Libya Genel Kurmay Başkanı ve heyetini taşıyan uçağın Ankara semalarında düştüğü zaman dilimi öyle manidar bir zaman ki her türlü yoruma müsait.
Ancak ben çevremizdeki hiçbir gücün Türkiye'de benzer bir operasyona cesaret edeceği kanaatinde değilim.
Türkiye'nin Afrika'ya açılan en önemli kapılarından biri olan Libya'nın en üst düzey askeri yetkilisinin uçağının düşmesi bana Afrika açılımımızı hatırlattı.
2005 yılında Afrika yılı ilan edildiği günden bu yana Türkiye artık Afrika'da ciddi nüfuz sahibi bir ülke haline gelmiştir.
Düşünün 2002 yılında 54 ülke bulunan Afrika'da Türkiye'nin çoğu kuzeyde olmak üzere sadece 12 temsilciliği vardı!
Yani Türkiye Afrika'da yoktu!
Türkiye'nin 8,5 katı büyüklüğündeki kıta ile ticari hacmimiz sadece 5.4 milyar dolardı!
Afrika pazarlarında sadece bisküvi gibi basit ürünlere tek tük rastlanıyordu.
1,5 milyar nüfusunun yarısı Müslüman olan Afrika'da Türkiye bilinmiyordu.
23 yıllık Başkan Erdoğan yönetiminde ise Afrika'nın en güvenilir ülkesi oldu Türkiye!
Temsilcilik sayısı 12'den 44'e çıktı!
Ticaret hacmi 40 milyarı geçti!
Pazarlarda gıda maddelerinin yanı sıra sanayi ürünleri yer aldı, Türkiye'nin inşa ettiği havaalanları, demiryolları, stadyumlar, kongre[RT1] merkezleri var artık.
THY 42 ülkede 70 noktaya uçuş yapıyor.
27 ülkede 28.000 öğrenciye hitap eden 230 Maarif Okulu var.
Türkiye'de 53 Afrika ülkesinden toplam 62 bin 480 öğrenci üniversitelerde eğitim görüyor.
Kimi ülkelerin ordusunu Türkiye eğitiyor.
Türkiye Afrika'da en çok güvenilen ülke konumunda ve en çok tanınan, sayılan ve sevilen lider de Başkan Erdoğan!
Dış politikada Başkan Erdoğan döneminde Türkiye tarih yapmıştır. En başarılı olduğu alanlardan biri Afrika'dır ama yapılan tarih maalesef yazılamamıştır, anlatılamamıştır.
Batının onca imkânı düşünülünce, 20 milyon Afrikalı öğrencinin Katolik okullarında eğitim gördüğü hesaba katılınca Türkiye'nin işinin kolay olmadığı anlaşılır.
100 yıl önce Afrika'daki Hristiyan sayısı 10 milyon civarındayken yürütülen misyonerlik faaliyetleri sonucu bugün 500 milyona çıkmıştır.
İslam'ı terör dini diye yaymaya çalışmışlar ve terörle alakası olmayan kimi tebliği çalışması yapanları terör örgütü olarak ilan ederek İslam'ı karalamaya çalışmalarına rağmen Müslüman sayısı 800 milyon civarındadır.
Buna rağmen batının sömürü politikaları orada iflas etmiştir.
Uyguladığı kazan-kazan politikasıyla Türkiye Afrika'nın yükselen yıldızı olmuştur.
Bu bilgiler de 20 Aralık Cumartesi günü, Afrika uzmanı emekli büyükelçi Prof. Dr. Ahmed Kavas hocanın Birlik Vakfı'nda verdiği konferanstan aldığım notların küçük bir kısmıdır.
2001'de resmen iflas eden Türkiye, 23 yılda Başkan Erdoğan'ın yönetiminde hemen her alanda rekorlar kırarak büyük devletler ligine yükselmiştir.
Elbette eksikleri vardır ama en başarılı olduğu alanların başında dış politika gelir.
Öyle ki sorunlu dünya devletleri BM yerine Türkiye'yi tercih eder olmuştur.
Mesela, Rusya-Ukrayna Türkiye'nin arabuluculuğuna güvenmektedir.
Somali-Etiyopya arasındaki sorunlara Türkiye aracılık etmektedir.
Azerbaycan-Ermenistan arasında en güvenilir ülke Türkiye'dir.
Avrupa güvenlik sorunlarında Türkiye'ye muhtaç olduğunu ilan etmiştir.
Filistin sorununun en etkin gücü yine Türkiye'dir.
Türk Devletler Teşkilatı Türkiye sayesinde ete kemiğe bürünmüştür.
Dolayısıyla; Avrupa'sı, Asya'sı, Afrika'sı, Orta Doğu'su sorunları çözme konusunda Türkiye'nin arabuluculuğunu tercih eder hale gelmiştir.
Dünyanın en güvenilir devleti olmuştur Türkiye.
Ve evet, Türkiye dış politikada küresel bir güç haline gelmiştir.
Fransız Le Point dergisi yenidünya düzeninin kurucusu olarak gösterdiği 4 liderin arasında Başkan Erdoğan'ı koyacak kadar Türkiye gücünü ispat etmiştir.
Evet, abartmıyorum Başkan Erdoğan bir dünya lideridir ama kıymetinin en az bilindiği ülke de maalesef kendi ülkesi Türkiye'dir.