Seçim çalışmaları kapsamında partisinin Çağlayancerit mitinginin ardından Yozgat'a gitmek üzere bindiği helikopterin 25 Mart 2009'da Kahramanmaraş'taki Keş Dağı'na düşmesi sonucu Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclis Üyesi adayı Murat Çetinkaya, pilot Kaya İstektepe ve gazeteci İsmail Güneş hayatını kaybetti.
Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin yaşamını yitirmesi başta kaza gibi görünse de, GPS cihazlarının sökülmesi, basına yansıyan görüntüleri çeken tutuksuz sanık Nusret M.'nin verilen emre aykırı hareket ederek kaza bölgesine gitmesi ve İsmail Güneş'in konuşması, olayın bir kaza olmadığına dair güçlü deliller haline geldi.
'Kusursuz cinayet yoktur.' diyen Yazıcıoğlu ailesinin avukat Kemal Yavuz ise 'Her şey çok iyi planlanmış, ancak İsmail Güneş konuşunca kusursuz cinayet olmadığı ortaya çıkıyor ve ahtapotun kolları gibi örgütlü yapı harekete geçiyor.' dedi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin ölümüyle ilgili hapis cezalarına çarptırılan dönemin 4 üst düzey yöneticisinin cezaları, zaman aşımına 1 gün kala bugün Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14'üncü Ceza Dairesi'nce dün onandı.
Halkın gönlünde önemli bir yeri olan Yazıcıoğlu'nu sevenleri dualarla anıyor. Vefatının ardından Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismi, başta memleketi Sivas olmak üzere Türkiye'nin birçok şehrinde cami, cadde, park ve okul gibi çeşitli yerlerde yaşatılıyor.
Yazıcıoğlu ile geçmişte yolu kesişenlerden Mahmut Yardımcıoğlu, merhum liderin kurduğu partide görev yaparken, avukatlar Selami Ekici ve Kemal Yavuz ise hukuki süreçleri takip ediyor.
BBP Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Yardımcıoğlu, AA muhabirine, Muhsin Yazıcıoğlu ile 1992 yılında tanıştığını söyledi.
Vatanını ve milletini çok seven bir insan olarak öne çıkan Yazıcıoğlu'nun ilkeli duruşuyla birçok kişiye örnek olduğunu anlatan Yardımcıoğlu, merhum Yazıcıoğlu'nu liderliğinin yanı sıra bir ağabey olarak gördüklerini ifade etti.
"Onun kurduğu kurumsal yapının, tüzel kişiliğin şu an genel başkan yardımcılığını yapıyor olmaktan onur duyuyorum." diyen Yardımcıoğlu, 1992 yılında tanıştığı siyasi hareketle 2021 yılında halen aynı yolda yürümenin mutluluğunu yaşadığının altını çizdi.
Yardımcıoğlu, tek arzularının Yazıcıoğlu'nun vefatıyla ilgili sürdürülen hukuki sürecin yürekleri soğutacak şekilde neticelendirilmesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Şu ana kadar yüreğimiz soğumadı. Verilen bazı cezaları iyi emareler olaraktan görüyoruz. Zaten açılan davalara baktığımızda en üstten cezalar veriliyor. En üstten cezaların verilmesinin yanında neredeyse hiç indirim oranı uygulanmıyor. Süreçte sümen altı edilen işlere baktığımızda verilen cezalar elbette hoşumuza gidiyor."
Yardımcıoğlu, ana soruşturma kapsamında açılacak davayı beklediklerini sözlerine ekledi.
Yazıcıoğlu'nun ailesinin avukatlarından Selami Ekici de merhum BBP Genel Başkanı Yazıcıoğlu ile 1987'de öğrencilik yıllarında tanıştıklarını söyledi.
Fakülteyi bitirip 1994 yılında memleketi Elazığ'a dönüp serbest avukatlık yapmaya başladığını ancak diyaloglarının hiç kesilmediğini anlatan Ekici, 1999 seçimlerinden önce BBP Elazığ İl Başkanlığı görevine getirildiğini ve Yazıcıoğlu'nun vefatına kadar bu görevi yürüttüğünü dile getirdi.
Yazıcıoğlu'nun vefatının ardından verilen hukuk mücadelesinde şahsı ve diğer avukat arkadaşlarının ciddi çaba sarf ettiğini belirten Ekici, "Bu süreçte gerek hayatlarımızla gerek itibarlarımızla da sınandık ve denendik. Zor bir iş farkındayız ama Yazıcıoğlu bizim sevdiğimiz bir insan ve liderimizdi. Milletin sevgilisi bir insandı, bu açıdan biz bu meşakkatlere severek, gönüllü olarak katıldık diyebilirim." dedi.
"Muhsin başkanın davası ne ise biz de aynı yolda yürümek istiyoruz. Onun adımlarını takip ederek, onun bastığı ize basarak yürüyoruz. Yazıcıoğlu'nun davasının aydınlatılması demek milletin geleceğine vurulabilecek darbelerin aydınlatılması demektir. Yazıcıoğlu olayının aydınlatılması demek Türkiye'de artık karanlık oyunların oynanmayacağı, bu derin yapıların tasfiye edileceği, çetelerin tasfiye edileceği manasına gelir. Biz bunun farkındayız belli noktalarda tıkansak bile gerek Yazıcıoğlu'nu seven devletin içindeki kişiler, gerekse milletimizin bu noktada bize büyük destekleri oluyor. Biz bu davayı milletin davası olarak gördüğümüz için o hassasiyetle de yürütüyoruz. İnşallah bir nihayete vardıracağız."
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz da yıllar önce cezaevinden çıktıktan sonra Kahramanmaraş'a gelen Muhsin Yazıcıoğlu ile o dönem tanıştığını anlattı.
BBP'nin 10 yıl Kahramanmaraş İl Başkanlığını yaptığını belirten Yavuz, Yazıcıoğlu'nun vefatına kadar parti içerisinde çeşitli görevlerde bulunduğunu söyledi.
Yazıcıoğlu'nun Türkiye'deki önemli siyaset adamlarından biri olduğuna değinen Yavuz, "Yazıcıoğlu birçok yönüyle insanlara örnek oluyordu." dedi.
Yavuz, Yazıcıoğlu'nun vefatının ardından dava süreçlerinin titizlikle takip edildiğini ve arkadaşlarıyla olayın aydınlatılması amacıyla ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini kaydetti.
"Biz suçluların yargı önüne çıkartılmasını istiyoruz. Olayların bütün maddi gerçekliği ile ortaya çıkartılıp Türk yargısının önünde onların vereceği kararla cezalandırılmalarını istiyoruz. Bunun dışında bir beklentimiz yok. Bizim bu zamana kadar hukukun dışında bir eylemimiz olmadı. Biz hukukun içerisinde kalarak bütün suçluları, eylemi gerçekleştiren ve sonrasında yardım edenlerin, öncesinde planlayanların, karar verenlerin, karar verenlere emir verenlerin arkasındaki odaklarıyla ortaya çıkartılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Muhsin Yazıcıoğlu suikastı aydınlatıldığı takdirde bundan sonra insanların keyfi bir şekilde bu şekilde suikastlerle insanları susturma yolunu benimseyemeyeceklerini, bunun yanlış bir yöntem olacağı ve dolayısıyla demokrasimizin de daha sağlıklı işleyeceği inanç ve kanaatindeyim."
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partinin kurucu genel başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun kabrine ziyarette bulunarak dua etti.
BBP'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Destici, Yazıcıoğlu'nun vefatının 12. yılında "Türkiye'nin Birliği" temasıyla bugün gerçekleştirilecek anma programı kapsamında Konya, Samsun, İstanbul ve Eskişehir yollarında çeşitli yerlere asılan pankartları kontrol etti.
Destici'ye Alperen Ocakları Eğitim, Kültür ve Dayanışma Vakfı Genel Başkanı Samet Bağcı ile diğer partililer eşlik etti.
Daha sonra Alperen Ocakları Eğitim, Kültür ve Dayanışma Vakfına geçen Destici, vakıf yöneticileriyle çay içip sohbet etti.
Buradan Taceddin Dergahı'na giden Destici ve beraberindekiler, Yazıcıoğlu'nun kabri başında Kuran-ı Kerim okuyup dua etti.
Destici ayrıca geçen hafta Almanya'da vefat eden ve Taceddin Dergahı'na defnedilen halk ozanı Yusuf Polat'ın mezarına da ziyarette bulunarak dua etti.
Siyasete giden yolda ilk adımı 14 yaşındayken Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketine katılarak atan Yazıcıoğlu, 1972'de Ankara'ya geldikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev yapmaya başladı. Yazıcıoğlu, önce Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı, sonrasında da Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Yoluna 1978'de Ülkücü Gençlik Derneğinin Kurucu Genel Başkanı olarak devam eden Muhsin Yazıcıoğlu, 1980'de Genel Başkan Müşaviri olarak MHP'de görev aldı.
Yaşamı boyunca Anadolu gençliğinin en iyi şekilde yetişmesi düşüncesiyle hareket eden Yazıcıoğlu, gençlerin iyi bir eğitim alıp, vatanına ve milletine hizmet etmesi gerektiğini her zaman dile getirdi.
Yazıcıoğlu, 24 yaşındayken dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e mektup yazarak, "Eller silah değil, kalem tutmalı." diyen lider olarak öne çıktı. Yazıcıoğlu, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi öncesi dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı olarak gençliğin sürüklendiği kaos ve kardeş kavgasını gören bir siyasi ferasetin de sahibiydi.
Muhsin Yazıcıoğlu, askeri darbenin ardından "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda" yargılandığı sırada 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı. Yazıcıoğlu, dava sonunda herhangi bir ceza almadı.
Yaşadığı her türlü sıkıntıya rağmen milletini ve devletini aşk derecesinde seven Yazıcıoğlu, 1987'de yine milletine hizmet için siyasete kaldığı yerden devam etti, Milliyetçi Çalışma Partisinin (MÇP) Genel Sekreter Yardımcılığı görevine getirildi.
Yazıcıoğlu, 1991 yılındaki genel seçimlerde tercihli sistemle Sivas'tan milletvekili seçilirken, partisiyle 1992'de yol ayrımına geldi. "Siyasi anlayışımız uyuşmuyor" diyerek bir grup arkadaşıyla MÇP'den ayrılan Yazıcıoğlu, 1993'te Kurucu Genel Başkanı olduğu Büyük Birlik Partisini (BBP) kurdu.
Muhsin Yazıcıoğlu, 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde ANAP'la yaptıkları ittifakla yeniden Meclis'e girdi. Yazıcıoğlu, 1996'da ANAP'tan istifa ederek BBP'ye döndü.
BBP'nin seçimi protesto etmesi nedeniyle partiden istifa eden Yazıcıoğlu, 22 Temmuz 2007'de yapılan seçimlerde Sivas'tan bağımsız milletvekili seçildi ve TBMM'ye girerek seçimden önce bıraktığı Genel Başkanlık görevini yeniden devraldı.
1980 yılındaki askeri darbenin ardından 7,5 yıl cezaevinde kalan Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca darbelere her zaman karşı çıktı.
Millet iradesinin yanında yer alan, siyasi yaşamı boyunca görüşünü her zaman yüksek sesle dile getiren Yazıcıoğlu, 28 Şubat postmodern darbesine karşı duran liderlerden biri olarak da dikkati çekti.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun "Ordu gözbebeğimizdir ancak namlusunu millete çevirmiş tanka selam durmam." sözü, o dönem ve sonrasında darbelere karşı adeta simge haline geldi.
BBP'nin kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun, siyasi yaşamı boyunca yaptığı bazı açıklama ve söylemleri de siyasete damga vurdu.
"Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için, bu kadar fırıldak olmaya gerek yok," "Firavun'a karşı çıkmak yetmez, Musa'nın yanında olmak gerekir," "Ben devlete, millete kurşun sıkanlara değil, 'Ben okumak istiyorum' diyenlere af istiyorum." ve "Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ancak söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz." sözleri, Yazıcıoğlu'nun öne çıkan ifadeleri arasında yer alıyor.
Muhsin Yazıcıoğlu, 2009'da zor şartlarda yerel seçimler için ilk kez helikopter kiralayarak mitinge katıldı ve tüm imkansızlıklara rağmen seçimler için iddialıydı.
"Hazineden yardım almadan siyaset yapan tek partiyiz. İlk defa helikopter kiralayarak miting yapıyoruz. Seçimlerde iddialıyız." diyen Yazıcıoğlu'nun da içinde bulunduğu helikopter, Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit ilçesindeki mitingin ardından Yozgat'ın Yerköy ilçesine giderken 25 Mart 2009'da Göksun ilçesi kırsalına düştü.
Bölgede yapılan arama çalışmaları sonrasında Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin cansız bedeni, Keş Dağı Kurudere Kanlıçukur mevkisinde bulundu.
Yazıcıoğlu, 31 Mart 2009'da Kocatepe Camisi'nden son yolculuğuna uğurlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki törende, Yazıcıoğlu'nun Türk bayrağına sarılı tabutunun üzeri, sevenleri tarafından çiçeklerle donatıldı. Binlerce seveni tarafından son yolculuğuna uğurlanan Yazıcıoğlu'nun naaşı, vasiyeti üzerine Taceddin Dergahı'na defnedildi.
Ölümünün ardından Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismi Sivas başta olmak üzere Anadolu'nun birçok şehri ile Pakistan gibi dost ve kardeş ülkelerde cami, cadde, park, okul ve vakıflara verilerek yaşatılıyor.
Vatan ve millet sevgisiyle, ilkeli duruşuyla Türk siyasi hayatında iz bırakan liderlerden biri olan Muhsin Yazıcıoğlu, siyasetçi kimliğinin yanı sıra şiire tutkusuyla da biliniyordu.
Yazıcıoğlu'nun naaşının, helikopter düştükten sonra karların üzerinde bulunması, sevenlerine "Üşüyorum" şiirini hatırlattı ve sevenleri tarafından adeta sembol haline getirildi.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun şiirinde, "...Huzur dolu içimde / Ben sonsuzluğu düşünüyorum / Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum / Durun kapanmayın pencerelerim / Güneşimi kapatmayın / Beton çok soğuk, üşüyorum..." dizeleri yer almaktaydı.
Mamak zindanlarının en acımasız döneminde bile bu acıdan bir mefkure oluşturan, umudunu kaybetmeyen Yazıcıoğlu'nun "Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın / Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet / Sevgide güller açsın, güller sevgi dağıtsın / Sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın..." şiiri hafızalarda yerini koruyor.