Milliyet'ten Mehveş Evin'in haberine göre; Hatay’a geldiğimiz ilk günden itibaren kadın-erkek herkesten benzer sözleri duyuyoruz: “Suriyeli kadınlar çok bakımlı. Türkiyeli kadınlar, kocamı kaptıracağım stresi yaşıyor.” Suriyeli gelinler, savaştan önce de talep görüyordu. Ancak savaştan bu yana ikinci, üçüncü eş olarak Suriyeli kadınlarla imam nikahı yapanlar arttı. Herkesin bildiği bir sır bu. Özellikle Hatay, Urfa ve Kilis “Suriyeli kuma”da başı çekiyor. Görüştüğüm bir “aracı”, Bayburt’tan Afyon’a Suriyeli gelinlere talep olduğunu anlattı.
Hatay-Reyhanlı’nın yarısının Suriyeli ikinci, üçüncü eşi olduğu iddia ediliyor... Bir kamu görevlisi anlatıyor: “Suriyeliler için 3-4 kadınla evlilik normal. Reyhanlı’da da tek tük vardı. Ama savaşla patladı. Kumaya itiraz eden kadın, dayak yiyor . Zaten ayrılsa ne yapacak? Eskiden kayınvalide baskısı vardı, şimdi kuma baskısı var.”
Kuma getirilen yerli kadınlar, soranlara “eltim” deyip geçiştiriyor. Çoğunlukla kumaları evde yardımcı gibi çalıştırıyor.
ÇEYİZ-TAKI İSTEMİYORLAR!
Türkiyeli erkeklerin Suriyeli kadınlarla evliliğe heveslenmesinin nedeni, düğünün “az masraflı” olması. Farklı kaynaklar, işin ekonomik boyutunu doğruluyor:
İki yıl önce 10 bin TL’ye el sıkışılırken, şimdilerde 1.000-2000 TL arasında pazarlık yapıldığı telaffuz ediliyor. Güneydoğu illerinde “başlık parası” adıyla 3 ila 5 bin TL’ye anlaşılıyor. Bir esnafın deyimiyle: “Patatesin kilosu 2 olan da var, 5 de...” Peki “patates”in değeri neye göre belirleniyor? “Yaşına veya güzelliğine göre değişir” deniyor.
Ne yazık ki “yaş” kriteri, “çocuk gelin”lerin sayısının artması demek...
Sağlık görevlisi H.G, “ Suriye’den gelen kadınlar, 14-15 gibi çok genç yaşta evlenip anne oluyor... Türk erkeklerinin masrafsız bir şekilde Suriyeli kızlarla evlenebiliyor olması, akla cinsel istismarı getiriyor... Sonuçta Suriyelilerin ne çeyiz, ne eşya ne de takı talepleri var. Yani her şekilde Suriyeli kızlarla evlilik yapmak buradaki insanların işine geliyor. İlk eş olarak da, ikinci-üçüncü imam nikahlı eş olarak da Suriyeliler tercih ediliyor ” diye anlatıyor.
Kendi çalıştığı köyün muhtarının oğlunun bu şekilde evlendiğini anlatan H.G, “Maddi durumu iyi olan da olmayan da bir şekilde ikinci hanım istiyor . Adam gidip getiriyor, ‘Bu benim ikinci hanımım’ diye tanıtıyor. İlk eşler de, genelde eğitimi ve sosyal güvencesi olmadığı için sesini çıkaramıyor ...”
‘PARAN YOKSA KIZINI VER’
Kumalık müessesesi hiç masum değil. Suriyeli kadınların çoğu, mağduriyetleri yüzünden evlendiriliyor. Savaştan kaçan ailelerin maddi durumu çok kötü, ne evleri var, ne işleri... Aileler, kızların “Başına bir şey gelecek ” endişesiyle Türkiyeli “kısmet”lere evet demeyi tercih ediyor. Bunu bilenler maalesef durumu istismar ediyor.
Urfa, sığınmacıların en yoğun yaşadığı kent. Kadın Yaşam Evi Derneği’nden Emine Hanım, sosyolojik sorunların çok olduğunu anlatıyor: “Arap kadınların psikolojik durumu iyi değil. Çokeşlilik çok arttı . Kadınlar kaygılı, niye geldiler diyorlar, istemiyorlar. Evlilikten öte, pazar oluşmuş durumda... Urfa’da aleni bir şekilde para karşılığında yapılıyor.”
İkinci kadınla evlendikten sonra “hayal kırıklığı” yaşayan ve “O gitsin bu gelsin” diye üçüncü eş arayanlar mı dersiniz... İmam nikahı kıydıktan iki hafta sonra “hasta bu” diye geri yollayanları mı?
Hatta 700 TL’ye fırlayan kirayı ödeyemeyen Suriyelilere, “O zaman kızını ver” diyen ev sahipleri bile var. Evet, bizzat dinledik! Suriyeli kadınlarla imam nikâhı kıymayı “Onları kurtardık” diye savunanlara bakmayın... Savaş mağduru kadınlar mal olarak takas ediliyor.
YÜZ BİNLERCESİ YOK SAYILIYOR
Suriye’deki korkunç savaş yüzünden 3 yılda 2.3 milyon insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. BM’nin son rakamlarına göre Türkiye’deki kayıtlı sığınmacı sayısı 577,349. Ancak “kayıtsız” Suriyelilerin sayısı yüksek. BM’nin 2013 sonu tahminine göre toplam rakam 1 milyonu geçti... Üstelik yüzde 75’i çocuk ve kadın!
Ancak Suriyeli sığınmacılar; kamplarda yaşayanlar, büyükşehirlerde dilenenler ve mücahitler dışında yok sayılıyor... Zaten ne kimlikleri var, ne de hakları. TC kanunlarına göre onlar “misafir” statüsünde. Bu terim kulağa hoş gelse de “Suriyeli misafirler”in çoğu, barınmadan iş bulmaya, eğitimden kültürel farklara, büyük sıkıntılar yaşıyor.
Bu yazı diziyi hazırlarken amaç, hem Suriyeli sığınmacıların, hem de toplumun yaşadığı sorunlara dikkat çekmek. Her savaşta olduğu gibi, bu savaşın da en büyük mağdurları kadınlar ve çocuklar...İnşaatlarda, depolarda hatta ahırda yaşayan öyle çok insan var ki!
Çoğu, “buna da şükür” dese de durum, giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Sahada çalışanlar, bu krizi Afganistan’da yaşananlara benzetiyor.
‘Manita yerine ikinci eş almak daha ahlaklı’
Suriyeli çocuklar için eğitim veren bir kurumun müdürü S. Bey’in ilk karısı Hatay’dan, ikincisi Suriye’den. S. Bey, eşinin bu duruma ne dediğini sorduğumuzda konuyu “Batılıların ahlaksızlığına” getiriyor:
* İkinci hanımımı 5 yıl önce Suriye’de aldım. Şimdi 43 yaşında. Üniversitede ilahiyat hocasıydı. Savaştan sonra buraya yerleşti. Şimdi apartmanın üstünde o , altında ilk hanımım yaşıyor.
* Batı, kadına saygılı olduğunu iddia ediyor. Peki kadını, eşyanın reklamında kullanan kim ? Bir de İslamı eleştiriyorlar; birden fazla evliliğe müsaade ediyor diye! Batı’da bir istatistik yapılsın bakayım, kim sadece evli olduğu kadınla birlikte oluyor? Yüzde 1 bulamazsınız!
* Bir erkek, gayrimeşru ilişkilerinden dolayı hanımına hastalık getirdiği zaman, bu büyük vebal değil mi? Bu nasıl bir şey! Avrupa’da her erkeğin kaç manitası var ? Bu tür işler yerine ikinci hanımı almak, bana ahlaki açıdan daha doğru geliyor.
* Suriyeli garibanlardan iş bulduğunu zannedip sevinen, sonrasında tuzağa düşürülen kızlar da var. Kalbinde vicdan taşımayan insanlar başkalarının mağduriyetinden faydalanıp, onları istismar ediyor.
Suriyeli kadınlar isim ve yüzlerini gizleme şartıyla konuştu.
Kadınları kandırıyorlar
Savaştan kaçan Suriyeli kadınlarla evlilik, ticarete döndü. İkinci eş alanların yanı sıra, bu işin tüccarlığını yapanlar, garibanları dolandırıyor. Bu tür evliliklere tanıklık eden Hasan, Türkiye’nin her ilinde ilk veya ikinci eşi Suriyeli olan aileler olduğunu belirtiyor: “Evlenmesin de ne yapsın? Ama 60 yaşında bir erkeğin, 19-20 yaşında biriyle evlenmesi beni üzüyor. Savaşla birlikte bu tip evliliklerde inanılmaz artış söz konusu.”
BEKÂRIM DEDİ, 6 ÇOCUĞU VAR
Z.A: Suriyeli dört eşi olan birini tanıyorum, 30 çocuğu vardı. Aile, maddi sıkıntılar yüzünden farklı illere dağılmış. Kız çocuklarından birini berdel yaptı. Meğerse adam bekâr değilmiş, altı çocuğu varmış. Bir ay evli kaldılar, kız babasının yanına döndü. Evlenmek isteyen erkekler, Hatay ve Urfa’dan gelen hemşerilerimize ulaşıyorlar. Ekmek veremedikleri için kızlarını kocaya veriyorlar. Çok kötü durumlar yaşıyoruz.
TÜRKİYELİ ERKEKLER YALANCI
MEYRA: Suriye’de erkekler kadınları asla kandırmaz, kadınlar bu kadar ucuz anılmaz! Ama Türkiye’deki erkekler kadınlar için her türlü yalanı atıyor. Suriyeli kızlarla evlenmek isteyen çok erkek var. Gelenlerin yüzde 90’ı yalancı; maddi durumlarının iyi olduğunu ve hiç evlenmediğini söyler.
Düğün yapılır, bekâr adamın çoluk çocukları çıkar ortaya! 20-22 yaşında kızlar kandırılıyor. Ya terk etmek zorunda, ya da kuma olarak kalmak zorunda. Biri onların kızlarını kuma olarak götürse nasıl olur? Nasıl hissederler kendilerini?
ÇARESİZ, KABUL EDECEKTİM
ŞORE (23): Savaştan kaçıp Türkiye’ye sığındım. Yaşadığımız semte sürekli “yardım için” gelen adamlar vardı. Sonrasında biri, benimle evlenmek istedi. Yaşı 55’miş, eşi ölmüş ve çocuğu yokmuş. Çaresizlikten kabul edecektim. Çünkü adam, aileme ev tutacağını söyledi. Araştırınca öğrendim ki evliymiş, 4 çocuğu varmış. İptal ettim, şu an çaresiz koca bekliyorum.
AMCAMIN KIZINI KANDIRDILAR
HADO: 2 yıl önce amcam, 22 yaşındaki kızını 50 yaşında bir adama verdi. Çok zor durumdaydı. Meğer adam çulsuz sefilin tekiymiş. Şu an kız çok zor durumda. Suriye’de yaşadığımız acılar yetmezmiş gibi bunları yaşıyoruz. Allah hakkımızı hak etsin.
KOCAMDAM KORKUYORUM
S.A: Bir komşumuz üçüncü eş getirdi. Ben de kocamdan korkmaya başladım. 50 yaşında adamlar, 20-25 yaşındaki genç kızlarla evleniyor. Bu durum beni korkutuyor. Erkek adamın işi belli olmaz. Ben kumaya kandırılarak gidenlerin kusuruna bakmıyorum. Onları oyuna getiren erkeklerin Allah belasını versin.
ARACI: KAPALI KARPUZ VERİYORUM
İlyas Bey’in “çöpçatanlık” ünü Hatay sınırlarını aşmış:
* Artık kız vermiyorum. Altınları çalıp gidenler var, zor durumda kalıyorum. Ama dün, annesi-babası belli, namuslu bir Suriyeliyi verdim. Allah’ın emriyle.
* Vesile oluyorum. Bizim köyden başladı evlilik olayı.
Kız, tesettürlü, masrafı yok... Ahlakı güzel.
Konya’ya, İstanbul’a gelin gidiyor... Beğeniyorlar.
Başka var mı diye telefon açıyorlar. “Valla Suriyeli var” diyoruz, ister misin? İsterim...
* Aracıyız yani... Vatandaş yanlış anlıyor. Suriye’ye bir alo demesi 10 TL. Masraf yani. 20 gün önce Afyon’da evlendirdim. Cebimden masraf yaptım. Duymuş arıyor, Niğde’den... “Kardeş, Niğde’nin patatesi meşhur, bir çuval getir” diyorum. Patates yoksa sana kız yok!
* Biri düğün yaptı “Kefil misin” dedi. Ne kefil olacam? Kapalı karpuz, plakasız araba veriyorum. Bu benim bacım değil ki! Karışmam...
* Evli olan kişiyle evlendirmem. Herkes dengini alır. Çanakkale’ye kız vermişim ben. Yanlışsa Esra Erol’un programını kapatsınlar.
Kadın araştırması yok
* AFAD’a göre Türkiye’deki kamplarda 205 bin, kamp dışında 330 bin Suriyeli bulunuyor. (Kasım 2013)
* Kamptakilerin yüzde 17’sinde, kamp dışında yüzde 22’sinde aile reisi kadın.
* AFAD’ın sığınmacı kadınlarla ilgili tek araştırması, hamile kadın sayısı hakkında.
* 2.5 yılda sadece kamplarda 8 binin üzerinde bebek dünyaya geldi.
11 BİN LİRA BAŞLIK PARASIYLA EVLENDİRİLEN SURİYELİ KIZ EVDEN KAÇINCA, DAMAT 4 AY HAPİS YATTI
DİYARBAKIR'da ailesiyle birlikte yaşayan bedensel engelli 25 yaşındaki H.S., 11 bin lira başlık parası ödeyerek dini nikahla evlendiği Suriyeli 19 yaşındaki kız yüzünden 17 yaşındaki kuzeni ile birlikte 4 ay hapis yattı. Gelinin ve annesinin savcılığa başvurarak doğruyu anlatması üzerine, engelli genç ve kuzeni beraat etti.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre Çınar İlçesi'nde yaşayan H.S., Suriye'deki savaştan ailesiyle birlikte kaçarak Mardin'in Nusaybin İlçesi'ne gelen 19 yaşındaki S.U. ile yaklaşık 4.5 ay önce 11 bin lira başlık parası ödeyerek, dini nikahla evlendi. Dini nikahtan sonra köye getirilen Suriyeli gelin, köy ortamını beğenmediği için evden kaçtı. Ailesinin tümü engelli olan H.S.'nin ve yakınlarının aramaları sonucu akşam saatlerinde ormanlık alanda bulunan S.U. yeniden eve getirildi.
DAMADIN 33 YIL HAPSİ İSTENDİ
İddiaya göre eve getirildikten sonra dini nikahlı eşinin yumruklu saldırısına uğrayan ve yüzü moraran Suriyeli gelin, bir odaya kapatıldı. Gece saatlerinde Suriyeli gelinin kaldığı odaya 17 yaşındaki kuzeni M.H.S. ile birlikte giden H.S., iddiaya göre burada kuzeninin yardımıyla genç kıza tecavüz etti. 15 gün eve kapatılan Suriyeli kız, köylülerin şikayeti üzerine eve gelen jandarma ekibi tarafından kurtarıldı. Haklarında soruşturma açılan H.S. ve kuzeni M.H.S. tutuklandı. H.S. hakkında 33 yıla kadar hapis cezası istemiyle deva açıldı.
Olayla ilgili hazırlanan Savcılık iddianamesinde, yapılan muayenede S.U.'nun sağ ve sol göz ile kolundan hafif yaralandığının anlaşıldığı, ayrıca tecavüz sonucu kan lekelerine rastlandığı ve mağdurun ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. Savcı, şüpheli H.S.'nin 'Nitelikli cinsel saldırı' ve 'Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 33 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
M.H.S. hakkında ise yaşı küçük olduğu gerekçesiyle Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde ayrı bir dava açıldı.
SONRA ŞİKAYETİNDEN VAZGEÇTİ
Jandarma tarafından kurtarıldıktan sonra Çınar Cumhuriyet Savcısı'na ifade veren mağdur S.U., savaş nedeniyle ailesiyle birlikte Türkiye'ye geldiğini belirterek şunları anlattı:
"Diyarbakır'a geldiğimiz gün ailemi kaybettim. Bu sırada şüpheli yolda arabaya binmem şeklinde işaret yaptı. Ben de ailemi tanıdığını düşünerek bindim. Beni bir köye götürerek, 15 gün alıkoydular. Evden kaçtıktan sonra beni yakalayıp geri getirdiler. Kuzeni üzerime çullanarak, beni yere yatırdı. O sırada şüpheli zorla bana tecavüz etti. Kaçmak istedim, ancak beni yakalayıp dövdüler. Daha sonra askerler gelerek, beni kurtardı."
Mağdure S.U., şüphelilerin tutuklanmasından 2 ay sonra Savcılığa başvurarak ifadesini değiştirdi. Şüpheli ile Mardin'de birbirlerini görerek, beğendiklerini belirten S.U., H.S.'nin yaşadığı yeri beğenmediği için kaçtığını söyledi. Şüphelinin kendisine tecavüz ettiğini belirten S.U., ancak şikayetçi olmadığını söyledi.
Olaydan sonra ifadesi alınan mağdurun annesi Ş.A. ise, kızının şüpheli ile birbirlerini beğendiklerini belirterek, "Şüpheli kızımla evlenmek istedi. Suriye'de savaş olduğu için kızımın bir yuva sahibi olmasını istediğimden verdim. Ancak kızım şüpnelinin yaşadığı yeri beğenmediği için kaçmış. Kızım şehirde yaşamak istiyordu" dedi.
'ÖZÜRLÜ OLDUĞUM İÇİN ZORLA YAPAMAM'
Soruşturmanın tamamlanması üzerine hazırlanan iddianame Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilerek sanık H.S.'nin yargılanmasına başlandı. Bu arada H.S.'nin kuzeni M.H.S. ile ilgili Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada cinsel istismar dosyası ile birleştirildi. Duruşmada ifadesi alınan sanık H.S. kendini şöyle savundu:
"Suçlamayı kabul etmiyorum Ben ve ailemin diğer fertleri özürlüyüz. Böyle bir şeyi zorla yapamam. Biz Nusaybin'e onu istemeye gitmiştik. Ailesi kızı bana verdi. Sonra onu eve getirdik. Ailesi de yanımıza köye geldi. Ben özürlüyüm, ona tecavüz etmiş olmam söz konusu değildir. Başlık parasını dayısı ve annesine vermistim. Ancak kendisine altın takmadım. Başlık parası olarak 11 bin Lira verdim. Kendisi kardeslerimin özürlü olmasından ve köyü beğenmediğinden dolayı kaçtı. Köyü görünce durmak istemedi."
BERAAT ETTİLER
Davayı ikinci celsede karara bağlayan mahkeme, mağdur beyanları ve elde edilen delilleri gözeterek yaklaşık 4 aydır tutuklu bulunan sanıkların beraatine ve tahliyesine karar verdi. Mahkeme iddialarla ilgili somut, kesin ve inandırıcı delil bulunamadığından beraat kararı verildiğini açıkladı.