Kimi kalemden ışık çıkar, kimi kalemden pislik sızar.
Leman ikinci sınıfın, çamura batmış, mürekkebi kirlenmiş, zihni barutla değil, küfürle dolmuş tipik bir örneğidir.
Bu küfrü korumak adına bir şahsın TV ekranlarında "Türkiye Müslüman bir ülke değildir" demesi, yalnızca bir cümle değil; imanımıza, kimliğimize ve tarihimize açılmış bir küfürdür.
Bu söz, sadece inançlara değil; bir milletin hafızasına, anasına, dedesine, bayrağına, şehidine ve ezanına hakarettir.
Lakin şu gerçeği de yadsımamak icap eder.
Kıvırmadan.
Cümleyi ortasından bölmeden.
Nezaket penceresinden konuşup iman kapısından çıkmadan.
Bu ülkede yıllardır tekrar edilen bir cümle vardı, "Türkiye'nin yüzde doksan dokuzu Müslümandır."
Bu cümle, yıllardır kürsülerde, televizyon ekranlarında ve dahi içi boş sohbetlerde papağan gibi tekrar edildi.
Ve ne yazık ki bizler de bu tekerlemeyi kutsal bir istatistik gibi taşıdık dilimizde.
Ama şimdi, bir paçavranın yaptıklarına bakınca, bu sözün rasyonel olmadığı kurşun gibi suratımıza çarpıyor.
Bu ifade istatistiksel olmaktan çok sosyolojik bir konfor alanına dönüşmüş durumda.
Asıl sorun, bu gibi saldırılara karşı toplumun refleksinin giderek zayıflamasıdır.
Leman dergisinin Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.v.) ve Hz. Musa (a.s.) hakkında yaptığı karikatür, ideolojik bir nefretin ürünüdür.
Bu bir karikatür değil; birikmiş aşağılık bir kompleksin dışa vurumudur. İlkokulda fişle büyütülmüş, Kur'an'dan soğutulmuş, minareyi Fransız bayrağı sanan bir aklın tükürüğüdür.
Leman sadece bir maskedir.
Peygambere hakaret eden çizerle, LGBT yürüyüşüne destek tweeti atan, Leman'a sahip çıkan CHP'li vekil ve başkan arasında zerre kadar fark yoktur!
Cumhuriyet'i kurduk ama İslam'ı yıktık diyenlerin tapınak kulübüdür bu zihniyet.
Leman çizer, Kemalistler, Atatürkçüler ve solcular yazar, CHP destekler...
Hepsi aynı cephenin farklı piyadeleridir.
CHP'nin sol cebinde LGBT bayrağı, sağ cebinde Leman karikatürü vardır.
Bu topraklara öyle bir zümre sızmıştır ki; gavurluğu sanat, sapkınlığı kimlik, peygambere küfrü ifade özgürlüğü sayan bir güruh, artık sokaklarda, ekranlarda, belediyelerde ve dergi sayfalarında fink atmakta.
Bu topraklara serpiştirilen "gavurcuklar" büyüdü...
Solcu oldular, sanatçı oldular, çizer oldular, yazar oldular, voleybolcu oldular...
Siyonist teröristler Gazze'de çocuk katlederken, bu topraklardaki modern gavurcuklar da dinî değerleri kirletmek için manşet atıyor, karikatür çiziyor, yürüyüş düzenliyor.
Ümmete yeniden hatırlatmakta fayda var:
Yaratılmışların en canlısı, en şefkatlisi, en yakını Resulullah'tır.
O'nu sevmek; Yaradan'ı sevmektir. O'na bağlanmak; yaratılış hikmetini idrak etmektir.
Gezegenler ve yıldızlar, kendi yörüngelerinde dönerken aslında aşk içinde dönmektedir.
Ay buna şahittir.
O'nun bir işaretiyle ikiye ayrılmış, aşkı doğrulamıştır...
Ağaçlar, O'nu görünce köklerinden kopup koşmuşlardır.
Nebatat, O'nu tanımış ve teslim olmuştur.
Hayvanat, O'nun kokusunu tanımıştır.
Taşlar bile dile gelmiş O'nu sevmiş ama taş kalpli insanlar sağır kalmıştır...
Gül, Aşk-ı Muhammed'in sembolü olmuştur.
Bülbül, O'nun sevdasını dillendirmiştir.
Biri koku olmuş, diğeri nağme... Her ikisi de vuslatı haykırmıştır.
O'nun gelişi, insanlık için kıyamete dek sürecek bir kurtuluşun adıdır.
Kalem ehli, O'nun ismini yazarken elleri titremiştir.
Hattatlar, kalemlerini hokkaya değil; gönüllerinin gözyaşına batırmış,
Müzehhibler, Hilye-i Şerif'te O'nun ismine çiçekler, ışıklar, bezekler düşürmüş,
Neyzenler, Aşk-ı Muhammed'i üflemiştir.
Şairler, kalemlerini aşkın mihrabına çevirmiş, en güzel şiirlerini O'na adamışlardır.
O hâlde...
Eğer taş O'nu seviyorsa,
Ay O'na boyun eğiyorsa,
Ağaç yerinden sökülüp yanına geliyorsa,
Kuşlar, gül kokusunda Onu arıyorsa...
İnsan olarak bize düşen nedir?
O'na benzemeye çalışmak...
O'nu sevmekle yetinmeyip,
O'nun sevgisiyle yeniden doğmak...
O'nsuz bir ömür; ömür değildir.
Allah Resul'üne duyulan sevgi, imanın aynasıdır.
İmdi.
Bu mesele bir dergi meselesi değildir. Bu, bir toplumun neye tahammül edip neye tepki verdiğini gösteren bir turnusol kâğıdıdır.
Sustuğumuz her çizgi, yarın inancımıza çizilecek yeni bir sınır olacaktır.