26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Bakan Soylu'dan çarpıcı açıklama! 'O ismi yakaladık, kimse bilmiyor...'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Barış Pınarı Harekatına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Soylu, 'Bundan çok kısa bir zaman önce Amerika'nın da aradığı bir El-Kaide'liyi yakaladık. Kimse bilmiyor şu anda.' dedi.

9 Ekim 2019 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Bakan Soylu'dan çarpıcı açıklama! 'O ismi yakaladık, kimse bilmiyor...'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye Milli Ordusu'yla birlikte Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı'nı başlatmasına yönelik açıklamalarda bulundu.
 
Soylu'nun açıklamalarından satır başları:
 
Buraya gelirken kendisinden izin aldım, sayın Cumhurbaşkanımızın selamları var. Bu aslında Türkiye'nin terörle mücadelesinin sınırın ötesinde yaptığı bu önemli adımın üçüncü halkası. Birinci Fırat Kalkanı Harekatı. NATO ülkeleri içerisinde DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele eden başka bir ülke yok. Türkiye hem büyük bir risk aldı, hem kendi içinde bulduğu riski tasfiye etmek için gayret gösterdi. Bu dünya kamuoyunda da, bizim kendi stratejik olan olmayan tüm ortaklarımızda da bilinmesine rağmen çok öne çıkarılmayan konulardan bir tanesi. Onun akabinde Zeytindalı Harekatı gerçekleşti. Bugünkü reaksiyonların büyük bölümü esas itibarıyla o gün de vardı. İşte 'burada ne işiniz var' vs. gibi. Tüm bunlar o gün de vardı. Türkiye orada da bir kararlılık ortaya koydu.
 
"STRATEJİK MÜTTEFİKLERİMİZİN 30 BİN TIRLIK TAKVİYESİ VAR"
 
Bu harekatın Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekatı'ndan bize yönelik avantajları var dezavantajları var. İstihbari açıdan da çok daha iyiyiz. Dezavantajı koskoca 30 bin TIR'lık stratejik müttefiklerimizin takviyesi var. Bu da bunun başka bir tarafta, bilançonun başka tarafında ifade edilebilir. Bu konudaki hazırlıklar uzun zamandan beri yürütülmektedir. Biz o bölgeyi bugün görüyor değiliz. O bölgede köy köy, aşiret aşiret, mahalle mahalle, neyin nerede olduğunu, kimin kim olduğunu uzun zamandan beri bilen pozisyondayız. Avrupa bu harekatın olabileceğini düşünerek, PKK/PYD ilişkilerini gözardı etmeden birkaç tezviratı ortaya koydu. 'Türkiye'nin buranın demografik yapısını değiştirmek için giriyor' diyor. Bütün bunların tamamı esas itibarıyla Türkiye'yi bu harekattan vazgeçirmek veya harekatın meşruiyetini sorgulamaya yönelik adımlardır.
 
"BU PLANLAMALAR TÜRKİYE AÇISINDAN ÇOK GÜÇLÜ ŞEKİLDE YAPILDI"
 
NATO Genel Sekreteri çok net bir açıklama yaptı, 'Bu meşrudur' dedi. Türkiye'nin çektiği sıkıntılar var, sosyal maliyetler, ekonomik maliyetler var. Türkiye hem Fırat Kalkanı, hem Zeytindalı Harekatı olsun hem bu harekat olsun ve bunun öncesinde mesela biz Pençe'lere başladık. Ondan sonra Kıran'lara başladık. Gerek içeride gerek dışarıda Hakurk, Haftanin olsun, tüm bu hatlarda, Türkiye haritasının uç burnu şöyle gelir bir kıvrılır ya, biz 30 km. Bu harekatlar başlamadan önce oradaydık. Sayın Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz'dan sonra koyduğu üç temel strateji var. Bu planlamalar Türkiye açısından çok güçlü şekilde yapıldı. Başka bölgelerdeki planlamalar da yaptık.
 
"HRİSTİYAN KÖYÜ BİZİM HAREKAT YAPTIĞIMIZ SAHA İÇİNDE DEĞİL"
 
Afrin yakın olduğu için örnek verebiliriz. Afrin'de de kat be kat tevziratlar oluşturdular. 'Sivilleri katlediyorlar' dediler. Batı'daki kendi müttefikleri de PKK/PYD'nin, şu anda HDP de kendine bir yer buldu ve bizi 'işgalci' olarak nitelendirdi. Oysa bu bir savaş değil terörle mücadele. Türkiye orada teröristlere ait bir kampı yok etmek üzeredir. Hristiyan köyüyle ilgili bize gerekli bilgi geldi. Şu anda bizim harekat yaptığımız alanın içerisinde değil. PKK ve PYD'nin bu konuda tam da Batı'yı tahrik etmek için yaptığı bir saldırı olarak değerlendiriliyor. Türkiye bugüne kadar en çok sivilleri korumaya yönelik birtakım hassasiyetlerden dolayı da terör örgütü hep bu tip mücadelelelerde hassasiyet sağlamıştır.
 
"BİZ O BÖLGENİN İNSANLARINI DA YOKSUNLAŞTIRMADIK"
 
Türkiye'den Afrin'in bir bölümüne 365 bin kişi döndü. Bunu sağlayabilmek kolay iş değil. Bütün dünya görüyor ama yine de bunu söylemiyor. Türkiye'nin karşı karşıya bıraktıkları şu terör koridoru meselesinden kurtulmaması için. Sayın Cumhurbaşkanımızın BM'de ortaya koyduğu Güvenli Bölge meselesi. O bölgeyi Türkiye öyle bir noktaya getirdi ki. PKK/PYD, DEAŞ tehlikesi olmasına rağmen Cerablus, Azez'de saldırıların geçmişte kıyaslanamayacak kadar azaldığını ifade etmek gerekir. Buralar zor bölgeler. Herkesin kendi adına yerleşikliği, kabulleri sözkonusu. Burada birtakım mağduriyetler ve sıkıntılar sözkonusu olmuş. Savcılarımız, hakimlerimiz orada mahkemelerde danışmanlık yapıyorlar. Kaymakamlarımız, polisimiz, jandarmamız, hastanemiz, doktorumuz, öğretmenimiz, din adamımız oradalar. Dünyada böylebir örnek yok. O bölgenin insanlarını yoksunlaştırmadık. Tarım, gıda, zeytin üretimi.
 
"TÜRKİYE ARTIK KENDİ MÜHİMMATINI YAPABİLME KABİLİYETİNE SAHİP"
 
Bu uzun zamandan beri Türkiye'nin üzerine kurulan bir plan doğrudur. Hep bu haritalarla, travmalarla, tedirginliklerle büyüdük. Bugüne kadar neden bir hamle ortaya koyamadık? Türkiye'de 14-15 bin sayısına, PKK'nın Türkiye sınırları içinde ulaştığını biliyoruz. 14-15 bin terörist. Geçen Tunceli'de Kutu  deresindeydim. Oralarda bizden birilerinin bulunması aya insan çıkması gibi bir şeydi. Türkiye nasıl oradan buraya geldi? Bence çok güçlü bir stratejik akılla beraber geldi. Geçmiştekilerini silip atmak da mümkün değil. Ama Türkiye 21. asrın başından itibaren başka bir şey geliştirdi. Zeytindalı harekatında mühimmatımız bitecek mi, bitmeyecek mi diye endişeliydik. Çünkü ambargoluyduk. Amerika kamera vermedi. Ben de jandarmada kameramız biraz daha artsın diye mühimmatı bıraktım. Orada SİHA ile kullanacağımız mühimmatı vermiyor. En nihayetinde sayın Cumhurbaşkanımıza 'Kanada'dan alalım' dedim. Sayın Cumhurbaşkanımız 'sabret biz yaparız' dedi. Şimdi Türkiye gece görüş kamerasını yapıyor, insansız hava araçlarına takıyor, kendi mühimmatlarını yapabiliyor. Hem toplarıyla hem diğer silahları, mühimmatlarıyla yakın, orta menzil füzeleriyle yapabilme kabiliyetine sahip.
 
"BİZE BU HAREKATTA O TARAFTAKİ AŞİRETLERDEN DE BİLGİ GELİYOR"
 
Adam yanıbaşınıza geliyor, size her şey yapıyor, siz bir şey yapamıyorsunuz veya onunla eşit şartlarla yapıyorsunuz. Bazı olaylarda niye klasik adımları atıyoruz  dediğimizde coğrafya ortaya çıkıyordu. Avanoslar'da sıkışmıştık. Buna bir formül bulmalıydık. Türkiye bugün teknolojinin en üstün özelliklerini kullanabilmek kabiliyetinde bir ülke. Türkiye Irak'a bir çıktı, karanlıkta kaldı ve geri dönmüştü. Şimdi öyle değiliz ama. Oradaki halkların Türkiye'ye güveni. İçeride de bize istihbarat yağıyor. Hadi ben 3 yıldır İçişleri Bakanı'yım. Çalıştığım arkadaşlarımın hepsi 25-30 yıllık sahadaki arkadaşlar. Devlet terörle mücadelede bir güven oluşturmuş. Bize bu harekat başladığından itibaren oradaki aşiretlerden de bilgi geliyor.
 
"ALMAN İÇİŞLERİ BAKANI GÖÇ KOMİSERİ BOŞUNA MI GELDİ?"
 
Bu coğrafyanın dilini bilen yegane ülke biziz. Türkiye uzun zamandır bu fırsatı ilk kez ele geçirdi. Biz bununla büyüdük. PKK terör örgütüyle, terör örgütünün maşasıyla terbiye edilmesiyle büyüdük. Bu ne kadar devam edecekti ki? Suriye'nin toprak bütünlüğü harekatın temel hedeflerinden bir tanesidir. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı ve bizim etrafımızdaki sınırlarımızın, coğrafyamızdaki terörü tasfiyet etmek. Suriyeliler, Araplar, Kürtler bizim ülkemize geldiler. Bir taraftan Ceylanpınar'da, Suruç'ta, Akçakale'de, Türkiye'nin içerisinde bulunan Kürtler niçin buradalar? Kendilerine karşı çıkanları sürdüler. Türkiye buna niçin sessiz kalsın. Almanya İçişleri Bakanı, AB Göç Komiseri Türkiye'ye geldiler. Keyiflerinden mi geldiler? Dünyada hiçbir ülke bizim gibi kaçak göçle mmücadele edemez. Benim sahil güvenliğimin yüzde 70'i göçle uğraşıyor. Bundan 5 yıl öncekinin 5 katı performansla. Biz 2016'da 175 bin kişi kaçak göçmen yakalamış. Şu anda 400 bine gidiyoruz. Bunun yakalanması, geri gönderme merkezlerine götürülmesi operasyon.