Emine Erdoğan, sosyal medya hesabından, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin nesli tükenme tehlikesi altındaki Mersin balığını korumak için hayata geçirdiği projeye ilişkin paylaşımda bulundu.
Paylaşımında Mersin balığına ilişkin videoya da yer veren Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Rize'nin derin sularında yeniden umut yeşeriyor, doğanın mirası, ne mutlu ki insan emeğiyle yeniden güvence altına alınıyor. 250 milyon yıllık geçmişi olan ve nesli tükenme tehlikesi altındaki Mersin balığını korumak için örnek bir projeye imza atan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesini yürekten tebrik ediyorum.
Dünyanın en değerli su hazinelerinden birini gelecek nesillere aktarma gayreti, Türkiye'nin çevre ve biyolojik çeşitlilik alanındaki kararlılığının da bir göstergesidir. Bir türü korumak, aslında ekosistemi, kültürü ve geleceği korumaktır. İnanıyorum ki bu vizyoner çalışma, nice projeye ilham olacak ve ülkemizi su ürünleri yetiştiriciliği alanında dünya çapında bir marka haline getirecektir."
15 YILDIR ÇALIŞIYORLAR
Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. İlker Zeki Kurtoğlu koordinatörlüğünde "Karaca Mersin (Acipenser gueldenstaedti) ve Sibirya Mersini (Acipenser baeri) Türlerinin Doğu Karadeniz Şartlarında Alabalık Yetiştiriciliği İşletmelerine İlave Tür Olabilme İhtimalinin Araştırılması" adlı proje 2011'de başlatıldı.
Üniversite bünyesinde 2006'da kurulan Su Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde sürdürülen çalışmalarda önemli mesafe katedildi.
Merkezde yaklaşık 300 damızlık ve 1-4 yaşında 2 bin mersin balığıyla koruma çalışmaları yürütülüyor.
Prof. Dr. Kurtoğlu, AA muhabirine, mersin balığının Karadeniz'de doğal olarak bulunan tatlı su balıklardan biri olduğunu söyledi.
Balığın 1992'den bu yana avlanmasının yasaklandığını ifade eden Kurtoğlu, "Fakat bugüne kadar yasaklar fayda etmemiş, nesli neredeyse yok olmuş. Üç türümüz tamamen yok olmuş. Üç türün doğal stoklarının oldukça azalmış durumdadır." dedi.
Kurtoğlu, hem ekolojik hem de ekonomik yönlerinden dolayı 2011'de yılında mersin balığı yetiştirmeye karar verdiklerini belirterek, "2011'den bu yana yumurtadan itibaren başladık. Yumurta, yavru aşaması, daha sonrasında büyütmesi, balık sağlığı problemlerinde karşılaşılan darboğazların aşılması için çalışmalar yürütülmüştür." ifadesini kullandı.
Ürettikleri ve 14-15 yaşına gelen damızlıklardan yeni nesil üretmeye başladıklarına dikkati çeken Kurtoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni nesil üretir hale geldik. 4 yıldır yavru üretmekteyiz. Yetiştiricilikte bazı darboğazlarla karşılaşmıştık başta. İlk önce endişemiz 'yavru alabilir miyiz?' oldu. Daha sonrasında başarılı yavru üretebildiğimizi gördük. 4 yıldır da düzenli olarak yavru alabildiğimizi ve yavru gelişim evrelerini başarılı bir şekilde sonuçlandırdığımızı gördük hatta Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı kuruluşlarda da yapılan çalışmalara danışmanlık, uygulamalara ve projelere katılım desteği vermekteyiz."
Mersin balığının asitleri bakımından çok değerli olduğunu vurgulayan Kurtoğlu, endüstri ve tekstil sanayisinde de kullanıldığını belirtti.
Kurtoğlu, hava kesesinden üretilen kolajenin de kozmetik sanayisinde kullanıldığını ifade ederek, "Geçmişte yayların elastikliğinin arttırılmasını, kırılganlığının azaltılması için kullanılmış. Bugün de artık ileri yüksek teknolojiyle beraber ürün haline getirilebilir durumda. Bunun haricinde havyarı 2000 dolara kadar varabilen oldukça kıymetli ürünlerden bir tanesi." diye konuştu.
- "MERSİN BALIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ KİTABIMIZI DA HAZIRLADIK"
Mersin balığının üretiminin ardından yaptıkları çalışmalara değinen Kurtoğlu, şunları kaydetti:
"Eti ile ilgili zaten birçok çalışmayı, proje çalışmalarını fakültemiz altyapısında yürütüyoruz. Havyarla ilgili ilk denemelerimiz oldukça başarılı oldu. Daha önceden bu konuyla ilgili çalışmış arkadaşlarımız vardı. Doğadan balık avlanmanın mümkün olduğu yıllarda havyar işlemiş arkadaşlar. Onların, büyüklerinin tecrübesiyle yola çıkarak güzel ürünler elde edebildiğimizi gördük hatta bu 15 yıllık deneyim süresinde elde etmiş olduğumuz bilgilerle beraber tüm ekipçe hazırladığımız bir kitabımız var. Mersin Balığı Yetiştiriciliği Kitabımızı da hazırladık. Öğrenci, akademisyen ve yetiştiriciler gibi kullanıcıların ilgisine sunmuş durumdayız."
- "BÜYÜME PERFORMANSI OLDUKÇA BAŞARILI"
Kurtoğlu, amaçlarının bu türün üretimini özel sektöre kazandırılması olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Mersin balıkları alabalıklarla çok benzer çevresel şartlara ihtiyacı var. Bu türler soğuk su şartlarında yetişen balıklarımız. Yavruların ön beslemesi yine soğuk su şartlarında alabalıklar gibi. Aslında alabalık çiftliklerinde rahatlıkla mersin balığı yetiştiriciliği yapılabilir. Yaptığımız çalışmalarda ön besleme evreleri oldukça kritik. Yavru aşamasında gösterilmesi gereken hassasiyetler belki bugünkü küçük orta ölçekli alabalık işletmelerinde sağlanamayabilir ama 10 gram aşamaya geldikten sonra yaşam oranları çok yükseliyor. Büyüme performansı oldukça başarılı. Küçük ve orta ölçekli işletmelere yavru temin edildiği takdirde endüstriyel bir ürün olarak kullanılabilir. "
Dünyada mersin balığıyla ilgilenen ve yetiştiriciliğini yapan 53 ülke bulunduğu bilgisini veren Kurtoğlu, "Ülkemizde bu balığın ihracatına yönelik kota yok. Kotasının olmaması büyük bir dezavantaj. Elimizde, doğamızda olan bir balığın yetiştirilemiyor olması bizim için bir handikap. Özel sektörün el atmasıyla, onların da bu işe yoğunlaşmasıyla, bugün neredeyse iki bine yakın alabalık çiftliğinde çok rahatlıkla yetiştirilebilir." dedi.
Prof. Dr. İlker Zeki Kurtoğlu, mersin balığının potansiyelinin çok yüksek olduğuna inandıklarını dile getirerek, "Dünyada yetiştiriciliği en fazla yapılan Karaca mersin balığı ve Sibirya mersin balığı olmak üzere iki türümüz var. Öğrencilerimizle birlikte bunun hem deneyimlemesini hem de üretimini yapıyoruz. Mersin balıklarını önemsiyoruz." ifadesini kullandı.