluş Savaşımızdaki sıkıntıları hatırlarsak, bugün Altay Tankı'nın ne anlam ifade ettiği çok daha iyi anlaşılacaktır' diye konuştu.

-Türk ordusunun zor dönemleri-

Başbakan Erdoğan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de özellikle beşeri yeterlilik ve donanım açısından çok güçlü bir ordu olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

'Osmanlı coğrafyasının her köyünden, hiç tereddüt etmeden savaşmaya koşan kahramanlarımız, yiğit Mehmetçiklerimiz vardı. Savaştıkları her cephede destan yazan komutanlarımız, zabitlerimiz, subaylarımız vardı. Ama bu ordu, özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde lojistik konusunda, teçhizat konusunda gerçekten çok büyük sıkıntılar içerisindeydi. Çöllerde savaşan Mehmetçiğin üzerinde, Balkan coğrafyasına uygun kıyafet vardı. Sarıkamış'ta, Erzurum'da, eksi 30'lara varan soğukta savaşan Mehmetçiğin üzerinde de tam aksine çöl kıyafetleri vardı. İstanbul'dan yola çıkıp, yarısı trenle, yarısı yaya olarak, 50 günde Erzincan'a ulaşabilen askerin ayağında parçalanmış çarıktan başka hiçbir şey yoktu. Koca bir tümen, elinde birkaç cebel topuyla, birkaç makinalı tüfekle, sınırlı sayıda mermiyle, aç biilaç bir şekilde, tam teçhizatlı, modern ordulara karşı cansiperane savaşmak zorunda kalıyordu.

Bunu daha önce de anlattım: Medine'de, Osmanlı Ordusu, kuşatma altında açlıktan ölmemek için, Merhum Fahrettin Paşa'nın talimatıyla çekirge yiyerek ayakta kalıyordu. Rahmetli büyük dedemin de şehit olduğu Sarıkamış'ta, askerlerimizi, düşman kadar, açlık kadar, yokluk kadar, maalesef bütün vücutlarını saran bit tüketiyordu. Buğday tanelerinin bir saç üzerinde kavrulmasıyla elde edilen bir avuç kavurga, Mehmetçik için bulunmaz bir nimet olarak görülüyordu. Avrupa ordularında uçak gelişmiş bir savaş aracı olarak kullanılırken, bizim, bırakınız neferlerimizi, zabitlerimiz dahi, uçağı ilk kez, kendi semalarında, üzerlerine bomba yağdırırken gördü. '

Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, bu anlamlı törende, özellikle bir ismi hayırla, rahmetle, minnetle yad etmek istediğini belirtti. Erdoğan, Kurtuluş Savaşı sırasında, cephanenin gizlice Karadeniz sahillerine, özellikle Kastamonu, İnebolu sahillerine ulaştığını, oradan kağnılarla içerdeki cephelere taşındığını hatırlattı.

Erdoğan, 1921 yılının Aralık ayında, İnebolu'dan kağnısına cephane yükleyen Şerife Bacı'nın Kastamonu şehrinin kapısına kadar bu kağnıyı getirdiğini ve orada kağnının üzerine kollarını açmış halde, donmuş bir şekilde bulunduğunu ifade etti.

Şerife Bacı'nın, cephanenin üzerine örttüğü yorgan kaldırılınca, askerlerin dehşet bir manzarayla karşılaştığını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Kağnıda, otlara sarılı top gülleleri arasında, çaputtan kundağa sarılmış bir bebek ağlıyordu. İşte bugün gerçekleştirdiğimiz bu tören, bugün iftiharla müşahede edeceğimiz bu tank, inanıyorum ki Şerife Bacı'nın da onun gibi nice kahramanın da ruhlarını şad edecek, ruhlarını tazim edecek bir manzara arz ediyor.'

Kağnıda, hem bebeğini, hem ordusunun cephanesini taşıyan bir ülkeden, bugün artık nihayet, kendi gemisini, kendi silahını, topunu, uçağını ve tankını imal eden bir ülke konumuna gelindiğini bildiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Ama bakın; burada şu öz eleştiriyi de milletçe artık yapmak durumundayız. Şerife Bacı'nın, kağnısının üzerinde donarak şehit olduğu günden, 2002 yılına kadar tam 81 yıl geçti. Bu 81 yıl boyunca, savunma sanayinde gerekli adımların neden atılmadığını, gerekli yatırımların neden yapılmadığını sorgulamak zorundayız. Gazi Mustafa Kemal'in başlattığı o girişimlerin neden akamete uğradığını, Türkiye'nin kendi silahını, uçağını, helikopterini, tankını, gemisini yapmaktan neden uzak kaldığını ya da neden uzak tutulduğunu detaylı şekilde sorgulamak zorundayız. Eğer bunu sorgulamazsak işte şu son 10 yılda attığımız devasa adımları geleceğe taşıyamayız.'

-'Savunma sanayinde çok önemli mesafeler kat ettik'-

Rahmetli Nuri Demirağ'ın, Gazi Mustafa Kemal'in talimatıyla Türkiye'de yerli uçak sanayinin temellerini attığını belirten Erdoğan, 'Ama bakıyorsunuz, gizli bir el bu girişimleri akamete uğratıyor ve Türkiye'de bu sanayi maalesef on yıllarca gecikmeye maruz kalıyor. Bunları sorgulayacağız. Bunları, Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Hicaz'da, Dumlupınar'da, düşmanın mermisinden ziyade, imkansızlıkla, yoklukla, yoksullukla şehit olan Mehmetlerimiz adına sorgulamak zorundayız' diye konuştu.

Türkiye'nin son 10 yılda savunma sanayinde çok önemli mesafeler kat ettiğini, deyim yerindeyse bu alanda bir sessiz devrim gerçekleştirdiğini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Türkiye bugün artık kendi milli piyade tüfeğini, savaş gemisini, savaş botlarını, helikopterlerini üretir hale geldi. Sadece üretmekle kalmıyoruz, artık dünyaya savunma sanayi ürünleri, savunma sanayi teknolojisi ihraç ediyoruz. Eksiğimiz yok mu? Ciddi eksiklerimiz halen var. Bunları süratle gidermek zorundayız. Eğer Türk Silahlı Kuvvetlerimizin caydırıcılığını öne çıkaracaksak bunları başarmak zorundayız.'

Bu alanda gurur duyulan işlerden birinin insansız savaş uçağı üretimi olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin ABD ve İsrail'den sonra insansız savaş uçağı üreten üçüncü ülke durumunda olduğunu söyledi.

-'2023 hedeflerimize doğru hızla yol alıyoruz'

Yerli mühendisler eliyle üretilen ve dünyanın her yerinden 2.5 metre çözünürlükte görüntü alabilecek kapasiteye sahip 'GÖKTÜRK-2' uydusunu da kısa bir zaman içerisinde uzaya göndereceklerini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Güçlü ekonomimizle, itibarlı, aktif, barışçıl dış politikamızla, eğitim, sağlık, adalet, emniyet yatırımlarımızla, hukuk ve demokrasi alanındaki reformlarımızla 2023 hedeflerimize doğru hızla yol alıyoruz. Bilhassa son 10 yılda milli imkanlarla geliştirdiğimiz savunma sistemleri sayesinde ordumuzun gücüne güç kattık, caydırıcılığını arttırdık. Bundan sonraki dönemde de savunma sanayimize olan desteğimizi sürdüreceğiz. Kendi ordusunun ihtiyacını karşılayan ve ürettiği sistemleri dost ve müttefik ülkelere ihraç eden bir ülke olma yolunda inşallah emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.'

-'Bizim iyi niyetimizi, hiç kimse pasiflik olarak algılamasın'-

Bir hususun altını bir kez daha çizmekte fayda gördüğünü dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

'Bizim, ne komşumuz olan, ne bölgemizde olan, ne de dünya üzerinde herhangi bir ülkeye karşı hasmane bir tutumumuz yok. Biz, barışın, istikrarın, huzur ve güven ortamının, sadece bir ülke için değil, tüm bölge için hayati derecede önemli olduğuna inanıyoruz. Kendimiz için istediğimizi ayrım yapmadan bölge ülkeleri için de istiyor ve arzuluyoruz. Ancak bizim iyi niyetimizi, bizim sağduyulu, sabırlı yaklaşımlarımızı hiç kimse pasiflik olarak, çekingenlik olarak algılamasın. Herkes, her ülke bilsin ki bizim de sabrımızın bir sınırı vardır. Elbette kurulan tuzakların farkındayız. Elbette, birilerinin bizi çekmek istediği bataklığa girmeyiz. Ama gerektiğinde, bütün imkanlarımızla, dünyanın en güçlü, en mücehhez ordularından biriyle, barış, güvenlik ve istikrar için gereken karşılığı vermekte bir an bile tereddüt etmeyiz.'

-Altay'ın en kısa sürede TSK hizmetine sunulmasını planlıyoruz'

Başbakan Erdoğan, karmaşık ve ileri teknoloji ürünü alt sistemler içeren böylesi büyük bir savunma projesinin, planlanan takvime uygun olarak, hatta bir, iki yıl önce gerçekleştirilmesinin büyük önem arz ettiğini, Altay Projesi'nin o istikamette yürütüldüğünü belirtti.

Önümüzdeki dönemde seri üretim sözleşmesini de imzalayarak, milli tank Altay'ın mümkün olan en kısa sürede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hizmetine sunulmasını planladıklarını ifade eden Erdoğan, 'Diğer milli savunma sistemlerimizde olduğu gibi Altay'ın da yurt içinde Türk mühendislerinin gayretiyle ortaya çıkmış olması, hepimizi ayrıca gururlandırıyor. Bu noktada, ana yüklenici OTOKAR liderliğinde projede görev alan MKE, ASELSAN, ROKETSAN, Askeri Fabrikamız ve 40'tan fazla yerli firmamızdan oluşan Altay takımının üstün gayretleri takdire şayandır' diye konuştu.

Genelkurmay Başkanlığı'nı, Milli Savunma Bakanlığı'nı, tüm kuruluşları tebrik ededen Erdoğan, Altay'ın barış ve istikrara hizmet etmesi temennisinde bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının ardından, milli tank 'Altay' kısa bir film gösterimiyle tanıtıldı. Daha sonra 'Altay' tankı, törenin yapıldığı salona getirildi.

Törende Başbakan Erdoğan, 'Altay' tankının yapımında emeği geçen kurum ve kuruluşların temsilcilerine birer plaket verdi.

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç da Başbakan Erdoğan'a 'Altay' tankının maketini sundu.