2001 yılında kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), 21. yüzyılın en dikkat çekici bölgesel güvenlik ve iş birliği platformlarından biri olarak öne çıkıyor. Kuruluşundan bu yana geçen süre zarfında örgüt, yalnızca Orta Asya güvenlik sorunlarına çözüm arayan dar kapsamlı bir yapı olmaktan çıkarak, Asya kıtasının büyük güçlerini aynı masa etrafında toplayan stratejik bir organizasyona dönüştü.
Çin'in Tiencin kentinde düzenlenen zirve, bu dönüşümün en somut göstergesi niteliğinde. Katılımın yüksekliği ve gündem başlıklarının küresel boyuta ulaşması, ŞİÖ'nün sadece bölgesel değil, küresel dengelerde de rol almaya başladığını açık biçimde ortaya koyuyor.
ASYA'NIN KALBİNDE TÜRKİYE ETKİSİ
Zirvenin Türkiye açısından ayrı bir önemi bulunuyor. Diyalog ortağı sıfatıyla bu organizasyona katılan Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde son yıllarda jeopolitik ağırlığını artırmış, Asya ile Batı arasındaki stratejik denge rolünü güçlendirmiştir.
Erdoğan'ın Tiencin'de yaptığı ikili temaslar ve özellikle Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile gerçekleştirdiği görüşme, Türkiye'nin artan jeopolitik değerine duyulan saygının somut bir göstergesidir. İki liderin ekonomik iş birliğinden Gazze'deki insani trajediye, Ukrayna savaşından Suriye'nin yeniden yapılandırılmasına kadar geniş bir yelpazede ortak adımları konuşması, Türkiye'nin yalnızca bir bölge ülkesi değil, küresel meselelerde söz sahibi bir aktör olduğunu kanıtlamaktadır.
TİENCİN ZİRVESİ: TÜRKİYE'NİN JEOPOLİTİK YÜKSELİŞİ
ŞİÖ'nün önemi, Batı merkezli uluslararası sistemin tek kutupluluk iddiasının giderek aşındığı bir dönemde daha da artmaktadır. Çin, Rusya, Hindistan, Pakistan, Orta Asya ülkeleri ve diyalog ortaklarıyla birlikte düşünüldüğünde, örgüt dünya nüfusunun yarısından fazlasını ve küresel ekonominin büyük bir bölümünü temsil etmektedir. Bu devasa güç birikimi, ŞİÖ'yü yalnızca bir güvenlik platformu değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi alternatifler geliştiren bir iş birliği zemini haline getirmektedir. Türkiye'nin bu masa etrafında yer alması, ülkenin hem Batı ittifak sistemleriyle bağlarını koruması hem de Asya'daki yükselen güçlerle stratejik ilişkilerini geliştirmesi bakımından çift yönlü bir avantaj yaratmaktadır.
Bugün dünyada büyük güç rekabeti sertleşirken, enerji güvenliği, ticaret koridorları, teknoloji ve savunma iş birlikleri gibi konular devletlerin gelecek vizyonunu belirliyor. Türkiye'nin Orta Koridor projesi, Şanghay İşbirliği Örgütü ülkelerinin "Kuşak ve Yol" girişimiyle doğal bir kesişim noktası oluşturuyor. Bu durum, Ankara'nın yalnızca coğrafi değil, aynı zamanda stratejik bir merkez olduğunu yeniden teyit ediyor. Tiencin'deki zirvede Türkiye'ye gösterilen ilgi, işte bu jeopolitik değerle doğrudan bağlantılıdır.
Sonuç olarak, Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesi, sadece Asya'nın değil, tüm dünyanın dikkatle izlediği bir buluşma olmuştur. Türkiye'nin bu zirvede üstlendiği rol, ülkenin uluslararası toplumda saygınlığının arttığını, jeopolitik öneminin giderek daha fazla takdir edildiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bugün Asya ve Batı arasında yükselen yeni dengelerde, Türkiye yalnızca köprü değil, aynı zamanda denge kurucu bir aktör olarak öne çıkmaktadır. ŞİÖ'nün geleceğinde Ankara'nın daha görünür bir rol üstlenmesi, hem bölgesel barış hem de küresel istikrar açısından kritik öneme sahiptir.