14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

PKK sosyal, psikolojik bir cinnet ve çılgınlık yaşıyor

Militanlarını eğitimsiz kişilerden devşiren terör örgütü PKK, son dönemde eğitimi hedef almaya başladı. Doğu ve Güneydoğu'daki okulları ateşe veren terör örgütü, öğretmenleri hedef seçiyor. Örgütün saldırılarına tepkiler gelmeye devam ediyor. Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, PKK'nın eylem anlayışının Kürt halkının çözüme katılımını engelleyen otoriter ve militarist eylemler olduğunu söyledi.

CİHAN14 Ekim 2012 Pazar 07:00 - Güncelleme:
PKK sosyal, psikolojik bir cinnet ve çılgınlık yaşıyor
Son günlerde okullara, öğretmenler ve öğrencilere yönelik eylemlerin insanlık suçu olduğunu vurgulayan Güçlü, bütün Kürtlerin PKK'nın bu tehlikeli ve zarar verici uygulamalarına, eylemlerine, stratejilerine karşı durması gerektiğinin altını çizdi. PKK'nın bu eylemlerle sosyal, psikolojik bir cinnet ve çılgınlık yaşadığını ifade eden Güçlü, okul yakma kararının da Kandil'de alındığını söyledi.

Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Güçlü, Kürt meselesinin Türkiye'de sadece Kürtlerin bir sorunu değil, aynı zaman Türklerin, Türkiye'de yaşayan farklı kültürel, etnik, dinsel ve mezhepsel grupların sorunu olduğuna dikkat çekti. Kürt meselesi için çözüm projeleri üretilirken, stratejiler tayin edilirken, bu gerçeğin görülmesi ve gözetilmesi gerektiğini belirten Güçlü, PKK'nın stratejilerini tayin ederken 'çözüm önerilerini' sunarken, eylem biçimlerini tayin ederken bu gerçeklerin hiçbirini göz önüne almadığını kaydetti.

"PKK, militarist, insan hak ve özgürlüklerine, demokrasiye aykırı eylem anlayışıyla, sorunu sadece kendisine indirgeyerek, esas olarak Kürtlerin değişik toplumsal kesimlerinin, siyasi çevre ve örgütlerinin de çözüme katılımını engellemekte, bloke etmektedir. " diyen Güçlü, şöyle devam etti: "Elbette PKK'nın bu anlayışı, geçmişte kendisini yapılandıran Kemalist devlet elitinin, günümüzde İran ve Suriye otoriter sistemlerinin refleksleriyle sadece bir örtüşme göstermiyor, aynı zaman da son zamanlarda Suriye, İran ve Türkiye arasındaki savaşta bir ortaklığı, hem de stratejik bir ortaklığı ifade ediyor. 'Devrimci Halk Savaşı' ve 'Kurtarılmış Bölge Stratejisi' zorlama ve iflas etmiş mücadele biçimleri olmasına rağmen, PKK'nın tek başına egemen olduğu bir Kürt Bölgesinde herkesi dışlayan faşizan ve otoriter bir sistemin oluşturulmasını öngörüyor. Kürtlerin değişik kesimlerinin baskı ve otorite altına alınarak, bütün haklarının gasp edilmesini amaçlıyor. Hiç şüphe yok ki, PKK'nın kullandığı metotlar, gerçekleştirdiği eylem türleri, dışarıdan dikte ettirilen eylemlerdir. Bu nedenle Kürtlerin çıkarlarıyla, gücüyle orantılı olmayan, imha edici eylemlerdir. Bundan dolayı, binlerce kürdün ölümüne yol açana; devletle işbirliği içinde bir Kürt katliamına ortaklık yapma gibi bir günahın sahibidir."

"OKUL YAKMA KARARI KANDİLDE ALINDI"

PKK'nın son günlerde okullara, öğretmenler ve öğrencilere yönelik eylemlerinin insanlık suçu ve karşıtı eylemler olduğunu dile getiren Güçlü, okullara, öğretmenlere, öğrencilere yaptığı silahlı, molotof kokteyli saldırıların bu stratejik yaklaşımın, sahip olunan tekçi otoriter-faşizan zihniyetin bir ürünü olduğuna dikkat çekti.

PKK'nın okullara yönelik bu eylemlerinin yeni ve ilk olmadığını hatırlatan Güçlü, "1990'lı yıllara bakıldığı zaman da, PKK'nın bu alandaki yoğun eylemleriyle karşılaşılır. O kadar uzağa gidilmezse de bundan bir yıl önce, PKK okullara ve yurtlara yaptığı saldırılarla öğrencileri yakmak istedi. Bir yıl önce yaptığı eylemlerin gerekçesi, Gülen Cemaatini geriletmek, yok etmek, tasfiye etmek adınaydı. PKK'nın son günler okullara ve öğretmenlere saldırısı da PKK merkezi tarafından Kandilde alınmış bir karar. Türk olan Turan Kalkan tarafından yapılan açıklamadan sonra gerçekleşmeye başlanmışlardır. PKK, anadilde eğitim olmadığı için, seçimlik derse Kürt çocuklarının katılımı engellemek için bu eylemleri için yaptığını ve okulları boykot ettiğini açıklıyor. Oysa PKK'nın lideri 1999'dan sonra Kemalist Cumhuriyetin sözde demokratikleşmesini savunurken, Kürtçe ile eğitim-öğretim diye bir talebi olmadı." dedi.

"KÜRTÇE DERSİNİN SEÇİLMESİ BASKIYLA ENGELLENİYOR"

Birkaç yıl öncesine kadar da PKK ve onun uzantısı BDP'nin Kürtçe için savunduğu tezin Kürtçenin seçimlik ders olması olduğuna dikkat çeken Güçlü, gelinen aşamada bugün Kürtçe seçimlik ders olduğu halde, PKK'nın buna şiddetle karşı çıktığını söyledi.

Güçlü, şunları söyledi: "Kürtçe seçimlik ders boykot ediliyor, Kürt ailelerinin kendi çocukları için Kürtçeyi seçmelerini, baskı ile engellemeye çalışıyor. Bütün bunların yanında, okullara, öğretmenlere, öğrencilere, barbar, insanlıkla alakası olmayan metotlarla saldırıyor. PKK'nın bu yaklaşımının, kendisi için sorunun, Kürtlerin ulusal hakları, Kürtçe ile eğitim ve öğretim sorunu olmadığı, kendisinin egemenlik, hükmetme, nüfuz alanının daralmaması sorunu olduğu açıktır. PKK, Kürtlerle ilgili atılan her adımı kendi varlığına yönelik bir tehdit olarak algılıyor. TRT 6 televizyonu yayına başladığı zaman, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyat bölümlerinin açılması, yerel televizyonlarda Kürtçenin kullanılmaya başlanması gibi gelişmeler karşısında da aynı refleks ve psikoloji ile hareket etti. PKK, son aşamada Kürtçenin seçimlik ders haline gelmesini, mahkemelerde ve kamusal alanda Kürtçenin kullanılır olmasını da, kendi egemenliğine yönelik bir tehdit, nüfuz alanının daralması olarak değerlendirip, saldırıyor. PKK'nın mahkemelerde de ve kamusal alanda da Kürtçenin kullanılmasını boykot etmesi şaşırtıcı gelmemelidir. PKK bu eylemlerle, tam da sosyal ve psikolojik bir cinnet ve çılgınlık yaşıyor. PKK'nın okullara, öğretmenlere, öğrencilere yönelik ölümcül ve canice saldırıları bir insanlık suçudur. İnsan hak ve özgürlüklerinin doğrudan ihlalidir. Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin kazanılmasıyla hiçbir alakası olmayan, Kürt haklarının kazanılmasını engelleyici eylemlerdir."

"TÜM KÜRTLER EYLEMLERİ PROTESTO ETMELİDİR"

Kürtlerin taleplerini savunurken meşru, insani, demokratik metotları kullanmak zorunda olduğunun altını çizen Güçlü, meşru ve demokratik olmayan eylemlerin Kürt millet meselesi gibi tarihi bir davanın meşruiyetini tartışma gündemine getireceğini ifade etti. PKK'nın eylemlerinin bunu sağladığını belirten Güçlü, "Son eylemlere, Kürtlerin tüm kurumlarının, ailelerinin de şiddetle karşı çıkması, kitlesel protesto eylemlerini örgütlemeleri gerekir." dedi. Bazı gazetelerin bu eylemlerden hiç bahsetmemesine dikkat çekti.