13 Ekim 2025 Pazartesi / 21 RebiülAhir 1447

“Uluslararası Hukukun Çöküşü: GAZZE!” sempozyum yapıldı

“Uluslararası Hukukun Çöküşü: GAZZE!” başlıklı sempozyum gerçekleştirildi. Panel yoğun ilgi çekti.

HABER MERKEZİ13 Ekim 2025 Pazartesi 14:42 - Güncelleme:
“Uluslararası Hukukun Çöküşü: GAZZE!” sempozyum yapıldı

Uluslararası Akademik Arayışlar Derneği (UAAD) tarafından düzenlenen "Uluslararası Hukukun Çöküşü: GAZZE!" başlıklı sempozyum, 10 Ekim 2025 Cuma günü saat 15.30'da Şehitlerimizin aziz hatıraları için gerçekleştirilen saygı duruşu, ardından İstiklâl Marşı ve Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Programın açılışında, UAAD tarafından özel olarak hazırlanan kısa film gösterimi izleyicilerle buluştu. Açılış konuşmalarında sırasıyla; Av. Tevfik Çetinel – UAAD Genel Başkan Vekili, Dr. Ayşe Yasemin Çetinel – UAAD Genel Başkanı, Ali Çelik – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Rami Kütüphanesi Genel Müdürü ve T.C. Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt katılımcılara hitap ettiler.

Açılış konuşmalarının ardından, sempozyumun ana oturumu olan panel bölümüne geçildi. Panelin moderatörlüğünü Doç. Dr. Murat Tumay üstlenirken, panelistler arasında; Prof. Dr. İbrahim Üzün, Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, Doç. Dr. Özlem Reşat Yücel, Dr. Ayşe Yasemin Çetinel ve Av. Tevfik Çetinel yer aldılar. Yaklaşık iki buçuk saat süren panelde, Gazze'deki insan hakları ihlalleri, deniz ablukasının uluslararası hukuk açısından meşruiyeti, insancıl hukuk ilkeleri ve uluslararası toplumun sorumlulukları kapsamlı biçimde ele alındı. Program, vefat edenlerin ruhlarına helva ikramı ve hazırlanan Filistin Müzesi'nin gezilmesi ile son buldu.

Etkinlik, katılımcıların yoğun ilgisi ve anlamlı paylaşımları eşliğinde saat 19.00'da tamamlandı.

UAAD Genel Başkan Vekili Av. Tevfik Çetinel, açılış konuşmasında Filistin'de yaşananların artık "siyasi değil, insani bir mesele" olduğunu vurgulayarak, Gazze'deki trajediyi "modern çağın en çıplak hâliyle bir soykırım" olarak nitelendirdi.

Konuşmasında uluslararası hukukun seçici işleyişine dikkat çeken Çetinel, "Hukukun kitaplarda yazılı olması, adaletin var olduğu anlamına gelmiyor. Uluslararası hukuk, kâğıt üzerinde var; ama Gazze'de yok. " sözleriyle güçlü bir eleştiride bulundu. Birleşmiş Milletler Şartı, Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü gibi temel belgelerin, Filistin söz konusu olduğunda "mürekkebi silinmiş sayfalar" haline geldiğini ifade etti.

Gazze'nin 17 yıldır abluka altında tutulmasının bir güvenlik politikası değil, "insani bir cezalandırma" olduğunu belirten Çetinel, çocukların gıdaya, hastaların ilaca ulaşamamasının açıkça "işkence" teşkil ettiğini söyledi.

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS)'un 87. ve 110. maddelerine atıfta bulunarak, Sumud Filosuna yönelik İsrail müdahalesinin açık denizlerdeki seyrüsefer özgürlüğüne doğrudan bir saldırı olduğunu vurguladı.

Bosna ve Ruanda örneklerine değinen Çetinel, "Geciken adalet, aslında adaletsizliktir." diyerek Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin sessizliğini eleştirdi. "O zaman da Birleşmiş Milletler izledi, mahkemeler geç kaldı; şimdi Gazze'de aynı tablo yaşanıyor. " diyerek tarihin tekerrür ettiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" sözüne atıf yapan Çetinel, bu ifadenin mevcut uluslararası sistemin çürümüşlüğünü özetlediğini söyledi: "Birleşmiş Milletler, veto hakkı olan birkaç ülkenin çıkarlarına esir düşmüş durumda; adaleti değil, güç dengesini koruyor. Gazze'de dökülen her damla kan, bu sistemin iflas ettiğini gösteriyor.

"Konuşmasında ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diplomatik çabalarına ve Türkiye'nin barış girişimlerine değinen Çetinel, "Türkiye, kurulacak kalıcı ve meşru bir barış gücüne askerî ve insani katkı sunmaya hazırdır. Bu, barışın teminatıdır." ifadelerini kullandı.

Sumud, Mavi Marmara, Özgürlük Filosu ve Vicdan Gemisi örnekleriyle insani dayanışmanın evrensel boyutunu hatırlatan Çetinel, "Bu gemiler yalnızca yardım değil; insanlığın onurunu da taşıyor." dedi. Gazze'nin artık yalnız bir coğrafya değil, "insanlığın vicdanında bir sembol" olduğunu belirtti.

Konuşmasını umut ve direniş vurgusuyla bitiren Çetinel, "Bir gün o gemi gelecek, yükü adalet, yolcuları vicdan olacak. O gün dünya, adaletin denizden de yükselebileceğini görecek." sözleriyle salonu derin bir sessizliğe boğdu.

UAAD Başkan Vekili Av. Tevfik Çetinel'in konuşması, yalnızca Gazze'deki trajediyi değil, uluslararası hukukun çürüyen vicdanını da gözler önüne serdi. Çetinel, "Biz susmayacağız, çünkü biliyoruz ki adalet susarsa insanlık da susar. " diyerek konuşmasını tamamladı.

Uluslararası Akademik Arayışlar Derneği (UAAD) Genel Başkanı Dr. Ayşe Yasemin Çetinel, açılış konuşmasında Gazze'de yaşanan insanlık dramını uluslararası hukukun ve vicdanın en büyük sınavı olarak tanımladı.

"Gazze bugün sadece bir şehir değil, insanlığın adalet karşısındaki samimiyetinin aynasıdır." diyen Çetinel, Birleşmiş Milletler sisteminin etkisizliğine ve uluslararası hukuk normlarının seçici uygulanışına dikkat çekti.

Cenevre Sözleşmeleri, Roma Statüsü ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi temel metinlere atıf yaparak, Gazze'de yaşananların savaş suçu ve insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. "Sivillerin, çocukların, hastaların hedef alınması hiçbir güvenlik gerekçesiyle meşrulaştırılamaz." diyen Çetinel, İsrail'in eylemlerinin insancıl hukukun sistematik ihlali anlamına geldiğini ifade etti.

Konuşmasında uluslararası toplumun sessizliğine de vurgu yapan Dr. Çetinel, "Adalet, ateşkesle değil hesap verilebilirlikle sağlanır. Ateşkes nefes aldırabilir, ama vicdanı susturamaz." sözleriyle uluslararası kuruluşlara çağrıda bulundu.

Gazze'deki insani krizin yalnızca bölgesel bir mesele değil, evrensel insan hakları düzeninin meşruiyetini sarsan küresel bir yara olduğunu vurguladı.

Dr. Çetinel, konuşmasında ayrıca Türkiye'nin diplomatik çabalarına da yer verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı tutumunun, hem bölgede barışın hem de uluslararası vicdanın yeniden şekillenmesinde önemli bir örnek teşkil ettiğini belirtti.

"Türkiye bugün sadece diplomatik değil, ahlaki bir misyonun da temsilcisidir." diyerek ülkemizin duruşunun önemine dikkat çekti. Gazze'ye yönelik insani yardımların engellenmesinin hiçbir uluslararası hukuk normu tarafından meşru görülemeyeceğini belirten Çetinel, Sumud Filosu'nun,"denizden yükselen bir adalet haykırışı" olduğunu ifade etti. Bu tür girişimlerin insanlığın ortak vicdanını temsil ettiğini, "adalet arayışının hiçbir zaman susturulamayacağını" vurguladı.

Konuşmasının sonunda Dr. Çetinel, insan haklarının yalnızca yazılı belgelerde değil, insanların yaşadığı acılarda anlam kazandığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Bugün insanlık, Gazze'de kendi aynasına bakıyor. Eğer bu aynada adaleti göremiyorsak, sorun Gazze'de değil; insanlığın vicdanındadır. "

Katılımcılar tarafından uzun süre ayakta alkışlanan konuşma, sempozyumun en dikkat çekici anlarından biri oldu. Dr. Çetinel'in sözleri, yalnızca Gazze'nin değil, uluslararası hukukun onur mücadelesinin de sembolü olarak kayda geçti. Programın açılışında söz alan T.C. Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, "Bugün burada, insanlığın ortak vicdanını temsil eden bir mesele etrafında bir aradayız. Gazze'de yaşanan dram, yalnızca bir bölgesel sorun değil; uluslararası hukuk, insani değerler ve vicdan arasındaki bağın yeniden sorgulanması gereken bir insanlık meselesidir. Bu anlamlı etkinliğe katkı sunan Uluslararası Akademik Arayışlar Derneği'ne ve tüm katılımcılara teşekkür ediyorum." Dedi.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Rami Kütüphanesi Genel Müdürü Ali Çelik, konuşmasında "Rami Kütüphanesi, yalnızca bir bilgi mekânı değil, aynı zamanda düşüncenin ve vicdanın buluştuğu bir merkezdir. Bugün burada, hukuk ve insan hakları ekseninde Filistin'de yaşanan insani trajediyi konuşmak bir sorumluluk olduğu kadar tarihsel bir görevdir. Bu değerli buluşmaya ev sahipliği yapmaktan onur duyuyoruz."

Açılış konuşmalarının ardından program, günün ana teması olan "Uluslararası Hukukta İnsan Hakları İhlalleri, Savaş Suçları ve Gazze Gerçeği" başlıklı panele geçilmesiyle devam etti. Moderatörlüğünü Doç. Dr. Murat Tumay'ın üstlendiği panelde; Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, Prof. Dr. İbrahim Üzün, Doc. Dr. Özlem Reşat Yücel, Dr. Ayşe Yasemin Çetinel ve Av. Tevfik Çetinel konuşmacı olarak yer aldı. Panelin ilk bölümünde konuşmacılar, Gazze'de yaşanan insan hakları ihlallerini uluslararası hukuk, insancıl hukuk ve ceza adaleti perspektiflerinden değerlendirdi. Sunumlarda, Cenevre Sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler Şartı, Roma Statüsü ve San Remo El Kitabı gibi temel belgeler çerçevesinde, İsrail'in eylemlerinin uluslararası hukuk açısından "insanlığa karşı suç" ve "savaş suçu" kapsamına girdiği vurgulandı.

Bu çerçevede Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, uluslararası mahkemelerin etkinliği konusundaki değerlendirmelerinde, 1948 Soykırım Sözleşmesi'nden günümüze uzanan cezasızlık kültürünün hâlâ aşılamadığını ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail hakkında verdiği kararların bu anlamda büyük önem taşıdığını belirtti. Doc. Dr. Özlem Reşat Yücel ise Filistin'in tarihî ve hukuki konumuna değinerek, Türk-İslam medeniyetinin bu topraklarla olan kadim bağını hatırlattı; Osmanlı'nın Kudüs'ü "açık şehir" ilan ederek koruma altına aldığı 1917 sürecinden, Lozan Antlaşması'na uzanan tarihî sorumluluğun bugün de geçerliliğini koruduğunu ifade etti. Sunumunda, Filistin'de yaşanan ihlallerin artık uluslararası hukukun mevcut tanımlarını dahi aştığını, bu nedenle "Nitelikli Soykırım Suçu" gibi yeni bir kavramın hukuk literatürüne kazandırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca uluslararası hukukun bir baskı aracı olarak değil, adaletin meşru zemini olarak kullanılmasının önemine işaret ederek, haklı davalarda hukuka dört elle sarılmanın gerekliliğini dile getirdi. Dr. Ayşe Yasemin Çetinel, Türkiye'nin tarihsel insani diplomasi mirasına vurgu yaparak, Sumud Filosu'na yönelik saldırının uluslararası hukukun itibarını zedelediğini, Türkiye'nin ise bu süreçte insani diplomasiyle örnek bir duruş sergilediğini ifade etti. Av. Tevfik Çetinel ise "Uluslararası Hukukta Deniz Ablukası, İnsancıl Hukuk ve Ceza Adaleti Gelişimi" başlıklı sunumunda, 1958 Cenevre Konferansları'ndan 1982 Montego Bay Sözleşmesi'ne (UNCLOS) kadar deniz hukukunun gelişimini anlatarak, açık denizlerde seyrüsefer özgürlüğünün mutlak bir hak olduğunu, insani yardım gemilerine yönelik müdahalenin ise hem UNCLOS'un 87. ve 110. maddelerine hem de IV. Cenevre Sözleşmesi'nin 23. maddesine açıkça aykırı olduğunu vurguladı.

Ayrıca, Sumud Filosu'na yönelik uluslararası sulardaki müdahalenin, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi hükümlerinin ihlali anlamına geldiği, bu tür eylemlerin "deniz ablukasının insancıl hukuk sınırlarını tamamen aşan" bir nitelik taşıdığına dikkat çekildi. Panelde, uluslararası hukuk sisteminin çifte standartları, adalet mekanizmalarının işlevsizliği ve uluslararası toplumun sessizliğinin etik boyutları da tartışıldı. Katılımcılar, yaşanan bu süreçte Türkiye'nin diplomatik çabalarının ve insani misyonunun örnek teşkil ettiğini vurgulayarak, "adaletin yalnızca metinlerde değil, eylemlerde anlam kazanması gerektiğini" ifade ettiler.

Yaklaşık iki buçuk saat süren panel, katılımcıların yoğun ilgisiyle tamamlandı.

Program sonunda, Filistin müzesi gezisi ve şehitlerimiz için helva ikramı ile etkinlik, manevi bir atmosferde son buldu.

Program sonunda, katılımcılar ve konuşmacılar ortak bir kanaatte birleşti: Gazze'de yaşananlar yalnızca bölgesel bir çatışma değil, insanlığın ortak vicdan sınavıdır. Uluslararası hukuk normlarının kâğıt üzerinde kalması, adaletin yalnızca güçlülerin çıkarına işlediği bir düzeni meşrulaştıramaz. Bugün Gazze'de, savaş hukukunun değil, insan onurunun varlığı sorgulanmaktadır. Uluslararası Akademik Arayışlar Derneği (UAAD) olarak bizler, akademik dünyanın, hukuk camiasının ve sivil toplumun sessiz kalmaması gerektiğine inanıyoruz. Bu sempozyumda dile getirilen her fikir, her cümle, tarihe bir tanıklık ve insanlık vicdanına bir çağrıdır. UAAD, bundan sonraki süreçte de hem akademik hem insani düzlemde Filistin gerçeğini gündemde tutmaya, uluslararası hukukta hesap verebilirliği savunmaya devam edecektir. Etkinlik, katılımcıların ortak temennisiyle, adaletin sadece metinlerde değil, insanın yüreğinde hayat bulduğu bir dünya dileğiyle sona erdi.

ÖNERİLEN VİDEO

Suriye'de iç savaşın yaraları sarılıyor

Kapat
Video yükleniyor...