SEMİHA KAVAK
Yakın tarihe kadar kuramsallıktan uzak ele alınan Avrupa’daki Müslümanların yaşayışlarıyla ilgili yapılan çalışmalardaki boşlukların doldurulması için gayret sarf eden sosyolog ve antropologlar, bu konuda daha derin ve iddialı araştırmalara imza atıyorlar.
Yalnızca göçlerle değil çok daha başka etkenlerle büyüyen İslam’ın gerilimi artırdığı Avrupa’da, Müslümanlığın son derece sorunlu görülmesi de yapılan incelemelere büyük oranda hız kazandırdı. Bu alanda Müslüman çevrelerin öne çıkan akademisyenlerinden Bassam Tibi ve Tariq Ramadan; evrensel İslami değerlerin Avrupa kültürel ve siyasal çatısı altında bir düşünce tarzı olarak, Avro-İslam kavramını önererek, Avrupalı Müslümanların İslam ve toplum arasındaki ilişkiyi yeniden biçimlendirme yolunun, İslam’ın Müslüman çoğunluklu dünyadaki geleceğini de belirleyeceğini dile getirmişlerdi.
EN GÖRÜNENLER GELENEKSEL MÜSLÜMANLAR
Bu konuyla ilgili olarak Martin van Bruinessen ve Stefano Allievi, uzun yıllar önce tasarlanan, İslami inanç ve uygulamalarla ilgili yapılan çalışmalardaki eksikliklerin giderilmesi, -kurum ve dinî otoriteler göz ardı edilmeden- Batı Avrupa ülkelerinde İslami bilginin nasıl üretildiğine dair önemli ipuçları içeren bir kitap sunuyor.
Avrupa’da Müslüman Öznenin Üretimi. Önde gelen araştırmacıların makalelerinden oluşan kitap İletişim Yayınları’ndan çıkmış. Allievi’nin bölümü Avrupalı Müslüman diskurlarının geliştiği Avrupa bağlamına dikkat çekiyor. Avrupa İslam’ı hakkında bilgi üretimine ve gözlemcinin gözlenen şeyi biçimlendirmedeki rolüne dönük bir eleştiri.
Avrupa’da en belirgin veya en görünür kesim olan “geleneksel” Müslümanlar Allievi’nin bölümünde genişçe ele alınmış; “Kültürel çatışmalara karışan ve aşırı derecede medya dikkatine maruz kalan kesim bu kesimdir.
Kendi orijinal dilleriyle konuşmayı sürdüren, başka türlü giyinen, yiyen ve evlenen, çocuklarını başka türlü eğiten, en azından bazı ortak Batı değer ve uygulamalarından hoşlanmayan, sıklıkla yanlış anlamalara neden olan insanlardır bunlar.”
Dİsİplİne Edİcİ Uygulamalar
Van Bruinessen ise, İslami bilginin nasıl üretildiği hakkında bildiklerimizi araştırırken, daha çok disipline edici uygulamalara eğiliyor. Avrupa’daki Müslümanların özellikle ikinci ve üçüncü kuşak göçmen Müslümanların İslami bilgiyi nasıl edindiklerini, kimleri model olarak gördüklerini, dilsel yetilerinin istenen veya edinilen bilgi türü üzerinde ne gibi etkileri olduğunu, Batı Avrupa’daki genç Müslümanların yaşam dünyalarının ne ölçüde yeni sorulara, yeni değerlere, yeni teamüllere, yeni yorumlara yol açabileceğine dair pek çok önemli konuya el atıyor. İslami bilginin üretilmesinde en önemli yerler olarak görülen camiler ve cami derneklerine de büyük yer verilmiş kitapta. Bazı bölümlerde cami içinde ve çevresinde gelişen çeşitli eylemlilikler tartışılarak, dinî otoritenin nasıl oluşturulduğu sorusu ele alınıyor. İmamlarla dernekler arasındaki kırılgan ilişki Bruinessen’in ele aldığı dikkat çekici konular arasında.
Cemaatler ve İslamİ Hareketler
Avrupa’da yaşayan Müslüman örneklerin birçoğunun yer aldığı kitapta Hollanda’daki Pakistanlı ve Surinamlı cemaatler, Minhac-ül Kuran, Gülen Cemaati, Barelviler, Guenoncu Gelenekselcilik gibi hareketlerin Avrupa’daki etkileri inceleniyor. Bunlara birkaç örnek verecek olursak; katılımcılardan M. Amer Morgahi Hollanda’daki Minhac-ül Kuran hareketine ilişkin farklı süreç ve temayı tanımlıyor. Pakistan kökenli bu hareket Hollanda dahil Batılı ülkelerde oldukça yaygın.
Britanya’daki İslami Reform Modeli’nde ise Deobandiler yer alıyor. “Bu harekete katılanlar, çoğunlukla resmi politikanın dışında kalan ve takvaya ulaşma, dini anlamda kendini tanıma ve hatta “ahlaki sosyallik” gibi kişisel hedeflerin peşinde koşan ve Batı’dan çok diğer Müslümanlara karşı durmakla ilgilenenlerdir; çünkü “Batı”yı, kolektif politik eylemlerle direnilmesi gereken uluslarüstü bir varlıktan çok, Müslüman bireyler açısından bir yozlaşma kaynağı olarak görmektedirler.”
Batı Avrupa’da Müslüman işadamlarının katkılarıyla çeşitli vakıflar kurmak, gazete ve dergi çıkarmak, okullar açmak suretiyle yaygın bir ağ oluşturarak varlığını sürdüren Gülen Cemaati ise kitabın konu ettiği önemli hareketler arasında. Avrupa’da Müslümanlık biçimlerinin nasıl üretildiği, ne şekilde yaşandığı, devamlılığının nasıl sağlandığı sorularını merak edenler için, büyük emeklerle derlenen bu kitap önemli bir kaynak.