25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Karadeniz'deki keşif bir milat! Yeni dengeleri Akdeniz gazı kuracak

Doğu Akdeniz ve Ege'deki işgal hamlelerinin yoğunlaşması üzerine Türkiye, 462 bin kilometrekarelik Mavi Vatan doktrinini deklare etti. Ayrıca kıta sahanlığındaki haklarından vazgeçmeme kararlılığını net bir şekilde ortaya koydu. Akdeniz ve Karadeniz'de enerji kaynağı arama ve tarama çalışmalarını sürdüren Türkiye, Karadeniz'de 320 milyar metreküplük gaz rezervi tespit etti. Gerek denizlerdeki caydırıcılık gücü gerekse hak ve menfaatlerine sahip çıkan kararlı politikaları sonucu ilk gaz kaynağına ulaşan Türkiye'nin bu keşfi ile denizlerdeki denge yeniden kurulacak. Bölgemizde dengeleri değiştirecek gelişme ise Doğu Akdeniz enerjisine ulaşılmasıyla sağlanacak.

24 Ağustos 2020 Pazartesi 10:43 - Güncelleme:
Karadeniz'deki keşif bir milat! Yeni dengeleri Akdeniz gazı kuracak

Akdeniz'e komşu ülkeler ile uluslararası aktörlerin son yıllarda Doğu Akdeniz'de yürüttüğü hidrokarbon arama faaliyetleri, bölgede suların yeniden ısınmasına yol açıyor.

Doğu Akdeniz'de ve özellikle Kıbrıs adası çevresinde yürütülen petrol ve doğal gaz aramalarıyla belirli bölgelerdeki kaynak keşifleri, Akdeniz'e komşu ülkelerin enerji arz güvenliğini yakından ilgilendiriyor.

Türkiye Karadeniz’de ise komşuları ile herhangi bir sınır sorunu yaşamıyor. Akdeniz’deki gibi ihtilaflı bölgeler yok. O yüzden bulduğu gazı sorunsuz olarak çıkartabilir. Ancak gazın bulunduğu derinlik görece olarak fazla olduğu için orada çalışmaları biraz daha zorlayıcı kılıyor.

1) Türkiye sondaj faaliyetlerine ne zaman başladı?

Uzun yıllar boyunca karada sondaj faaliyetleri yürütülürken bu kapsamda özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde çok sayıda petrol kuyusu açıldı. Deniz sondajlarına 1970’de başlayan Türkiye, denizlerde TPAO maarifetiyle yaptığı çalışmalara Berat Albayrak’ın enerji bakanlığı döneminde hız verdi. Bugüne kadar Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis gemileri ile bölgede araştırma yapan ve veri toplayan Türkiye, 20 Temmuz tarihinde ise Tuna-1 lokasyonunda ilk sondajını gerçekleştirdi. Türkiye, şimdiye kadar Akdeniz ve Karadeniz’de toplam 9 derin deniz sondajı yaptı.

2) Türkiye’nin arama-tarama filosu nasıl?

Hürriyet'ten Emre Eser'in haberine göre; Özellikle son 5 yılda kendi topraklarında ve denizlerdeki hidrokarbon arama faaliyetlerini hızlandıran Türkiye, 2 sondaj ve 2 sismik araştırma gemisiyle Akdeniz ve Karadeniz’de arama tarama yapıyor. Fatih sondaj gemisi şu anda Karadeniz’de Sakarya Gaz Sahası olarak adlandırılan Tuna-1 lokasyonunda çalışırken, Yavuz sondaj gemisi Akdeniz’de faaliyetlerine devam ediyor. Sismik araştırma gemileri Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis de Türkiye’nin güney kıyılarında yeni kaynakların yerini tespit etmek için araştırmalarını sürdürüyor. Filoya en son katılan Kanuni sondaj gemisinin ise yıl sonunda Akdeniz’de görev başına gelmesi bekleniyor.

3) Karadeniz’deki keşif ne anlama geliyor?

Türkiye’nin Sakarya Gaz Sahası’nda tespit ettiği 320 milyar metreküplük rezervin çok sayıda anlamı var. İlk olarak bu rezerv bölgedeki diğer doğal gaz kaynaklarının da habercisi. Bu daha önce uluslararası basında Türkiye’nin denizlerde göstermelik sondaj yaptığı iddialarına karşı net bir cevap olurken, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yeni adımlarının daha da sağlam olmasına neden olacak. Türkiye’nin enerji ihtiyacının bir kısmının bu sahadan elde edilecek gazla karşılanacak olması da enerjide arz güvenliği açısından büyük bir önem taşıyor.

4) Bulunan rezerv Türkiye’nin kaç yıllık ihtiyacını karşılayacak?

Türkiye’nin gaz ihtiyacı yıllık ortalama 45 milyar metreküp. Ancak Sakarya Gaz Sahası’nda 320 milyar metreküplük rezervden her yıl 45 milyar metreküp gaz çekmek imkânsız. Burada gerekli fizibilite çalışmaları yapıldıktan sonra, gazın taşıdığı özelliklere göre bir yol haritası ortaya çıkacak. Ancak bu gaz özellikle tüketimin yoğun olduğu zamanlarda Türkiye için kritik bir rol oynayacak. Uzmanlara göre bu gaz uzun süre boyunca yıllık olarak ihtiyacın yüzde 5’ini karşılayacak. Bölgede çıkması tahmin edilen diğer rezervler de bunu destekleyecek.

5) 320 milyar metreküplük gaz nasıl çıkarılacak?

Bölgede doğal gaz kaynakları olduğu uzun süredir biliniyordu. Bulgaristan ve Romanya da bu konuda kendi bölgeleri içerisinde gerekli faaliyetleri yürütüyor. Türkiye’nin de kıyıdan yaklaşık 150 kilometre uzaklığında tespit ettiği rezerv için önümüzdeki dönemde ilk olarak tespit kuyuları açılacak. Tespit kuyularının faaliyetlerinden sonra nihai yatırım kararı verilecek ve bölgeye dev bir platform kurulacak. Açık denizde kurulacak bu platform vasitası ile 3 bin 500 metre derinlikteki gaz yüzeye çıkartılacak. Platform fiyatları şu anda petrol piyasasının seyrinden dolayı düşük olduğu için Türkiye, bir platform ya da hizmet satın alabilir. Ayrıca diğer ülkeler gibi kiralama yolunu da tercih edebilir. Bu önümüzdeki dönemde yapılacak hesaplamalardan sonra ortaya çıkacaktır.

6) Ne zaman konutlara ulaşacak?

Keşif haberinden sonra ortaya atılan ilk yorumlarda bu gazın ekonomiye kazandırılması için 7-8 hatta 10 yılı bulan sürelerden bahsedildi. Ancak burada dikkatlerden kaçan bir çok nokta var. Uzmanlara göre Türkiye bu gazı 3 yıl içerisinde piyasaya verebilecek. Daha önce İsrail, Leviathan sahasında bulduğu gazı nihai yatırım kararının ardından 2 sene gibi bir sürede çıkarmaya başlamıştı. Yani yatırım kararı verilir de adımlar atılırsa önümüzde çok uzun bir süre yok. Ayrıca Türkiye’nin sahip olduğu gaz tesisleri ve boru hatları da bu sürenin 3 yıla inmesinde önemli. Ancak gazın bulunduğu derinlik ve konumun çalışmaları zorlayabileceği ve maliyeti de arttırabileceği ifade ediliyor.

7) Uluslararası enerji piyasasında ne değişecek?

Bu keşif dünya için büyük bir adım olmasa da bölge için gerçekten dikkatleri üzerine çeken bir gelişme. Zira büyük bir enerji ithalatçısı konumunda bulunan Türkiye’nin yakın komşularının hepsi dev bir enerji ihracatçısı ve Türkiye onlar için vazgeçilmez bir pazar. Türkiye’nin de yüksek fiyatlardan imzaladığı gaz kontratları var ve bunların bitiş süreleri gittikçe yaklaşıyor. İşte bu noktada Türkiye’nin bu keşfi, pazarlık masasında da büyük bir avantaj oluşturuyor. Ayrıca sahip olduğu enerji altyapısı ve LNG tesisleri ile Türkiye, gaz üretiminde akla gelen ilk ülke olamayacak ama gaz ticaretinde önemli bir konumda olacak.

8) Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketimi ne kadar?

2017’de yıllık 53 milyar metreküp doğal gaz tüketen Türkiye, 2018’de 49 milyar metreküp, 2019’da ise 45 milyar metreküplük bir tüketim gerçekleştirdi. Gaz ithalatına yılık 10 ila 15 milyar dolar arasında bir para ödeyen Türkiye, doğal gaz ihtiyacının yüzde 1’ini kendi üretiminden karşılıyor. Türkiye, kalan ihtiyacının yüzde 99’unu Rusya, Azerbaycan, İran’dan boru hatlarıyla, ABD, Norveç, Katar, Cezayir ve çeşitli ülkelerden de sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatıyla karşılıyor. Mevcut durumda 81 ilde ve 555 yerleşim yerinde (ilçe ve belde) doğal gaz kullanılıyor. Bu yaklaşık 60 milyonluk bir nüfusa denk geliyor.

9) Keşif doğal gaz fiyatlarına nasıl yansıyacak?

Keşifle beraber doğal gaz tedariğinde çeşitlilik artacağı için gazın ekonomiye kazandırılmasının ardından tüketiciye olumlu yansımalarının da hızlanması bekleniyor. Ancak burada ‘neredeyse bedava’ denecek kadar ciddi bir ucuzluktan bahsetmek biraz gerçeklikten uzak olur. Piyasada rekabetçi bir fiyatın oluşması ile kademeli olarak tüketicinin de faturasında bir düşüş söz konusu olacak. Zira Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de “İthalat azalacak. Vatandaş gazı daha ucuza kullanacak” dedi.

10) Doğal gaz Türkiye’de nerelerde kullanılıyor?

Türkiye, tükettiği 45 milyar metreküplük gazın 14.4 milyar metreküplük kısmını konutlarda, 12.4 milyar metreküplük kısmını sanayide, 11.3 milyar metreküplük kısmını çevrim santrallarında, 4.6 milyar metreküplük kısmını hizmet alanında kullanırken 2.6 milyar metreküplük bölüm ise diğer faaliyet kollarında kullanılıyor.

10 SORUDA DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ DENKLEMİ

Türkiye'nin son dönemde Doğu Akdeniz'de yürüttüğü petrol ve gaz arama faaliyetleri ise bölgenin aktörleri arasındaki dengelerin yeniden belirlenmesini gündeme getirdi.

Bu kapsamda dünyanın en büyük enerji şirketleri bölgeye gelerek buradaki enerji arama ve iletim projelerinde birbirleriyle pay alma yarışına girdi.

Çok değişkenli bir denkleme benzetilebilecek Doğu Akdeniz bölgesinde, birçok problem, kriz ve iş birliği fırsatları bir arada bulunuyor.

Bu kapsamda AA muhabirinin yaptığı derlemeye göre, Doğu Akdeniz'de enerji denkleminde ilişkin 10 soru ve yanıtları şöyle:

1- Akdeniz'de hangi ülkeler aktif politika yürütüyor ve bölgenin enerji kaynaklarından faydalanmak istiyor?

Coğrafi açıdan da bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya Doğu Akdeniz'de aktif politika yürütüyor.

Öte yandan, bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler de Akdeniz'deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istiyor.

2- Bölgedeki doğal gaz ve petrol rezervinin tahmini büyüklüğü toplam ne kadar?

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi verilerine göre, Doğu Akdeniz’in Levant adı verilen ve Suriye kıyılarını da içinde barındıran bölgesinde yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil civarında petrol rezervi bulunuyor.

3- Doğu Akdeniz'de hangi enerji şirketleri faaliyet gösteriyor?

Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD'li Exxon Mobil ve Noble, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner firmaları yer alıyor.

4- Doğal gaz ve petrol arama faaliyetlerinin gerçekleştirildiği bölge kaç parselden oluşuyor?

Bölge, GKRY tarafından tek taraflı olarak ilan edilen sözde 13 parselden oluşuyor.

Kuzeyde sırasıyla 1. 2. ve 3. parsel, ortada 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 13. parsel ve güneyde ise 10. 11. ve 12. parsel yer alıyor.

5- Doğu Akdeniz'de hangi parsellerde münhasır ekonomik bölge sorunu yaşanıyor?

Türkiye ve KKTC'nin hak iddia ettiği bölgede yalnızca sözde 10. ve 11. persellerde çakışma bulunmuyor, diğer parsellerin hepsinde münhasır ekonomik bölge tartışmaları devam ediyor.

6- Söz konusu 13 parselde hangi şirketler faaliyet yürütüyor?

Bölgede sözde 2. 3. ve 9. parsellerde İtalyan Eni ve Güney Koreli Kogas şirketlerinin müşterek lisansı bulunuyor. Ortaklığın payları ise yüzde 80 Eni, yüzde 20 Kogas olarak dağılım gösteriyor.

Fransız Total ve İtalyan Eni 6. ve 11. parsellerde eşit pay sahibiyken, 8. parselde Eni tek başına ruhsat sahibi konumunda yer alıyor.

12. parsel ise yüzde 35 ABD'li Noble, yüzde 35 İngiliz BG ve yüzde 30 da İsrailli Delek Drilling Group şirketlerinin hisselerinden oluşuyor.

10. parselde ABD'li Exxon Mobil ve Katar Petroleum ortaklığı sözde ruhsatları elinde bulunduruyor. Geriye kalan sözde 1'inci, 4'üncü, 5'inci, 7'inci ve 13'üncü parseller için görüşmeler devam ediyor.

7- Türkiye, Doğu Akdeniz'de nasıl bir politika izliyor?

Türkiye Kıbrıs'ta, Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginliklerinden ortak faydalanılması gerektiğini savunuyor.

Türkiye her fırsatta bölgede faaliyet yürüten enerji şirketleri ile ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelere GKRY'nin tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi tanımadığını ve Türkiye'nin deniz yetki alanlarıyla çakışan bölgelerde arama ve üretim çalışmalarına izin vermeyeceğini belirtiyor.

Ayrıca Türkiye, GKRY'nin adanın tamamını temsil eden bir devlet olmadığı için münhasır ekonomik bölge oluşturma ve ihale etme hakkı da bulunmadığını muhataplarına iletiyor.

Öte yandan, adanın çakışma olmayan kuzey, doğu ve güney kısımlarında Rum tarafının fiili durum yaratma olasılığına karşı, KKTC tarafından TPAO'ya ruhsat sahaları verildi. Böylece GKRY'nin adanın tamamını temsil etmemesine rağmen bloklar oluşturarak münhasır ekonomik bölge ilan etmesine karşılık verilmiş oldu.

8- Türkiye bölgede arama faliyetleri yürütüyor mu?

Türkiye bölgede aktif olarak Fatih sondaj gemisiyle KKTC’nin ruhsat verdiği A,B,C,D,E,F,G olarak adlandırılan alanlarda sondaj ve arama faaliyetlerini yürütüyor. Söz konusu alanlar KKTC'nin kendi münhasır ekonomik sınırları içinde yer alıyor. Ayrıca Fatih'in yanı sıra Türkiye'nin ikinci sondaj gemisi Yavuz'un da temmuz ayında bölgeye gönderilmesi bekleniyor.

9- GKRY bölgede nasıl bir politika izliyor?

Doğu Akdeniz'deki kaynaklardan azami pay alma arayışına giren enerji şirketleri ve bu şirketlerin direkt veya dolaylı yoldan sahibi olan ABD, Fransa ve İtalya gibi ülkeler GKRY'yi adanın tamamında egemen gibi görüyor ve ihalelerle aldıkları lisansların hukuki olduğunu iddia ediyor.

GKRY de enerji arama ve çıkarma faaliyetlerinde ABD, İtalya ve Fransa gibi bölge dışındaki aktörlerle, enerji iletimi için ise İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi bölgedeki aktörlerle iş birliği çalışmaları yapıyor.

10- East-Med boru hattı projesi nedir? Bu projeyle Türkiye devreden çıkarılabilir mi?

East-Med boru hattı projesiyle Akdeniz gazının İsrail, GKRY ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gönderilmesi hedefleniyor.

Bölgenin jeolojik yapısının kırılganlığı ve hat uzunluğu göz önünde bulundurulduğunda inşa edilmesi planlanan boru hattının teknik ve ekonomik açıdan fizıbıl olmadığı kabul ediliyor.

Ayrıca Avrupa Birliğinin de desteklediği projenin öngörülen güzergahı Türkiye'nin deniz sahalarından geçiyor. Sonuç olarak aktörlerin Türkiye'yi de hesaba katarak hareket etmesi gerekiyor.

YENİ DENGELERİ AKDENİZ GAZI KURACAK

Gerek denizlerdeki caydırıcılık gücü gerekse hak ve menfaatlerine sahip çıkan kararlı politikaları sonucu ilk gaz kaynağına ulaşan Türkiye’nin bu keşfi ile denizlerdeki denge yeniden kurulacak. Bölgede istikrar sağlanmadan ve politik düğümler aşılmadan enerji kaynaklarından faydalanmanın imkansız oluşunun, bölge ülkelerinin politikalarını gözden geçirmelerine neden olması bekleniyor. Bölgemizde dengeleri değiştirecek gelişme ise Doğu Akdeniz enerjisine ulaşılmasıyla sağlanacak.