Avantgarde Hotel'de düzenlenen toplantıda konuşan Bağış, KAGİDER üyesi bir kadının "Tezkereden başka formül bulunamaz mı? Biz savaş istemiyoruz" sorusuna, "Savaş konusundaki hassasiyetinizi saygıyla karşılıyorum. Ama şunu bilin ki Türkiye Cumhuriyeti'nin yöneticileri Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakanı, bakanları, milletvekilleri, iktidarı, muhalefeti en az sizin kadar bu yükü üzerlerinde hissediyorlar. Bundan şüpheniz olmasın. Bu kolay bir karar değil ama zor olan kararları da birilerinin istişare etmesi gerekir" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN ASKERİ GÜCÜ SURİYE'Yİ BİRKAÇ SAAT İÇİNDE YOK EDEBİLİR"
Hükümetin tezkere almasının savaşa gireceği anlamına gelmediğinin altını çizen Bakan Bağış, "Biz bin yılı aşkın devlet geleneği olan ülkeyiz. O geleneğin içinde bizim her türlü senaryoya hazırlıklı olmamız gerekir. Türkiye eğer savaşmaya çok meraklı bir ülke olsaydı uçağı düşürüldüğünde onu bahane eder ve Suriye'yi yerle bir ederdi. Bugün Türkiye'nin askeri gücü Suriye'yi birkaç saat içerisinde yok edecek noktadadır çok şükür. Ama bizim Suriye halkıyla bir sorunumuz yok. Bizim komşularımızla dostlarımızla hiçbir ülkenin halkıyla bir sorunumuz yok" ifadesini kullandı.
"HÜKÜMETİN TEZKERE ALMASI SAVAŞACAĞI ANLAMINA GELMEZ"
Bakan Bağış, konuşmasında CHP ve BDP'nin tezkereyle ilgili olarak ortaya koydukları tutumu eleştirerek "Sadece dikta rejimini, Esed rejimini teşvik etmeye yönelik bir yaklaşımdır" dedi.
Egemen Bağış, "Dün eğer tezkereye hayır çıksaydı, bu Suriye'ye şu mesajı vermiş olurdu: Sen istediğin kadar havan topu salla benim vatandaşlarımı istediğin kadar öldür, benim Meclis'im Hükümet'e istediği yetkiyi vermediği için sana hiçbir tepki vermeyeceğiz. Burası her türle saldırıya açık bir alan anlamı çıkacaktı. Ne acıdır ki Cumhuriyet Halk Partisi'yle Barış ve Demokrasi Partisi'nin bu konuda ortaya koydukları tutum sadece dikta rejimini Esed rejimini teşvik etmeye yönelik bir yaklaşımdır. Bunun bireyle alakası yok. Hükümetin tezkere alması savaşacağı anlamına gelmez. Hükümetin kezkere alması sadece bu ülkede en ufak bir saldırı karşısında hükümetin de gerekli adımları atabilecek, yetkiyle donatıldığını ortaya koyar. Yani bunun bireysel haklarla ne alakası var. Tam tersine bireyleri korumak adına hükümetin o yetkiyi eline alması gerekir. Hükümet o yetkiyi eline almadan kendi yürütme erkinin yetkisiyle Genelkurmay'a gir içeri talimatını verirse işte o zaman yetkisini aşmış olur. İstediğimi yaparım anlayışı olur." ifadesini kullandı.