ABD Başkanı Donald Trump’ın Kıdemli Danışmanı Jared Kushner’in ardından ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Ankara ziyaretiyle ilgili konuşan Savunma, Strateji ve Güvenlik Uzmanı Yusuf Alabarda, Jeffrey’in bu göreve gelmeden önce Türkiye’nin tavrına yakın fikirler sunduğunu, fakat göreve geldikten sonra geçmiş beyanlarıyla tutarsız bir tavır takındığını anlattı.
TM Dijital Haber Merkezi’nin sorularını yanıtlayan Alabarda, Kushner’in Türkiye ziyaretinin hemen akabinde ABD’li üst düzey bir diğer temsilcinin Ankara temaslarıyla ilgili olarak, Türkiye ile ABD arasındaki “Suriye’den çekilme sonrası nasıl bir model kurgulanacağıyla” ilgili planlamaların hâlen devam ettiğini ve diplomasinin bir şekilde devam ettiğini gösterdiğini belirtti.
“TÜRKİYE’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR”
Obama döneminden Trump dönemine kadarki süreçte Münbiç konusunda bir arpa boyu yol alınamadığının altını çizen Alabarda, “Türkiye ile ABD arasındaki 90 günlük Münbiç mutabakatının 4 Haziran’da dolmuş olmasına rağmen, bırakın iki aylık süreyi, aradan geçen 6 aya rağmen Münbiç’teki PKK/PYD’li unsurların tamamen temizlenmesi konusunda bir sonuç alınamadı.” diye konuştu.
İki ülkenin genelkurmay başkanlıkları, milli savunma bakanlıkları, dışişleri bakanlıkları ve istihbarat teşkilatları arasındaki ilişkilerin bir çeşitliliği ve diplomasi trafiğinin sürdüğünü gösterdiğini belirten Alabarda, “Türkiye’nin kırmızı çizgisi ve en hassas olduğu noktalardan bir tanesi, burada oluşturulacak güvenli bölgenin kontrolünün Türkiye tarafından sağlanmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Bunun neden önemli olduğuyla ilgili bir değerlendirmede bulunan Alabarda, “Bu bölgenin kontrolünün Arap NATO’su veya NATO devletlerince sağlanması, Türkiye’de yaşayan 3,5 milyonun üzerindeki Suriyelinin asla geri dönmemesinin bir şekilde teminat altına alınması gibi okunuyor. Türkiye ise böyle bir durumu asla kabul etmek istemiyor.” dedi.
Arap NATO’su adı altında Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın ya da Avrupa Birliği ülkelerinin kurguladığı bir güvenli bölge olması durumunda bu devletlerin Türkiye’ye karşı düşmanca bir tavır sergileyebilecekleri ve Türkiye’nin Orta Doğu’da atacağı adımların önünün kesilebileceğini hatırlatan Yusuf Alabarda, bu durumun Türkiye tarafından kabul edilemeyeceğini belirtti.
Masada “Kim ne kadar sorumluluk alıyorsa hak da onda olmalıdır” çerçevesinin ısrarla dile getirildiğini anlatan Alabarda, Türkiye’nin Suriye konusunda hem terörle mücadele hem de mülteciler ve sığınmacılar noktasında üstlendiği yük ile haklı olarak sorumluluğun da kendisinde olması gerektiğini söyledi.
“ABD İÇİN F-35 VE FIRAT’IN DOĞUSUNDAN DAHA ÖNEMLİ BİR KONU”
ABD açısından S-400 meselesinin Suriye’den de, F-35’lerden de, Fırat’ın doğusundan da daha önemli olduğunu vurgulayan Alabarda, “Türkiye S-400 konusunda geri adım atarak ABD’nin çizmiş olduğu yola girdiği takdirde her alanda Türkiye ile iş birliğinin önü açılacaktır. Ama Türkiye bunu kabul ederse büyük bir tehditle karşı karşıya olacak ve kolayca avlanabilecek bir pozisyona düşecektir. Türkiye’nin tehdidin Batı’dan geldiğini unutmaması ve S-400 konusunda asla geri adım atmaması gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu.