9 Ağustos 2025 Cumartesi / 15 Safer 1447

Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği Üsküdar Vapuru faciasının yıldönümü

1 Mart 1958 günü, fırtına daha çok şiddetlenmeden o günün son seferini yapmak üzere iskeleden erken ayrılan Üsküdar Vapuru bir daha geri dönemedi. Çoğu lise öğrencisi yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği Türkiye tarihinin en büyük deniz faciasında hayatını kaybedenler, olayın yıldönümünde anıldı.

M.Emin Üçer / Star1 Mart 2017 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği Üsküdar Vapuru faciasının yıldönümü

1 Mart 1958 Cumartesi günü, Üsküdar isimli vapur, İzmit - Gölcük arasında günün son seferini hava daha fazla bozmadan bir an önce tamamlamak üzere hareket vaktinden önce iskeleden ayrılmıştı.

Yolcularının çoğu Cumartesi günü yarım gün öğrenim gören İzmit Lisesi ve İzmit Sanat Okulu talebelerinden oluşan Üsküdar Vapuru'nun kaptan köşkü, öğlen vakti açıldıkları denizin ortasında şiddetli fırtınanın da etkisiyle kaptanla birlikte denize uçtu.

 

 

 

Kontrolsüz kalan gemi sola yatarak battı ve çoğu öğrenci yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Resmi kaynaklar 270 ölü açıklasa da hiç bulunamayan onlarca kişi olduğu ve gerçek sayının 400-500 dolaylarında olduğu iddia edilir. Kazadan kurtulabilen kişi sayısı ise yalnızca 40 kişiydi.

ÖLENLERİN ÇOĞU ÖĞRENCİYDİ

1 Mart 1958’de Gölcük-İzmit arasında sefer yapan Üsküdar isimli vapur, Kavaklı iskelesinden hareket ettikten sonra, Derince yakınlarında şiddetli rüzgâr sebebiyle batmıştır. Kayıplar hakkında net bir bilgi yoktur. Kimi kaynaklara göre 200-300, kimilerine göre 400-500 yolcu hayatını kaybetmiştir. Yolcuların çoğunu, İzmit Lisesi ve İzmit Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri oluşturuyordu. Yolcularından yalnızca 40 kişi kadarı kurtulabilmiş, diğerleri dalgaların arasında kaybolup gitmişti. 1950’li yıllarda, Karamürsel ve Gölcük’te lise yoktu. Kara ulaşım vasıtaları da kısıtlıydı. Bu nedenle, sahil ilçelerinin gençleri aynı zamanda ekonomik olan vapur yolculuğunu tercih ediyorlardı.

FIRTINAYA TESLİM OLDULAR

O yıllarda cumartesi günleri yarım gün eğitim verildiğinden, o günde İzmit’e giden öğrencilerin tamamına yakını vapura bindi. Vapur Derince açıklarına geldiğinde şiddetli fırtınaya yakalandı ve çoğu kısmı ahşap olan Üsküdar Vapuru’nun kaptan köşkü uçtu. Kumandasız kalan vapur, yan yatarak battı. Bazı kayıtlarda vapurun ikiye bölündüğünden de söz edilir. Gölcük Donanma Komutanlığı’na ait, Deniz Üssü’nden yardıma gelen denizaltı ve savaş gemileri, denize dökülen yolcuların ancak küçük bir bölümünü kurtarabildi.

 

 

 

Kocaeli'nin yerel gazetelerinden Gölcük Haber Gazetesi'ne konuşan 1 Mart Faciası'nın tanıkları, facia gününü anlattı.

HAVA 1 MART’TA BOZDU

Ali Gören: “Ben facianın yaşandığı zamanda 32 yaşındaydım. O günlerde kıble dediğimiz aşırı sıcak havaları yaşıyorduk. 1 Mart günü hava birden karardı ve fırtına patladı. Üsküdar Haliç’te çalışan eski gemilerdendi. O zamanlar deniz seferleri belli saatlerde gerçekleştiriliyordu. Üsküdar gemisi de, 1 Mart gününün son sefer gemisiydi ve bu nedenle de çok kalabalıktı. Vapur Kavaklı’dan kalkıp Derince’ye geldiğinde hava birden karardı, fırtına koptu.” Ali Gören, sözlerini şöyle sürdürdü:

VAPUR ALABORA OLMUŞTU

“Kısa süre sonra da, Üsküdar Gemisi’nin alabora olduğu haberi geldi beldemize. Çoğu öğrenci olmak üzere birçok vatandaşımızı o facia da kaybettik. Aralarında tanıdıklarım da vardı. Değirmendere Çınarlık meydanındaki İtimat binasının o zamanki sahiplerinin oğulları, Değirmendere’de vekâleten belediye başkanlığı yapan Ahmet Akyüz ve oğlu, Eski belediye başkanı saniye Altuncu’nun kızı da o faciada kaybettiklerimizden hatırladıklarım arasında. Bunlar gibi daha birçok vatandaşımızı kaybettik. Gerçekten yaşadığımız en büyük felaketlerden birisiydi”

SON ANDA KURTULDUM

İlker Şen ise şunları dile getirdi: “O zaman ortaokul öğrencisiydim. Orta sonda sınıfta kaldığım için liseye gidemedim. Liseye gitmek için tek çare İzmit’te gitmekti. Eğer bende lisede okusaydım o vapurda olacaktım. Belki şimdi hayatta bile olamayabilirdim. Hani her şer de bir hayır vardır dereler ya, benimkisi de o hesap oldu. O gün güneşli bir hava varken öğlen saatlerinde korkunç bir fırtına koptu. Bir, bir buçuk saat sonra da Üsküdar gemisi’nin battığını söylediler. Şiddetli rüzgâr kaptan köşkünün kopmasına neden olmuş. Böyle olunca da geminin hâkimiyeti kaybolmuş ve alabora olmuş.”

ÇOĞU DONARAK ÖLDÜ

“Çok dalga olduğundan gemiler yerine denizaltılardan yardım istendi. Kurtarma çalışmalarını onlar gerçekleştirdiler. Cumartesi günü okullar öğlene kadar açıktı. Bu nedenle, 12 seferi öğrencilerin seferi olarak ta bilinirdi. Ölenlerin çoğu öğrenciydi ve benim okuldan arkadaşlarımdı. Gölcük Barbaros Hayrettin Lisesi’nin açılış nedeni bu faciadır. Yolculardan çoğunun ölme nedeni deniz suyunun soğuk olmasından kaynaklanıyordu. Donarak hayatlarını kaybettiler. Yüzerek sahile çıkanlarda vardı ama sayıları çok az. Çok üzücü bir olaydı.”

 

 

 

BİZİ DERİNDEN ETKİLEDİ

Hasan Erilkan: “O zaman sekiz yaşında olmama rağmen hatırlıyorum yaşanılanları. Öğlene kadar hava çok güzeldi. Sonra birden denizci tabiriyle hava patladı. Aşırı rüzgâr vardı. Çınarlık meydanındaki çınarlar rüzgârın şiddetinden birbirlerine giriyordu. Sonra Üsküdar gemisi’nin Derince kıyılarında battığı haberi geldi. Herkes bir telaş içerisindeydi. Onlara yardıma donanmanın denizaltılarına verilen talimatla gerçekleşti. Aşırı rüzgâr kaptan köşkünün kopmasına neden olmuş. Geminin kaptanının cesedi balık ağlarına takılmış biçimde bulundu. Çoğunluğunu lise öğrencilerinin oluşturduğu yokcuların çoğu hayatlarını bu faciada kaybetti. Ölenlerin sayısı belirlenemedi. Kimi yolcuların cansız bedenlerine ulaşılamadı bile. Bu olay tüm Türkiye’yi derinden etkiledi.”

GÖRÜNEN TABLO ÜRKÜTÜCÜYDÜ

1 Mart 1958 Üsküdar Faciası’nda kurtarma çalışmalarını yürüten bir denizaltıda, görev yapan Mustafa Sağlık facianın büyüklüğünü şu cümlelerle dile getirdi: “Ben denizaltıcıydım o zaman. Hava çok güzeldi. Sonra birden gökyüzü karardı ve fırtına çıktı. Yaklaşık 20 25 dakika sürdü. O zaman Donanma Komutanlığında görevliydim. Telsizle bir bilgi geldi bize. Telsizde, “Üsküdar gemisi Seka önlerinde alabora oldu. ” diye. O zamanın Donanma Komutanı Kayacan Paşa ‘nın verdiği emirle Seka önüne hareket ettik. Gördüğümüz tablo felaketin büyüklüğünü ortaya seriyordu.

GEMİNİN İÇİ KUM DOLUYDU

Her tarafta donarak ölenlerin cesetleri vardı. Kimileri telaştan can yeleklerini ters giymişti. Dalgalar dindikten sonra yardıma başka guruplar da geldi. Kurtarabildiklerimizi kurtardık. Daha sonra batan gemi donanma tarafından çıkarıldı ve ikmal merkezinin önüne getirildi. Gemiyi dolaşma fırsatı buldum ve gözlerime inanamadım. Geminin içi kum doluydu. Kanepelerin üstüne kadar kumlar vardı. Kumları kaldırdıkça altından cesetler çıkmaya devam ediyordu. Körfez bu faciayla çoğu genç olmak üzere birçok vatandaşımıza mezar oldu.” dedi.

ASIRLIK ÇINAR OSMAN AMCA

Değirmendere’nin asırlık çınarlarından, 92 yaşındaki Osman Aşıcı ise şunları dile getirdi:” 1 Mart faciası tarihimizdeki en büyük üzüntü yaşadığımız olaylardan biridir. Sayısını bile net olarak bilmediğimiz onca insanımızı bu faciada kaybettik. Çoğu da gençti. Çünkü bu tarafta öğrencilerin gidebileceği lise yoktu. Onlar da ya İzmit Lisesi’ne ya a sanat okuluna gidiyordu. Eskiden cumartesi günleri okullar ve devlet daireleri açıktı. Okullarına en uygun ve kısa yolculuk şekli olan deniz yolculuğunu tercih ediyorlardı. Dönüşleri büyük bir hüsranla sonuçlandı. Deniz çok dalgalı olduğu için kurtarma çalışmalarını denizaltılar yaptı. Fakat onlarında kurtarabildikleri kişi sayısı çok azdı. Ölenlerin çoğu donarak hayatlarını kaybetti. Çok ailenin ocakları söndü.”