Emniyet’teki paralel yapıya yönelik yapılan operasyon da 115 kişi gözaltına alınmış, 31 polis tutuklanmıştı. Operasyonun başladığı günden bugüne kadar, paralel yapının yayın organların da soruşturmanın hukuksuz olduğuna ilişkin iddialar ortaya atılmıştı. Bu kapsamda iddiaları cevaplayan Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, yirmidorthaber.com’a özel açıklamalarda bulundu. Petek, iddia edildiği gibi şüphelilere sorgu aşamasında hiçbir sınırlama getirilmediğini ifade ederken, dinleme yaparak hükümete karşı operasyonun amaçlandığını vurguladı.
22 Temmuz da başlayan Emniyet’teki Paralel Operasyonu çürütebilmek için paralel yapının yayın organları çeşitli tezviratlar yaptı. Özellikle yayın organlarında “Sahur operasyonu”, “polislere baskın” “emniyette hukuksuz operasyon” başlıkları kullanıldı. Söz konusu başlıkları değerlendiren Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek kullanılan başlıkların algı operasyonu olduğunu belirtti.
‘ATILAN MANŞETLER ALGI OPERASYONUNUN MANŞETLERİDİR’
Reşat Petek; “Soruşturma başladığından beri atılan manşetler, algı operasyonunun manşetleridir. Adli bir soruşturmada yetkili Cumhuriyet Savcısı CMK'ya göre gözaltı kararı vermiş ve delillerin karartılmaması için eş zamanlı olarak gözaltı kararının uygulanması talimatı vermiş ise, hukuka uygun bir işlem yapılıyor demektir. "Hukuksuz operasyon" diyenler hangi işlemlerin yasaya, hukuka aykırı olduğunu ortaya koyamıyorlarsa- ki somut olarak ortaya konulan bir hukuksuzluk yok- yapılan şüphelileri masum göstermeye yönelik bir algı operasyonudur. Suçlamalara hiç değinmeden ‘sahur, yarım kalan hatim, haram yemedik’ gibi dini ve duygusal konuların öne çıkarılması da PH yöntemidir. Sahur yapmak, Kur'an okumak, hatim yapmak sanki suçmuş gibi ‘hatmimi tamamlayın yarım kaldı’ açıklamalarının başka bir anlamı yok.” ifadelerini kullandı.
‘DİNLEME YAPARAK, HÜKÜMETE KARŞI OPERASYON AMAÇLADILAR’
Selam Tevhid Kudüs Ordusu soruşturmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Emekli Başsavcı Reşat Petek, soruşturmayı yürütenlerin asıl amacının hükümete karşı bir operasyon olduğunun altını çizdi. Reşat Petek şunları kaydetti: “Selam-Tevhit örgütüne yönelik başlatıldığı söylenen soruşturmanın hukuki dayanaklardan yoksun olduğu, suçlanan 251 kişi hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek delil bulunmadığı, bu nedenle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Kovuşturmaya Yer Olamadığı (KYO) kararı verildiği dikkate alındığında, amacın iddia olunan bir terör soruşturması yapmak olmadığı anlaşılmaktadır. Bir an için Selam-Tevhit soruşturmasının da savcılar tarafından yürütülen hukuken meşru bir soruşturma olduğunu düşünerek olaya baktığımızda, soruşturmada dinlemelerin nasıl ve hangi şartlarda ve sürelerde yapılacağını düzenleyen CMK. 135. maddesi hükümlerine riayet edilmediği görülmektedir. Teknik takip ve iletişimin tespiti için, kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı şart, art başka suretle delil elde edilmesi imkânı olmayacak ve o tarihteki yasaya göre dinleme üç ayı geçmeyecek. Bunlara riayet edilmeden üç yıla yakın dinleme yapılmış. Sonuçta takipsizlik kararı verildiğine göre kuvvetli suç şüphesinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Demek ki amaç, daha önce 28 Şubat döneminde adı öne çıkarılan Selam-Tevhit örgütü sütre yapılıp, arkasına gizlenen soruşturma ile Başbakan, bakanlar ve MİT müsteşarı gibi devletin tepe noktasındaki kişiler dinlenip kayda alınarak, hükümete karşı bir operasyon amaçlanmıştır.”
ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARININ SUÇ TARİHLERİNDE ÖYM YOKTU
Haziran ayında kurulan Sulh Ceza Hakimliği’nin “emniyetteki operasyon için kuruldu” eleştirilerine de yanıt veren Reşat Petek, DGM’ler kaldırılıp Özel Yetkili Mahkemeler kurulduğunda eski suç tarihli davalara bakmadı mı? Sorusunu yöneltti. Reşat Petek; “28.06.2014 tarihinde yürürlüğe gire 6545 sayılı yasa ile yeni sulh ceza hakimlikleri kuruldu ve göreve başladı. Şimdi bu mahkemelerin 28.06.2014 tarihinden sonra işlenen davalara bakabileceği iddiası ile yetkisiz oldukları, AİHS 6. maddesine göre verdikleri kararların hukuksuz olduğu iddia edilerek arzuladıkları algının oluşmasına dayanak yapılmak isteniyor. Oysa usul değişikliğini içeren yasalar Resmi Gazetede yayınlandıkları anda yürürlüğe girer. Sulh Ceza hakimliklerinin kurulmasına dair kanun da yürürlüğe girdiğine göre, polislerin soruşturmasına bakmak, sorgu yapmak bu hakimlerin görevidir. Yetkili ve görevlidirler. Konunun iyi anlaşılması için şu soruları soruyorum: DGM'ler kaldırılıp CMK. 250, 251 ve 252 maddeleriyle Özel Yetkili Mahkemeler yürürlüğe girdiğinde eski suç tarihli davalara bakmadı mı? Özel Yetkili Mahkemeler 2012 yılında kaldırılıp Terörle Mücadele Kanunu 10. maddeye göre kurulan TMK.10 ile yetkili mahkemeler, suç tarihleri kuruluş öncesi olan davalara bakmadılar mı? Kamuoyunda bilinen Ergenekon, Balyoz, 12 Eylül, 28 Şubat gibi davaların suç tarihleri 2014 yılı ve sonrası olmadığına göre yeni görevlendirilen mahkemeler bu davalara nasıl baktı ve yargılamaya devam ediyor? Hukuken bu gerçekleri bilenler açısından, polislere tutuklama kararı veren sulh ceza hakiminin yetkisiz olduğunu söylemlerinin hukuki olmadığı ve bir algı oluşturmaya yönelik olduğu açıktır.” dedi.
ERGENEKON VE BALYOZ SAVUNMALARINDAKİ ALGI OPERASYONU İLE AYNI
Soruşturmaların hukuksuz olduğu iddialarına da cevap veren Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, iddiaların ayağının yere basmadığını belirtti. Reşat Petek şu ifadeleri kullandı: “Soruşturmayı yürüten görevli savcılar olduğuna, gözaltı kararları yasalara uygun olduğuna, yasal sürelere uyulduğuna, şüphelilerin avukatlarıyla savunmalarını yaptıklarına göre soruşturmaların hukuksuz olduğu iddialarının ayağı yere basmamaktadır. Bu iddiaları dile getirenler 'gözaltı' yerine 'rehin alınmak'tan, 'tutuklama' yerine 'askeri terminolojiyle 'tutsak'lıktan söz edince, hakim ve savcıları hükümetin hakimi savcısı diye suçlamalar olunca, Ergenekon ve Balyoz v.b. davalardaki savunmaları hatırlıyoruz. Aynı türde algı operasyonun birer parçası olduğu çok açık…”
ŞÜPHELİLERE SORGU AŞAMASINDA HİÇBİR SINIRLAMA GETİRİLMEDİ
Paralel yayın organları tarafından polislerin savunma hakkı ellerinden alındığına yönelik eleştirileri de değerlendiren Reşat Petek, şüphelilere sorgu aşamasında hiçbir sınırlama getirilmediğini dile getirdi. Reşat Petek; “Hakim İsmail Çiçek'in yaptığı işlem hukuki anlamda 'şüphelilerin sorgusu' idi. Ancak şüpheli avukatları olayı kovuşturma aşamasındaki 'savunma alınması' sürecine döndürmek istedi. Talepleri ile süreci uzatmaya ve sorguyu engellemeye uğraştılar. Bir taraftan 'gözaltı süresi doldu şüpheliler derhal serbest bırakılmalı' derken diğer taraftan sorguyu yaptırmama için değişik yöntemler kullandılar. Önce şunu söyleyelim. Şüpheliler her konumda müdafilerinin yardımından yararlanabilmesi gerekir. Bu soruşturma ve sorgu aşamasında şüphelilerin bu haklarına hiçbir sınırlama getirilmemiştir. İddia edildiği gibi duruşma salonundan çıkarma yoktur. Reddi hakim talepleri kabul edilmeyen bir kısım avukatlar kendileri salonu terk etmişlerdir. Hakim barodan avukat isteyince de tekrar gelip savunmayı yapmak istemişlerdir. Bu süreçte, sorgunun engellenmediği hakim tarafından tutanaklara geçirilerek sorgusu yapılamayan şüpheliler hakkında dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilmiştir.” açıklamasında bulundu.
CASUSLUK SUÇU İŞLEDİKLERİNE DAİR DELİL OLMASINA RAĞMEN SERBEST KALDILAR
Sorgusu yapılmadan hakim karşısına çıkarılan şüphelilerin durumunu da yorumlayan Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, şüpheliler ile ilgili casusluk suçlamasına ilişkin yeterli delil bulunduğunu ifade etti. Petek şunları kaydetti: “Sorgusu yapılmayan şüpheliler hakkında tutuklama kararı verilseydi yasa ihlal edilmiş olurdu. Sulh Ceza hakimi de karar gerekçesine bu hususu yazarak sorgusu yapılamayan şüphelilerin casusluk suçu işlediklerine dair yeterli delil bulunmasına rağmen sorgusu yapılamadığı için tutuklama kararı verilmediği, adli kontrol kararı verildiği ifade edilmiştir. Adli kontrol ile serbest bırakılan şüpheliler, önümüzdeki süreçte sorgulanarak haklarında tutuklama kararı verilebilir. Sorgunun engellenmek istenmesi örnekleri vardır ancak paralel örgüt soruşturmasında olduğu gibi şüphelilerin ve avukatların organize olarak sorguyu engelledikleri örneğine ilk rastlıyorum.”
TUTUKLAMA İÇİN SOMUT DELİLLER YETERLİDİR
Hakim İslam Çiçek’in gerekçeli kararıyla birlikte “casusluk suçlaması yöneltildi, hangi bilginin hangi ülkeye sızdırıldağına dair bir tek delil ortaya konulamadı” iddialarını değerlendiren Reşat Petek, tutuklama için somut delillerin yeterli olduğunu ifade etti. Petek: “Henüz dava açılmadı, iddianame düzenlenmedi, ancak tutuklamaya yetecek yeterli delillerin bulunduğu hakimin gerekçeli kararında ifade diliyor. Tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterecek somut olgular, somut deliller yeterlidir. Mahkumiyet ve beraat yargılama sonucu verilecek karardır. Soruşturmanın gizliliği de düşünüldüğünde, tutuklama kararında somut delillerin sayılması beklenmez.” ifadelerini kullandı.
HAKİM ÖNÜNDEKİ BEKLEME SÜRESİ GÖZALTI SÜRESİNE DAHİL DEĞİLDİR
Emekli Başsavcı Reşat Petek, “Sulh Ceza Hakimliği’nin yetersizliği tesçillendi” ve “gözaltı süresi doldu, polisler hala tutsaklar” iddialarına da cevap verdi. Emekli Başsavcı Reşat Petek, istenilen yasal değişiklik yapılsa bile örgütlü biçimde algı operasyonunun devam edeceğini söyledi. Petek; “Sulh Ceza hakimliğinin kurulması kanaatimce isabetli bir değişikliktir. Sulh Ceza mahkemelerinin yargılamasını yaptıkları davaları olduğu için, sorgu için gelen dosyaları yeterince inceleme imkânları olmuyordu. Tutuklama talepleri adeta angarya bir iş olarak görülüyordu. Sulh Ceza Hakimlerinin görevi ise soruşturma savcısından gelen talepleri karara bağlamak. Dosyayı detaylı olarak incelemek… Sorgu süresinin uzamasından yakınmak yerine yeterli inceleme yapılmadan verilen kararlardan yakınmak gerekir. Nitekim ÖYM'ler ve TMK.10'la yetkili mahkemeler varken yeterli inceleme yapılmadığından şikâyet ediliyordu. Bu şikâyetler şimdi giderildi. Şüpheli sayısı fazla ise birden fazla sulh ceza hakimi arasında paylaşım yapılması hukuki temele dayalı bu şikayetleri ortadan kaldıracaktır. Ancak örgütlü biçimde bir algı operasyonu varsa istediğiniz yasal değişikliği yapın, algı operasyonu devam ettirilir. Bugün yaşanan tablo budur. Gözaltı sürelerinin dolduğu iddialarının da yasal dayanağı yoktur. 24 saatle başlayıp toplamda yasal 4 günlük süreyi aşmayan gözaltı kararları vardır. Dosya süresi içinde adliyeye getirilip şüphelilerle birlikte sulh ceza hakimine teslim edilince hakim önünde bekleme süresi başlar. Bu süre gözaltı süresine dahil değildir.” ifadelerini kullandı.
KÖKSAL AKPINAR - yirmidorthaber.com