20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

MİT ve CIA arasında yeni dönem!

ABD modern tarihinin en çalkantılı günlerinin ardından yemin eden Joe Biden'ın 'A Takımı' da göreve hazır. CIA'in yeni 1 numarası William Burns'ün farklı bir yol çizebileceğine değinen uzmanlar, bu durumun Türkiye'ye de yansımaları olacağı görüşünde.

29 Ocak 2021 Cuma 12:38 - Güncelleme:
MİT ve CIA arasında yeni dönem!

Dünyanın soluksuz izlediği bir seçimin ardından Joe Biden’ın Donald Trump yerine yeni ABD Başkanı olması süreci yakından takip edenleri pek de şaşırtmamıştı. Hem onları hem de ABD’nin demokrasi dinamiklerini iyi bilenleri şaşırtan olay; Trump destekçilerinin 6 Ocak 2021’de Kongre Binası’nı basması ve ardından yaşananlardı.

Tarihi görüntülere sahne olan günlerin ardından nihayet 20 Ocak’ta Joe Biden yemin etti ve ABD için yeni bir dönem başladı. Biden’ın göreve gelmeden önce açıkladığı A Takımı’nda Türkiye’yi çok yakından tanıyan isimler olmakla birlikte, üstlendikleri görevin ardından Ankara ile nasıl bir ilişki kuracağı merakla beklenen bürokratlar da vardı.

[Kongre baskını sırasındaki görüntüler sadece ABD'de değil dünya genelinde yankı uyandırmıştı.]

Onlardan biri hiç şüphesiz William Burns… Dünyanın en etkili istihbarat örgütlerinden biri kabul edilen CIA’in yeni patronu Burns, kurumda bu pozisyona gelebilen ilk diplomat. Bugüne kadar istihbarat kökenli isimlerin ya da askerlerin ‘patron’ olduğu teşkilatta Burns’ün nasıl bir yol izleyeceği de merak konusu oldu.

ABD’DE KURUMLAR ARASI AYRIŞMA SANDIĞIMIZ KADAR DERİN DEĞİL

Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı ile hem Burns’ün CIA’de nasıl bir yol izleyebileceğini hem de bu yeni yol haritasının Türkiye’ye muhtemel yansımalarını konuştuk.

Darıcılı, CIA’in yeni patronuna dair değerlendirme yapmadan önce özellikle son dönemlerde kamuoyunda sıklıkla aynı hataya düşüldüğü değerlendirmesinde bulundu. Buna göre ‘ABD’de askeri kanat ve istihbari kanat birbirinden farklı görüşte’ yaklaşımı pek de doğru değil.

Ali Burak Darıcılı bu tezini, “ABD çok yerleşik bazı kültürlere sahip. Bunlardan biri de ülke politikasının Başkan tarafından belirlenmesinin ardından tüm kurumların buna göre kendilerini optimize etmesi. Evet örneğin CIA ve Pentagon farklı düşüncelere sahip olabilir ancak nihayetinde ikisi de Başkan’ın gösterdiği hedefe ulaşmakla yükümlüdür” görüşüyle temellendiriyor.

[ Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı.]

SELEF BAŞKAN HASPEL KRİTİK İŞLERE İMZA ATTI

CIA’in muhtemel yeni yol haritasını anlayabilmek için geçmiş dönemlerden bazı örnekleri hatırlatmak isteyen Doç. Dr. Darıcılı, William Burns’ten önce bu görevde bulunan Gina Haspel ve onun görev sürecinde yaşanan kimi olaylara atıf yaptı.

“Helef Gina Haspel 36 yılını bu kuruma vermiş ve istihbarat camiasında ‘işin gurusu’ olarak kabul edilen isimlerden biriydi” diyen Ali Burak Darıcılı, şunları söyledi:

“Haspel yönetiminde CIA oldukça sofistike ve cüretkar işlere imza attı. O dönemde yaşanan iki örnek olay kurumun olaylara bakış açısını göstermesi bakımından önemli.

Bunlardan ilki başka bir ülkenin muvazzaf komutanını herkesin gözünün içine baka baka öldürmek idi. İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikastı CIA’in nasıl politize olduğunu göstermesi açısından önemliydi.”

BAŞKA BİR DEVLETİN YÖNETİCİSİ DOĞRUDAN HEDEF ALINDI

Darıcılı’ya göre Gina Haspel’in direktörlük döneminde dikkati çeken bir diğer sofistike suikast Muhsin Fahrizade Mahabadi olayı idi. Hatırlanacağı üzere Mahabadi, İslami Devrim Muhafızları Ordusu'nda tuğgeneral, akademik bir fizikçi ve İran'ın nükleer programında en kritik isimlerden biriydi.

“CIA ve Mossad bu işi hiçbir zaman üstlenmedi. Ancak suikastin ardında bu iki ülkenin istihbarat güçlerinin olduğu iddiası her geçen gün daha da geniş kitlelerce kabul gördü” diyen Darıcılı, bu ve benzer işlerin yeni direktör William Burns döneminde daha az yaşanacağı görüşünde.

[CIA'in yeni 1 numarası William Burns.]

İSTİHBARAT DİPLOMASİSİ ÖNEM KAZANACAK

Peki ABD’nin yeni döneminde, özellikle de güvenlik konularında köşe başlarını tutan isimlerin Türkiye’nin aleyhine demeçler verdiği bir ortamda CIA’deki değişiklik sahaya nasıl yansır?

“Bu dönemde çok büyük tartışmalara sebep olacak suikastler ya da gizli faaliyetler beklemiyorum” diyen Ali Burak Darıcılı, Burns’ün çok tecrübeli ve kendini ispat etmiş bir diplomat olmasının önemine dikkat çekti.

William Burns’ün kurum kültürüne önem vermesini beklediğini anlatan Darıcılı, şöyle devam etti:

“Kuralların işletildiği, sistem üzerinden vaziyet alınan bir dönem görebiliriz. Ben bu dönemde CIA’in istihbarat diplomasisine ağırlık vereceği inancındayım. Bunu biraz daha açmak gerekirse, örneğin X ülke ile aranız çok kötüdür. Ancak istihbarat kurumunuz o ülkedeki istihbarat kurumları ile bir takım örtülü görüşmeler yapar. Tıkanıklıkları gidermeye çalışır ve siyasilerin süreci ele almasıyla sahadan yavaşça çekilir.

Burns’ün atacağı adımları irdelerken Ulusal İstihbarat Direktörü olarak atanan Avril Haines’i es geçmemek lazım. Haines daha önce CIA’in işkence programları ve SİHA ölümleri nedeniyle açılan soruşturmalara geçit vermeyen kişiydi. Bu durum beni Burns ve Haines’in kurum için bir denge unsuru olabileceği sonucuna götürüyor.”

CIA-MİT ARASINDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLAYABİLİR

Bu noktada Doç. Dr. Darıcılı’ya “Yeni dönemde CIA ile Milli İstihbarat Teşkilatı arasındaki ilişki nasıl olur?” sorusunu yöneltiyoruz:

“Trump döneminden farklı olarak kurumların daha öne çıkacağı bir periyot görebiliriz. Başkanlar arası görüşme trafiği yerine Dışişleri’nin Dışişleri ile MİT’in CIA ile konuşacağı muhtemel bir yaklaşımdan bahsediyorum…

Tabi bu durum CIA ve MİT arasında yeni bir dönemi başlatacaktır. Ancak bu yeni dönem Ankara’nın ne kadar lehine olur ya da ABD tarafı hangi tekliflerle gelir onu şimdiden kestirmek zor. Sonuçta Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Libya ve Orta Doğu gibi başlıklar halen masada.

Diğer yandan PYD-PKK konusu ve tabi ki FETÖ elebaşının ABD’deki durumu gibi Ankara ile Washington’un ayrıştığı noktalar mevcut. Tüm bunlara F-35, S-400, Rusya ile ilişkiler ve kimi konuları da ekleyebilirsiniz.

Sonuç olarak ben MİT ve CIA arasında yeni dönemde farklı bir bağ kurulmak istense bile bunun bazı sebepler nedeniyle zaman alabileceği düşüncesindeyim. Umarım iki ülke arasındaki sorunların karşılıklı çıkarlar çerçevesinde çözülebileceği bir döneme şahitlik ederiz.”