Pendik Medipol Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Salıcha Gkıouler, insan yaşamının hemen her alanında görülebilen ve dünyada giderek artan şiddet sorununa ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Gkıouler, şiddetin strese karşı öğrenilmiş bir tepki olduğuna dikkat çekerek “Kişi, şiddeti bir çeşit stresle başa çıkma yöntemi olarak gözlemleyerek, model alarak, ebeveynleri arasında yaşanan şiddete tanık olarak ya da şiddetin bire bir hedefi olarak öğrenir. Tıpkı diğer davranışlar gibi şiddet de grup içerisinde karşılıklı iletişim esnasında taklit edilerek öğrenilir ve nesilden nesle öğrenilerek aktarılır” dedi.
ŞİDDET NESİLDEN NESLE AKTARILIR
Bireylerin küçük yaşlarda maruz kaldıkları ya da şahit oldukları davranışları model alıp taklit ettiğine değinen Dr. Gkıouler, şöyle devam etti: "Doğrudan ya da dolaylı olarak çocuklar anne-babalarının ve yakın akrabalarının şiddet içeren davranışlarını öğrenir. Öğrenilen bu şiddet içeren davranışlar çocukluk dönemi boyunca pekiştirilir, ergenlik ve erişkinlik döneminde de taklit edilir, özellikle stres altında ya da çatışma dönemlerinde öğrendikleri bu davranışları daha çok bir sorun çözme metodu olarak kullanırlar. Çocuklarına karşı şiddet uygulayan veya çocuklarını herhangi bir şekilde suistimal eden ebeveynler, bu davranışı çocukken maruz kaldıkları veya şahit oldukları şiddet içeren davranışların sonucunda öğrenmişlerdir. Şayet, çocuklar aileleri tarafından suistimal edilirlerse, bu davranış kalıpları onların bu davranışları öğrenerek içselleştirmelerine ve ileride kendi çocuklarını suistimal etmelerine ve onlara kötü davranmalarına neden olur."
3 KATEGORİ BULUNUYOR
Dr. Gkıouler, şiddetin uygulanış yöntemine göre birkaç kategori halinde incelenebildiğine dikkat çekerek, şu bilgileri verdi: "Bu kategoriler; fiziksel, duygusal ve sözel şiddettir. Fiziksel şiddet; bireylere karşı cezalandırmak amacıyla fiziksel olarak her türlü zararı verecek yöntemlerin kullanılmasıdır. Başkasının vücut bütünlüğüne zarar veren, ona acı çektiren her türlü saldırı fiziksel şiddet olarak nitelendirilebilir. Aşağılayıcı sözler söylemek, isimler takmak, korkutmak, yeterli para vermemek, yapmak istemediği işlere zorlamak, yalnız bırakmak, suça yöneltmek, duygusal ihtiyaçlarını karşılamamak, reddetmek, sevgiden yoksun bırakmak, sürekli eleştirmek, tehdit, terk etmekle korkutmak gibi birçok durum duygusal şiddete girer. Söz ve hareketlerin, karşı taraf üzerinde sindirme, baskı ve korkutma amacıyla cezalandırma ve kontrol kurma aracı olarak kullanılması sözel şiddet olarak tanımlanır. Duygusal şiddetle iç içe geçebilmekle beraber aralarında bazı farklar da vardır. Sözel şiddette, hakaretler ve davranışların sözel ifadesi ön plandadır. Genelde öfke kontrolünün sağlanamaması sonucunda ani parlamaların etkisiyle ortaya çıkmaktadır."
UNUTKANLIK ŞİDDETİN BELİRTİSİ OLABİLİR
Şiddet gören kişilerde bazı bedensel ve ruhsal belirtiler görüldüğüne işaret eden Dr. Gkıouler, şu değerlendirmede bulundu: "Bedensel belirtiler arasında vücudun çeşitli yerlerinde, çeşitli iyileşme derecelerinde incinmeler, çok sayıda somatik şikayetler, boşaltım şikayetleri (kabızlık, ishal), yeme bozuklukları, acil servislere çoklu başvurular, fiziksel durumuna uygun olmayan ilaç kullanımı, ilaçların aşırı dozda kullanımı görülür. Ruhsal belirtiler arasında kaygı, korku, depresyon, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, çaresizlik, ümitsizlik, düşük benlik saygısı, intihar girişimi görülebilmektedir."