25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Uzmanlara göre Doğu Akdeniz'in güvenliği ''iki devletli çözüm''den geçiyor

Uzmanlar, Kıbrıs'ta iki devletli çözümün bölgeye kalıcı bir barış getireceğini belirterek bu sayede özellikle Doğu Akdeniz'de var olan doğal gaz rezervlerinin sorunsuz çıkarılacağını, Avrupa ile komşu devletlere dağıtılacağını ve Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletler arasında iş birliğinin başlayacağını söyledi.

AA30 Nisan 2021 Cuma 12:04 - Güncelleme:
Uzmanlara göre Doğu Akdeniz'in güvenliği ''iki devletli çözüm''den geçiyor

İsviçre'nin Cenevre kentinde garantör ülkelerin de katılımıyla 27-29 Nisan tarihlerinde düzenlenen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın "iki devletli çözüm" önerisine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan uzmanlar; Türk tezinin uluslararası iş birliğine, enerji kaynaklarının kullanımına, deniz ticaretine, Yunanistan ve Rum kesimi kaynaklı meselelerin çözülmesine katkı sağlayacağını belirtti.

KKTC Cumhurbaşkanlığı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı, Müzakere Heyeti Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, KKTC'nin bağımsız bir devlet olarak tanınmasının yeni tartışmaya açılmadığını, uzun bir sürece mal olsa da hayata geçirileceğini ifade etti.

Işıksal, KKTC'nin devlet olarak tanınmasının 1968'den beri süregelen bir müzakere sürecinden geçtiğini hatırlatarak "1977'de Rauf Denktaş ve Makarios'un imzaladığı anlaşmalar sonrasında 44 yıldır süren iki toplumlu federal düzene yönelik bir müzakere süreci var. Bu süreç bazında Kıbrıs Türk tarafı, 2004'te Annan Planı'nı onayladı. Türk tarafı, her tür esnekliği göstermesine rağmen bir sonuca varılmadı." diye konuştu.

Başından beri iki devlete yönelik pratik ve sürdürülebilir öneriler sunmalarına rağmen Rum tarafının çözüme yanaşmadığını vurgulayan Prof. Dr. Işıksal, her gün yeni sorunların yaşandığı bir Kıbrıs istenmiyorsa dünyanın, pratik ve işleyen bir çözümü kabul etmesi gerektiğini ifade etti.

Işıksal, dünya kamuoyu ve BM'nin kesin çözüm için en makul olan Türk tezini dikkate alması gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:

"Bölgede istikrarsızlık mı isteniyor, bölgede iki toplum arasında her bir sorunun yaşanacağı bir gündem mi isteniyor, yoksa her iki tarafın da uzlaşacağı, karlı çıkacağı hidrokarbon kaynaklarının adil şekilde paylaşılacağı, en ekonomik şekilde Avrupa'ya taşınacağı ve Doğu Akdeniz'de huzurun istikrarını sağlanacağı bir düzen mi isteniyor? Bu sorunun yanıtını dünya kamuoyunun kendisi verecek. Biz, sadece en uygun çözüm önerisin ortaya koyduk, kabul edip etmemek onlara kalmış bir şey."

- "KIBRIS'TA KALICI BARIŞTAN DOĞU AKDENİZ BÖLGESİ DİREKT OLARAK ETKİLENECEK"

Kıbrıs İlim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun da 1905'te filizlenmeye başlayan Kıbrıs sorunundaki gerçek nedenin, Kıbrıslı Rumların Ada'nın tümüne sahip olmak ve yönetimini Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istememeleri olduğunu vurguladı.

Kıbrıs'ta iki tarafın eşit egemenliğinin sağlanmasıyla kurulacak iki bağımsız devletli çözümün, Kıbrıs Türk halkına karşı son 57 yıldır yapılmakta olan büyük adaletsizliği gidereceğine işaret eden Atun, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kıbrıs Adası'ndaki soruna kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm olacağını ifade etti.

Prof. Dr. Atun devletlerin, özellikle ABD ve AB'nin Türk tarafının iki bağımsız devlet parametresini kabul etmesi ve Kıbrıs sorununun iki eşit ve egemen devlet mantığında kalıcı, sürdürülebilir şekilde çözeceğini vurgulayarak şunları değerlendirmeyi yaptı:

"İki devletli çözüm, özellikle Doğu Akdeniz'de var olan doğal gaz rezervlerinin sorunsuz çıkarılmasına, Avrupa ile komşu devletlere dağıtılmasına, Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletler arasında iş birliğinin başlamasına, NATO'nun güney doğu kanadında yer alan Türkiye ve Yunanistan'ın geçmişte olduğu gibi birbirlerine saygılı, dostane davranması ile ekonomik, askeri iş birliği yapmalarına, Kıbrıs Adası'nın tümümün Avrupa'nın enterkonnekte elektrik sistemine bağlanabilmesine ve en önemlisi de bölgeye kalıcı bir barışın gelmesine neden olacaktır."

Kıbrıs Adası'ndaki sorunun bitmesinden, oluşturulacak sürekli ve kalıcı barıştan Doğu Akdeniz Bölgesi'nin direkt etkileneceğine dikkati çeken Atun, deniz taşımacılığı, FIR hatları ve uçuşların daha rahat, endişesiz ve engelsiz bir hale geleceğini kaydetti.

Atun, Kıbrıs Adası'na Anadolu'dan gelen içilebilir su ve tarım suyunun, Ada'daki iki devlet arasındaki adilane paylaşımla Ada'nın bitmeye ve kireçlenmeye başlamış su altı rezervlerini zenginleştireceğini, kireçten arındıracağını belirterek "Anadolu'dan gelen su, Ada'yı daha yaşanabilir bir hale getirecek, Ada'daki bitki örtüsü, yabani hayvan hayatını daha sürdürülebilir ve yaşanır hale getirecek, tarımda verimi, çeşitliliği artıracaktır." diye konuştu.

Tüm bu nedenlerle devletlerin ve BM'nin, Türk tarafının iki bağımsız devlet parametresini makul karşılaması gerektiğine işaret eden Atun, bir an evvel Ada'ya her iki halkın ayrı ayrı bölgelerde egemen ama dost olarak yaşayacakları, eşit egemen iki devletli bir çözümün desteklenmesi gerektiğini söyledi.

- "DÜNYA, KIBRIS'TA İKİ EGEMEN DEVLETİN VARLIĞINI KABUL ETMEK ZORUNDADIR"

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kıbrıs Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli ise Cenevre'deki Kıbrıs'ta iki devletli çözüm görüşmelerinin önemli bir adım olduğunu belirtti.

İki devletli çözümün Ada'da barış ve istikrarın sağlanmasında önemli bir etken olacağına dikkati çeken Gözügüzelli, "Bu çözüm; uluslararası iş birliğinde, enerji kaynaklarının kullanımında, deniz ticaretinde, Yunanistan ve Rum kesimi kaynaklı meselelerin çözülmesine katkı sağlayacaktır. En önemlisi uluslararası hukuk temelinde, Kıbrıs Türklerinin yaşam hakkı olduğunu ortaya koyacaktır." dedi.

Gözügüzelli, iki devletli çözümün, 2004 Annan Planı referandumu sonrasında izolasyonların kaldırılacağına dair sözler verilmesine rağmen ambargolar altında ezilen Kıbrıs Türkü'nün dünyayla entegrasyonunu sağlayacağını ifade etti.

Rum liderlerinin taleplerinden Türkiye ve Kıbrıs'taki Türk varlığının hedef alındığının anlaşıldığını vurgulayan Gözügüzelli, "Dünya, uluslararası barış ve istikrarın korunması için Kıbrıs'ta iki egemen devletin varlığını kabul etmek zorundadır. Çünkü Ada'da azınlık değil, Türk halkı yaşamaktadır. Bu da uluslararası hukuk nezdinde ayrı bir devlet olarak sahip olacağımız hakların ifadesidir." ifadelerini kullandı.